Danıştay Kararı 11. Daire 2001/4505 E. 2004/5239 K. 15.12.2004 T.

11. Daire         2001/4505 E.  ,  2004/5239 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBİRİNCİ DAİRE
Esas No : 2001/4505
Karar No : 2004/5239

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) : TKİ Kurumu Genel Müdürlüğü – ANKARA
Vekilleri : …
Karşı Taraf (Davacı) : …
İsteğin Özeti : Dava, sözleşmeli personel statüsünde koruma ve güvenlik görevlisi olarak görev yapan davacı tarafından, ulusal ve dini bayramlarda fazla çalışma ücreti ödenmeksizin çalıştırılmasına dair uygulama işleminin iptali ve anılan bayramlardaki çalışmalarından kaynaklanan 56.160.000.-TL. tutarındaki ücretin yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır. … İdare Mahkemesi … gün ve E:…, K:… sayılı kararıyla; resmi tatil olan ulusal ve dini bayram günlerinde çalışılan sürelerin normal çalışma saatleri içinde olduğunun kabul edilmesinin mümkün olmaması karşısında, davacının dini ve ulusal bayramlarda fazla çalışma ücreti verilmeksizin çalıştırılmasına ilişkin uygulama işleminde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, fazla çalışma ücretinin yasal faiziyle birlikte tazminine, fazlaya ilişkin talebin ise, süre aşımı yönünden reddine hükmetmiştir. Davalı idare tarafından, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmiştir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz isteminin reddi ile kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
399 sayılı KHK’nin “Çalışma Saatleri” başlıklı 20. maddesinde; “Sözleşmeli personelin, haftalık çalışma süresi 40 saattir. İş ve işyerinin çalışma şartları dikkate alınarak tatil ve çalışma günleri, günlük çalışmanın başlama ve bitme saatleri ile günün 24 saatinde devamlılık gösteren hizmetlerdeki çalışma şekillerinin tespitine teşebbüs veya bağlı ortaklıkların yönetim kurulları yetkilidir.” hükmüne yer verilmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 3832 sayılı Kanunun 1. maddesiyle değişik 2495 sayılı Bazı Kurum ve Kuruluşların Korunması ve Güvenliklerinin Sağlanması Hakkında Kanunun “Amaç” başlıklı 1. maddesinde; “Milli ekonomiye veya Devletin savaş gücüne önemli ölçüde katkısı bulunan, kısmen veya tamamen yıkılmaları, hasara uğratılmaları veya geçici bir zaman için dahi olsa çalışmadan alıkonulmaları, ülke güvenliği, ülke ekonomisi veya toplum hayatı bakımından olumsuz neticeler yaratacak, kamuya veya özel kişilere ait kurum ve kuruluşların sabotaj, yangın, hırsızlık, soygun, yağma, yıkma, burada bulunanların zorla işten alıkoyma, sağlıklarını ve vücut bütünlüklerini tehdit ve tehlikelere karşı korunması ve güvenliklerinin sağlanması, yurt dışına giriş çıkış yapılan yerlerde giriş ve çıkışa yarayan belgelerin kontrolü ile giriş çıkış işlemlerinin yapılması, aranan ve giriş çıkışı yasaklananların resmi güvenlik görevlilerine tesliminin sağlanmasıdır.” hükmü yer almıştır.
Öte yandan Fazla Çalışmanın Uygulama Esaslarını Gösterir 19.2.1975 tarih ve 7/9493 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki Yönetmeliğin 3/B maddesinde; nöbet hizmeti; kurumların faaliyetleri gereği, güvenliğin veya hizmetin devamını temin amacıyla, normal çalışma saatleri içinde veya dışında yapılan çalışma olarak tanımlanmış ve aynı Yönetmeliğin 5. maddesinde de, çalışma saatleri içinde ve dışında yürütülen nöbet hizmetlerinin fazla çalışma sayılmayacağı belirtilmiştir.
Bu hükümlere göre, yukarıda yazılı amacı gerçekleştirmek üzere kurulan birimde yer alan koruma ve güvenlik görevlilerinin çalışma süre ve saatlerinin farklı olacağı ve buna göre düzenleme yapılabileceği, dolayısıyla koruma ve güvenlik görevlilerinin nöbetlerinin normal çalışma saatleri dışına rastlasa bile bunun fazla çalışma olarak kabulünün mümkün olmadığı, ancak normal çalışma sürelerini aşan çalışmalar nedeniyle fazla çalışma ücretinin ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, TKİ Kurumu …Bölge Müdürlüğünde sözleşmeli personel statüsünde koruma ve güvenlik görevlisi olarak görev yapan davacı tarafından, resmi tatil olan ulusal ve dini bayram günlerinde fazla çalışma ücreti ödenmeksizin çalıştırılmasına dair uygulama işleminin iptali ve anılan günlerdeki çalışmalarından kaynaklanan 56.160.000.-TL. tutarındaki fazla çalışma ücretinin yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılan davada, idare mahkemesince, resmi tatil olan ulusal ve dini bayram günlerinde çalışılan sürelerin normal çalışma saatleri içinde olduğunu kabul etmenin mümkün olmadığı nedeniyle 399 sayılı KHK’nin 30/a maddesi hükmü uyarınca, ulusal ve dini bayram günlerinde fazla çalışma ücreti verilmeksizin çalıştırılmasına ilişkin uygulama işleminde hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, fazla çalışma ücretlerinin 19.3.2000 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tazminine, fazlaya ilişkin istemin ise süre aşımı yönünden reddine hükmedildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, koruma ve güvenlik işlerinin 24 saat ve vardiyalı olarak yürütülen bir hizmet niteliği taşıması karşısında, normal çalışma süreleri çerçevesinde dini ve milli bayramlara rastlayan çalışma süreleri nedeniyle fazla çalışma ücreti ödenemeyeceğinden, bu doğrultudaki uygulama işleminde hukuka aykırılık, aksi yönde verilen kararda ise hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle … İdare Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan mahkemeye gönderilmesine, 15.12.2004 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

AZLIK OYU (X) : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar 2577 sayılı Kanunun 49. maddesinin birinci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz isteminin reddi ve mahkeme kararının onanması gerektiği görüşüyle aksi yönde verilen karara katılmıyorum.