Danıştay Kararı 11. Daire 2001/1501 E. 2004/1498 K. 26.03.2004 T.

11. Daire         2001/1501 E.  ,  2004/1498 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBİRİNCİ DAİRE
Esas No : 2001/1501
Karar No : 2004/1498

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) : T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü
ANKARA
Vekili : …
Karşı Taraf (Davacı) : …
İsteğin Özeti : Davacının fahri imamlıkta geçen hizmetinin borçlandırılmasına ilişkin tahakkuk tablosunun iptal edilmesine dair davalı idare işleminin iptali istemiyle açılan davada, … İdare Mahkemesi … gün ve E:…, K:… sayılı kararıyla; 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu’nun 2865 sayılı Kanunla değişik Ek 47. maddesinde, Sandık iştirakçisi olup fahri imamlıkta geçen hizmet süreleri sulh hukuk mahkemesi kararıyla tespit edilenlerin bu hizmetlerinin borçlandırılacağının hükme bağlandığı, davacının da, … Sulh Hukuk Mahkemesinde herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna bağlı olmadan geçen din hizmetinin tespiti amacıyla açtığı dava sonunda, 1.1.1978-1.9.1991 tarihleri arasında … ilçesine bağlı … Köyü … Mezrasında fahri imamlık yaptığının tespit edildiği, uyuşmazlığın ise, davacının fahri imam olarak görev yaptığı … isimli yerleşim yerinin köy olup olmamasından kaynaklandığı, mahkeme kayıtlarına 10.11.2000 tarihinde giren davacıya ait dilekçe ekinde yer alan … Sulh Hukuk Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararında … isimli yerleşim yerinin müstakil bir köy olduğu ve Sulh Hukuk Mahkemesi kararında … Mezrası olarak geçen tabirin … Köyü olarak tavzihen düzeltilerek şerh konulduğu görüldüğünden, davacının fahri imamlıkta geçen çalışmalarının, mezrada geçtiğinden bahisle, borçlanma tahakkuk tablosunun iptal edilmek suretiyle işlemden kaldırılmasına ilişkin dava konusu işlemi iptal etmiştir. Davalı idare tarafından, yasal koşulları taşımayan davacının borçlandırma tahakkuk tablosunun iptaline ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek mahkeme kararının bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Davacı, görev yaptığı yerleşim yerinin köy olduğuna ilişkin … Valiliğinden ve … Kaymakamlığından yazı aldığını, fahri imamlık yaptığı sırada geçimini köylülerin katkısı ile sağladığını ileri sürerek … İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiğini savunmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Dosyanın incelenmesinden; 5434 sayılı Kanunun Ek 47. maddesinde köy, kasaba ve mahalle camilerinde geçen fahri imamlık hizmetinin borçlandırılabilmesi için, ilgililerin bu görevleri müftülükçe verilmiş bir belgeye istinaden yapmış olmaları ve ücretlerinin dernek, vakıf veya köy bütçesinden ödendiğinin belgelerle tevsik edilmiş olması gerektiği, bu mümkün olmadığı takdirde Sulh Hukuk Mahkemesine başvurarak buradan alınacak tespit kararına istinaden, borçlanma talebinde bulunulabileceği hükmü düzenlenmiş olmakla birlikte, davacının bu sıralamaya uymadan doğrudan Sulh Hukuk Mahkemesinden alınan bir karara dayanılarak yapılan borçlanmanın iptal edilmesine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : … ili, … Belediyesinde şoför olarak görev yapan davacının, … İlçesi, … Köyü, … Mezrasında geçen fahri imamlık hizmeti için yapılan borçlanmanın iptaline ilişkin işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararının iptali istenilmektedir.
5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu’nun Ek 47. maddesinde, Emekli Sandığı iştirakçilerinden, herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna tabi olmadan köy, kasaba ve mahalle camilerinde dernek, vakıf veya köy bütçesinden ücret alarak imam hatiplik yapanların, bu görevlerde geçen hizmet sürelerinin borçlandırılacağı, ancak anılan yerlerde geçen hizmetlerin borçlandırılabilmesi için, ilgililerin bu görevleri müftülükce verilmiş bir belgeye istinaden yapmış olmaları ve ücretlerinin dernek, vakıf veya köy bütçesinden ödendiğinin defter veya bordro, bunlar olmadığı takdirde vergi daireleri kayıtlarına istinaden müftülüklerce verilmiş ve mahalli mülki amirlerce onanmış belgelerle tevsik etmelerinin şart olduğu, belirtilen belgelerin tevsiki mümkün olmadığı takdirde, ilgilinin Diyanet İşleri Başkanlığını temsilen ilgili müftülük hasım gösterilmek suretiyle açılan dava sonunda hizmet süresini belirleyen ve yetkili sulh hukuk mahkemesince verilmiş olan bir kararın yeterli olacağı kuralı yer almıştır.
Anılan Yasa hükmü uyarınca, köy, kasaba ve mahalle camilerinde geçen fahri imamlık hizmetinin borçlandırılabilmesi için, öncelikle bu hizmetin, müftülükçe verilmiş bir belgeye dayalı olarak yapıldığı ve hizmet karşılığı alınan ücretin de dernek, vakıf veya köy bütçesinden ödendiğinin defter, bordro veya vergi kayıtlarıyla tevsik edilmesi, olmadığı takdirde sulh hukuk mahkemesine başvurularak buradan alınacak hizmet tespit kararına istinaden borçlanma talebinde bulunulabileceği anlaşılmakta olup, bu sıralamaya uyulmadan doğrudan sulh hukuk mahkemesinden alınmış bir tespit kararına dayanılarak borçlanılmasına imkan bulunmamaktadır. Olayda yukarıda anılan Ek 47. maddede yer aldığı şekilde davacının fahri imamlıkta geçtiği belirtilen süreye ilişkin gerekli belgelerin bulunup bulunmadığına bakılmaksızın ve bu belgelerin hangi nedenle tevsik edilemediği tespit edilmeksizin doğrudan sulh hukuk mahkemesinden alınan bir karara dayanılarak yapılan borçlanmanın iptal edilmesine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından, davalı idarenin temyiz isteminin kabul edilerek dava konusu işlemin iptaline ilişkin İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu’nun Ek 47. maddesinde, Emekli Sandığı iştirakçilerinden, herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna tabi olmadan köy, kasaba ve mahalle camilerinde dernek, vakıf veya köy bütçesinden ücret alarak imam hatiplik yapanların, bu görevlerde geçen hizmet sürelerinin borçlandırılacağı, ancak anılan yerlerde geçen hizmetlerin borçlandırılabilmesi için, ilgililerin bu görevleri müftülükçe verilmiş bir belgeye istinaden yapmış olmaları ve ücretlerinin dernek, vakıf veya köy bütçesinden ödendiğinin defter veya bordro, bunlar olmadığı takdirde vergi daireleri kayıtlarına istinaden müftülüklerce verilmiş ve mahalli mülki amirlerce onanmış belgelerle tevsik etmelerinin şart olduğu belirtildikten sonra, aynı maddenin sondan bir önceki fıkrasında da, “Şu kadar ki; bu fıkrada adı geçen belgelerin tevsiki mümkün değilse, ilgilinin, Diyanet İşleri Başkanlığını temsilen ilgili müftülük hasım gösterilmek suretiyle açılan dava sonunda hizmet süresini belirleyen ve yetkili sulh hukuk mahkemesince verilmiş olan bir karar yeterli sayılır” kuralına yer verilmiştir.
Madde hükmünün incelenmesinden, köy, kasaba ve mahalle camilerinde geçen imam hatiplik hizmetinin borçlandırılabilmesi için, ilgililerin bu görevleri müftülükçe verilmiş bir belgeye dayalı olarak yapmış olmalarının gerektiği anlaşılmaktadır. Bir ön koşul niteliğinde olduğu anlaşılan bu gereklilikle, imam hatiplik gibi önemli bir görevi yürütecek kişilerin mesleki yönden ehil olmasının arandığı açıktır. Nitekim 442 sayılı Köy Kanunu’nun 83. maddesinde, köy imamlarının köy derneğinin intihabı ve müftünün buyrultusuyla tayin olunacağı belirtildikten sonra 84. maddede, imam olacakların ilmihal, amalierbaa, kafi derecede Türkiye coğrafyası, Türk ve İslam Tarihi ile sağlık işlerini bilmeleri ve okunaklı yazı yazmaları gerektiğinin açıklandığı, keza yine 4.12.1998 günlü, 23543 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Diyanet İşleri Başkanlığına Yönetimi Devredilen Cami ve Mescitlerde Görev Yapanların Mesleki Ehliyetlerinin Tespitine Dair Yönetmeliğin 9 ve müteakip maddelerinde de, cami ve mescitlerde görev yapacakların Kur’an-ı Kerim, Hitabet, Ezan ve ikamet, görevin gerektirdiği bilgi ve beceri ile genel kültür konularında yapılacak sınavda başarılı olmaları gerektiği belirtilmiş olmakla, imam-hatiplik görevinin müftülükçe verilmiş bir belgeye istinaden yapılmış olması gerekliliğinin amacı ortaya konulmuş olmaktadır. Bunun yanında, söz konusu hizmetin borçlandırılabilmesi için müftülükçe verilmiş bir belge tek başına yeterli sayılmamış, hizmet karşılığında alınan ücretin de dernek, vakıf veya köy bütçesinden ödenmiş olması ve bunun madde metninde belirtilen belgelerden biriyle saptanması hususu ikinci bir koşul olarak sayılmıştır. 5434 sayılı Kanunun Ek 47. maddesine daha sonra 3157 sayılı Kanunla eklenen ve şu anda bu maddenin sondan bir önceki fıkrasını oluşturan “Şu kadar ki; bu fıkrada adı geçen belgelerin tevsiki mümkün değilse, ilgilinin, Diyanet İşleri Başkanlığını temsilen ilgili müftülük hasım gösterilmek suretiyle açılan dava sonunda hizmet süresini belirleyen ve yetkili sulh hukuk mahkemesince verilmiş olan bir karar yeterli sayılır.” şeklindeki düzenlemenin ise yukarıda belirtilen koşulların bir istisnası olmayıp, sadece maddede sayılan belgelerin yangın, tabii afet gibi mücbir sebepler dolayısıyla temininin mümkün olmaması halinde, ilgililerin mağduriyetini önlemek bakımından başvurulacak ikinci bir belgeleme yöntemi olduğu görülmektedir.
Böylece madde hükmü bir bütün olarak irdelendiğinde, köy, kasaba ve mahalle camilerinde geçen fahri imamlık hizmetinin borçlandırılabilmesi için, öncelikle bu hizmetin, müftülükçe verilmiş bir belgeye dayalı olarak yapıldığı ve hizmet karşılığı alınan ücretin de dernek vakıf veya köy bütçesinden ödendiğinin defter, bordro veya vergi kayıtlarıyla tevsik edilmesi, diğer bir ifadeyle, hizmet tespitinde öncelikle bu yolun denenmesi, olmadığı takdirde sulh hukuk mahkemesine başvurularak buradan alınacak hizmet tespit kararına istinaden borçlanma talebinde bulunulabileceği sonucuna varılmaktadır.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan sıralamaya uyulmadan doğrudan sulh hukuk mahkemesinden alınmış bir tespit kararıyla borçlanma talebinde bulunulmasının mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.
Olayda ise davacının, yukarıda yer verilen 5434 sayılı Kanunun Ek 47. maddesinde belirtilen ve yukarıda açıklanan sıralamaya uymadan, doğrudan sulh hukuk mahkemesinden aldığı kararla borçlanma isteminde bulunduğu ve davalı idarece bu belgeye dayanılarak davacının borçlandırıldığı, ancak görev yaptığı yerin köy olmadığı nedeniyle borçlandırma tahakkuk tablosunun iptal edildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda davalı idarece davacının borçlanma tahakkuk tablosunun iptal edilmesine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından, idare mahkemesince işlemin iptali yolunda verilen kararda isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle davalı idarenin temyiz isteminin kabulüyle … İdare Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına 26.3.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.