Danıştay Kararı 11. Daire 2000/6123 E. 2001/2207 K. 17.10.2001 T.

11. Daire         2000/6123 E.  ,  2001/2207 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBİRİNCİ DAİRE
Esas No : 2000/6123
Karar No : 2001/2207

Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı): T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü
ANKARA
Vekili : …
Karşı Taraf (Davacı) : …
Vekili : …
İsteğin Özeti : Dava, … Emniyet Müdürlüğü’nde çarşı ve mahalle bekçisi olarak görev yapmakta iken ateşli silahla öldürülen eşinden dolayı 5434 sayılı Yasa uyarınca bağlanan vazife malüllüğü aylığı yerine şehit aylığı bağlanması yolundaki davacı başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır. … İdare Mahkemesi … gün ve E:…, K:… sayılı kararıyla; 2330 sayılı Yasa hükümlerine göre barışta güven ve asayişi korumak, kaçakçılığı men, takip ve tahkikle görevli olanların, bu görevlerinden dolayı ya da görevleri sona ermiş olsa bile yaptıkları hizmet nedeniyle maruz kaldıkları yaralanma veya hastalık sonucu ölmeleri halinde dul ve yetimlerine, sakat kalmaları halinde kendilerine vazife malüllüğü aylığının %25 artırımlı olarak bağlanması gerektiği, bu durumda bir kavgaya müdahale sırasında ölen eşinden dolayı davacıya vazife malüllüğü aylığı bağlanmasına ilişkin işlemde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemi iptal etmiştir. Davalı idare tarafından, mevzuatta şehit aylığına ilişkin hüküm bulunmadığı, vazife malüllüğü aylığının iptal edilerek 2330 sayılı Yasa uyarınca davacıya nakdi tazminat aylığı bağlandığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Her ne kadar hukukumuzda şehitlik tanımı yapılmamış ve şehit aylığına ilişkin bir hüküm bulunmamakta ise de, ölüm olayının 3713 sayılı Yasa kapsamında da değerlendirilmesinin mümkün olmaması karşısında, davalı idarece vazife malüllüğü aylığının iptal edilerek 2330 sayılı Yasa uyarınca davacıya nakdi tazminat aylığı bağlanmış olması nedeniyle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığından, dava konusu işlemi iptal eden idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle İdare Mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden, davacının eşinin … Emniyet Müdürlüğünde çarşı ve mahalle bekçisi olarak görev yapmakta iken görevi sırasında ateşli silahla vurularak öldürüldüğü, Emekli Sandığı Yönetim Kurulunun 24.5.1996 tarihli kararı ile davacıya 15.7.1995 tarihinden itibaren vazife malüllüğü aylığı bağlandığı, davacının şehit aylığı bağlanması istemiyle yaptığı başvurunun davalı idarenin 8.12.1997 tarihli işlemle vazife malüllüğü aylığı bağlanmış olması nedeniyle başkaca yapılacak bir işlem olmadığı gerekçesiyle reddedilmesi üzerine 12.1.1998 tarihinde açılan davanın yargılama aşamasında Emekli Sandığı Genel Müdürlüğünün 6.7.1998 tarihli işlemi ile vazife malüllüğü aylığı iptal edilerek, 2330 sayılı Yasa uyarınca 15.7.1995 tarihinden itibaren nakdi tazminat aylığı bağlandığı anlaşılmıştır.
Mevzuatımızda şehit veya şehitliğin tanımını yapan bağlayıcı bir düzenleme bulunmamakla birlikte 1325 sayılı Askeri Tekaüt ve Maaş Kanununda şehit kavramı geçmekte ise de; tanımı verilmemektedir. 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun 64 ve müteakip maddesinde “Harp Malüllüğü”nden söz edilmekle birlikte, şehit kavramı ile ilgili herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. 5434 sayılı Yasanın 69.maddesinin (D) bendinde “… 64.madde de yazılı hallerde şehit olmuşlarsa …” ibaresi yer almasına rağmen, bu ibarenin şehitlik kavramını açıkladığı ileri sürülemez.
Bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisinin 927 sayılı yorum kararında, harpte veya eşkiya müsademesinde her nevi düşman silahı tesiri ile derhal vefat edenler ile harpte yaralanıp tedavi sırasında veya icra olunan cerrahi ameliyat neticesinde vefat edenlerin şehit sayılacağı belirtilmiştir.
Her ne kadar, yasalarda ve daha alt hukuk normları ile şehit kavramı tanımlanmamış ise de; tamamen dini bir terim olan bu kavramın yasalarla içeriğinin ve sınırlarının belirlenmemesine karşın, görevini ifa ederken vefat edenlerin olayın oluş şekline göre hak ve menfaatleri sosyal güvenlik yasaları veya özel yasalarla korunmuş, ancak şehit aylığı adı altında bir düzenleme yapılmamıştır.
Buna göre, görevin ifası sırasında ve görevin neden ve etkisiyle meydana gelen ölüm veya yaralanma olaylarıyla ilgili olarak 5434 sayılı Yasada vazife malüllüğü, dul ve yetim aylığı ve harp malülü aylığı 2330 sayılı Yasada nakdi tazminat ve nakdi tazminat aylığı, 3713 sayılı Yasada ise terör nedeniyle meydana gelen ölüm ve yaralanmalar nedeniyle aylık bağlanmasına ilişkin düzenlemeler yapılmıştır.
Olayda ise, davacının eşinin asayişin sağlanması sırasında vefat etmiş olması nedeniyle vazife malüllüğü aylığı bağlanmış, davacının şehit aylığı bağlanması istemiyle yaptığı başvuru, vazife mallülüğü aylığı bağlanması dışında yapılacak başka bir işlem olmadığı ileri sürülerek davalı idarece reddedilmiştir.
Bu durumda, şehit aylığının hukukumuzda düzenlenmemesi ve davacının eşinin ölüm olayının 3713 sayılı Yasa kapsamında değerlendirilmesinin de mümkün olmaması ve yargılama aşamasında davalı idarenin 6.7.1998 tarihli işlemi ile daha önce bağlanan vazife malüllüğü aylığının 2330 sayılı Yasa uyarınca nakdi tazminat aylığına dönüştürülerek 15.7. 1995 tarihinden itibaren davacıya nakdi tazminat aylığı bağlandığının anlaşılması karşısında, bu husus dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekirken dava konusu işlemi iptal eden idare mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile … idare Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına 17.10.2001 tarihinde oybirliği ile karar verildi.