Danıştay Kararı 11. Daire 1999/2847 E. 1999/4946 K. 13.12.1999 T.

11. Daire         1999/2847 E.  ,  1999/4946 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBİRİNCİ DAİRE
Esas No : 1999/2847
Karar No : 1999/4946

Temyiz İsteminde Bulunan : …
Vekili : …
Karşı Taraf : Hocapaşa Vergi Dairesi Müdürlüğü – İSTANBUL
İstemin Özeti : Yükümlü şirketin 1996 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucunda, bir kısım emtia alışlarını sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı faturalarla belgelendirdiğinin tespit edilmesi üzerine katma değer vergisi indirimleri kabul edilmeyerek Mart ve Ağustos dönemleri için kaçakçılık cezalı katma değer vergisi salınmıştır. … Vergi Mahkemesi … gün ve E:…, K:… sayılı kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanunun 94/3. maddesinde tebliğin, kendisine tebliğ yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya işyerlerinde memur ya da müstahdemlerinden birine yapılacağının hükme bağlandığı, 102. maddesinde ise tebliğ evrakının teslimi ile ilgili kurallara yer verildiği, dosyanın incelenmesinden dava konusu ihbarnamenin vergi dairesinde yükümlü şirketin işçisine memur eliyle 25.8.1998 tarihinde tebliğ edildiği, 213 sayılı Yasanın 94. maddesinde tebligatın mutlaka şirketi temsile yetkililere teslim edileceğine dair hüküm bulunmaması karşısında şirket çalışanına yapılan tebligatın geçerli olduğu, ayrıca idarenin acele hallerde tebligatı memur eliyle yaptırabileceği yolundaki 107. maddesi hükmüne uygun bulunan tebligata rağmen davanın yasal süre geçirildikten sonra 25.9.1998 tarihinde açıldığının anlaşıldığı gerekçesiyle davayı süreaşımı yönünden reddetmiştir. Yükümlü şirket tarafından ihbarnamenin usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği ve 1.9.1998 tarihinde muttali olunduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi : Yükümlü şirketin 1996 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucunda bir kısım emtia alışlarını sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı nitelikte faturalarla belgelendirdiğinin tespit edilmesi üzerine katma değer vergisi indirimleri kabul edilmeyecek ilgili dönemler için salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisinin kaldırılması istemiyle açılan davayı süre aşımı yönünden reddeden Vergi Mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun tebliğ yapılacak kimseler başlığını taşıyan 94. maddesinin 3. fıkrasında, tebliğ kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya işyerinde memur yada müstahdemlerinden birine yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Söz konusu yasa hükmünde, tüzel kişiliklere yapılacak tebligatın bizzat şirket yetkilisine yapılacağı belirtildiği ve idarenin şirketin adresine kolayca tebliğ olanağı bulunduğu halde yükümlü şirketin yetkili olmayan ve şirket adresinin dışındaki bir yer olan vergi dairesinde şirketi temsile yetkili olmayan elemanına tebligat yapılması yasaya uygun değildir. Diğer taraftan olayda acele hal durumu da geçerli bulunmadığı cihetle Vergi Mahkemesince verilen davanın süre geçmesi nedeniyle incelenmeksizin red kararında isabet görülmemiştir.
Bu nedenle temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’ün Düşüncesi : 213 sayılı Yasanın 93. ve 94. maddesinde gösterilen usule aykırı olarak 25.8.1998 tarihinde tebliğ edilen ihbarnameye karşı 25.9.1998 tarihinde açılan davayı süreaşımı yönünden reddeden vergi mahkemesi kararında yasal isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması istenilmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7/1. maddesinde, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu belirtilmiş, aynı maddenin 2. fıkrasında ise bu sürelerin vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda, tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren başlayacağı hükme bağlanmıştır.
Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 93. maddesinde tahakkuk fişinden gayri, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bilumum vesikalar ve yazıların adresleri bilinen gerçek ve tüzelkişilere posta vasıtasıyla ilmuhaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmeyenlere ilan yolu ile tebliğ edileceği, şu kadar ki, ilgilinin kabul etmesi şartiyle, tebliğin daire veya komisyonlarda yapılmasının caiz olduğu açıklanmış, aynı Yasanın 94. maddesinde de, tebliğin, mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılacağı, tüzelkişilere yapılacak tebliğin, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde bunları idare edenlere veya temsilcilerine yapılacağı esası belirlendikten sonra aynı maddenin 3. Fıkrasında tebliğin, kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya işyerlerinde memur ya da müstahdemlerinden birine yapılacağı kuralı yer almıştır.
213 sayılı Yasanın 93. ve 94. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, tebliğin öncelikle mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine veya umumi vekillerine, tüzelkişilerden ise bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine yapılacağı sonucuna ulaşılmaktadır. Diğer taraftan, kendisine tebliğat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde memur veya müstahdemlere yapılacak tebligatın ancak işyerinde yapılması gerekmektedir.
Kaldı ki, vergi dairesinde tebliğ yapılabilmesi 94. maddede sayılan ilgililerin (mükellef, kanuni temsilci, umumi vekil, tüzelkişilerde ise, başkan, müdür veya kanuni temsilci veya vergi cezası kesilenler) vergi dairesinde yapılacak tebliği ve buna ilişkin evrakı kabul etmesi şartına bağlanmıştır. Buna göre memur veya müstahdeme vergi dairesinde tebliğ mümkün değildir.
Olayda, yükümlü şirket çalışanına vergi dairesinde 25.8.1998 tarihinde tebliğ edilen ihbarnamelere karşı, 1.9.1998 tarihinde muttali olunduğu ileri sürülerek 25.9.1998 tarihinde dava açılmıştır.
Bu durumda, 213 sayılı Yasanın 93. ve 94. maddesinde gösterilen usule aykırı olarak 25.8.1998 tarihinde tebliğ edilen ihbarnameye karşı 25.9.1998 tarihinde açılan davayı süreaşımı yönünden reddeden vergi mahkemesi kararında yasal isabet görülmemiştir.
Bu itibarla, yükümlü şirket tarafından ileri sürülen ıttıla tarihi dikkate alınarak davanın esas yönünden incelenerek bir karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının yukarıda belirtilen hususlar gözönünde bulundurulmak suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere bozulmasına 13.12.1999 tarihinde oybirliği ile karar verildi.