Danıştay Kararı 11. Daire 1999/2835 E. 2000/3125 K. 11.09.2000 T.

11. Daire         1999/2835 E.  ,  2000/3125 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBİRİNCİ DAİRE
Esas No : 1999/2835
Karar No : 2000/3125

Temyiz İsteminde Bulunan Taraflar:
1- …
Vekili: …
2- Beşiktaş Vergi Dairesi Müdürlüğü – İSTANBUL
İstemin Özeti : İnşaat ve turizm işiyle uğraşan yükümlü şirketin 1996 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucunda cari hesap yoluyla faizsiz borç vererek örtülü kazanç dağıtımında bulunduğunun tespit edilmesi nedeniyle finansman hizmeti karşılığı olarak hesaplanan faiz gelirinin 1996 yılı Aralık dönemine ait katma değer matrahına ilave edilmesi suretiyle ağır kusur cezalı katma değer vergisi salınmıştır. … Vergi Mahkemesi … gün ve E:…, K:… sayılı kararıyla; 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 15/3. maddesinde, sermaye şirketlerince dağıtılan örtülü kazançların kurum kazancından indirilemeyeceğinin belirtildiği, 17/1. maddesinde ise şirketin kendi ortakları, ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek ve tüzel kişiler, idaresi, murakabesi veya sermayesi bakımlarından vasıtalı vasıtasız olarak bağlı bulunduğu veya nüfuzu altında bulundurduğu gerçek ve tüzelkişiler ile olan münasebetlerinde emsaline göre göze çarpacak derecede yüksek veya düşük fiyat veya bedeller üzerinden yahut bedelsiz olarak alım, satım, imalat, inşaat muamelelerinde ve hizmet ilişkilerinde kazancın tamamen veya kısmen örtülü olarak dağıtılmış sayılacağının öngörüldüğü, aynı maddenin 3. fıkrasında da, şirketin birinci fıkrada yazılı kimselerle olan münasebetlerinde emsaline göre göze çarpacak derecede yüksek veya düşük faiz ve komisyonlarla ödünç para alıp vermesini örtülü kazanç olarak dağıtılmış sayılacağının hükme bağlandığı, olayda yükümlü şirket ile … A.Ş. arasında ortakları, murakabesi ve idareleri yönünden bağlılık bulunduğunun tespit edilmiş olduğu, bu nedenle yükümlü şirket tarafından, anılan şirkete verilen borç paralar nedeniyle hesaplanan faiz gelirleri üzerinden yapılan katma değer vergisi tarhiyatında yasal isabetsizlik görülmediği, ancak olaya kusur cezası uygulanmasının yerinde olacağı gerekçesiyle katma değer vergisini onamış, ağır kusur cezasını ise kusur cezasına çevirmiştir. Vergi dairesi tarafından yapılan tarhiyat üzerinden kesilen ağır kusur cezasının yasal olduğu, yükümlü şirket tarafından ise, ortada örtülü kazanç dağıtımı bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Taraflarca, karşılıklı olarak temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Vergi Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’ün Düşüncesi : Dosyanın incelenmesinden, inceleme raporunda eleştiri konusu yapılan borç-alacak ilişkisinin ödünç para verme ya da alma niteliğinde olmadığı, yükümlü şirket ile ortakları arasında gerçekleşen ticari ilişkiden kaynaklanan ve dönemler itibarıyla karşılıklı olarak para verme işlemlerinden meydana gelen, ticari gereklere ve iş yaşamının doğal seyrine uygun bir ilişki olduğu sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, yükümlü şirket tarafından yapılan para aktarma işlemi 3065 sayılı Yasada öngörülen anlamda bir finansman hizmeti olmadığından verilen borç tutarları faiz tahakkuk ettirilmediği ve katma değer vergisi hesaplanmadığından bahisle yapılan cezalı tarhiyatı kusur cezalı olarak onayan vergi mahkemesi kararında yasal isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle yükümlü şirket temyiz isteminin kabulü ile kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 17. maddesi uyarınca duruşma istemi yerinde görülmeyerek işin esası incelendi;
Vergi dairesi tarafından ileri sürülen iddialar mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte görülmemiştir.
Yükümlü şirket temyiz istemine gelince;
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1. maddesinde ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu belirtilmiştir. Aynı Kanunun 4. maddesinde ise hizmetin, teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemler olduğu, bu işlemlerin bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebileceği hükme bağlandıktan sonra aynı Yasanın 20. maddesinde ise, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu, bedel deyiminin malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade edeceği kuralına yer verilmiştir.
Öte yandan, 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 17/1. maddesinde, şirketin kendi ortakları, ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek ve tüzel kişiler, idaresi, murakabesi veya sermayesi bakımlarından vasıtalı vasıtasız olarak bağlı bulunduğu veya nüfuzu altında bulundurduğu gerçek ve tüzel kişilerle olan münasebetlerinde emsaline göre göze çarpacak derecede yüksek veya düşük fiyat veya bedeller üzerinden yahut bedelsiz olarak alım, satım, imalat, inşaat muamelelerinde ve hizmet ilişkilerinde bulundukları hallerde kazancın tamamen veya kısmen örtülü olarak dağıtılmış sayılacağı hükmü yer almaktadır.
Olayda, yükümlü şirket tarafından … A.Ş.’ne aktarılan ve “Bağlı Ortaklıklardan Alacaklar, … A.Ş.” hesabında izlenen para nedeniyle faiz hesaplanmadığı, sözkonusu borç para verme işleminin 3065 sayılı Yasa kapsamında finansman hizmeti olması dolayısıyla katma değer vergisine tabi olduğu ileri sürülerek cezalı tarhiyat yapılmış ise de, dosyanın incelenmesinden, inceleme raporunda eleştiri konusu yapılan borç-alacak ilişkisinin ödünç para verme ya da alma niteliğinde olmadığı, yükümlü şirket ile ortakları arasında gerçekleşen ticari ilişkiden kaynaklanan ve dönemler itibarıyla yapılan karşılıklı ticari işlemlerden meydana gelen ticari gereklere ve iş yaşamının doğal seyrine uygun bir ilişki olduğu sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, yükümlü şirket tarafından … A.Ş’ne yapılan borç para verme işlemi, 3065 sayılı Yasada öngörülen anlamda bir finansman hizmeti olmadığından, anılan şirkete aktarılan tutarlar üzerinden faiz tahakkuk ettirilmediğ ve katma değer vergisi hesaplanmadığından bahisle yapılan cezalı tarhiyatı kusur cezalı olarak onayan vergi mahkemesi kararında yasal isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, vergi dairesi temyiz isteminin reddine, yükümlü şirket temyiz isteminin kabulü ile … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına 11.9.2000 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

AZLIK OYU : Temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar mahkeme kararının dayandığı gerekçeler karşısında kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından taraflar temyiz istemlerinin reddi gerektiği oyuyla kararın yükümlü şirket temyiz isteminin kabulü yönündeki kısmına katılmıyorum.