Danıştay Kararı 11. Daire 1998/1189 E. 1999/193 K. 14.01.1999 T.

11. Daire         1998/1189 E.  ,  1999/193 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBİRİNCİ DAİRE
Esas No : 1998/1189
Karar No: 1999/193

Temyiz İsteminde Bulunan : Yenimahalle Vergi Dairesi Müdürlüğü – ANKARA
Karşı Taraf : …

İstemin Özeti : Et ve deri alım satımı ile uğraşan yükümlü şirketin, bir kısım mal alışlarını sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı faturalarla belgelendirerek gerçekte mal aldığı kişilerden fatura almaması nedeniyle adına özel usulsüzlük cezası kesilmiştir. … Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararıyla, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 353/1. maddesine göre özel usulsüzlük cezası kesilebilmesi için, fatura düzenlemesi ve alması gerekenin birlikte tespit edilmesinin gerektiği, olayda ise böyle bir tespit bulunmadığı, buna göre yasal unsurları oluşmayan fiil için özel usulsüzlük cezası kesilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kaldırılmasına karar verilmiştir. Vergi dairesi müdürlüğü tarafından, vergi inceleme raporuna dayanılarak kesilen özel usulsüzlük cezasının kanuna uygun olduğu ileri sürülerek mahkeme kararının bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Savcısı …’nun Düşüncesi : Yükümlü şirketin ilgili takvim yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen rapor uyarınca adına kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılmasına karar veren Vergi Mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 353.maddesinin 1.bendinde,fatura ve benzeri vesikaları vermeyen ve almayanlardan her birine belirtilen miktar ve nisbetlerde özel usulsüzlük cezası kesileceği hükme bağlanmıştır.
Olayda,yükümlü şirketin bir kısım firmalardan faturasız mal temin ettiği ve bu malları belgelendirmek amacıyla bazı kuruluşlardan da sahte fatura aldığı saptanmıştır.
Bu durumda, faturasız olarak satın alınan mallardan dolayı yükümlü şirket adına özel usulsüzlük cezası kesilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle vergi dairesi temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’un Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz isteminin reddi ile kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 353 üncü maddesinde, aynı Kanunun 232, 234, 235 ve 236 ncı maddeleri gereğince verilmesi ve alınması icabeden fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu ve serbest meslek makbuzunu vermeyen ve almayanlardan her birinin adına özel usulsüzlük cezası kesileceği hüküm altına alınmıştır.
Anılan maddede, özel usulsüzlük cezası kesilebilmesi, yasa ile yasaklanan fiillerin saptanmasına bağlanmış olup, bu fiilerden birincisi, yasanın ilgili maddelerinde hangi durumlarda düzenlenerek verilecekleri ve alınacakları açıklanmış olan fatura ve müstahsil makbuzu gibi belgelerin verilmemesi, ikincisi de, bu tür belgelerin alınmaması halidir. Belge almama fiilinin diğer taraf açısından belge vermeme fiilini oluşturduğu açıktır. Bu nedenle Yasanın 353 üncü maddesinde belge almadığı saptananlara ceza kesilebilmesi için, belgenin kimden alınmadığının saptanması zorunlu tutulmamıştır. Yasada her iki taraftan da söz edilmesindeki amaç, bu işleme taraf olanların her ikisinin fiilinin de özel usulsüzlük cezasını gerektirdiğinin vurgulanması olup, bu nedenle, belge alınmadığı saptandığında, belgeyi vermeyenin belirlenememesi, belge almayan adına caza kesilmesini engellemez.
Olayda, yükümlü şirketin, kaynağı belli olmayan yerlerden temin ettiği et ve derileri, gerçekte tüccar olmayan şahıslardan sağladığı naylon faturalarla belgelendirmek suretiyle haksız katma değer vergisi indirimine neden olduğu vergi inceleme raporu ile saptanmış olup, bu rapora dayanılarak 1995 yılının muhtelif dönemlerine ilişkin olarak resen yapılan kaçakçılık cezalı tarhiyata karşı yükümlü şirket tarafından açılan davanın, … Vergi Mahkemesince … tarihinde verilen kararla reddedildiği, bu karara karşı yapılan temyiz başvurunun ise Danıştay 11. Dairesinin 14.1.1999 gün ve E:1997/4761, K:1999/190 sayılı kararıyla reddedilerek tarhiyatın kesinleştiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, yükümlü tarafından içeriği itibariyle yanıltıcı fatura temin etme fiiline ilişkin olarak vergi inceleme raporu ile ulaşılan sonuç üzerine yapılan kaçakçılık cezalı katma değer vergisi tarhiyatı yargı kararı ile de yerinde görüldüğünden, aynı fiil için kesilen özel usulsüzlük cezasının, satılan emtianın veya yapılan hizmetin satıcı ve alıcı nezdinde birlikte saptanmadığı gerekçesiyle kaldırılması yolundaki mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Diğer taraftan 213 sayılı Yasanın uyuşmazlık döneminde (6.7.1994 tarihine kadar) yürürlükte olan 353/1. maddesinde, verilmesi ve alınması icap eden fatura, gider pusulası ve müstahsil makbuzu ile serbest meslek makbuzunun vermeyen ve almayanlarda her birine her bir belge için … liradan az olmamak üzere bu belgelere yazılmaması gereken tutarın %3’ü oranında özel usulsüzlük cezası kesileceği, bir takvim yılı içinde her bir belgeye ilişkin kesilecek ceza toplamının 75 milyon lirayı geçemeyeceği hükmü yer almış, 6.7.1994 tarihinde yürürlüğe giren 4008 sayılı Kanunla anılan madde hükmü değiştirilerek, ceza oranı sözkonusu belgelere yazılması gereken meblağın %25’i olarak belirlenmiş ve cezanın üst sınırı kaldırılmış, aynı madde hükmü son
olarak 2.6.1995 tarihinde yürürlüğe giren 4108 sayılı Kanunla değiştirilerek söz konusu belgelerin verilmemesi, alınmaması veya düzenlenen belgelerde gerçek meblağdan farklı meblağlara yer verilmesi halinde, bu belgeleri düzenlemek ve almak zorunda olanların her birine, her bir belge için … liradan az olmamak üzere, bu belgelere yazılması gereken meblağın veya meblağ farkının %10’u oranında ceza kesileceği öngörülmüş ve bir takvim yılı içinde her bir belge türü için kesilecek özel usulsüzlük cezası tutarının da 750 milyon lirayı geçemeyeceği belirtilmiştir.
Buna göre, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun ceza hükümlerinde mükellefler lehine yapılacak değişikliklerde lehe olan hükmün uygulanmasını engelleyecek bir Yasal düzenleme bulunmadığı ve dava konusu ihbarnamenin düzenlendiği 23.10.1996 tarihinde de 213 sayılı Yasanın 353/1. maddesinin 4108 sayılı Kanunla değiştirilen hükmünün yürürlükte bulunduğu, bu değişikliğin de mükellef lehine olduğu dikkate alındığında, uyuşmazlığın anılan maddenin 4108 sayılı Kanunla değiştirilen şeklinin esas alınarak çözümlenmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, … Vergi Mahkemesinin .. gün ve E:…, K:… sayılı kararının, yukarda açıklanan hususlar gözönünde bulundurulmak suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere bozulmasına, 14.1.1999 gününde oybirliği ile karar verildi.