Danıştay Kararı 11. Daire 1997/42 E. 1998/310 K. 05.02.1998 T.

11. Daire         1997/42 E.  ,  1998/310 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBİRİNCİ DAİRE
Esas No : 1997/42
Karar No : 1998/310

Temyiz İsteminde Bulunan : … Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : Tasfiye Halinde … Tic. San. Ltd. Şti. Adına Tasfiye Memuru …
İstemin Özeti : Yükümlü şirketin 1993 yılı Ocak-Aralık dönemlerine ait katma değer vergisi beyannamelerini vermemesi nedeniyle takdir komisyonunca belirlenen matrah üzerinden kaçakçlık cezalı katma değer vergisi salınmıştır.
….Vergi Mahkemesi 20.5.1996 gün ve E:…, K:… sayılı kararıyla, dosyanın incelenmesinden 1.1.1989 yılında tasfiyeye giren yükümlü şirketin 1995 yılında tasfiye işlemlerinin sonuçlandığı, bu süre içinde verilen kurumlar vergisi beyannameleri ile bilançolarında da görüldüğü üzere herhangi bir faaliyeti bulunmadığı, tasfiyeye girdiği tarihten itibaren belge basım izni almadığının anlaşıldığı, katma değer vergisine tabi teslim ve hizmetleri olduğu yolunda yapılmış bir tespit olmadan genel ve soyut ifadelerle belirlenen matrah üzerinden salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisinde yasal isabet görülmediği gerekçesiyle cezalı tarhiyatı terkin etmiştir. Vergi dairesi müdürlüğü tarafından, yükümlü şirket adına salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisinde yasal isabetsizlik bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi : İleri sürülen bozma nedenleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1 numaralı bendinde öngörülen nedenlerden hiçbirisine girmediğinden, temyiz isteğinin reddi ile hukuka ve usul hükümlerine uygun bulunan, vergi mahkemesi kararının onanması gerekeceği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’ün Düşüncesi : Dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlık dönemlerine ait katma değer vergisi beyannamelerinin verilmemesi nedeniyle takdir komisyonunca belirlenen matrah üzerinden “Tasfiye Halindeki … İnşaat Madencilik Tic. Ltd. Şti.” adına salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisine karşı “Tasfiye Halindeki … Tic. San. Ltd. Şti.” adına Tasfiye Memuru … tarafından dava açıldığı halde, “Tasfiye Halinde … İnş. Mad. Tic. Ltd. Şti. hakkındaki tespitlere dayanılarak vergi mahkemesince hüküm tesis edildiği anlaşılmakla birlikte, dosyada “Tasfiye Halinde … Tic. San. Ltd. Şti.”ne ait herhangi bir belgeye rastlanılmadığı gibi …’nun “Tasfiye Halinde … Tic. San. Ltd. Şti.”nin tasfiye işlerini yürütmek üzere tasfiye memuru olarak atandığına ilişkin herhangi bir belgenin bulunmadığı saptanmıştır.
Bu itibarla, dava konusu tarhiyata ait ihbarname ile davacı tüzel kişilik (T.H. … Tic. San. Ltd. Şti.) arasındaki menfaat bağının varlığı ile dava dilekçesinde davacı şirket tasfiye memuru olarak gösterilen şahsın (…) bu şirket adına dava açma ehliyeti bulunup bulunmadığı yolunda yapılacak araştırma sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, cezalı tarhiyatı terkin eden vergi mahkemesi kararında isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2.maddesinin 1.fıkrasının (a) bendinde iptal davalarının menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılabileceği öngörülmüş, 4001 sayılı Yasayla anılan maddenin 1.fıkrası değiştirilerek (a) bendinde, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için, çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren hususlar hariç olmak üzere kişisel hakları ihlal edilenler tarafından iptal davaları açılabileceği hükmüne yer verilmiş, Anayasa Mahkemesinin 21.9.1995 gün ve E…., K:… sayılı kararıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 4001 sayılı Yasanın 1.maddesiyle değiştirilen 2.maddesinin 1.fıkrasının (a) bendinde yer alan “kişisel hakları ihlal edilenler” ibaresi Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilmiştir.
İdare hukukunun genel ilkelerine göre iptal davası açılabilmesi için gerçek ya da tüzel kişiler ile dava konusu edilen işlem arasında makul ve ciddi bir ilişkinin, başka bir deyişle menfaat bağının bulunması gerekmektedir.
Öte yandan, yine aynı yasanın 14.maddesinin 3.fıkrasında dava dilekçelerinin ehliyet yönünden de inceleneceği, 15/1-b maddesinde ise ehliyet yönünden kanuna aykırılık görülmesi halinde davanın reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır.
Buna göre, idari işlemle dava açan kişi arasında meşru, kişisel, güncel ve ciddi bir ilişki olmalıdır. Bir iptal davasında başta aranacak dava koşullarından birisi menfaat ilişkisidir. Davacı ile menfaat ilgisi görülmeyen bir davanın ehliyet yönünden reddedileceği açıktır.
Dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlık dönemlerine ait katma değer vergisi beyannamelerinin verilmemesi nedeniyle takdir komisyonunca belirlenen matrah üzerinden “Tasfiye Halindeki … İnşaat Madencilik Tic. Ltd. Şti.” adına salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisine karşı “Tasfiye Halindeki … Tic. San. Ltd. Şti.” adına Tasfiye Memuru … tarafından dava açıldığı ancak, vergi mahkemesince “Tasfiye Halinde … İnş. Mad. Tic. Ltd. Şti. hakkındaki tespitlere dayanılarak hüküm tesis edildiği, bunun dışında dosyada “Tasfiye Halinde … Tic. San. Ltd. Şti.”ne ait herhangi bir belgeye rastlanılmadığı gibi …’nun “Tasfiye Halinde … Tic. San. Ltd. Şti.”nin tasfiye işlerini yürütmek üzere tasfiye memuru olarak atandığına ilişkin herhangi bir belgenin de bulunmadığı görülmüştür.
Bu itibarla, ortada T.H. … Tic. San. Ltd. Şti. ve T.H. … İnş. Madencilik Tic. Ltd. Şti. unvanlı iki ayrı tüzel kişilik bulunup bulunmadığı, varsa bunlar adına ayrı ayrı cezalı tarhiyat yapılıp yapılmadığı, yoksa ihbarnamelerle dava dilekçesi ve savunmada davacı tarafın sehven yazılmış olabileceği hususlarının araştırılması yanında iki ayrı şirket bulunduğunun tespit edilmesi halinde de dava konusu tarhiyata ait ihbarname ile davacı tüzel kişilik (T.H. … Tic. San. Ltd. Şti.) arasındaki menfaat bağının varlığı ile dava dilekçesinde davacı şirket tasfiye memuru olarak gösterilen şahsın (…) bu şirket adına dava açma ehliyeti bulunup bulunmadığı yolunda yapılacak araştırma sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, cezalı tarhiyatı terkin eden vergi mahkemesi kararında isabet bulunmamıştır.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile ….Vergi Mahkemesinn … gün ve E:…, K:… sayılı kararının yukarıda belirtilen hususlar gözönünde bulundurulmak suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere bozulmasına 5.2.1998 gününde oybirliği ile karar verildi.