Danıştay Kararı 11. Daire 1997/287 E. 1998/1018 K. 16.03.1998 T.

11. Daire         1997/287 E.  ,  1998/1018 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBİRİNCİ DAİRE
Esas No : 1997/287
Karar No : 1998/1018

Temyiz İsteminde Bulunan : … Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : … Deri Konfeksiyon San.Tic. A.Ş.
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Deri konfeksiyon imalatı ve ihracatı ile uğraşan yükümlü şirketin 1990 yılı işlemlerinin katma değer vergisi iadesiyle sınırlı olarak incelemesi sonucunda, haksız yere katma değer vergisi iadesinden yararlanıldığının tespit edilmesi üzerine Mart- Haziran ve Ağustos- Aralık dönemlerinde fazladan iade alınan tutar kaçakçılık cezalı olarak geri istenilmiştir. …. Vergi Mahkemesi 25.9.1996 gün ve E:…, K:… sayılı kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 93. maddesinde, tahakkuk fişinden başka vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bilumum vesikalar ve yazıların adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmuhaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmeyenlere ise ilan yoluyla tebliğ edileceği, 94. maddesinde de tebliğin mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere, tüzel kişilere yapılacak tebliğin ise bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine, tebliğin, kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya işyerlerinde memur ya da müstahdemlerinden birine yapılacağının hükme bağlandığı, öte yandan yine aynı yasanın 114. maddesinde vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergilerin, 374. maddesinde de cezaların zamanaşımına uğrayacağı kuralına yer verildiği, dosyanın incelenmesinden yükümlü şirketin, iş yerinin 25.12.1995-29.12.1995 tarihleri arasında tatil edilerek işçilerin ücretli izinli sayılması yönündeki 22.12.1995 günlü yönetim kurulu kararının, daha önce bağlı bulunduğu Dış Ticaret Vergi Dairesi Müdürlüğüne 25.12.1995 tarihli dilekçe ile bildirilmiş olması yanında ibraz edilen harcama belgelerinden de, yükümlü şirketin yönetim kurulu başkanı ile üyelerinin söz konusu tarihlerde iş yeri ve ikametgah adresleri dışında bulunduğunun anlaşılması karşısında, yükümlü şirketin işyeri adresi ile yönetim kurulu başkanının ikamet adreslerine 29.12.1995 tarihinde memur eliyle yapılan tebligatın yukarıda belirtilen yasa hükümlerine aykırı olduğu, dolayısıyla dava konusu vergi ve cezasının zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle kaçakçılık cezalı katma değer vergisini terkin etmiştir. Vergi dairesi tarafından yapılan tebligatın yasaya uygun olduğu, işyerinin tatil edilmesiyle ilgili olarak herhangi bir bildirimde bulunulmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının onanması gerektiği yolundadır.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi : Dava, yükümlü şirketin iade talebinde bulunduğu 1990 yılı katma değer vergisi hesaplarının incelenmesi sonucu yapılan kaçakçılık cezalı tarhiyatın iptali istemiyle açılmış, vergi mahkemesince dosyanın incelenmesinden yükümlü şirketin 25.12.1995-29.12.1995 tarihleri arasında yılbaşı tatiline girdiği, bu hususun davalı idareye vergi ve ceza ihbarnamelerinin tebliğinden önce bildirildiği, şirket yönetim kurulu başkan ve üyelerinin 1.1.1996 günü dahil Antalya’da tatilde bulunduklarının anlaşılması karşısında şirketin işyeri adresi ile yönetim kurulu başkanının ikametgah adresinde 213 sayılı Yasanın 94. maddesine aykırı şekilde yapılan tebligatta yasal isabet bulunmadığı buna göre aynı Yasanın 114 ve 374. Maddeleri uyarınca olayda zamanaşımı bulunduğu gerekçesiyle cezalı tarhiyatın iptaline karar verilmiş, davalı idarece karar temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden: davacı şirketin 1.10.1991 tarihinde önce …, sonra ise Dış Ticaret Vergi Dairesinin yükümlüsü olduğu, 1990 yılı katma değer vergisi hesaplarının incelenmesi sonucu düzenlenen 25.12.1995 günlü, … sayılı vergi tekniği raporunun eki olan tutanağın 7.12.1995 tarihinde yönetim kurulu başkanı … tarafından imzalandığı bilahare yönetim kurulunun 22.12.1995 gün ve 95/14 sayı ile şirketin 25.12.1995-29.12.1995 tarihleri arasında yılbaşı tatiline girmesine karar verildiği, bu durumun Dış Ticaret Vergi Dairesine 22.12.1995 günlü dilekçeyle bildirildiği, davalı idareye ise bildirilmediği anlaşıldığından ve 26.12.1995 günlü ihbarnamelerin tebliğinde mevzuata aykırılık görülmediğinden işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken olayda zamanaşımı bulunduğu gerekçesiyle cezalı tarhiyatın iptaline karar verilmesinde yasal isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davalı idare temyiz isteminin kabulü ile temyize konu kararın bozulması gerektiği düşünülmüştür.
Tetkik Hakimi …’ün Düşüncesi : 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 114. maddesinde vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergilerin zaman aşımına uğrayacağı, ” sürelerin hesaplanması” başlığını taşıyan 18. Maddesinin 4. bendinde ise resmi tatil günlerinin süreye dahil olacağı, şu kadar ki sürenin son gününün resmi tatile rastlaması halinde tatili takibeden ilk iş gününün tatil saatinde sürenin biteceği hüküm altına alınmıştır.
Dosyanın incelenmesinden yükümlünün 1990 yılı işlemlerinin, şirket kanuni temsilcisi ile birlikte düzenlenen 7.12.1995 tarihli tutanakla incelenmeye başlanılmasına rağmen inceleme raporu düzenlenmesi sırasında 22.12.1995 tarihli yönetim kurulu kararı ile 25-29 Aralık 1995 tarihleri arasında işyerinin tatil edilerek, işçilerin ücretli izinli sayılmasına karar verildiği, 25.12.1995 gün ve … sayılı inceleme raporuna dayanılarak 26.12.1995 tarihinde tanzim edilen ihbarnamesinin 29.12.1995 (cuma) tarihinde işyeri ve yönetim kurulu başkanının ikametgah adresine usulüne aykırı olarak tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Herne kadar dava konusu ihbarnameler 213 sayılı Yasanın 102. Maddesinde belirtilen usule uygun olarak tebliğ edilmiş ise de, 30-31 Aralık 1995 tarihleri ile 1 Ocak 1996 tarihinin resmi tatil olması nedeniyle 213 sayılı Yasanın 18/4 maddesi hükmü uyarınca tarhiyat zamanaşımı süresinin ilk işgünü olan 2 Ocak 1996 tarihinin saatine kadar uzayacağının kabulü gerekmektedir.
Kaldı ki, yükümlü şirket tarafından ihbarnamelerin tebliğ edilmediği, 2 Ocak 1996 tarihinde bilgilerine dahil olduğu yolundaki iddiaları da dikkate alındığında, tarhiyatı zamanaşımı yönünden terkin eden vergi mahkemesi kararında yasal isabet bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin geregi görüşüldü:
Uyuşmazlık, deri konfeksiyon imalatı ve ihracatı ile uğraşan yükümlü şirketin 1990 yılı işlemlerinin katma değer vergisi iadesiyle sınırlı olarak incelenmesi sonucunda, haksız yere katma değer vergisi iadesinden yararlanıldığının tespit edilmesi üzerine, Mart-Haziran ve Ağustos-Aralık dönemlerinde fazladan iade alınan ve idarece geri istenilen katma değer vergisi ile vergi aslı üzerinden kesilen kaçakçılık cezasını kaldıran vergi mahkemesi kararının bozulması istemine ilişkindir.
213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 114. maddesinde, vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergilerin zamanaşımına uğrayacağı hükme bağlanmış, 21. maddesinde ise tebliğ, vergilendirmeyi ilgilendiren ve hüküm ifade eden hususların yetkili makamlar tarafından mükellefe veya ceza sorumlusuna yazı ile bildirilmesi olarak tanımlanmış, 93. maddesinde de tahakkuk fişinden gayri, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bilumum vesikalar ve yazıların adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmühaberli taahhütlü olarak, adresleri bilmeyenlere ilan yolu tebliğ edileceği kuralına yer verilmiştir.
Aynı yasanın 94. maddesinde de tebliğin mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılacağı, tüzel kişilere yapılacak tebliğin, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine yapılacağı, tebliğin kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya işyerlerinde memur ya da müstahdemlerinden birine yapılacağı belirtildikten sonra, 102. Maddesinde tebliğ olunacak evrakı muhtevi zarfın posta idaresince muhatabına verileceği ve keyfiyetin muhatap ile posta memuru tarafından taahhüt ilmuhaberine tarih ve imza konulmak suretiyle tespit olunacağı, muhatabın geçiçi olarak başka bir yere gittiği bilinen adresinde bulunanlar veya komşuları tarafından bildirildiği takdirde keyfiyetin ve beyanda bulunanın kimliğinin tebliğ alındısına yazılarak beyanı yapana imzalattırılacağı, imzadan imtina ederse tebliğ yapanın bu ciheti şerh ve imza edeceği ve tebliğ edilemeyen evrakın çıkaran mercie iade olunacağı, bunun üzerine tebliği çıkaran merci tarafından tayin olunacak münasip bir süre sonra yeniden tebliğe çıkarılacağı, ikinci defa çıkarılan tebliğ evrakı da aynı sebeple tebliğ edilmeyerek iade olunursa tebliğin ilan yolu ile yapılacağı hükmü yer almaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, yükümlü şirketin 1990 yılı işlemlerinin, şirket kanuni temsilcisi ile birlikte düzenlenen 7.12.1995 tarihli tutanakla incelenmeye başlanılmasına rağmen, inceleme raporu düzenlenmesi sırasında 22.12.1995 tarihli yönetim kurulu kararı ile 25-29 Aralık 1995 tarihleri arasında iş tatil edilerek işçilerin ücretli izinli sayılmasına karar verildiği, 25.12.1995 tarihli dilekçe ile durumun bağlı bulunulan iki ayrı vergi dairesinden yalnız Dış Ticaret Vergi Dairesine bildirdiği, 7.12.1995 tarihli tutanakta incelemenin … Vergi dairesine verilen beyannamelerde yeralan katma değer vergisi iadeleriyle ilgili olduğu belirtilmesine karşın … Vergi Dairesine durumun bildirilmediği, 25.12.1995 gün ve 1995/92-9 sayılı inceleme raporuna dayanılarak 26.12.1995 tarihinde tanzim edilen ihbarnamenin, 29.12.1995 tarihinde yükümlü şirketin işyeri adresinde ve yönetim kurulu başkanının ikamet adresinde kendisine tebligat yapılacak kimse bulunamaması üzerine, mahalle muhtarı ile görevli zabıta (Polis) memuru nezaretinde kapıya asılmak suretiyle teblig edildiği, durumu tespit eden iki ayrı tutanak düzenlediği anlaşılmıştır.
213 Sayılı Yasanın 102. maddesinin, tebligat için muhatapların uygun aralıklarla iki defa aranması yolundaki hükmü, iyi niyetli mükelleflerin mağdur durumda bırakılmamalarını sağlamak amacıyla getirilen bir düzenleme olmakla birlikte, yükümlü şirketin yönetim kurulu kararı ile 25.12.1995 tarihinden itibaren işyerinin tatil edilerek işçilerin ücretli izinli sayılması zaruri bir nedene dayalı olmadığından, yükümlü şirketin bu davranışının objektif iyi niyet kurallarıyla bağdaştığından söz edilemez.
Bu itibarla, yasaların kötü niyetli davranışları himaye etmeyeceği yolundaki genel hukuk ilkesi de gözönünde bulundurulduğunda, yükümlü şirket tarafından 1990 yılına ait işlemlerinin incelendiği dönemde ve anılan yıla ait vergi alacağının zaman aşımı süresinin dolmasına çok az bir süre kaldığı ve genellikle bireylerin tüketim eğiliminin yüksek ve alış veriş gereksiminin fazla olduğu bir sırada ticari yaşamın gerekleri ile teamüllerine aykırı olarak işyerinin tatil edilmesi ve işçilerin ücretsiz izine çıkarılması, suretiyle işyeri kapalı tutularak dava konusu ihtarnamelerin tebliğinin imkansız hale getirilmesinin amaçlandığı anlaşılmakla, 29.12.1995 tarihinde yapılan tebligatın geçerli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Bu durumda, cezalı tarhiyatı zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle terkin eden vergi mahkemesi kararında yasal isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile …. Vergi Mahkemesinin … gün ve E:… K:… sayılı kararının bozulmasına 16.3.1998 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

AZLIK OYU (X) : İleri sürülen iddialar bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmediğinden temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının onanması gerekeceği görüşüyle karara katılmıyoruz.