Danıştay Kararı 11. Daire 1997/1340 E. 1998/3386 K. 12.10.1998 T.

11. Daire         1997/1340 E.  ,  1998/3386 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBİRİNCİ DAİRE
Esas No: 1997/1340
Karar No: 1998/3386

Temyiz İsteminde Bulunan : … Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : …
İstemin Özeti : 31.10.1990 tarihinde işini terkeden davacıya ait faturanın … tarafından komisyon karşılığında düzenlendiğinin tespit edildiği ileri sürülerek 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 338. Maddesi uyarınca davacı adına kaçakçılık cezası kesilmiştir. …. Vergi Mahkemesi … gün ve E:…, K:… sayılı kararıyla; olayda, davacının faturasının kullanılmasıyla ilgili olarak ifadesine başvurulmadığı gibi bu faturaların … tarafından ne şekilde temin edildiğine dair herhangi bir tespitin de bulunmadığı, ayrıca davacı faaliyetini 31.10.1990 tarihinde terkettiğini davalı idareye bildirdiği halde kullanılmayan belgelerin iptali için davacıdan istenildiğine ilişkin bilgi ve belge de ibraz edilmediğinden davacı adına kesilen kaçakçılık cezasında isabet görülmediği gerekçesiyle terkin edilmiştir. Vergi dairesi müdürlüğü tarafından, inceleme raporundaki veriler esas alınarak kesilen cezanın yasal olduğu ileri sürülerek mahkeme kararının bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Savcısı …’un Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Vergi Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz isteminin reddi ile kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 338.maddesinde, ayrı ayrı maddi menfaat gözetmek şartıyla birden fazla kişi kaçakçılık yaptıkları veya kaçakçılığa teşebbüs sayılan fiilleri irtikap ettikleri veya doğrudan doğruya beraber işlemiş oldukları takdirde her biri hakkında iştirak ettikleri suçlar için bu Kanunda yazılı cezaların uygulanacağı belirtilmiş olup, aynı Kanunun 344.maddesinde kaçakçılık, mükellef veya sorumlu tarafından maddede sayılan hallerden birisiyle vergi ziyaına sebebiyet verilmesi şeklinde tanımlanmış, maddenin 2.bendinde de sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı vesikaları tanzim etmek veya bunları bilerek kullanmanın vergi kaçakçılığı olacağı hükme bağlanmış bulunmaktadır.
Yasanın “Yardım” başlıklı 347.maddesinde ise, kaçakçılık olduğunu bildiği bir fiilin işlenip tamamlanmasını fiili ile kolaylaştıranlara, bundan ayrı bir menfaat gözetmedikleri takdirde, bu fiiller için kanunda belli edilen cezaların dörtte birinin kesileceği veya hükmedileceği, aynı yardımı 344. maddenin 1-6’ncı bentlerinde yazılı fiillerin işlenip tamamlanması için yapanlara bu fiiller için tayin olunan cezanın yarısının hükmolunacağı kuralına yer verilmiştir.
Sahte fatura maddi karşılık söz konusu olmaksızın düzenlenemeyeceğine göre bu maddi karşılığın niteliğinin bilinmesi gerekir. Faturayı düzenleyenin suça doğrudan katıldığının ve haksız vergi iadesinden pay aldığının tespiti halinde, bu fiilin 213 sayılı Kanunun 338. maddesi kapsamında “kaçakçılığa iştirak” olacağı, bu unsurların bulunmadığı ya da sabit görülmediği durumlarda ise faturanın komisyon karşılığı düzenlendiğinin ve bu fiilin de “kaçakçılığa yardım” suçunu oluşturduğunun kabulü gerekir.
Olayda, 31.10.1990 tarihinde işini terkeden davacıya ait faturanın … tarafından 1992 yılında komisyon karşılığında düzenlendiğinin tespit edildiği ileri sürülerek Vergi Usul Kanununun 338. maddesi uyarınca kaçakçılık cezası kesilmiş bulunmaktadır.
Buna göre, bir başkası tarafından düzenlenen davacıya ait faturanın katma değer vergisi indirimi ve iadesinde kullanılıp kullanılmadığı, kullanılmış ise davacının bundan ne tür menfaat elde ettiği saptanmadan, komisyon geliri elde ettiği kabul edilen davacı adına kesilen cezada isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, …. Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararına yönelik temyiz isteminin reddine 12.10.1998 gününde oybirliği ile karar verildi.