Danıştay Kararı 11. Daire 1996/1016 E. 1996/1140 K. 14.03.1996 T.

11. Daire         1996/1016 E.  ,  1996/1140 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBİRİNCİ DAİRE
Esas No : 1996/1016
Karar No : 1996/1140

Temyiz İsteminde Bulunan : … Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : …
İstemin Özeti : … Süt ve Süt Mamulleri Geliştirme Sanayi Limited Şirketinin vadesinde ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla şirket müdürü sıfatıyla davacı adına ödeme emri düzenlenmiştir. …. Vergi Mahkemesi … gün ve E:…, K:… sayılı kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10. maddesi uyarınca kanuni temsilcilerin şirketin vergi borçlarından sorumlu tutulabilmeleri için kamu alacağının şirket tüzel kişiliğinden tahsil olanağının kalmamış olması gerektiği, olayda ilgili dönemlere ait katma değer vergisi beyannamelerinin verilmemesi nedeniyle re’sen takdir yoluyla salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergilerine ait ihbarnameler ile süresi içinde ödemenin yapılmaması üzerine kamu alacağının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin şirkete tebliğ edildiği, bilahare asıl borçlu şirketin adresini terk etmesi ve mal varlığının tespit edilememesi sonucu şirket tüzel kişiliğinden tahsil olanağı kalmadığı anlaşılan kamu alacağının tahsili için davacı adına düzenlenen ödeme emrinde yasaya aykırılık bulunmadığı, ancak 6183 sayılı Kanunun 35. maddesine göre şirket ortaklarının sorumluluğunun koydukları sermaye ile sınırlı tutulması karşısında, davacının takip edilen kamu alacağının 5.000.000.- liralık kısmından sorumlu olacağı gerekçesiyle ödeme emrinin 5.000.000.- liraya tekabül eden kısmı onanmış, diğer kısımları ise iptal edilmiştir. Vergi dairesi müdürlüğünce, ödeme emrinin aynen onanması gerektiği ileri sürülerek mahkeme kararının bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Savcısı …’un Düşüncesi : İleri sürülen bozma nedenleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1 numaralı bendinde öngörülen nedenlerden hiçbirisine girmediğinden, temyiz isteğinin reddi ile hukuka ve usul hükümlerine uygun bulunan, vergi mahkemesi kararının onanması gerekeceği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’nin Düşüncesi : Limited şirketten tahsil olanağı kalmadığı saptanan kamu alacağının tamamının ödenmesinden, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10. maddesi ile Türk Ticaret Kanununun 540 ve 542. Maddesi hükmü uyarınca şirket müdürü sıfatıyla davacı sorumlu olduğundan, kamu alacağının tahsili amacıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinde isabetsizlik bulunmadığı cihetle, mahkemece yazılı gerekçeyle ödeme emrinin kısmen iptal edilmesinde yasal isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüyle vergi mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık, … Süt ve Süt Mamulleri Geliştirme Sanayi Limited Şirketinin 1991 yılı Eylül ve Kasım dönemlerine ait kaçakçılık cezalı katma değer vergisi ile gecikme faizi borcunun şirketten tahsil imkanı kalmadığı ileri sürülerek şirket ortağı ve müdürü olan davacıdan tahsil amacıyla düzenlenen ödeme emrinden doğmuştur.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10. maddesinde, tüzel kişilerle, küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı belirtilmiş, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun limited şirketlerde idare ve temsil yetkisini düzenleyen 540. maddesinde, limited şirketlerle ilgili olarak aksi kararlaştırılmış olmadıkça, ortakların hep birlikte müdür sıfatıyla şirket işlerini idareye ve şirketi temsile mezun ve mecbur oldukları, aynı kanunun “Temsil Salahiyeti” başlıklı 542. maddesinde de, müdürlerin haiz oldukları temsil salahiyetinin şumul ve tahdidi hakkında, anonim şirketin idare meclisine dair olan 321. madde hükmünün tatbik olunacağı öngörülmüştür.
Öte yandan, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun limited ortaklıkların amme borçları başlıklı 35. maddesinde ise, limited ortaklıkların ödenmeyen ve tahsil imkanı bulunmayan amme borçlarından dolayı ortakların vazettikleri veya vaz’ını taahhüt eyledikleri sermaye miktarında doğrudan doğruya mesul ve bu kanun hükümleri gereğince takibata tabi tutulacakları hükme bağlanmıştır.
Yukarıda yer alan mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, limited şirketlerde kanuni temsilcilerin (müdürlerin), kendilerine düşen vergisel ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden şirketten tahsil olanağı kalmadığı saptanan kamu alacağının tamamının ödenmesinden sorumlu olacakları ve kamu alacağının tahsili amacıyla kanuni temsilcilerin mal varlığına gidilebileceği sonucuna ulaşılmaktadır.
Olayda, kamu alacağının borçlu limited şirketten tahsili için düzenlenen ödeme emri şirkete tebliğ edildiği halde süresi içinde ödeme yapılmaması ve şirketin adresinde bulunamaması nedeniyle kamu alacağının tahsili amacıyla şirket ortağı ve müdürü olan davacı adına ödeme emri düzenlendiği, vergi mahkemesince davacının şirketin vergi borçlarından sorumluluğunun şirkete konulan sermaye ile sınırlı olduğu gerekçesiyle ödeme emrinin kısmen iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.
6183 sayılı Yasanın 35. maddesinde, limited ortaklıkların ödenmeyen ve tahsil imkanı bulunmayan borçlarından dolayı ortakların sorumluluğu belirlenmekte olup, yasal temsilcilerin sorumluluğuna ilişkin herhangi bir hükme yer verilmediğinden şirketten tahsil olanağı kalmadığı anlaşılan kamu alacağının tahsili amacıyla şirket müdürü sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinin vergi mahkemesince aynen onanması gerekirken, yazılı gerekçeyle kısmen iptal edilmesinde yasal isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüyle, …. Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına 14.3.1996 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

(X) Azlık Oyu: İleri sürülen iddialar, mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak durumda görülmediğinden, temyiz isteminin reddi gerektiği oyu ile verilen karara karşıyım.