Danıştay Kararı 11. Daire 1995/5085 E. 1997/243 K. 16.01.1997 T.

11. Daire         1995/5085 E.  ,  1997/243 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBİRİNCİ DAİRE
Esas No : 1995/5085
Karar No : 1997/243

Temyiz İsteminde Bulunan : … Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : … Gıda Sanayi A.Ş.
İstemin Özeti : Temel gıda maddeleri imalatı ile uğraşan yükümlü şirketin sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı nitelikte fatura kullanmak suretiyle haksız katma değer vergisi indiriminde bulunduğu ve katma değer vergisi iadesi aldığı ileri sürülerek müteselsil sorumlu sıfatıyla adına 1989 yılı Haziran dönemi için kaçakçılık cezalı katma değer vergisi salınmıştır. …. Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararıyla, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 11. maddesinde tanımı yapılan müteselsil sorumluluğun, zirai kazançlarla ilgili vergi kesintisi yapmak zorunda olan tüccarın ve muhtasar beyanname esasına göre stopaj usulü vergi kesintisi yapmak durumunda olan işverenin sorumluluğuna ilişkin olduğu, dolayısıyla hazineye intikal etmediği ileri sürülen katma değer vergilerinin anılan madde hükmü uyarınca yükümlüden müteselsil sorumlu sıfatıyla cezalı olarak istenilmesinde yasal isabet görülmediği gerekçesiyle cezalı tarhiyat terkin edilmiştir. Vergi dairesi müdürlüğü tarafından, vergi inceleme raporuna istinaden yapılan cezalı tarhiyatın yerinde olduğu ileri sürülerek vergi mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerekeceği yolundadır.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi : Dava, yükümlü şirketin 1989 takvim yılı Ocak, Şubat, Mart, Mayıs ve Haziran dönemleri hesaplarının katma değer vergisi iadesi yönünden incelenmesi sonucu düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak re’sen yapılan kaçakçılık cezalı katma değer vergisi tarhiyatının iptali istemiyle açılmış, vergi mahkemesince 213 sayılı Yasanın 11.maddesine 3239 sayılı Yasanın 2.maddesiyle eklenen 3.fıkrada düzenlenen müteselsil sorumluluk esasının zirai kazançlarla ilgili vergi kesintisi yapmak zorunda olan tüccarın ve muhtasar beyanname esasına göre stopaj usulü vergi kesintisi yapmak zorunda olan işverenin sorumluluğuna ilişkin olması nedeniyle davacının anılan yasa kuralına dayanılarak müteselsil sorumlu kabul edilemeyeceği gerekçesiyle tarhiyatın iptaline karar verilmiş, karar davalı idarece temyiz edilmiştir.
213 sayılı Yasanın 11.maddesine 3239 sayılı Yasanın 2.maddesiyle eklenen 3.fıkrada, mal alım ve satımı ve hizmet ifası dolayısıyla vergi kesintisi yapmak ve vergi dairesine yatırmak zorunda olanların, bu yükümlülükleri yerine getirmemeleri halinde verginin ödenmesinden, alım satıma taraf olanlar ile hizmetten yararlananlar, aralarında zımnen dahi olsa irtibat olduğu tespit olunanların müteselsilen sorumlu tutulacakları öngörülmüştür. Ancak bu maddede ki müteselsil sorumluluğun katma değer vergisi uyuşmazlıklarına uygulanabilmesi için gerçek mal alım satımı olmadan, komisyon karşılığında fatura temin edildiğinin yahut kişi ve kuruluşlar arasında vergi zıyaa uğratma yönünden bir irtibat bulunduğunun idarece tesbit edilmesi veya hükme esas alınabilecek kuvvette bir izlenim edinilmesi şarttır.
Açıklanan nedenlerle vergi mahkemesince yukarıda belirtilen esaslara uygun inceleme yapılarak doğacak sonuca göre bir karar verilmek üzere temyize konu kararın bozulması gerektiği düşünülmüştür.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 11. maddesindeki müteselsil sorumluluğun katma değer vergisi uyuşmazlıklarına uygulanabilmesi için gerçek mal alım satımı olmadan, komisyon karşılığında fatura temin edildiğinin yahut kişi ve kuruluşlar arasında vergiyi zıyaa uğratma yönünden bir irtibat bulunduğunun idarece tespit edilmesi gerekir.
Dosyada mevcut vergi inceleme raporu ve eklerinin incelenmesinden, idare tarafından, bu yönde yapılmış bir tespit bulunmadığı anlaşıldığından, yükümlü şirketin mal alımlarıyla ilgili olarak hazineye intikal ettirilmeyen katma değer vergilerinden sorumlu tutularak 213 sayılı Kanunun 11/3. maddesi hükmü uyarınca adına cezalı tarhiyat yapılmasında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, cezalı tarhiyatı terkin eden vergi mahkemesi kararı sonucu itibariyle yerinde olup, temyiz isteminin reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık, yükümlü şirketin sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı nitelikte fatura kullanmak suretiyle haksız katma değer vergisi indiriminde bulunduğu ve katma değer vergisi iadesi aldığı ileri sürülerek 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 11/3. maddesi uyarınca müteselsil sorumlu sıfatıyla adına kaçakçılık cezalı katma değer vergisi salınmasından doğmuştur.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 11. maddesine 3239 sayılı Kanunun 2. maddesiyle eklenen 3. fıkrasında, mal alım, satımı ve hizmet ifası dolayısıyla vergi kesintisi yapmak ve vergi dairesine yatırmak zorunda olanların, bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde verginin ödenmesinden, alım satıma taraf olanlar ile hizmetten yararlananlar, aralarında zımmen dahi olsa irtibat olduğu tespit olunanların müteselsil sorumlu tutulacakları öngörülmüştür.
Bu maddenin gerekçesinde ise, kesilen vergilerin ve tahsil edilen katma değer vergilerinin mutlaka vergi dairesine yatırılmasının amaçlandığı, vergiyi kestiği halde veya tahsil ettiği halde vergi dairesine yatırmayanları zorlamak ve bu görevlerini yerine getirmelerini sağlamak için alım satıma taraf olanlar ve hizmetten yararlananlar müteselsil sorumlu tutularak, gerçek yükümlünün bu görevini yapmasının sağlanmış olacağı belirtildikten sonra, katma değer vergisi tahsil edip vergi dairesine yatırmak zorunda olan bir kısım mükellefler tarafından, bu yükümlülüklerini yerine getirmemek amacı ile birtakım paravan firmalar kurulduğu, bu firmaların uhdelerinde önemli vergi birikmesine karşılık bu vergileri süresi içinde vergi dairesine yatırmadan ortadan kayboldukları, herhangi bir mal varlığı bulunmayan bu firmaların vergi borcunun tahsil edilemediği, söz konusu firmaların ise çoğu kez vergi kaçırmak amacıyla büyük alıcılar tarafından kurulduğu, bu tür paravan şirket kurulmasını önlemek maksadıyla bu maddenin düzenlendiği vurgulanmıştır.
Buna göre, 213 sayılı Kanunun 11. maddesinin katma değer vergisi ihtilaflarına da uygulanacağı anlaşılmaktadır. Ancak bu maddedeki müteselsil sorumluluğun katma değer vergisi ihtilaflarına uygulanabilmesi için gerçek mal alım satımı olmadan, komisyon karşılığında fatura temin edildiğinin yahut kişi ve kuruluşlar arasında vergiyi zıyaa uğratma yönünden bir irtibat bulunduğunun idarece tespit edilmesi veya hükme asas alınabilecek kuvvette bir izlenim edinilmesi şarttır.
Dosyada mevcut vergi inceleme raporu ve eklerinin incelenmesinden,yükümlü şirketin mal alımlarıyla ilgili yasal defterine kaydederek indirim konusu yaptığı faturaların yanıltıcı olduğu yolundaki tespitler bu iddiayı kanıtlayıcı nitelikte olmadığı gibi mal aldığı kişiler ile yükümlü arasında vergiyi zıyaa uğratma yönünden bir irtibat bulunduğu hususunda da herhangi bir tespitin yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, yasaların kendisine yüklendiği ödevleri eksiksiz yerine getiren iyi niyetli yükümlülerin mal aldığı kişilerin vergiyi ödeyip ödemediklerini takip etmesi ve onları bu yönde icrai bir güçle zorlaması mümkün olmayıp bu kişilerin hareketlerinden sorumlu tutulması hukukun temel ilkelerine aykırı düşeceğinden, yükümlü şirketin mal alımlarıyla ilgili olarak hazineye intikal ettirilmeyen katma değer vergilerinden sorumlu tutularak 213 sayılı Kanunun 11/3. maddesi hükmü uyarınca adına cezalı tarhiyat yapılmasında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, sonucu itibariyle yerinde görülen …. Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararına yönelik temyiz isteminin reddine 16.1.1997 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

AYRIŞIK OY
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirketin alış yaptığı …, … ve … isimli şahısların defter ve belgelerini ibraz etmedikleri ve katma değer vergilerini ödemedikleri anlaşıldığından 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 11/3. maddesi uyarınca davacının müteselsil sorumluluğunun açık olması nedeniyle hazineye intikal etmeyen katma değer vergilerinin indirim konusu yapılması mümkün değildir.
Bu nedenle mahkeme kararının bozulması gerekeceği görüşü ile karara karşıyım.