Danıştay Kararı 11. Daire 1995/5054 E. 1997/168 K. 13.01.1997 T.

11. Daire         1995/5054 E.  ,  1997/168 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBİRİNCİ DAİRE
Esas No : 1995/5054
Karar No : 1997/168

Temyiz İsteminde Bulunan : … Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : … ve Ortakları
İstemin Özeti : Tekstil ürünleri imalatı ve toptan satışıyla uğraşan yükümlü adi ortaklık tarafından ihraç edilen emtia nedeniyle yurt dışındaki firmaya ödenen komisyon gideri üzerinden 3065 sayılı Yasanın 9. ve 40. Maddeleri uyarınca sorumlu sıfatıyla katma değer vergisi hesaplanmadığı ve beyan edilmediğinin tespit edilmesi üzerine 1992 yılı Ekim dönemi için adına kaçakçılık cezalı katma değer vergisi salınmıştır. …. Vergi Mahkemesi … gün ve E:…, K:… sayılı kararıyla, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1. maddesinde Türkiye’de yapılan ve bu maddede belirtilen işlemlerin katma değer vergisine tabi olduğu belirtildikten sonra 2. bendinde her türlü mal ve hizmet ithalatının vergiye tabi işlemler arasında sayıldığı, 6. maddenin (b) bendinde ise işlemlerin Türkiye’de yapılmasının, hizmetin Türkiye’de yapılmasını, değerlendirilmesini veya hizmetten Türkiye’de faydanılmasını ifade edeceğinin hükme bağlandığı, buna göre bir hizmet ithalatının varlığının kabul edilebilmesi ve vergiye tabi işlem sayılabilmesi için hizmetin Türkiye’de yapılması, değerlendirilmesi veya hizmetten Türkiye’de yararlanılması gerektiği, dosyanın incelenmesinden, yükümlü adi ortaklığın 1992 yılı Ekim ayında ihraç ettiği emtiayı İtalya’daki firmaya göndermek suretiyle ihracatı gerçekleştirdiği, bu hizmetten dolayı yurtdışındaki firmaya komisyon ücreti ödediğinin anlaşıldığı, komisyonculuk hizmetinin, yut dışında yapıldığına ve hizmetten yurtdışında yararlanıldığına göre vergiye tabi işlem olduğunun kabul edilemeyeceği, bu hizmet nedeniyle ödenen komisyon gideri üzerinden 3065 sayılı Yasanın 9. maddesi uyarınca sorumlu sıfatı ile kesinti yapılarak beyan edilmediğinden bahisle salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisinde yasal isabet görülmediği gerekçesiyle cezalı tarhiyatı terkin etmiştir. Vergi dairesi tarafından, inceleme raporuna dayanılarak yükümlü adi ortaklık adına yapılan cezalı tarhiyatta yasal isabetsizlik bulunmadığı ileri sürülerek, kararın bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Savcısı …nun Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’ün Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz isteminin reddi ile kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık, tekstil ürünleri imalatı ve toptan satışıyla uğraşan yükümlü adi ortaklığın, Türkiye’de ikametgahı, kanuni iş merkezi veya daimi temsicisi bulunmayan firmaya, yurt dışındaki faaliyetleri nedeniyle ödediği pazarlama komisyonunun katma değer vergisine tabi olup, olmadığına ve verginin hizmetten faydalanan yurt içindeki yükümlü tarafından bağlı bulunulan vergi dairesine sorumlu sıfatıyla beyan edilip, edilmeyeceğine ilişkin bulunmaktadır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 6/b maddesi, hizmetin Türkiye’de yapılmasını, değerlendirilmesini veya hizmetten Türkiye’de faydalanılmasını, işlemlerin Türkiye’de yapılması olarak saymış, parantez içi hükmü ile de değerlendirme kavramının çözümünü Gelir Vergisi Kanununun 7. maddesinin son fıkrasına bırakmıştır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 7. maddesinin son fıkrasında ise “….. değerlendirmeden maksat, ödemenin Türkiye’de yapılması veya ödeme yabancı memlekette yapılmışsa, Türkiye’de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesabına intikal ettirilmesi veya karından ayrılmasıdır.” hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre, hizmet Türkiye dışında yapılmış, ancak hizmetin bedeli Türkiye’de ödenmiş ya da ödeyenin hesaplarına gider kaydedilmişse değerlendirme Türkiye’de yapılmış sayılarak ifa edilen hizmetin vergilendirilmesi gerekmektedir.
Olayda ise, yükümlü şirketin, Türkiye’de ikametgahı, işyeri veya daimi temsilcisi bulunmayan yurt dışındaki firmaya pazarlama komisyonu ödediği, söz konusu miktarı da giderlerine kaydettiği anlaşıldığından yurt dışına ödenen pazarlama komisyonunun katma değer vergisine tabi tutulması gereği açıktır.
Öte yandan 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 9. maddesinde, mükellefin Türkiye içinde ikametgahının, işyerinin, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye ve Gümrük Bakanlığı, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları veya diğer ilgili şahsı verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği kuralına yer verilmiş olup, olayda hizmeti ifa eden yurt dışındaki firma olmakla birlikte, Türkiye’de yapılan, değerlendirilen veya faydalanılan hizmetler Türkiye’de ifa edilmiş sayılacağından; vergi emniyeti açısından firmanın, Türkiye’de ikametgahı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi bulunup bulunmadığına ve hizmeti yapanın yabancı uyruklu işletme olup olmadığına bakılmaksızın katma değer vergisinin hizmetten faydalanan yükümlü şirket tarafından bağlı bulunulan vergi dairesine sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödenmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile …. Vergi Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, 13.1.1997 tarihinde oybirliği ile karar verildi.