Danıştay Kararı 10. Daire – E. 2013/6135 K. 11.09.2013 T.

10. Daire         :2013/2521 E.  ,  2013/6135 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2013/2521
Karar No : 2013/6135

Temyiz Eden (Davacı) : …
Vekili : …
Karşı Taraf (Davalı) : Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı-ANKARA
Vekili : …
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin … tarihli, E:…; K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyizen incelenen kararın bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığı belirtilerek, istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hâkimi : …
Düşüncesi : Temyizen incelenen kararın redde ilişkin kısmının hukuka uygun bulunduğundan onanması, davalı lehine avukatlık ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmının hukuka aykırı bulunduğundan bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince, Dava Dairelerinin temyiz aşamasında yürütmenin durdurulması istemi üzerine verdikleri kararlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27. maddesinin 7. fıkrasında belirtilen “itiraz edilebilecek kararlar” arasında sayılmadığından, davalı idarece, Danıştay Onuncu Dairesinin, temyizen incelenen kararın avukatlık ücretine ilişkin kısmının davalının savunması alındıktan veya kanuni savunma verme süresi geçtikten sonra yeniden bir karar verilinceye kadar yürütülmesinin durdurulması yolundaki 12.7.2013 tarihli, E:2013/2521 sayılı kararı aleyhine İdari Dava Daireleri Kurulu’na sunulmak üzere Danıştay Onuncu Dairesine yapılan itiraz başvurusu reddedilerek ve dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından davacının yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeyerek gereği görüşüldü:
Dava, yurda kaçak olarak sokulduğundan bahisle, davacıya ait 80 adet büyükbaş hayvanına el konulması, hayvanların düşük bedelle satılması ve satış bedelinin ödenmemesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zarar karşılığı 152.320,00 TL maddi tazminata hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.
Mahkemece, Danıştay Onuncu Dairesinin 21.12.2011 tarihli, E:2008/4132; K:2011/5851 sayılı bozma kararına uyularak, davacının “belirlenen gümrük kapılarından başka yerlerden yabancı menşeili hayvanları ülkeye getirmek” suçundan mahkum olduğu, hayvanların müsaderesine karar verildiği ve kararın kesinleştiği gerekçesiyle davanın reddine ve davalı idareye 16.339,20 TL avukatlık ücreti ödenmesine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, hukuka aykırı olduğu ileri sürülen kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Kararın davanın reddine ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, davacının temyiz dilekçesinde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın belirtilen kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemektedir.
Kararın davalı idareye avukatlık ücreti ödenmesine ilişkin kısmına gelince:
2.11.2011 tarihli, 28103 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 659 sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin “Hukuk birimlerinin görevleri” başlıklı 4. maddesinin 1. fıkrasında “Hukuk birimleri; idarelerde muhakemat hizmetleri ile hukuk danışmanlığına ilişkin iş ve işlemleri yürütmekle görevli ve sorumludur.”; 2. fıkrasının (a) bendinde “Hukuk birimleri muhakemat hizmetleri kapsamında idarenin taraf olduğu adli ve idari davalarda, iç ve dış tahkim yargılamasında, icra işlemlerinde ve yargıya intikal eden diğer her türlü hukuki uyuşmazlıklarda idareyi temsil eder, dava ve icra işlemlerini vekil sıfatı ile takip eder.”; “Davalardaki temsilin niteliği ve vekalet ücretine hükmedilmesi ve dağıtımı” başlıklı 14. maddesinin 1. fıkrasında “Tahkim usulüne tabi olanlar dahil adli ve idari davalar ile icra dairelerinde idarelerin vekili sıfatıyla hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri, hukuk müşavirleri ve avukatlar tarafından yapılan takip ve duruşmalar için, bu davaların idareler lehine neticelenmesi halinde, bunlar tarafından temsil ve takip edilen dava ve işlerde ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekalet ücreti takdir edilir.”; “Yürürlük” başlıklı 19. maddesinde “Bu Kanun Hükmünde Kararname yayımı tarihinde yürürlüğe girer.” kuralları bulunmaktadır.
Bu kurallara göre, 659 sayılı KHK uyarınca idareler lehine vekalet ücreti takdir edilebilmesi için,
1. Ortada tahkim usulüne tabi olanlar dahil adli veya idari bir dava (ve/veya bu davalar kapsamında yapılmış bir duruşma) ya da icra takibinin bulunması;
2. Dava veya takibin hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri, hukuk müşavirleri ya da avukatlar tarafından yürütülmüş olması;
3. Dava veya takibin belirtilen görevliler tarafından idarelerin vekili sıfatıyla yürütülmüş olması;
4. Dava veya takibin idareler lehine neticelenmiş olması;
5. Dava veya takip kapsamında ortaya konulan hukuki yardımın, 659 sayılı KHK’nin yürürlük tarihinden sonra yapılmış olması koşullarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, davalı idare hukuk müşavirince, Mahkemenin 11.7.2012 tarihli ara kararına, 6.8.2012 tarihli dilekçe ekine Bakanlığın ilgili birimlerince gönderilen yazıların eklenmesi suretiyle ve 659 sayılı KHK’nin “Hukuk birimlerinin görevleri” başlıklı 4. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendinde sayılan “hukuk birimleri muhakemat hizmetleri” kapsamında olmaksızın idari yetki devri yapılarak görevlendirilmiş herhangi bir makamın da yapabileceği şekilde Bakan adına cevap verildiği, bu cevabın 659 sayılı KHK’nin yürürlük tarihinden sonra ve davanın, temyizen incelenen kararın verildiği mahkeme aşamasında hukuk müşavirince yapılmış tek işlem olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, 659 sayılı KHK’nin 14. maddesinin 1. fıkrasına göre, idareler lehine vekalet ücreti takdir edilebilmesi için, hukuk birimlerince savunma verilmesinin tek başına yeterli olmadığı, savunma verilirken vekil sıfatının kullanılmasının da zorunlu bulunduğu dikkate alındığında, 659 sayılı KHK’nin yürürlük tarihinden sonra ve mahkeme aşamasında olmakla beraber, hukuk birimince vekil sıfatı kullanılarak değil, Bakan adına savunma verilmiş olunması nedeniyle, davalı idare lehine vekalet ücreti takdir edilemeyeceği sonucuna ulaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kısmen reddi ile … İdare Mahkemesinin … tarihli, E:…; K:… sayılı kararının davanın reddine ilişkin kısmının ONANMASINA, temyiz isteminin kısmen kabulü ile belirtilen kararın vekalet ücretine ilişkin kısmının BOZULMASINA, dosyanın bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, 11.9.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.