Danıştay Kararı 10. Daire 2023/70 E. 2023/122 K. 16.01.2023 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2023/70 E.  ,  2023/122 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2023/70
Karar No : 2023/122

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- Kendi adına asaleten … adına velayeten …
2- …
3- …
4- …
VEKİLİ : Av. …

DİĞER DAVACILAR : … Mirasçıları;
1- …
2- …
3- …
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …

DİĞER (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : Davacılar tarafından, Konya ili, Ereğli ilçesi, B Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu olarak bulunan yakınlarının, 25/06/2012 tarihinde temizlik maddesi içmesi üzerine kaldırıldığı hastanede aynı gün hayatını kaybettiği ve meydana gelen zararın (yakınlarının ölümü) davalı idarelerin hizmet kusurundan kaynaklandığı iddiasıyla, toplam 255.140,65 TL maddi ve 418.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılan dava sonucunda; davanın reddine yönelik kararın Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Daire Başkanlığının 14/11/2018 tarih ve E:2018/1397, K:2018/7519 sayılı kararı ile maddi tazminat miktarı üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmının bozulması, diğer kısımlarının onanması üzerine, bozulan kısım yönünden bozmaya uyularak verilen reddedilen maddi tazminat istemi yönünden davalı idareler lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesine ve 11.500.00 TL vekalet ücretinin davacılar tarafından davalı idarelere ödenmesine yönelik … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının, aleyhine olan kısımlarının davacılar ve davalı Adalet Bakanlığı tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davacılar tarafından, meydana gelen zararın davalı idarelerin hizmet kusurundan kaynaklandığı, Adli Tıp Kurumu raporunun hükme esas alınamayacağı, hükmedilen vekalet ücretinin hatalı olduğu; davalı Adalet Bakanlığı tarafından, reddedilen maddi tazminat istemi nedeniyle nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN_SAVUNMALARI : Davalı idareler ve davacılar tarafından, karşılıklı temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın, reddedilen maddi tazminat istemi yönünden bozmaya uyularak maktu vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, davacıların ve davalı Adalet Bakanlığının dilekçesinde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesi, 1. fıkrası, (b) bendinde, “temyiz incelemesi sonunda kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa Danıştay’ın kararı düzelterek onayacağı” hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanun’un 31. maddesinde ise, bu Kanun’da hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler ile elektronik işlemlerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Yargılama giderlerinin kapsamı” başlıklı 323. maddesinde, vekille takip edilen davalarda yasa gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti yargılama giderleri arasında sayılmış; 332. maddesinde, yargılama giderlerine, mahkemece kendiliğinden hükmedileceği yönünde düzenleme yapılmıştır.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesinde, avukatlık ücretinin, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade ettiği; 168. maddesinde, yargı yerlerindeki işlemler ile diğer işlemlerden alınacak avukatlık ücretinin asgari hadlerini gösteren bir tarifenin hazırlanacağı, avukatlık ücretinin takdirinde, hukukî yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarifenin esas alınacağı; 169. maddesinde, yargı mercilerince karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücretinin, avukatlık ücret tarifesinde yazılı miktardan az ve üç katından fazla olamayacağı belirtilmiştir.
Buna göre, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin amacı, avukatların mesleklerini icra ederken hak edecekleri ücret için belli bir asgari sınır getirmektir. Bir başka ifade ile yapılan hukuki yardımın niteliği veya niceliği ne olursa olsun, avukatın verdiği hukuki hizmetin maddi karşılığının belli bir miktarın altına düşmesini engellemektir.
02/01/2017 tarih ve 29936 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve ilk karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 21. maddesinde, “(1) Avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır” düzenlemesine yer verilmiştir.
Aynı Tarifede idare ve vergi mahkemelerinde takip edilen davalarda duruşmalı işler için maktu vekalet ücreti 1.510,00 TL olarak belirlenmiştir.
Bakılmakta olan dava, 255.140,65 TL maddi ve 418.000,00 TL manevi tazminat istemiyle açılmıştır. İdare Mahkemesince, davanın reddine ve reddedilen maddi tazminat yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre nispi olarak hesaplanan 21.258,44 TL, reddedilen manevi tazminat yönünden ise duruşmalı işler için maktu olarak belirlenen 1.590,00 TL vekalet ücretinin davacılar tarafından davalı idarelere ödenmesine karar verilmiştir.
Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesince, Mahkeme kararının reddedilen maddi tazminat nedeniyle davalı idareler lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmının bozulmasına, diğer kısımlarının onanmasına karar verilmiş; … İdare Mahkemesince bozulan kısım yönünden bozmaya uyularak, reddedilen maddi tazminat istemi yönünden 2022 yılında yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı işler için maktu olarak belirlenen 11.500,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı idarelere verilmesine karar verilmiştir.
Kişilerin hak arama özgürlüğü kapsamındaki mahkemeye erişim hakkını ihlal etmeden taraflar lehine hükmedilecek vekalet ücreti belirlenirken, Avukatlık Kanunu uyarınca, hukukî yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınacağından, uyuşmazlıkta, hükmün verildiği tarihin ortaya konulması gerekmektedir. İdare Mahkemesi kararının temyiz aşamasında, reddedilen maddi tazminat istemi için davalı idare lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmının bozulduğu, kararın esasına yönelik kısımlarının onanarak kesinleştiği, Mahkemece bozma kararı üzerine bozulan kısım hakkında verilen kararın yeni bir karar olmadığı, 27/10/2017 tarihli ilk kararın tamamlayıcısı niteliğinde olduğu, bu nedenle, uyuşmazlıkta maddi tazminat istemi yönünden hükmün verildiği tarihin, ilk kararın verildiği tarih olan 27/10/2017 tarihi olduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer alan açıklamalar uyarınca, davacının maddi tazminat istemi yönünden, ilk Mahkeme kararı tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ve kişilerin hak arama özgürlüğü kapsamındaki mahkemeye erişim hakkını ihlal etmeden belirlenecek vekalet ücretinin davalı idare lehine hükmedilmesi gerekirken aksi yönde verilen Mahkeme kararında bu yönüyle hukuki isabet bulunmamaktadır. Ancak, bu durum yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi, 1. fıkrası, (b) bendi uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
Bu durumda, İdare Mahkemesi kararının hüküm fıkrasında yer alan “11.500,00” ibaresinin, “1.510,00” şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı Adalet Bakanlığının temyiz isteminin REDDİNE, davacıların temyiz istemlerinin kısmen REDDİNE, kısmen KABULÜNE,
2. … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı temyize konu kararının yukarıda belirtildiği şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3. Temyiz yargılama giderlerinin istemde bulunan taraflar üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/01/2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 168. maddesinde, vekalet ücretinin takdirinde, hukukî yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarifenin esas alınacağı hükmü yer almıştır.
Uyuşmazlıkta, İdare Mahkemesinin ilk kararının, temyiz aşamasında reddedilen maddi tazminat istemi için davalı idareler lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmının bozulduğu, diğer kısımlarının onanarak kesinleştiği, maddi tazminat istemi yönünden hükmün verildiği tarihin ilk kararın verildiği tarihi olan 27/10/2017 tarihi olduğu anlaşılmış olup, temyiz istemine konu Mahkeme kararında, davacıların maddi tazminat istemlerinin reddi nedeniyle hükmün verildiği ilk karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı idareler lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, aksi yönde vekalet ücretine hükmedilmesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Bu husus, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın düzeltilerek onanmasını gerektiren, “yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hata ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlık” kapsamında bulunmayıp; anılan maddenin 2. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın bozulmasını gerektiren “hukuka aykırılık” teşkil ettiğinden, İdare Mahkemesi kararının bu kısmının, Mahkemece yeniden bir karar verilmek üzere bozulması gerektiği oyuyla düzelterek onama yolundaki Daire kararına bu yönden katılmıyorum.