Danıştay Kararı 10. Daire 2022/8639 E. 2023/867 K. 28.02.2023 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2022/8639 E.  ,  2023/867 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2022/8639
Karar No : 2023/867

DAVACILAR : 1- …
2- …

DAVALILAR : 1- …Bakanlığı / ANKARA
2- …Genel Müdürlüğü / …
3- …Başkanlığı / …

DAVANIN_ÖZETİ : Davacılar tarafından;
A) 07/10/2004 tarihli ve 25606 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik’in;
1- 33. maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinde yer alan “18 inci madde gereğince alınması gereken “özel güvenlik görevlisi olur” ibareli sağlık raporu ve” ibaresinin iptali,
2- 17. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendinde yer alan “temel eğitimden muaf olanlar için” ibaresinin çıkartılması,
3- EK11 ve EK13 formunda belirtilen “Güvenlik Sistem ve Cihazları” dersinin teorik eğitim şekline dönüştürülmesi ve anılan dersin uygulama kısmının güvenlik şirketleri tarafından aktif olarak görev yapan personeline aldırılmasına karar verilmesi,
B) 22/09/2021 tarih ve 2021/10 sayılı Özel Güvenlik Hizmetleri Genelgesi’nin;
1- 11.3 maddesinin,
2- 11.4 maddesinin (ç), (d), (e) ve (f) bentlerinin,
3- EK9 formunda yer alan “Uygulamalı Eğitim Materyalleri” bölümünün (b) bendinin iptalleri,
4- 11.4 maddesinin (a) bendinin üçüncü cümlesinde yer alan “sağlık kurulu raporu ve” ibaresinin çıkartılması istenilmektedir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : 2577 sayılı Kanun’un 3. ve 5. maddelerine uygun bulunmayan dava dilekçesinin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca Tetkik Hakiminin raporu ve sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin gereği görüşüldü:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3. maddesinde, idari davaların, Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılacağı; dilekçelerde tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları veya unvanları ve adreslerinin, davanın konusu ve sebepleri ile dayandığı delillerin gösterileceği belirtilmiş; 5. maddesinin 1. fıkrasında da, her idari işlem aleyhine ayrı ayrı dava açılacağı; ancak aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep sonuç ilişkisi bulunan birden fazla işleme karşı bir dilekçe ile dava açılabileceği kurala bağlanmıştır.
Aynı Kanun’un 14. maddesinin 3. fıkrasının (g) bendinde, dilekçelerin 3. ve 5. maddelere uygun olup olmadıkları yönlerinden inceleneceği; 15. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde ise, 3/g bendinde yazılı hâlde otuz gün içinde 3. ve 5. maddelere uygun şekilde yeniden düzenlenmek veya noksanları tamamlanmak üzere dilekçelerin reddine karar verileceği kuralına yer verilmiştir.

Dava Dilekçesinin 2577 Sayılı Kanun’un 3. Maddesi Yönünden İncelenmesi:
Yargılama hukukunun temel ilkelerinden biri taleple bağlılıktır. Bu ilke uyarınca iptali istenen idari işlemle sınırlı olarak mahkemelerce inceleme yapılması gerekmekte olup talebin incelemeye konu olabilecek nitelikte açık, her türlü tereddütten uzak, belirli ve somut olması gerektiği kuşkusuzdur.
İdari yargıda mahkemelerden, idareyi işlem tesis etmeye zorlayacak bir istemde bulunulamayacağı; ancak mevcut bir işlemin iptalinin istenebileceği açıktır.
İptal davalarında, iptali istenilen işlem ya da işlemlerin sayı, tarih, tebliğ tarihi belirtilmek ve menfaat bağı kurulmak suretiyle işlemin tamamının mı yoksa belli kısımlarının mı iptalinin istenildiğinin hukuka aykırılık sebepleriyle birlikte açıkça gösterilmesi gerekmektedir.
Bir düzenleyici işleme karşı açılan iptal davasında, düzenleyici işlemin tamamının, belirli maddelerinin veya maddelerin belirli kısımlarının iptalinin istenebilmesi mümkün olup dava dilekçesinde, iptali istenilen hükümlerin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacılar tarafından Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik ile Özel Güvenlik Hizmetleri Genelgesinin belirli kısımlarının iptali istenilmekle birlikte, Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 17. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendinde yer alan “temel eğitimden muaf olanlar için” ibaresinin çıkartılması ile aynı Yönetmeliğin EK11 ve EK13 formunda belirtilen “Güvenlik Sistem ve Cihazları” dersinin teorik eğitim şekline dönüştürülmesi ve anılan dersin uygulama kısmının güvenlik şirketleri tarafından aktif olarak görev yapan personeline aldırılmasına karar verilmesi ile Özel Güvenlik Hizmetleri Genelgesinin 11.4 maddesinin (a) bendinin üçüncü cümlesinde yer alan “sağlık kurulu raporu ve” ibaresinin çıkartılması isteminde bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Dava dilekçesinde, davacılar kısmında … (… Özel Güvenlik Eğitim ve Koruma Hizmetleri Ltd.Şti) ve … (…Özel Güvenlik Koruma ve Eğitim Hizmetleri San. ve Tic. Ltd.Şti) birlikte yer aldığı ve dilekçenin de anılan gerçek kişilerce imzalandığı görülmekle birlikte; davanın kendi adlarına mı yoksa yukarıda zikredilen şirketler adına mı açılmak istendiğinin tam olarak anlaşılamadığı, bununla birlikte idari mahkemelerce, doğrudan idareyi bir işlem tesis etmeye ya da bir eylemde bulunmaya zorlayacak herhangi bir karar verilmesinin hukuken mümkün olmadığı dikkate alındığında; “Güvenlik Sistem ve Cihazları” dersinin teorik eğitim şekline dönüştürülmesi ve anılan dersin uygulama kısmının güvenlik şirketleri tarafından aktif olarak görev yapan personeline aldırılmasına karar verilmesi” şeklindeki istemlerin idari mahkemelerce incelenmesinin söz konusu olamayacağı; ancak bu istemler ile idareye başvurulmasının ardından, idarece işlem tesis edilmesi ya da istemlere karşı cevap verilmemesi durumunda bu işlemlerin dava konusu edilebileceği, dosya içeriği incelendiğinde ise bu istemler ile idareye başvurulduğuna ya da başvuru sonucunda bir işlem tesis edildiğine yönelik bilgi ve belge bulunmadığı görülmektedir.
Ayrıca, davacılar tarafından, Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 17. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendinde yer alan “temel eğitimden muaf olanlar için” ibaresinin çıkartılması ile Özel Güvenlik Hizmetleri Genelgesinin 11.4 maddesinin (a) bendinin üçüncü cümlesinde yer alan “sağlık kurulu raporu ve” ibaresinin çıkartılması isteminde de bulunulduğu görülmekle birlikte; idari yargıda görülmekte olan dava türlerinden olan iptal davaları, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmış olup, bu tür davalarda dava konusu edilmek istenen işlemin açıkça iptalinin istenilmesi gerektiği tartışmasızdır.
Bu haliyle, dava dilekçesinin 2577 sayılı Kanun’un 3. maddesine uygun biçimde düzenlenmediği sonucuna varılmaktadır.
Bu durumda, davacıların tereddüde mahal verilmeksizin açıkça belirtilmesi, davanın dilekçede yer verilen şirketler adına açılması halinde şirketleri temsile yetkili kişilerin yetkili olduklarına ilişkin bilgi ve belgelerin sunulması, idareyi doğrudan işlem tesis etmeye zorlayacak istemlerde bulunulmaması, idari işlem veya eylem niteliğinde hüküm kurulmasının talep edilmemesi, dava konusu Yönetmelik ve Genelge’nin hangi kısımlarının iptalinin istenildiğinin açıkça ifade edilmesi, iptali istenilen tüm hükümler yönünden tek tek hukuka aykırılık sebeplerinin belirtilmesi ve menfaatlerinin ne şekilde etkilendiğinin açıklanması gerekmekte olup, davanın belirtilen eksiklikler giderilmek suretiyle 2577 sayılı Kanun’un 3. maddesine uygun olarak yenilenen, Danıştay Başkanlığına hitaben yazılmış açık ve anlaşılabilir bir dilekçeyle açılması gerekmektedir.
Öte yandan, Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliği’nin 07/10/2004 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği, Özel Güvenlik Hizmetleri Genelgesi’nin ise 22/09/2021 tarihinde davalı idarelerden Emniyet Genel Müdürlüğü’nün resmi internet sitesinde yayınlanarak yürürlüğe girdiği; dava açma süresinin iptali istenilen düzenleyici işlemlerin yayımlandığı ve ilan edildiği tarihlerinden itibaren işlemeye başladığı görülmekle birlikte, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7. maddesinin 4. fıkrası uyarınca düzenleyici işlemin uygulanması niteliğinde olan bir uygulama işleminin tesis edilmesi halinde hem düzenleyici işlemin hem de uygulama işleminin iptali istemiyle dava açılabileceği, anılan düzenleyici işlemlerin ilgili maddelerinin iptali istemiyle Danıştay Genel Yazı İşleri Müdürlüğü kaydına 16/12/2022 tarihinde giren dilekçeyle bakılan davanın açıldığı; ancak, dava dilekçesi ve ekinde herhangi bir uygulama işleminin ve bu işlemin davacılar tarafından hangi tarihte tebliğ alındığına dair bir belgenin sunulmadığı, dava konusu Yönetmelik ve Genelge’ye karşı süresi içerisinde dava açılıp açılmadığının tespiti bakımından, iptali istenen düzenleyici işlemin uygulanması niteliğinde bir işlemin bulunup bulunmadığının, uygulama işlemi var ise, bu işlemin tarih ve sayısı ile tebliğ tarihinin belirtilmesi de gerekmektedir.

Dava Dilekçesinin 2577 Sayılı Kanun’un 5. Maddesi Yönünden İncelenmesi:
Davacılar tarafından, 07/10/2004 tarihli ve 25606 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik ile 22/09/2021 tarih ve 2021/10 sayılı Özel Güvenlik Hizmetleri Genelgesi’nin bir kısım hükümlerinin iptalinin aynı dilekçe ile dava konusu edildiği görülmektedir.
Uyuşmazlıkta; iptali istenen Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin, 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun 26. maddesine dayanılarak hazırlandığı; 22/09/2021 tarih ve 2021/10 sayılı Özel Güvenlik Hizmetleri Genelgesi’nin ise 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun ve Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik hükümlerinin esas alınarak hazırlandığı görülmektedir.
Her ne kadar, dava konusu Yönetmelik ve Genelgenin, özel güvenlik hizmetlerine ilişkin hususlarda düzenlemeler içerdiği ve anılan Genelgenin hazırlanmasında dava konusu Yönetmeliğin de esas alındığı görülmüşse de; her iki düzenleyici işlemin hukuki dayanaklarının farklı olması ve ayrı hukuki değerlendirme gerektirdiği açık olup, davaya konu Yönetmelik ve Genelge arasında 2577 sayılı Kanun’un 5. maddesinin 1. fıkrasında belirtildiği şekli ile maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep sonuç ilişkisi bulunmadığı, iki düzenlemeye farklı dilekçeler ile ayrı dava açılması gerektiği sonucuna varılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi uyarınca bu kararın tebliğinden itibaren 30 (otuz) gün içinde 3. ve 5. maddelere uygun şekilde, yukarıda belirtilen hususlar göz önüne alınarak gerekli harç ve posta ücreti yatırılmak suretiyle yeniden dava açmakta serbest olmak üzere DAVA DİLEKÇESİNİN REDDİNE, 2577 sayılı Kanun’un 15. maddesinin 5. fıkrası hükmüne göre dilekçenin reddi üzerine yeniden verilecek dilekçede aynı yanlışlıklar yapıldığı takdirde davanın reddedileceğinin davacılara duyurulmasına, yapılan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına, istemleri halinde posta avansından artan kısmının davacılara iadesine, 28/02/2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.