Danıştay Kararı 10. Daire 2022/7652 E. 2023/1943 K. 11.04.2023 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2022/7652 E.  ,  2023/1943 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2022/7652
Karar No : 2023/1943

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı / ANKARA
VEKİLİ: Av. …
2- … Bakanlığı / ANKARA
VEKİLİ: Av. …

İSTEMİN_KONUSU : Davacı tarafından, sahibi olduğu araca kaçak olduğundan bahisle 19/04/2014 tarihinde el konulmasında idarelerin ihmal ve kusuru olduğundan bahisle 120.000,00 TL maddi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılan davada; … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı davanın süre yönünden reddine dair kararının Danıştay Onuncu ve (Kapatılan) Onbeşinci Dairelerinden oluşan Müşterek Kurulun 14/11/2018 tarih ve E:2017/1003, K:2018/3493 sayılı kararıyla bozulması, karar düzeltme isteminin de Danıştay Onuncu ve Sekizinci Dairelerinden oluşan Müşterek Kurulunun 03/07/2020 tarih ve E:2019/7951, K:2020/2615 sayılı kararıyla reddedilmesi üzerine bozma kararına uyulup, yeniden yapılan yargılama sonucunda, … İdare Mahkemesince davanın reddi yolunda verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davacı tarafından, getirilen yasal olanaktan faydalanarak ödenmesi gereken 26.937,50 TL vergiyi ödeyip aracını teslim aldığı, bu nedenle davanın kısmen konusuz kaldığı, ancak ödenen vergi tutarı kadar zararının bulunduğu, bu zararın tazminine karar verilmesi gerektiği ileri sürülerek mahkeme kararının bozulması istenmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMALARI : Davalı idareler tarafından temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun Ek 1. maddesi uyarınca Danıştay Onuncu ve Sekizinci Dairelerinden oluşan Müşterek Kurulca Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin REDDİNE,
2. Davanın reddi yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının ONANMASINA,
3. Temyiz yargılama giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/04/2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(X) – KARŞI OY :
Dava, davacı tarafından sahibi olduğu araca kaçak olduğundan bahisle 19/04/2014 tarihinde el konulmasında idarelerin ihmal ve kusuru olduğundan bahisle 120.000,00 TL maddi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hüküm altına alınmıştır.
5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun Geçici 10. maddesinde, “(1) Bu Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca gümrük vergilerinin kısmen eksik ödenmesi nedeniyle açılan kamu davalarında, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce el konulan ve müsadere kararı verilmemiş kara taşıtları ile ilgili olarak; a) Taşıtın tasfiyesinin tamamlanmamış olması, b) Bu maddenin yürürlüğe girdiği ayı takip eden altıncı ayın sonuna kadar ilgili gümrük idaresine başvurulması ve taşıtın ilk iktisabında ödenmesi gereken özel tüketim vergisinin %25’ine tekabül eden tutarın başvuru tarihinden itibaren bir ay içinde ilgili tahsil dairesine ödenmesi, şartlarının birlikte gerçekleşmesi halinde el koyma kararı kaldırılır ve el konulan aracın sahibine iade edilmesine karar verilir. (2) Birinci fıkrada belirtilen kamu davalarında, eşyanın müsaderesi yerine eşyanın gümrüklenmiş değerinin ödenmesine karar verilir. (3) Birinci fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları tespit etmeye Adalet Bakanlığı ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı müştereken yetkilidir.” hükmüne yer verilmiş, sözü edilen düzenlemenin uygulanmasına ait yöntem ve ilkeler ise, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadale Kanununa Göre Gümrük Vergilerinin Eksik Ödenmesi Nedeniyle Elkonulan Kara Taşıtlarının Sahiplerine İadesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte açıklanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından 07/11/2013 tarihinde satın alınan “…” marka araca … Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/2856 sayılı soruşturma dosyası kapsamında Başsavcılığın talimatı üzerine 19/04/2014 tarihinde el konulduğu, bunun üzerine davacı tarafından idarelerin gümrükteki denetimleri gerçekleştirmediği ve kaçak araçların yurda girmesine ve trafik siciline tescil edilmesine sebep vermek hususunda ihmal ve kusurları olduğu iddiasıyla davalı idarelerden 30/12/2015 ve 31/12/2015 tarihli dilekçeler ile maddi tazminat talebinde bulunulduğu, anılan başvuruların reddi üzerine de bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Daha sonra davacı tarafından, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun geçici 10. maddesi kapsamında getirilen olanaktan yararlandırılmasını talep etmesi üzerine 19/07/2017 tarihinde taşıtın ilk iktisabında ödenen özel tüketim vergisinin %25’ine karşılık gelen 26.937,50 TL’nin ödendiği, ceza yargılamasının görüldüğü Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 20/07/2017 tarihli yazısı ile dava nedeniyle konulan tedbir kararının kaldırılması ve aracın ruhsat sahibine tesliminde sakınca bulunmadığının belirtildiği, bunun üzerine aracın 24/07/2017 tarihinde davacıya teslim edildiği görülmektedir.
Bu durumda, davacı tarafından, bakılan davanın mülkiyet hakkının sonlandırılmış olması nedeniyle aracın satın alma bedeli olarak nitelendirildiği, ancak aktarılan süreç ve sonradan çıkarılan ilgili yasal düzenlemeler sonunda, aracın davacıya aynen iade edildiği, bu durumda artık davalı idarelerin araç yerine geçmek üzere araç bedeli kadar tazmin yükümlüğü bulunduğundan söz edilemeyeceği açık olmakla birlikte, davacının usulüz ithalata dahline dair dosya kapsamında bir bilgi ve belge olmadığına göre davalı idarelerin hizmet kusuru nedeniyle, yani hukuka aykırı tamamlanan ithalat işlemi nedeniyle uğradığı maddi zararın, ilgili düzenlemeler uyarınca aracın iade edilebilmesi için üstlendiği ve ödediği taşıtın ilk iktisabında ödenen özel tüketim vergisinin %25’ine karşılık gelen 26.937,50 TL olduğu anlaşıldığından davalı idarelerce bu tutarın tazmini gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan nedenle, davacının temyiz istemi kabul edilerek İdare Mahkemesince verilen davanın reddine yönelik kararın bozulması gerektiği oyu ile Daire kararına katılmıyorum.