Danıştay Kararı 10. Daire 2022/5486 E. 2023/870 K. 28.02.2023 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2022/5486 E.  ,  2023/870 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2022/5486
Karar No : 2023/870

DAVACILAR : 1- …

7- …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … / …

DAVANIN_KONUSU : Davacılar tarafından; murisleri …’ın uğradığı manevi zararın tazmini istemiyle 27 Mayıs 1960 Askeri Darbe Mağdurlarının Zararlarının Tazmini Amacıyla Kurulan Komisyona ayrı ayrı yapılan başvurular üzerine, Komisyon tarafından manevi tazminat isteminin kabulü yolunda verilen kararlara yapılan itirazların da reddedildiği, komisyon kararları ile gerçek zararlarının tazmin edilmediğinden bahisle oluştuğu iddia edilen zararlarına karşılık davacılardan … için 1.250.000,00 TL; … için 1.250.000,00 TL; … için 625.000,00 TL; … için 625.000,00 TL; … için 500.000,00 TL; … için 500.000,00 TL ve … için 200.000,00 TL manevi tazminatın 27/05/1960 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 5. maddesine uygun bulunmayan dava dilekçesinin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca hazırlanan Tetkik Hakiminin raporu ve sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra gereği görüşüldü:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3. maddesinde, idari davaların, Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılacağı, dilekçelerde tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları veya unvanları ve adreslerinin, davanın konusu ve sebepleri ile dayandığı delillerin gösterileceği, dilekçeler ile bunlara ekli evrakın örneklerinin karşı taraf sayısından bir fazla olacağı; 5. maddesinde de, her bir idari işlem aleyhine ayrı ayrı dava açılacağı, ancak aralarında maddi ya da hukuki yönden bağlılık ya da sebep sonuç ilişkisi bulunan birden fazla işleme karşı bir dilekçeyle dava açılabileceği, birden fazla şahsın müşterek dilekçe ile dava açabilmesi için ise, davacıların hak veya menfaatlerinde iştirak bulunması ve davaya yol açan maddi olay veya hukuki sebeplerin aynı olması gerektiği hükümleri yer almaktadır.
Buna göre, birden fazla şahsın müşterek dilekçe ile dava açabilmesi için davacıların hak ve menfaatlerinde iştirak bulunması zorunludur.
01/07/2020 tarih ve 31172 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7248 sayılı 1924 Tarih ve 491 Sayılı Teşkilâtı Esasiye Kanununun Bazı Hükümlerinin Kaldırılması ve Bazı Hükümlerinin Değiştirilmesi Hakkında Geçici Kanunun Bazı Hükümlerinin Yürürlükten Kaldırılması ve Neden Olunan Mağduriyetlerin Giderilmesi Hakkında Kanun’un Geçici 1. maddesinin 2. fıkrasında, 1 sayılı Kanunun 6. maddesi uyarınca kurulan Yüksek Soruşturma Kurulu ile Yüksek Adalet Divanı tarafından haklarında soruşturma ve kovuşturma yürütülenlerin bu soruşturma ve kovuşturmalar sebebiyle uğradıkları manevî zararların Hazine tarafından karşılanacağı, bu kişilerin malvarlığı değerlerinin müsadere edilmesinden kaynaklanan maddi zararlarının da karşılanacağı; aynı maddenin 3. fıkrasında, ikinci fıkra kapsamında zarar görenler veya mirasçıları tarafından zararlarının karşılanması istemiyle yapılacak başvuruları değerlendirmek ve karara bağlamak üzere, Cumhurbaşkanı tarafından bir Komisyon kurulacağı, komisyonun çalışma usul ve esaslarının Resmî Gazete’de yayımlanmasını izleyen üç ay içinde Komisyona başvurularak ikinci fıkra kapsamındaki zararlarının tazmininin istenebileceği; 4. fıkrasında ise, Komisyon tarafından verilen kararlara karşı kararın tebliğini izleyen on beş gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere Komisyona itiraz başvurusunda bulunulabileceği, itiraz üzerine verilen kararlara karşı ilk derece mahkemesi sıfatıyla Danıştayda dava açılabileceği hususları düzenlenmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacılar …, …, …, …, …, … ve … tarafından, 01/07/2020 tarih ve 31172 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7248 sayılı Kanun’un Geçici 1. maddesindeki düzenlemeler gereğince, murisleri …’ın 27 Mayıs 1960 askeri darbesi sonrasında yargılanarak cezaevine girdiği, tüm mal varlıklarına ve banka hesaplarına el konulduğu, eziyet ve kötü muameleye maruz kaldığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen manevi zararlara karşılık tazminat ödenmesi istemiyle ayrı ayrı Komisyona başvurulduğu, davacı … tarafından yapılan başvurunun … numarasına; … tarafından yapılan başvurunun … numarasına; … tarafından yapılan başvurunun … numarasına; … tarafından yapılan başvurunun … numarasına; … tarafından yapılan başvurunun … numarasına; … tarafından yapılan başvurunun … numarasına ve … tarafından yapılan başvurunun da … numarasına kaydedildiği, Komisyonun 05/10/2021 tarihli kararları ile manevi tazminat taleplerine ilişkin başvuruların ayrı ayrı kabulüne karar verildiği, anılan kararlara karşı yapılan itirazların da Komisyonun 16/06/2022 tarihli kararlarıyla ayrı ayrı reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacıların …, …, …, …, …,… ve … sayılı başvuruları üzerine verilen Komisyon kararlarının tebliği sonucu her bir davacı için ayrı ayrı farklı tutarlarda manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesi istemiyle birlikte dava açılmış ise de; davacılar tarafından ortak murisleri yönünden Komisyona ayrı ayrı başvuruda bulunulduğu ve Komisyonca da her bir başvuru yönünden ayrı ayrı inceleme yapılması suretiyle karar verildiği görülmekte olup; müşterek dilekçe ile dava açabilmeleri için davacılar arasında hak ve menfaat birliği bulunmadığından ve davanın ayrı düzenlenecek dilekçelerle açılması gerektiğinden dava dilekçesinin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 5. maddesine uygun olmadığı sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, yeniden düzenlenecek dilekçelerde hasım mevkiinde Cumhurbaşkanlığının ve Adalet Bakanlığının gösterilmesi gerektiği açıktır.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi uyarınca bu kararın tebliğinden itibaren otuz (30) gün içinde 5. maddeye uygun şekilde yeniden düzenlenecek dilekçelerle, gerekli harç ve masrafları yatırılmak suretiyle Dairemiz nezdinde ayrı ayrı dava açmakta serbest olmak üzere DAVA DİLEKÇESİNİN REDDİNE, 2577 sayılı Kanun’un 15. maddesinin 5. fıkrası hükmüne göre dilekçenin reddi üzerine yeniden verilecek dilekçelerde de aynı yanlışlıklar yapıldığı takdirde davanın reddedileceğinin davacılara duyurulmasına, yapılan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına, istemleri hâlinde artan posta ücretinin davacılara iadesine, 28/02/2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.