Danıştay Kararı 10. Daire 2022/5290 E. 2023/819 K. 28.02.2023 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2022/5290 E.  ,  2023/819 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2022/5290
Karar No : 2023/819

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, 1980 yılından itibaren Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları’nda tren yolu görevlisi olarak görev yapmakta iken 31/03/2008 tarihinde Samsun – Gelemen Lojistik garında triyaj işlemleri sırasında iki vagon arasında düşerek yaralanması ve sol bacağının kesilmesinde davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek 70.000,00 TL (miktar artırım dilekçesiyle 152.957,63 TL) maddi tazminat ile 150.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince, Mahkemelerinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının Danıştay Onuncu Dairesinin 08/03/2016 tarih ve E:2012/928, K:2016/1168 sayılı kararıyla bozulması üzerine bozma kararına uyularak dava konusu olayın meydana gelmesinde davalı idarenin %50, davacının %50 oranında kusuru bulunduğu, dosya kapsamında bulunan sağlık kurulu raporunda davacının %49 iş gücü kaybının bulunduğunun belirlendiği, Mahkemelerince yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen raporda davacının maluliyet ve kusur oranı dikkate alınarak 152.957,63 TL maddi zararının bulunduğunun belirlendiği, bilirkişi raporunun hükme esas alınabilir nitelikte bulunduğu belirtilerek ve davacının miktar artırım dilekçesi gözetilerek 152.957,63 TL maddi tazminat isteminin kabulüne, dava konusu olayın niteliği, sonuçları gözetilerek takdiren 75.000,00 TL manevi tazminat isteminin kabulüne, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacı tarafından, Mahkeme kararına esas alınan bilirkişi raporunda güncel asgari ücret tutarı esas alınmaksızın yapılan hesaplama ile belirlenen maddi tazminat tutarının hatalı olduğu, yaşanan olay karşısında hükmedilen manevi tazminat tutarının yetersiz kaldığı ileri sürülmektedir.

Davalı idare tarafından, Mahkemece taraflara kusur izafe edilmesinin hukuka aykırı olduğu, dava konusu olaya ilişkin Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan raporda davacının %100 kusurlu olduğunun belirlendiği, davacının kusuru neticesinde meydana gelen olayda idarelerinin sorumluluğu bulunmadığı, davanın reddi gerektiği ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMALARI : Taraflarca diğer tarafın temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Mahkeme kararının manevi tazminata ilişkin kısmının onanması, maddi tazminata ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dava, 1980 yılından itibaren TCDD’de tren yolu görevlisi olarak görev yapmakta iken 31/03/2008 tarihinde Samsun – Gelemen Lojistik garında triyaj işlemleri sırasında iki vagon arasında düşerek yaralanan ve sol bacağı kesilen davacı tarafından, dava konusu olayın tren raylarının bakımsız kalması, rayların etrafının taş, cüruf vb maddelerle üzerine basan şahsın ayağını kaydıracak türden malzemelerle dolu olmasından kaynaklandığı, davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek 70.000,00 TL (miktar artırım dilekçesiyle 152.957,63 TL) maddi tazminat ile 150.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Ondokuzmayıs Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezinin … tarih ve … sayılı sağlık raporunda dava konusu olay neticesinde davacının %49 vücut fonksiyon kaybına uğradığı belirlenmiştir.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdare, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun mülga 53. maddesinde, en az 10 yıl fiili hizmet süresini tamamlamış iştirakçilere “adi malullük aylığı”; 55. maddesinde, görevin neden ve etkisiyle yaralanan iştirakçilere 53. maddeye göre hesaplanacak adi malüllük aylıklarına, malullük derecelerine göre %15 ila %60 oranında zam yapılmak suretiyle “vazife malullüğü aylığı” bağlanacağı kuralına yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin atıfta bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266. maddesinde, “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir.” hükmü düzenlenmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
A- İdare Mahkemesi Kararının, Davacının Manevi Tazminat İsteminin Kısmen Kabulüne, Kısmen Reddine İlişkin Kısmının İncelenmesi:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın, davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, taraflarca ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

B- İdare Mahkemesi Kararının, Davacının Maddi Tazminat İsteminin Kabulüne İlişkin Kısmının İncelenmesi:
Bakılan davada; Mahkeme kararına dayanak alınan 08/10/2021 tarihli bilirkişi raporunda, davacının 02/02/1959 doğumlu olduğu, 31/03/2008 olan olay tarihinde 49 yaşında bulunduğu, TRH/2010 yaşam tablosuna göre bakiye ömrünün 27 yıl olacağı, olay tarihinden vazife malulü olarak emekliye ayrıldığı tarihe kadar olan dönem için görev aylığına %49 maluliyet oranı ve %50 kusur oranı uygulanarak 7.068,88 TL, vazife malulü olarak emekliye ayrıldığı tarihten yasal olarak emekliye ayrılacağı dönem için görev aylığının vazife malullüğü aylığı arasındaki farka %49 maluliyet oranı ve %50 kusur oranı uygulanarak 26.311,34 TL, yasal olarak emekliye ayrılacağı tarihten TRH-2010 yaşam tablosuna göre beklenen ömür sonuna kadar olan dönem için asgari ücretin net tutarına %49 maluliyet oranı ve %50 kusur oranı uygulanarak 119.577,41 TL olmak üzere toplam 152.957,63 TL iş gücü kaybı (efor) tazminatı bulunduğu belirlenmiştir.
Dava konusu olay nedeniyle davacının maddi zararına yönelik olarak, kazanç kaybı ve iş gücü kaybı (efor) tazminatının ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir.
İdare hukuku ilkelerine göre maddi zarar; idari işlem veya eylem nedeniyle kişinin mal varlığının (patrimuanın) aktifinde meydana gelen azalma nedeniyle uğranılan zarar olup, edilmesi kesin olan gelirden yoksun kalma sonucu uğranılan zarar, kişinin sağlığına kavuşmak için yaptığı tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalması ya da yok olması nedeniyle elde edeceği gelirde meydana gelen azalmayı ifade etmektedir.
Dava konusu olay nedeniyle davacının uğradığı kazanç kaybı zararı yönünden yapılan inceleme:
Dava konusu olay nedeniyle davacı yasal emeklilik tarihinden önce emekliye ayrılmak durumunda kalması nedeniyle oluşan kazanç kaybı aşağıda belirtilen şekilde bilirkişi tarafından yeniden hesaplanması gerekmektedir.
Aktif dönemdeki zararı, dava konusu olay nedeniyle vazife malulü olarak emekliye ayrılan davacının vazife malulü olarak emekliye ayrıldığı tarihten yasal emeklilik tarihine kadar olan dönemi ifade eder. Bu dönemde, davacının emsali kamu görevlisinin almış olduğu görev aylıklarının aylar itibarıyla dökümünün davalı idareden, rapor tarihi itibarıyla davacının almakta olduğu vazife malüllüğü aylıklarının aylar itibarıyla dökümünün Sosyal Güvenlik Kurumundan sorularak, gelen cevaplara göre görev aylığı ile vazife malüllüğü aylığı karşılaştırılarak aradaki farkın toplamının davacının aktif dönemdeki zararı olduğu kabul edilmelidir. Bu dönemdeki zarar kalemlerinin -fiilen gerçekleşmiş olması nedeniyle- peşin sermaye değerinin hesaplanmayacağı da dikkate alınmalıdır.
Pasif dönemdeki zararı, davacının yasal emeklilik yaşını tamamladığı tarih ile muhtemel ömrünün sonuna kadar olan dönemi ifade eder. Bu dönemde, bilirkişi raporunun düzenlendiği tarih itibarıyla davacı yasal emekli olma koşullarına sahip olsaydı bağlanabilecek emekli aylığının tutarı Sosyal Güvenlik Kurumuna sorularak gelen cevaba göre, emekli aylığı ile bu dönemde de almaya devam edeceği vazife malüllüğü aylığı arasında aylar itibarıyla oluşan farkın peşin sermaye değeri kadar olmaktadır. Bu dönemdeki zarar kalemlerinin fiilen gerçekleşmiş olan kısmında peşin sermaye değeri hesaplanmaması ancak gerçekleşmemiş olan kısmı için peşin sermaye değerlerinin (her yıl %10 artırılmak ve %10 iskontaya tabi tutulmak suretiyle 1/kn formülü uygulanarak) dikkate alınarak hesaplanması gerekmektedir.
2) Dava konusu olay nedeniyle davacının uğradığı güç kaybı (efor) zararı yönünden yapılan inceleme:
Tazminat hukukunda, çağın gereklerine uygun olarak geliştirilen içtihatlarla, kişinin uğramış olduğu kalıcı bedensel sakatlığının sebep olduğu iş gücü kaybının mevcut işini yürütmesine engel olup / olmadığına bakılmaksızın gelirinde ve mal varlığında bir eksilme olmamış olsa dahi günlük faaliyetlerini ve işini eskisine ve emsallerine göre daha fazla efor sarf ederek gerçekleştireceği kabulünden hareketle “güç (efor) kaybı tazminatı” olarak adlandırılan tazminatın ödenmesi gerektiği kabul edilmiştir. Bedensel kayba uğrayan kişinin günlük yaşamını sürdürebilmesi ve işini yapabilmesi için zarardan önceki durumuna ve diğer kişilere göre daha fazla bir güç (efor) sarf ettiği gerçeğinden hareket edilerek zararı, bir anlamda, bu “fazladan sarf edilen gücün” oluşturduğu esası benimsenmiştir. Bu doğrultuda, idari faaliyetlerin neden ve etkisiyle kamu görevlilerinin veya diğer kişilerin güç (efor) kaybına dayanan maddi zararının idare hukukunun ilke ve kuralları uyarınca idarece tazmin edilmesi gerektiği hususunda bir duraksama bulunmamaktadır.
Dava konusu olay neticesinde Ondokuzmayıs Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezinin … tarih ve … sayılı sağlık raporunda %49 vücut fonksiyon kaybına uğradığı belirlenen davacının günlük yaşamını ve işini daha fazla güç (efor) sarf ederek sürdüreceği, bu fazladan sarf edilen efordan kaynaklanan maddi zararının en fazla net asgari ücret tutarı kadar olacağı, Dairemizin içtihatlarıyla kabul edilmiş bulunmaktadır.
Buna göre, davacının aktif dönemdeki, (olay tarihinden yasal olarak emekliye ayrılacağı tarihe kadar olan dönemdeki) maddi zararının, 2022 yılına kadar asgari geçim indirimi (AGİ dahil) net asgari ücrete vücut fonksiyon kaybı oranı uygulanmak suretiyle hesaplanması gerekmektedir.
Ayrıca, güç (efor) kaybına dayanan maddi tazminatın hesabında, davacının yasal olarak emekliye ayrılacağı tarihten TRH 2010 Ulusal Mortalite Tablosuna göre belirlenen muhtemel bakiye yaşam süresinin sonuna kadar geçen pasif devrede de, bedensel kaybı nedeniyle daha fazla efor sarf ederek yaşamını devam ettirmesi söz konusu olacağından, pasif dönem zararının da aynı usulle ( AGİ hariç net asgari ücret tutarına meslekte kazanma gücü kayıp oranının uygulanması suretiyle) hesaplanması gerekmektedir.
Pasif dönemin işleyecek zararı hesaplanırken, bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihte bilinen net asgari ücret miktarı her yıl %10 artırılmak ve %10 iskontoya tabi tutulmak suretiyle belirlenmelidir.
Öte yandan dava konusu olayda %50 kusuru bulunduğu sonucuna varılan davacının toplam tazminat tutarından %50 kusuru oranında da indirim yapılması gerekmektedir.
Bu durumda, İdare Mahkemesince, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda davacının maddi zararının bilirkişi marifetiyle hesaplanarak davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken, hükme esas alınabilecek nitelikte ve yeterlilikte bulunmayan bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle verilen kararın maddi tazminata ilişkin kısmında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz isteminin kısmen KABULÜNE, kısmen REDDİNE,
2. Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının manevi tazminata ilişkin kısmının ONANMASINA, maddi tazminata ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Bozulan kısma ilişkin yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/02/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.