Danıştay Kararı 10. Daire 2022/4566 E. 2022/6336 K. 21.12.2022 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2022/4566 E.  ,  2022/6336 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2022/4566
Karar No : 2022/6336

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı / ANKARA
VEKİLİ : Av. …

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 2003 yılında uzman çavuş olarak göreve başlayan davacı tarafından, 01/11/2012 tarihinde yapılan Kara Kuvvetleri Komutanlığı piyade silahları atış denetlemesinden sonra kulaklarında çınlama ve uğuldama meydana geldiği, yapılan tedavilerin ardından “TSK’da görev yapamaz” raporu verilerek vazife malulluğu aylığı bağlandığından bahisle uğranılan zararlara karşılık 1.000,00 TL (miktar artırımı ile 602.103,00 TL) maddi ve 40.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince; kamu hizmeti sırasında kamu görevlisinin görevi nedeniyle uğradığı özel ve olağandışı zararların yaralanma nedeniyle oluşan zarar ile idari eylem arasında nedensellik bağı bulunduğu açık olduğundan mesleki risk (kusursuz sorumluluk) ilkesi gereğince tazmini gerektiği, uğranıldığı ileri sürülen maddi zararların tespiti için yaptırılan bilirkişi incelemesi üzerine düzenlenen maddi zarar hesabına ilişkin bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelikte görüldüğü, Ankara ili Mamak ilçesinde bulunan 28. Mekanize Piyade Tugayı 3. Mekanize Piyade Taburu Karargah Bölüğü Sıhhıye Takımında ilk yardım görevlisi olarak çalışmakta iken Kara Kuvvetleri Komutanlığı piyade silahları atış denetlemesinden sonra kulaklarında çınlama ve uğuldama meydana gelen davacının vazife malulu olarak emekliye ayrılması sonucunda uğradığı 602.103,00 TL maddi zararın, miktar artırımı dilekçesi öncesi istenen 1.000,00 TL’lik kısmının davalı idareye başvuru tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte, miktar artırımı dilekçesi ile arttırılan 601.103,00 TL’lik kısmının ise miktar artırımı dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği 11/02/2022 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI :
Davacı tarafından, maddi tazminata yürütülecek faiz başlangıç tarihi ve nispi karar harcı yönünden Mahkeme kararının düzeltilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

Davalı idare tarafından, idarenin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı, harçlardan muaf olduğu ileri sürülerek Mahkeme kararının bozulması istenilmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : … Bakanlığı tarafından temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmakta olup davacı tarafından cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY :
Dava dosyasının incelenmesinden, davacının, 05/03/2003 tarihinde davalı idare bünyesinde uzman çavuş olarak göreve başladığı, 01/11/2012 tarihinde Ankara ili Mamak ilçesinde bulunan … Taburu Karargah Bölüğü Sıhhıye Takımında ilk yardım görevlisi olarak çalışmakta iken Kara Kuvvetleri Komutanlığı piyade silahları atış denetlemesi yapıldığı, kulaklarında çınlama ve uğuldama başlaması üzerine tugay revirine, akabinde de Gülhane Askeri Tıp Akademisi kulak burun boğaz servisine sevk edildiği, burada yapılan muayene ve tedavisinin ardından … tarih ve … sayılı sağlık kurulu raporu ile “sensorinöral işitme kaybı, bilateral (bilateral yüksek frekans sensorinöral işitme kaybı)” tanısı konularak TSK’da görev yapamayacağının belirtildiği, anılan raporun 07/05/2013 tarihinde MSB Sağlık Daire Başkanlığı tarafından onaylandığı, vazife malulü sayılması istemiyle 12/06/2013 tarihinde Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına yapılan başvurunun reddine ilişkin işleme karşı açtığı davada, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla anılan işlemin iptaline karar verilmesi sonrasında davacıya vazife malulü aylığı bağlandığı, Gülhane Askeri Tıp Akademisi Tıp Fakültesi Eğitim Hastanesinin … tarih ve … sayılı adli tıp raporunda %14,1 oranında meslekte kazanma gücü kaybı olduğunun belirtildiği, davacı tarafından, olay nedeniyle uğradığı zararlarının karşılanması istemiyle 17/04/2014 tarihinde davalı idareye yapılan başvurunun zımnen reddi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde; idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdare, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Kusursuz sorumluluk, kamu hizmetinin görülmesi sırasında kişilerin uğradıkları özel ve olağan dışı zararların idarece tazmini esasına dayanmakta olup; kusur sorumluluğuna oranla ikincil derecede bir sorumluluk türüdür. Başka bir anlatımla idare, yürüttüğü hizmetin doğrudan sonucu olan, idari faaliyet ile nedensellik bağı kurulabilen, özel ve olağan dışı zararları kusursuz sorumluluk ilkesi gereği tazminle yükümlüdür. Bu bağlamda, kamu görevlilerinin görevini yaparken, görevi nedeniyle uğramış olduğu zararların da kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca tazmini gerekmektedir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Tazminat hukukunda, çağın gereklerine uygun olarak geliştirilen içtihatlarla, kişinin uğramış olduğu kalıcı bedensel sakatlığının sebep olduğu iş gücü kaybının mevcut işini yürütmesine engel olup olmadığına bakılmaksızın gelirinde ve mal varlığında bir eksilme olmamış olsa dahi yaşam kalitesini eskisine göre daha fazla efor sarf ederek gerçekleştireceği kabulünden hareketle “güç (efor) kaybı tazminatı” olarak adlandırılan tazminatın ödenmesi gerektiği kabul edilmiştir. Bedensel kayba uğrayan kişinin günlük yaşamını ve çalışma hayatını sürdürebilmesi için zarardan önceki durumuna ve diğer kişilere göre daha fazla bir güç (efor) sarf ettiği gerçeğinden hareket edilerek zararı, bir anlamda, bu “fazladan sarf edilen gücün” oluşturduğu esası benimsenmiştir. Bu doğrultuda, idari faaliyetlerin neden ve etkisiyle kamu görevlilerinin veya diğer kişilerin güç (efor) kaybına dayanan maddi zararının idare hukukunun ilke ve kuralları uyarınca idarece tazmin edilmesi gerektiği hususunda bir duraksama bulunmamaktadır.
İdare hukuku ilkelerine göre maddi zarar; idari işlem veya eylem nedeniyle kişinin mal varlığının (patrimuanın) aktifinde meydana gelen azalma nedeniyle uğranılan zarar ile elde edilmesi kesin olan gelirden yoksun kalma sonucu uğranılan toplam zarar olup; bedensel nitelikteki maddi zarar ise, kişinin sağlığına kavuşmak için yaptığı tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalması ya da yok olması nedeniyle elde edeceği gelirde meydana gelen azalmayı ifade etmektedir.
Bakılan davada, dava konusu olay neticesinde 02/04/2015 tarihli GATA Adli Tıp raporunda %14,1 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği belirlenen davacının günlük yaşamını ve mevcut işini daha fazla güç (efor) sarf ederek sürdüreceği açıktır.

Bu itibarla, davacının güç (efor) kaybından doğan zararı;
Aktif dönemde, zarara uğranılan tarihten itibaren yasal emeklilik yaşına kadar asgari geçim indirimi (AGİ) dahil net asgari ücrete (2022 yılına kadar AGİ dahil, 2022 yılından sonra AGİ hariç olmak üzere) çalışma gücü kaybı olan % 14,1 oranının uygulanması; pasif dönemde ise, davacının emeklilik yaşını ikmalinden TRH 2010 Ulusal Mortalite Tablosuna göre belirlenen muhtemel yaşam süresinin sonuna kadar geçecek süre için -bir çalışmanın karşılığı olmaması nedeniyle- AGİ hariç net asgari ücrete yine çalışma gücü kaybı oranının uygulanması suretiyle ortaya çıkacak miktarların toplanması suretiyle hesaplanmalıdır.
Söz konusu hesaplamada, gelecek yılların asgari ücretlerinin, bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihte bilinen net asgari ücret miktarının her yıl %10 artırılmak ve %10 iskontoya tabi tutulmak suretiyle belirlenmesi gerekmektedir.
Davacının efor kaybı zararının yukarıdaki şekilde hesaplanmasından sonra olay nedeniyle yapılan ödemelerden yarar olarak kabul edilip zarar hesabından düşülmesi gerekenlerin de tespiti zorunludur.
Bu çerçevede; 5434 sayılı Kanun’un Ek 79. maddesine göre ek ödeme (tütün ikramiyesi ödemesi) yapıldığı anlaşılmıştır.
Buna göre, Mahkemece, davacıya ödenen tütün ikramiyesinin yasal faiz ile güncellenmiş tutarlarının davacıya sağlanan “yarar” kapsamında kabul edilmesi suretiyle ilgilinin zararından indirilerek yapılacak denkleştirme sonucu ortaya çıkacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, İdare Mahkemesince, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda davacının aktif ve pasif dönemde efor (güç) kaybından kaynaklanan maddi zararının bilirkişi marifetiyle hesaplanarak davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken, hükme esas alınabilecek nitelikte ve yeterlilikte bulunmayan bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle davacının maddi tazminat isteminin kabulüne karar verilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Öte yandan, Mahkeme tarafından, işbu bozma kararı üzerine yeniden karar verileceğinden, davacının faizin başlangıç tarihine ilişkin temyiz istemi bu aşamada incelenmemiş olup; Mahkemece yeniden karar verilirken faizin başlangıç tarihine ilişkin olarak arttırılan miktar açısından da Dairemizin içtihadı gereği idareye başvuru tarihinin esas alınması; yine nispi karar harcına ilişkin Dairemiz içtihatlarının da göz önünde bulundurulması gerektiği tabiidir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin KABULÜNE,
2. Davanın kabulüne ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/12/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.