Danıştay Kararı 10. Daire 2022/4404 E. 2023/96 K. 16.01.2023 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2022/4404 E.  ,  2023/96 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No: 2022/4404
Karar No: 2023/96

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … İnsan Kaynakları Yönetimi Kalite ve Verimlilik Merkezi Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı

İSTEMLERİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından, 2007/3 sayılı Eğitim ve Danışmanlık Yardımı Hakkında Tebliğ uyarınca 2010 yılında Moda Tasarımı ve Endüstriyel Teknolojik Tasarımı ve Dış Ticaret Mevzuatı ve Uygulamaları konularında düzenlenen 11 eğitim programına karşılık olarak ödeme yapılması istemiyle davalı idareye yapılan 31/12/2010 tarihli başvurunun zımnen reddi üzerine 278.923,66 TL teşvik ödemesi alacağının başvuru tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince; Mahkemelerinin vermiş olduğu daha önceki kararın, temyiz incelemesi üzerine Danıştay Onuncu Dairesince verilen 29/03/2017 tarih ve E:2013/4808, K:2017/1723 sayılı bozma kararına uyularak; davacı şirkete 217.865,76 TL ödeme yapılması gerekirken 167.918,00 TL ödeme yapıldığı, bu durumda davacının dava dilekçesinde talep ettiği meblağın 278.923,66 TL olduğu dikkate alındığında aradaki fark tutarı olan 49.947,76 TL’nin davalı idareye 31/12/2010 tarihinde yapılan başvurudan itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacı şirkete ödenmesi gerektiği gerekçesiyle dava konusu tutarın 49.947,76 TL’lik kısmının kabulü ile 31/12/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacı şirkete ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davacı tarafından, davalı idarenin 2009 yılı için yaptığı ödemeleri de 2010 yılında yapılmış gibi bildirildiği, Mahkemece eksik araştırma yapılarak davalı idarenin bilgilendirmesinin bilirkişi görüşü gibi kabul edilmesi neticesinde hatalı hüküm kurulduğu, bu bilgilendirmelere karşı beyan ve itiraz hakkının kullandırılmadığı, öncelikle dava tarihi itibarıyla borç durumunun tespit edilmesi gerektiği, davadan sonra yapılan ödemelerin konusuz kaldığı, ancak dava açmakta haklı olunduğu için masrafların buna göre dağıtılması gerektiği, 2010 yılı hesabı, bakiye ödemesinin 122.115,60 TL olduğu, buna karşın eksik hüküm kurulduğu, karar verilmesine yer olmadığına karar verilen bölüm için nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği, bakiye karar ve ilam harcının taraflarına yükletilmesinde hukuki isabet bulunmadığı iddialarıyla; davalı idare tarafından ise, temyize konu kararda 2007/3 sayılı Eğitim ve Danışmanlık Yardımı Hakkında Tebliğ kapsamında bir inceleme yapılmadığı, davacı şirketin eğitimi vermesinin mevzuat açısından aranan tek şart olmadığı, idareleri aleyhine harca hükmedilmesinin isabetsiz olduğu iddialarıyla temyize konu kararın aleyhlerine olan kısımlarının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN_SAVUNMALARI : Taraflarca diğer tarafın temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davacının yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacı şirketin, 2007/3 sayılı Eğitim ve Danışmanlık Yardımı Hakkında Tebliğ kapsamında, eğitimci olarak Dış Ticaret Müsteşarlığı’nca 28/09/2009 tarihinde yetkilendirildiği, 2009 yılında 3 adet ve 2010 yılında 11 adet toplamda 14 adet eğitim programı gerçekleştirdiği anlaşılmaktadır.
Davacı şirket tarafından düzenlenen eğitim programları hakkında Dış Ticaret Müsteşarlığı Dış Ticaret Kontrolörleri Kurulu tarafından … tarih ve … sayılı inceleme raporunun düzenlendiği; söz konusu raporda, katılımcı firmalar tarafından ödenmesi gereken katılım bedelini usulüne göre tutulmuş muhasebe kayıtları ile tevsik eden şirketler adına, davacı şirkete ödeme yapılmasında sakınca olmadığı, tevsik edemeyen firmalar için destek ödemesinin yapılamayacağı, yapılan inceleme sonucunda katılım bedelini usulüne göre tutulmuş muhasebe kayıtları ile tevsik edemedikleri halde destek ödemesi yapılan firmalardan destek ödemesinin 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun Hükümleri uyarınca geri alınmasının ve katılımcı şirketler adına ödeme yaparak ödeme belgesi sunan davacı şirket hakkında şirket yetkililerinin eylemlerinin dolandırıcılık suçu kapsamında değerlendirilerek Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasının gerektiği yönünde kanaat ve sonuçlara ulaşıldığı görülmektedir.
Davacı şirket tarafından 31/12/2010 tarihinde Dış Ticaret Müsteşarlığı’na başvuruda bulunularak, 10-15 Şubat 2010, 16-21 Şubat 2010, 1-6 Mart 2010, 15-20 Mart 2010, 29 Mart-3 Nisan 2010, 5-10 Nisan 2010,12-17 Nisan 2010, 26 Nisan-1 Mayıs 2010,10-15 Mayıs 2010, 24-29 Mayıs 2010, 21-26 Haziran 2010 tarihleri arasında verilen 11 eğitime ilişkin destek ödemelerinin yapılmasının istenildiği, 60 günlük sürede cevap verilmediğinden bahisle 2010 yılı içinde düzenlenen 11 eğitim programı için 278.923,66 TL’nin başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, davalı idare tarafından yargılamanın devam ettiği süreçte, kontrolörler kurulu raporuna göre, ödeme yaptığı yevmiye kayıtları ile ispatlanan ve “SGK borcu yoktur” belgesini tamamlayan katılımcı firmalar için davacı şirkete destek ödemelerinin peyderpey yapıldığı görülmektedir.
Yargılama süreci ise şu şekilde sürmüştür;
… İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile davacı şirket tarafından eğitim hizmeti verilmediği hususunda bir tespite yer verilmediği, dolayısıyla anılan Tebliğ hükümleri uyarınca eğitim hizmeti veren davacı şirkete ödeme yapılması gerektiği, eğitim hizmeti verilen firmalardaki usul ve belge eksiklikleri nedeniyle davacı şirkete kusur atfedilmesine hukuken olanak bulunmadığı, davacı şirketle ilgili olarak düzenlenen soruşturma raporu sonrasında söz konusu eğitim programlarında bir takım mevzuata aykırılıklar ve usulsüzlükler tespit edilmesi üzerine davacı şirket yetkilileri hakkında dolandırıcılık suçu işlendiğinden bahisle suç duyurusunda bulunulduğu, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Soruşturma No:…, Karar No:… sayılı kararıyla “soyut iddia dışında, şüphelilerin yüklenen suçu işlediğini gösterir, dava açmaya kanıt ve emare sunulmadığı gerekçesiyle” kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğinin anlaşıldığı, bu durumun da davacı şirketin, davalı idare yetkililerince tanzim olunan teftiş raporunda belirtilen hususlardan dolayı sorumlu tutulamayacağına karine teşkil ettiği, diğer taraftan bakılan dava sürecinde davacı şirkete ne kadar ödeme yapıldığı ve tüm eğitimler karşılığında ne kadar ödeme yapılması gerektiğinin davalı idareden sorulduğu, davalı idarece verilen cevapta sonuç olarak davacı şirkete 2009 ve 2010 yılındaki 14 eğitim programı için 298.351,20 TL ödeme yapılması gerekirken 11/10/2012 tarihi itibariyle 181.724,00 TL ödeme yapıldığının belirtildiği, bu durumda davacının dava dilekçesinde talep ettiği meblağın 278.923,66 TL olduğu dikkate alındığında aradaki fark tutarı olan 97.199,66 TL’nin davalı idareye başvuru tarihi olan 31/12/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacı şirkete ödenmesi gerektiği gerekçesiyle dava konusu tutarın 97.199,66 TL’lik kısmının kabulü ile 31/12/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacı şirkete ödenmesine, geri kalan kısmına yönelik olarak ise karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Tarafların karşılıklı temyizi üzerine Danıştay Onuncu Dairesinin 29/03/2017 tarih ve E:2013/4808, K:2017/1723 sayılı kararı ile İdare Mahkemesinin Tebliğ hükümleri uyarınca eğitim hizmeti veren davacı şirkete ödeme yapılması gerektiği yönündeki kabulü doğru olmakla beraber, 24/03/2011 tarihli dava dilekçesinde sadece, 2010 yılındaki 11 eğitime ilişkin destek ödemelerinin idareye başvuru tarihi olan 31/12/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile talep edildiğinin dikkate alınmadığı, 2009 yılı içinde verilen eğitim programlarına ödenmesi gereken destek ödemelerinin de içinde yer aldığı toplam ödeme tutarı ile davacı şirkete söz konusu eğitimler nedeniyle yapılan ödeme tutarları dikkate alınmak suretiyle karar verildiği, bu durumda, davacının sadece 2010 yılı içerisinde gerçekleştirdiği eğitim programlarına ilişkin olarak yapılması gereken destek ödemelerinin toplam tutarından davacı şirkete bu eğitim programları için yapılan ödeme tutarları düşülerek karar verilmesi gerekirken bu husus dikkate alınmadan verilen kararda hukuki isabet bulunmadığı, bakılan uyuşmazlıkta Mahkemece yeniden karar verilmesi aşamasında, haklılık durumu dikkate alınarak harç ve vekalet ücreti açısından yeniden hüküm kurulacağından, bu aşamada harç ve diğer yargılama giderlerine yönelik temyiz isteminin incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle, temyiz istemlerinin kabulüyle, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma kararı sonrası, temyize konu karar ile, Danıştay Onuncu Dairesi tarafından 30/12/2013 tarihli ara kararıyla 2010 yılında verilen 11 eğitim programına ilişkin ödenmesi gereken teşvik tutarının ve yine söz konusu dönemlere ilişkin olarak davacıya ödenen tutarın ve davacı şirkete yapılan ödemenin 5.550,78 TL sinin davacı şirketten geri alınıp alınmadığının, alınmış ise hangi eğitim dönemine ilişkin olduğunun ve hangi nedenlerle geri alındığının sorulduğu, gelen cevapta ise söz konusu dönemlere yönelik program tutarının 217.865,76 TL, gerçekleşen ödeme tutarının ise 167.918,00 TL olduğunun belirtildiği ve 5.550,78 TL için ise firmadan geri ödeme talep edilmediği bir sonraki hak ediş tutarından mahsup edilerek işlem gerçekleştirildiği bilgisinin paylaşıldığı, bu durumda davacının dava dilekçesinde talep ettiği meblağın 278.923,66 TL olduğu, davacı şirkete 217.865,76 TL ödeme yapılması gerekirken 167.918,00 TL ödeme yapıldığı dikkate alındığında aradaki fark tutarı olan 49.947,76 TL’nin davalı idareye 31/12/2010 tarihinde yapılan başvurudan itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacı şirkete ödenmesi gerektiği gerekçesiyle dava konusu tutarın 49.947,76 TL’lik kısmının kabulü ile 31/12/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacı şirkete ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, taraflarca işbu kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmiştir.

İLGİLİ MEVZUAT:
27/12/1994 tarihli ve 94/6401 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren “İhracata Yönelik Devlet Yardımları Kararı”na dayanılarak hazırlanan, dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan 2007/3 sayılı Eğitim ve Danışmanlık Yardımı Hakkında Tebliğ’in 1. maddesinde, Tebliğin amacının “Türkiye’de sınai ve/veya ticari faaliyette bulunan şirketler ile yazılım sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin çalışanlarının kalite, verimlilik, yönetim teknikleri, tasarım, uluslararası pazarlama vb. ile dış ticaret işlemleri konusundaki eğitim giderleri ile bu konularda alınacak danışmanlık hizmetlerine ilişkin giderlerin ve ülkemizde düzenlenen tasarım yarışmalarında dereceye giren tasarımcıların, tasarım konusunda yurt dışı eğitim giderlerinin Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonundan (DFİF) karşılanması” olduğu belirtilmiş; 2. maddesinde, Tebliğ kapsamındaki desteklerden, “Türkiye’de sınai ve/veya ticari faaliyette bulunan şirketler, yazılım sektöründe iştigal eden şirketler ile tasarımcıların yararlandırılabileceği” ; 4. maddesinde, Tebliğ kapsamında desteklenebilecek eğitim konularının, “a) Dış Ticaret, Gümrük ve Kambiyo Mevzuatı, b) Yurt dışı pazarlama, müzakere ve yazışma teknikleri ile fiyatlandırma, c) Dış Ticarette ulusal ve uluslararası finansman sağlama teknikleri, ç) Rekabet hukuku ve koşulları ile Avrupa Birliği ve Dünya Ticaret Örgütü mevzuatı, dış ticarette anlaşmazlıkların çözümü ve uluslararası tahkim, d) Dış ticaret muhasebesi, uluslararası muhasebe standartları, e) Moda-marka tasarımı, teknolojik, endüstriyel, görsel, yazılım ve ambalaj tasarımı, f) Kalite, g) Verimlilik, ğ) Yönetim teknikleri, h) Proje hazırlama, yönetim ve izleme teknikleri, ı) Stratejik planlama, ve benzeri alanları kapsadığı” kurala bağlanmıştır.
Diğer taraftan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin yargılama giderleri bakımından atıfta bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 331. maddesinin 1. fıkrasında, “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” hükmü yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava dilekçesinde, 2010 yılındaki 11 eğitim programına karşılık 278.923,66 TL’nin 31/12/2010 tarihli başvurudan itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesinin istenildiği, Danıştay Onuncu Dairesinin 30/12/2013 tarihli ara kararıyla 2010 yılında verilen 11 eğitime ilişkin yapılması gereken teşvik tutarının ve yine söz konusu dönemlere ilişkin olarak davacıya ödenen tutarın davalı idareden sorulduğu, gelen cevapta ise söz konusu dönemlere yönelik program tutarının 217.865,76 TL, gerçekleşen ödeme tutarının ise 167.918,00 TL olduğunun belirtildiği görülmektedir.
Davacı şirkete düzenlediği eğitimler için Tebliğ uyarınca teşvik ödemesinin ödeme yapılması gerektiği açık olmakla birlikte, davaya konu 2010 yılında tertip edilen 11 eğitim programı için dava süreci başladıktan sonra yapılan ödemeler yönünden davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından, temyize konu karar ile söz konusu kısım için karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi gerekirken, ret kararı verilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Bu durumda, yeniden karar verilirken, mükerrer ödemeye yol açmamak adına, öncelikle, davalı idarece devam eden süreçte dava konusu 2010 yılında düzenlenen 11 eğitim programı için başkaca bir ödeme yapılıp yapılmadığı araştırılarak, toplamda ödenmesi gereken tutar olan 217.865,76 TL’den ödendiği tespit edilen tutar mahsup edilmek suretiyle ortaya çıkacak ödenmeyen tutar yönünden davanın kabulüne, ödendiği tespit edilen kısım yönünden de dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan davacının istemi toplamda ödenmesi gereken 217.865,76 TL’nin üzerinde, 278.923,66 TL olduğundan, aradaki fark yönünden davanın reddine karar verileceği açıktır.
Tarafların yargı harçlarına ve vekalet ücretine yönelik temyiz taleplerine gelince; bakılan uyuşmazlıkta Mahkemece yeniden karar verilmesi aşamasında, haklılık durumu dikkate alınarak harç ve vekalet ücreti açısından yeniden hüküm kurulacağından, bu aşamada harç ve diğer yargılama giderlerine yönelik temyiz istemlerinin incelenme olanağı bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin KABULÜNE,
2. Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Kullanılmayan … TL yürütmenin durdurulması harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/01/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.