Danıştay Kararı 10. Daire 2022/3164 E. 2023/693 K. 21.02.2023 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2022/3164 E.  ,  2023/693 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2022/3164
Karar No : 2023/693

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1) …2) … 3) …
VEKİLLERİ : Av. …

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından, maliki oldukları Samsun İli, Canik İlçesi, … Mahallesi, … Mevkii, … ada, … parsel sayılı arsa vasfındaki taşınmaz üzerinde yer alan yapının Samsun Şehir Geçişi Samsun Azot Ayrımı Ünye Yolları km:9+400-29+04 kesimine ilişkin olarak inşa edilen katlı transit yol yapımı nedeniyle, değer kaybına uğramasında davalı idarenin kusursuz sorumluluğu bulunduğu ileri sürülerek 1.000,00 TL (miktar artırım dilekçesiyle 83.297,00 TL) maddi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek faiziyle birlikte ödenmesi ile idareye yapılan başvurunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince, Mahkemelerinin … tarih ve E:…, K:… sayılı davanın kabulüne ilişkin kararının Danıştay Onuncu Dairesinin 28/04/2021 tarih ve E:2016/12008, K:2021/2106 sayılı kararıyla bozulması üzerine bozma kararına uyularak dava konusu köprülü kavşak düzenlemesine ilişkin imar planı değişikliği ve bu plana göre de köprülü kavşak çalışmalarının davacıların dava konusu arsa ve yapıyı edindikleri tarih itibarıyla ilgili imar planı ve notlarındaki durumun ne olduğunun tespiti amacıyla Mahkemelerince yapılan 29/09/2021 tarihli ara karara cevaben gelen bilgi ve belgelerden, dava konusu taşınmazın yer aldığı kesimde yapılan katlı yol imalatı güzergah değişikliği yapılmadan imar planında mevcut karayolu güzergahı için ayrılmış olan koridor içinde kalacak şekilde yapılmış olduğu ve imar planı değişikliği yapılmadığı, katlı yol imalat çalışmalarının 03/01/2012 tarihinde başlandığı ve 12/09/2013 tarihinde tamamlandığı davacılardan Ali Duran’ın ilgili yapıyı 13/01/1997 yılında kadastro parselinden birleştirme ile, Hasan Duran ve Şenol Duran’ın ise 03/06/2005 tarihinde satış işlemi ile sahip oldukları, davacıların dava konusu arsa ve yapıyı edindikleri tarih itibarıyla köprülü kavşak düzenlemesi ile ilgili imar planında değişiklik yapılmadığının anlaşıldığı, mahallinde gerçekleştirilen keşif sonrasında düzenlenen 12/12/2014 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazlarda oluşan toplam değer kaybının 83.297,00 TL olarak belirlendiği, bilirkişi raporu hükme esas alınabilir nitelikte bulunarak ve davacılar tarafından verilen miktar artırım dilekçesi göz önünde bulundurularak dava konusu taşınmazlarda meydana gelen değer kaybı için 83.297,00 TL’nin kusursuz sorumluluk ilkesi gereği kabulü ile 1.000,00 TL’sine idareye başvuru tarihi olan 30/12/2013 tarihinden, 82.297,00 TL’sine miktar artırım dilekçesinin idareye tebliğ edildiği 12/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine, Karayolları Genel Müdürlüğü 7. Bölge Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı işleminin tam yargı davalarında alınması gereken ön karar olduğu belirtilerek bunun idari davaya konu olabilecek nitelikte bir işlem olmadığından bunun iptaline ilişkin istemlerinin incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacılar tarafından, idari işlemin iptali istemlerinin, Mahkemece gerekçesiz ve dayanaksız olarak reddedilmesinin ve ret nedeniyle idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğu, hükmedilen değer kaybı tazminatının tümüne idareye başvuru tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, davanın süre aşımına uğradığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli olmadığı, bozma kararındaki eksikliklerin giderilmediği, idarelerinin harçtan muaf olduğu ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMALARI : Taraflarca savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının yasal faizin başlangıç tarihi yönünden düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, hükmedilen maddi tazminat miktarına işletilecek yasal faizin başlangıç tarihi dışındaki kısımlar yönünden usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu yönlerden bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, temyiz incelemesi sonunda Danıştay’ın, kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onayacağı hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanun’un 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği kuralı yer almakta olup, anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, görevli olmayan adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibarıyla yasal faiz uygulanması, Danıştay’ın içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
Kanun’un 16. maddesinin 4. fıkrasına 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanun’un 4. maddesi ile, “Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.” cümlesi; aynı Kanun’un Geçici 7. Maddesiyle de, “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dahil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır.” cümlesi eklenmiştir.
Aktarılan düzenlemeyle, nihai karar verilinceye kadar harcı ödenmek ve bir defaya mahsus olmak üzere, “süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin” dava dilekçesinde gösterilen tazminat miktarının artırılmasına imkan verilmektedir. Böylelikle, artırılan miktar açısından da dava dilekçesinin verildiği tarihteki hukuksal koşullar geçerli bulunmaktadır.
Yapılan bu açıklamalar karşısında, miktar artırımına ilişkin dilekçenin yeni bir dava niteliğinde olmayıp mevcut davada talep edilen tazminat miktarının miktar artırım suretiyle artırımına olanak sağlayan yasal bir hakkın kullanımına ilişkin olduğu da göz önünde bulundurulduğunda, artırılan tazminat miktarı yönünden davanın kabul edilmesi halinde, yasal faizin başlangıcının bu miktar yönünden de, idarenin uyuşmazlığın esasında ihtilafa, bir başka anlatımla temerrüde düştüğü tarih olduğu; aksi bir durumun hakkaniyete aykırı olacağı sonucuna varılmaktadır.
Bu durumda, artırılan tazminat miktarı bakımından da, idareye başvurunun yapıldığı 30/12/2013 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiğinden, İdare Mahkemesince verilen gerekçeli kararın hüküm fıkrasının “davanın değer kaybı tazminatının kabulüne, 83.297,00 TL değer kaybı tazminatının 1.000,00 TL’lik kısmının idareye başvuru tarihi olan 30/12/2013 tarihinden, 82.297,00 TL’lik kısmın ise artırım dilekçesinin idareye tebligat tarihi olan 12/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idare tarafından davacıya ödenmesine” kısmının “davanın değer kaybı tazminatının kabulüne, 83.297,00 TL değer kaybı tazminatının idareye başvuru tarihi olan 30/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idare tarafından davacılara ödenmesine” şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların davanın esasına ilişkin temyiz istemlerinin REDDİNE,
2. Davacıların temyiz istemlerinin davanın miktar artırım dilekçesi ile artırılan kısmının faiz başlangıç tarihi yönünden KABULÜNE,
3. … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının hüküm fıkrasının “davanın değer kaybı tazminatının kabulüne, 83.297,00 TL değer kaybı tazminatının 1.000,00 TL’lik kısmının idareye başvuru tarihi olan 30/12/2013 tarihinden, 82.297,00 TL’lik kısmın ise artırım dilekçesinin idareye tebligat tarihi olan 12/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idare tarafından davacıya ödenmesine” kısmının “davanın değer kaybı tazminatının kabulüne, 83.297,00 TL değer kaybı tazminatının idareye başvuru tarihi olan 30/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idare tarafından davacılara ödenmesine” şeklinde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
4. 2577 sayılı Kanun’un (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 21/02/2023 tarihinde esas yönünden oy birliği faizin başlangıç tarihi yönünden oy çokluğuyla karar verildi.

(X) – KARŞI OY :
Davacılar lehine hükmedilen maddi tazminat tutarının artırılan tazminat miktarına tekabül eden kısmına işletilecek yasal faizin başlangıç tarihinin, davalı idareye başvuru tarihi olması gerekirken miktar artırım dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği tarih olarak alınması; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın düzeltilerek onanmasını gerektiren, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hata ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlık kapsamında bulunmayıp, anılan maddenin 2. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın bozulmasını gerektiren, hukuka aykırılık teşkil ettiğinden; İdare Mahkemesi kararının, bu hususta yeniden bir karar verilmek üzere bozulması gerektiği oyuyla Daire kararına bu yönden katılmıyoruz.