Danıştay Kararı 10. Daire 2022/2956 E. 2022/6583 K. 27.12.2022 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2022/2956 E.  ,  2022/6583 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2022/2956
Karar No : 2022/6583

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı / ANKARA
VEKİLİ : Av. …

MÜDAHİL (DAVALI YANINDA) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMLERİN_KONUSU : Davacı tarafından, 20/09/2007 tarihinde başvurduğu Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde uygulanan enjeksiyon nedeniyle engelli hale geldiği iddiasıyla, davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığını ileri sürdüğü zararlarına karşılık 150.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan dava sonucunda, Danıştay Onuncu Dairesinin 07/09/2020 tarih ve E:2020/1523, K:2020/2784 sayılı bozma kararına uyulmak suretiyle … İdare Mahkemesince verilen, davacının manevi tazminat isteminin 35.000,00 TL kısmının kabulüne, bu tutarı aşan kısmının ise reddine, kabul edilen manevi tazminat tutarının idareye başvuru tarihi olan 15/09/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine yönelik … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın, taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davacı tarafından, hükmedilen manevi tazminat miktarının yetersiz olduğu ve aleyhlerine hükmedilen vekalet ücretinin hatalı olduğu; davalı idare tarafından, uyuşmazlık konusu olayda ağır hizmet kusuru bulunmadığından tazmin şartlarının oluşmadığı, onamın yazılı olarak alınmasının gerekmediği, hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğu ve hükmedilen manevi tazminata idareye müracaat tarihinden itibaren faiz işletilmesinin hatalı olduğu ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN_SAVUNMALARI : Davalı idare tarafından, davacının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuş; davacı ve müdahil tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :

A) Temyiz İstemine Konu Kararın, Manevi Tazminat İsteminin Kısmen Kabulüne, Kısmen Reddine Yönelik Kısmının İncelenmesi:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın, hükmedilen vekalet ücretlerine ilişkin kısımları dışındaki manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, tarafların dilekçelerinde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

B) Temyiz İstemine Konu Kararın Davalı İdare Lehine Hükmedilen Vekalet Ücretlerine Yönelik Kısmının İncelenmesi:

İNCELEME VE GEREKÇE :
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, “temyiz incelemesi sonunda kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa Danıştay’ın kararı düzelterek onayacağı” hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanun’un 31. maddesinde ise, bu Kanun’da hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler ile elektronik işlemlerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Yargılama giderlerinin kapsamı” başlıklı 323. maddesinde, vekille takip edilen davalarda yasa gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti yargılama giderleri arasında sayılmış; 332. maddesinde, yargılama giderlerine, mahkemece kendiliğinden hükmedileceği yönünde düzenleme yapılmıştır.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesinde, avukatlık ücretinin, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade ettiği; 168. maddesinde, yargı yerlerindeki işlemler ile diğer işlemlerden alınacak avukatlık ücretinin asgari hadlerini gösteren bir tarifenin hazırlanacağı, avukatlık ücretinin takdirinde, hukukî yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarifenin esas alınacağı; 169. maddesinde, yargı mercilerince karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücretinin, avukatlık ücret tarifesinde yazılı miktardan az ve üç katından fazla olamayacağı belirtilmiştir.
20/11/2021 tarih ve 31665 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Manevi tazminat davalarında ücret” başlıklı 10. maddesinde, “(1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez. (3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur. (4) Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından vekalet ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
28/12/2013 tarih ve 28865 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve ilk karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Uygulanacak tarife
” başlıklı 20. maddesinde, “(1) Avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bakılmakta olan dava, 150.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi tazminat istemiyle açılmıştır. İdare Mahkemesince, davanın reddine ve maktu olarak belirlenen 750,00 TL vekalet ücretinin davacı tarafından davalı idareye ödenmesine karar verilmiştir.
Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesince, Mahkeme kararının maddi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmının onanması, manevi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmı ile vekalet ücretine ilişkin kısımlarının bozulmasına karar verilmiş; Mahkemesince bozulan kısımlar yönünden bozmaya uyularak, manevi tazminat isteminin kabulüne ve reddedilen maddi tazminat istemi yönünden 2019 yılında yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 1.362,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, kabul edilen manevi tazminat istemi yönünden ise 2019 yılında yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 10.750,00 TL nispi vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Dairemizce bu kararın bozulması üzerine, Mahkemece bozma kararına uyulmak suretiyle, davanın kısmen kabulü, kısmen reddi ile 35.000,00 TL manevi tazminatın davalı idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine ve reddedilen maddi tazminat nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca belirlenen 2.550,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, kabul edilen manevi tazminat tutarı üzerinden belirlenen 5.250,00 TL nisbi vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, reddedilen manevi tazminat tutarı üzerinden belirlenen 9.250,00 nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine karar verilmiştir.
Kişilerin hak arama özgürlüğü kapsamındaki mahkemeye erişim hakkını ihlal etmeden taraflar lehine hükmedilecek vekalet ücreti belirlenirken, Avukatlık Kanunu uyarınca, hukukî yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınacağından; uyuşmazlıkta, hükmün verildiği tarihin ortaya konulması gerekmektedir. İdare Mahkemesi kararının manevi tazminat isteminin reddine yönelik kısmı ile hükmedilen vekalet ücretine yönelik kısımlarının bozulduğu, maddi tazminat isteminin reddine yönelik kısmının ise onanarak kesinleştiği, Mahkemece bozma kararı üzerine bozulan kısımlar hakkında verilen kararın, maddi tazminat isteminin reddi yönünden yeni bir karar olmadığı, 31/01/2014 tarihli ilk kararın tamamlayıcısı niteliğinde olduğu, bu nedenle, uyuşmazlıkta maddi tazminat istemi yönünden hükmün verildiği tarihin, ilk kararın verildiği tarih olan 31/01/2014 tarihi olduğu anlaşılmaktadır.
Ayrıca, manevi tazminat istemine yönelik davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin nihai kararın verildiği tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 10. maddesiyle; davanın kısmen kabulü, kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına hükmedilecek vekalet ücretinin davacı vekili lehine hükmedilecek vekalet ücretini geçemeyeceği belirlenmiştir.
Bu haliyle, manevi tazminat istemi yönünden davanın kabul edilen kısmının reddedilen kısmından tutar olarak daha az olması nedeniyle; davalı idare vekili lehine hükmedilen vekalet ücretinin, davacı vekili lehine hükmedilen vekalet ücreti kadar olması gerekmektedir.
Yukarıda yer alan açıklamalar ve mevzuat hükümleri uyarınca, davacının maddi tazminat istemi yönünden, ilk Mahkeme kararı tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ve kişilerin hak arama özgürlüğü kapsamındaki mahkemeye erişim hakkını ihlal etmeden belirlenecek vekalet ücretinin davalı idare lehine hükmedilmesi; davacının manevi tazminat istemi yönünden ise, davalı idare vekili lehine hükmedilecek vekalet ücretiinin davacı vekili lehine hükmedilecek vekalet ücretini geçmeyecek şekilde belirlenmesi gerekirken, aksi yönde verilen Mahkeme kararında bu yönüyle hukuki isabet bulunmamaktadır.
Ancak, bu durum yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
Bu durumda, İdare Mahkemesi kararının hüküm fıkrasında yer alan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 2.550,00 TL” ibaresinin “ilk karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 750,00 TL” şeklinde ve “9.250,00” ibaresinin ise “5.250,00 TL” şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin vekalet ücreti yönünden KABULÜNE; davacının ve davalı idarenin temyiz istemlerinin esas yönünden REDDİNE,
2. Davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının yukarıda belirtildiği şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3. Adli yardım talebi kabul edildiğinden ödenmemiş olan temyiz yargılama giderlerinin davacıdan tahsili için Mahkemesince müzekkere yazılmasına, bu aşamada davalı idare tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, artan posta ücretinin davalı idareye iadesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/12/2022 tarihinde esas yönünden oy birliğiyle, vekalet ücreti yönünden oy çokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Kısmen reddedilen manevi tazminat miktarına ilişkin olarak, davalı idare lehine hükmedilecek nispi vekalet ücretinin davacı lehine hükmedilecek vekalet ücretini geçmemesi gerekirken, davalı idare lehine davacı lehine hükmedilen vekalet ücretini geçecek şekilde nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi ve reddedilen maddi tazminat nedeniyle, davalı idare lehine ilk karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenecek maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, son karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen maktu vekalet ücretine hükmedilmesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır. Ancak bu husus, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın düzeltilerek onanmasını gerektiren, “yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hata ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlık” kapsamında bulunmayıp, anılan maddenin 2. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın bozulmasını gerektiren, “hukuka aykırılık” teşkil ettiğinden, İdare Mahkemesi kararının, bu hususta yeniden bir karar verilmek üzere bozulması gerektiği oyuyla Daire kararına bu yönden katılmıyoruz.