Danıştay Kararı 10. Daire 2022/2452 E. 2023/220 K. 06.02.2023 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2022/2452 E.  ,  2023/220 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2022/2452
Karar No : 2023/220

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Valiliği
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından; özel güvenlik görevlisi olarak görev yapmaktayken özel güvenlik kimlik kartının ve çalışma izninin yenilenmesi istemiyle yaptığı başvurunun, hakkında yapılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının olumsuz sonuçlandığından bahisle reddi ile özel güvenlik kimlik kartının ve çalışma izninin iptaline ilişkin Bursa Valiliği İl Özel Güvenlik Komisyonunun … tarih ve … sayılı işleminin iptaline ve işlem nedeniyle yoksun kaldığı özlük haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararıyla; davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: …Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; ilk derece mahkemesinin ara kararlarına istinaden dosyaya sunulan bilgi ve belgelerden … ihbar no.lu dosyada, … denilen terör suçu şüphelisine yönelik yapılan aramalarda ele geçirilen materyallerde davacının adının yer alması üzerine ‘silahlı terör örgütüne üye olma’ suçundan yapılan soruşturma sonucunda Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının … tarih ve … karar numaralı kararıyla; “bu haliyle ihbar edilen hakkındaki evrakın soruşturma defterine kaydının yapılamaycağı, ihbar edilen hakkında FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibatlı olduğu noktasında somut delil elde edilmesi durumunda soruşturma başlatılmasının önünde engel bulunmadığı gerekçesiyle soruşturmaya yer olmadığına” karar verildiği dikkate alındığında bu haliyle, davacının güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının olumsuz sonuçlanmasına gerekçe olarak gösterilen tespitin tek başına davacının güvenlik görevlisi olarak görev yapmasına engel olabilecek ve hukuken geçerli kabul edilebilecek bir nitelik taşımadığı, davalı idarece yargılama sürecinde de bunun dışında başkaca bir iddia ve belgenin ortaya konulmadığı, öte yandan; davacının, terör örgütleriyle veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplarla üyelik, iltisak ve irtibatının sonradan tespit edilmesi durumunda davalı idarece her zaman işlem tesis edilebileceği, tazminat istemi yönünden, dava konusu işlemden önce Bursa Büyükşehir Belediyesine bağlı kamu iktisadi teşebbüsü olan … A.Ş.’de özel güvenlik görevlisi olarak çalıştığı anlaşılan davacının dava konusu işlem nedeniyle çalıştığı kurumunca özel güvenlik görevlisi olarak istihdam edilmesine son verilmiş ise, davacının işinden ayrıldığı tarih ile bakılan davada verilen karar üzerine davalı idarece davacı hakkında özel güvenlik kimlik kartının ve çalışma izninin düzenlendiği tarih arasında kesintisiz olarak özel güvenlik görevlisi olarak çalışabileceği kabul edilmek ve ilgili kurumlardan (… A.Ş., SGK) araştırma yapılmak suretiyle; davacının varsa çalıştığı kurumundaki emsali güvenlik görevlisinin aldığı /alabileceği tutarların toplamının (varsa SGK kayıtlarına göre davacı bu süre içerisinde başka bir işyerinde sigortalı olarak çalışmış ise burada elde ettiği ücretler mahsup edilerek) her bir ödemeyi hak ettiği tarihten itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kabulüne, İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava konusu işlemin iptaline, tazminat talebinin kabulüne ve dava konusu işlem sebebiyle davacının yoksun kaldığı parasal hakların yasal faizi ile birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından; özel güvenlik hizmetine ilişkin mevzuat uyarınca davacının adının terör örgütü şüphelisi bir şahsa yönelik ihbar dosyasında geçtiği, özel güvenlik olarak çalışacakların kamu hizmetinin tamamlayıcısı olan özel güvenlik hizmetlerinin niteliği gereğince suç şüphesi altında olmaması gerektiği, ayrıca mahkeme kararında tazminat miktarına açıkça yer verilmesi gerekirken belirsiz bir miktarın ödenmesine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu belirtilerek Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin ve 21/06/2022 tarihli ara kararı cevabının geldiği görülmekle işin gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge İdare Mahkemesi kararının dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısmının incelenmesi:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Diğer taraftan, dosyanın incelenmesinden; dava konusu işlemin, tesis edildiği tarihte yürürlükte olan 4045 sayılı Kanun uyarınca yapılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucu tesis edildiği görülmekte olup; Anayasa Mahkemesinin 21/04/2022 tarih ve E:2021/42, K:2022/45 sayılı kararı ile 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun’un 10. maddesinin (h) bendi, “4045 sayılı Kanunda güvenlik soruşturmasına konu edilecek bilgi ve belgelerin ne şekilde kullanılacağına, hangi mercilerin soruşturmayı yapacağına, bu bilgilerin ne suretle ve ne kadar süre ile saklanacağına, ilgililerin söz konusu bilgilere itiraz etme imkânının olup olmadığına, bilgilerin bir müddet sonra silinip silinmeyeceğine, silinecekse bu sırada izlenecek usulün ne olduğuna, yetkinin kötüye kullanımını önlemeye yönelik nasıl bir denetim yapılacağına ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği, başka bir ifadeyle güvenlik soruşturmasının yapılmasında, elde edilecek verilerin kullanılmasına ilişkin temel ilkeler belirlenmeksizin kuralla sadece güvenlik soruşturmasının olumlu olmasının özel güvenlik görevlisi olmada aranacak şartlar arasında sayıldığı, güvenlik soruşturması sonucunda kişisel veri niteliğindeki bilgilerin alınmasına, kullanılmasına, işlenmesine yönelik güvenceler ve temel ilkeler kanunla belirlenmeksizin bunların alınmasına ve kullanılmasına izin verilmesinin Anayasa’nın 13. ve 20. maddeleriyle bağdaşmadığı” gerekçesiyle mülga 26/10/1994 tarih ve 4045 sayılı Kanun uyarınca yapılan güvenlik soruşturması yönünden iptal edilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal hakların davacıya ödenmesine ilişkin kısmının incelenmesi:
Davacı tarafından; dava konusu işlem nedeniyle çalışamadığı sürelere ilişkin yoksun kaldığı parasal haklarının ödenmesi istenilmiş, Bölge İdare Mahkemesince dava konusu işlem nedeniyle çalıştığı kurumunca özel güvenlik görevlisi olarak istihdam edilmesine son verilmiş ise de, davacının işinden ayrıldığı tarih ile bakılan davada verilen iptal kararı üzerine davalı idarece davacı hakkında özel güvenlik kimlik kartının ve çalışma izninin düzenlendiği tarih arasında kesintisiz olarak özel güvenlik görevlisi olarak çalışabileceği kabul edilmek ve ilgili kurumlardan (… A.Ş., SGK) araştırma yaplmak suretiyle; davacının varsa çalıştığı kurumundaki emsali güvenlik görevlisinin aldığı /alabileceği tutarların toplamının (varsa SGK kayıtlarına göre davacı bu süre içerisinde başka bir işyerinde sigortalı olarak çalışmış ise burada elde ettiği ücretler mahsup edilerek) her bir ödemeyi hak ettiği tarihten itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Uyuşmazlıkta, Bölge İdare Mahkemesince işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal hakların davacıya ödenmesine karar verilmiş ise de; dosya kapsamında davacının çalışmasının niteliğinin tespitine yönelik bir evrak bulunmadığı ve davacı tarafından çalışmasının niteliğine yönelik olarak … A.Ş.’de personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım sözleşmesi kapsamında yüklenici firma tarafından özel güvenlik görevlisi olarak çalıştırılmaktayken 7079 sayılı Kanun’un 118. maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye eklenen geçici 24. madde uyarınca … A.Ş. bünyesinde aynı unvanla sürekli işçi olarak istihdam edilmeye başlandığının belirtilmesi üzerine Dairemizin 21/06/2022 tarihli ara kararıyla Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan davacının … şirketinde 05/11/2019 tarihinden önce hangi statüde ve görev unvanında istihdam edildiği ve … şirketi ile davacı arasında imzalanan iş akdinin süreli olup olmadığı sorulmuş olup, ara kararına verilen cevapta davacının 4857 sayılı İş Kanunu’na tabi olarak belirsiz süreli iş akdi ile 5510 sayılı Kanun’un 4/a maddesi kapsamında işçi statüsünde çalıştığı bildirilmiştir.
Bu durumda, idarenin hukuka aykırı işlemi nedeniyle davacının fiilen çalışamadığı döneme ilişkin yoksun kaldığı parasal haklarının davalı idarece ödenmesi gerektiği açık olsa da, davacının iş sözleşmesinin belirsiz süreli olduğu, dava konusu işlem nedeniyle de 18/12/2019 tarihinde iş akdine son verildiği, UYAP üzerinden yapılan sorgulamada SGK hizmet dökümünde davacının 18/12/2019 tarihi ile 20/02/2020 arasındaki süre içerisinde aynı iş yerinde ya da başka bir iş yerinde çalışmadığının 2020/02 döneminde 10 gün, 2020/3 dönemin de 30 gün prim ödendiğinin, 2020/04-05-06 dönemlerinde prim ödenmediğinin, 01/07/2020 tarihinde başka bir şirkette işe başladığının görüldüğü, başka bir ifadeyle davacının iş akdinin feshedildiği 18/12/2019 tarihi ile davalı idarece çalışma izninin düzenlendiği tarih arasında belirli dönemlerde çalışmasının bulunduğu, dolayısıyla iş akdinin feshedildiği 18/12/2019 tarihi ile davalı idarece çalışma izninin düzenlendiği tarih arasında ilgili kurumlardan (… A.Ş., SGK) araştırma yapılmak suretiyle; davacının iş akdi feshedilmeden önce çalıştığı kurumundaki (… ) emsali güvenlik görevlisinin aldığı/alabileceği tutarların toplamının her bir ödemeyi hak ettiği tarihten itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesi, ayrıca SGK kayıtlarına göre davacının 18/12/2019-01/07/2020 tarihleri arasındaki belirli dönemlerde çalışması olduğundan bu dönemler açısından da çalışmasının karşılığı olan ücretlerin net olarak ortaya konulması gerektiği ve 01/07/2020 tarihinden itibaren çalışmaya başladığı görüldüğünden bu tarihten yargı kararı üzerine özel güvenlik çalışma izninin düzenleneceği tarih aralığındaki süre içinde elde ettiği ücretlerin de mahsup edilerek parasal haklarının davacıya ödeneceği tabiidir.
Ayrıca, davalı idare tarafından temyiz dilekçesinde, tazmini talep edilen zararın miktar olarak belirsiz olduğu, tam yargı davalarında miktarın açıkça gösterilmesi gerektiği ileri sürülmekte ise de; Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu’nun 29/12/1983 tarih ve E:1983/1, K:1983/10 sayılı kararı uyarınca, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3. maddesinin 2. fıkrasının (d) bendinde öngörülen “tam yargı davalarında uyuşmazlık konusu miktarın dava dilekçesinde gösterilmesi zorunluluğu”nun, zarar miktarının dava açıldığı tarihte tespit edilebilen haller bakımından uygulanması gerektiği, olayda davanın açıldığı tarih itibarıyla -işlemin iptal edilmemiş ve özel güvenlik görevlisi kimlik kartının iade edilmemiş olması nedeniyle- davacının zararının henüz kesinleşmemiş olması karşısında, söz konusu miktarın dava dilekçesinde belirtilmesinin fiilen imkansız olduğu, ayrıca davacının bir iş akdine dayalı olarak düzenli ücret aldığı ve bu ücretin yasal evrakla belirlenebilir olduğu dikkate alındığında, kamu görevlisi olmamakla birlikte kamu görevlisinin parasal haklarından kaynaklı davalardaki gibi -iptal kararı üzerine zarar miktarının kesinleşmesini müteakip- belirlenebilir tutara istinaden açılan işbu davanın esasının incelenmesi gerektiği sonucuna varıldığından, davalı idarenin bu yöndeki iddiasına itibar edilmemiştir.
Bu durumda, davanın reddi yönündeki … İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf isteminin kabulüne ilişkin temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin REDDİNE,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3. Temyiz yargılama giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, artan posta ücretinin iadesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine, 06/02/2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.