Danıştay Kararı 10. Daire 2022/1990 E. 2023/321 K. 08.02.2023 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2022/1990 E.  ,  2023/321 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2022/1990
Karar No : 2023/321

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR): 1- …
2- …
3- …
4- …
5- …
6- …
VEKİLLERİ : Av. …

TEMYİZ EDEN (DAVALI) :… Bakanlığı
VEKİLİ : …

İSTEMLERİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından, Diyarbakır ili, Yenişehir ilçesi, İstasyon meydanında … Partisince (… ) 05/06/2015 tarihinde düzenlenen seçim mitinginde meydana gelen bombalı saldırıda, davacılardan …’ın yaralanması sebebiyle uğramış olduklarını iddia ettikleri zararlarına karşılık olmak üzere … için 1.000,00 TL (miktar artırımı ile 294.965,036 TL) maddi, 75.000,00 TL manevi, çocukları olan diğer davacıların her biri için ayrı ayrı 50.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; olayın meydana gelmesinde idarenin hizmet kusurunun bulunduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine; maddi tazminat yönünden, yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen ve hükme esas alınabilecek nitelikte görülen hesap raporu uyarınca davacı …’a 294.965,036 TL tutarındaki maddi tazminatın 1.000,00 TL’sinin idareye başvuru tarihinden, kalan kısmının ise miktar artırım dilekçesinin davalı idareye tebliğ tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine; manevi tazminat yönünden, olay nedeniyle uğradıkları manevi zarara karşılık takdiren … için 35.000,00 TL, çocukları olan diğer davacılar için ise 20.000,00’er TL manevi tazminatın davalı idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle anılan davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat istemlerinin reddine karar verilmiştir.
Bölge Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; olayın meydana gelmesinde idarenin hizmet kusuru bulunmadığından uyuşmazlığın maddi tazminata ilişkin kısmının 5233 sayılı Kanun kapsamında, manevi tazminata ilişkin kısmının ise genel hükümler uyarınca sosyal risk ilkesine göre çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle, İdare Mahkemesi kararının davacıların manevi tazminat istemlerine ilişkin kısmı yönünden tarafların istinaf başvurularının reddine, İdare Mahkemesi kararının davacı …’ın maddi tazminat istemine ilişkin kısmı yönünden davalı idarenin istinaf başvurusunun kısmen kabulü, kısmen reddi ile kararın anılan kısmının kaldırılmasına, 22.381,88 TL maddi tazminatın davacı …’a ödenmesine, fazlaya ilişkin maddi tazminat isteminin reddine, nispi karar harcının davalı idareye yükletilmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davacılar tarafından, olayın meydana gelmesinde idarenin hizmet kusuru bulunduğu, hükmedilen manevi tazminat tutarlarının yetersiz olduğu iddialarıyla kararın aleyhlerine olan kısımlarının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, zarar terör eyleminden kaynaklandığından idarelerinin sorumluluğunun bulunmadığı, 5233 sayılı Kanun’da manevi tazminata yer verilmediğinden davacılar lehine manevi tazminata hükmedilemeyeceği, hükmedilen manevi tazminat tutarlarının yüksek olduğu, manevi tazminata faiz işletilemeyeceği iddialarıyla kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN_SAVUNMALARI : Davalı idare tarafından, davacıların temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Davacılar tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Bölge İdare Mahkemesi kararının manevi tazminata ilişkin kısmının gerekçeli olarak onanması, maddi tazminata ilişkin kısmının ise bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden davcıların yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Diyarbakır ili, Yenişehir ilçesi, İstasyon meydanında … Partisince (… ) 05/06/2015 tarihinde düzenlenen seçim mitinginde iki ayrı patlama meydana geldiği, birinci patlamanın miting alanında şeffaf mavi çöp poşeti içerisine bırakılan bombanın patlaması ile gerçekleştiği, ikinci patlamanın ise, miting meydanı bitişiğinde bulunan okul bahçesine saklanıp, arama sonrasında miting alanında bulunan çay tezgahının altına konulan bombanın patlaması ile gerçekleştiği, meydana gelen iki ayrı patlamada, dört kişinin hayatını kaybettiği ve aralarında davacı …’ın da bulunduğu çok sayıda kişinin yaralandığı, davacıların …’ın anılan olayda meydana gelen patlama neticesinde yaralanması nedeniyle uğramış olduğunu ileri sürdüğü maddi ve manevi zararlarının tazmini istemiyle 07/08/2015 tarihli dilekçe ile İçişleri Bakanlığı’na başvurduğu, başvurunun zımnen reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
Genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davalarıdır. Bu tür davalarda mahkeme, hem olayın maddi yönünü, yani zararı doğuran işlem veya eylemleri, hem de bundan çıkabilecek hukuki sonuçları tespit edecektir.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karakteri olan bir kusurdur. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturmaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Temyize konu kararın, davacı …’ın maddi tazminat istemine ilişkin kısmının incelenmesi:
A) Dosyada bulunan bilgi ve belgelere göre olayın terör olayı olduğu hususunda tartışma bulunmamakla birlikte olayın meydana gelmesinde idarenin hizmet kusuru bulunup bulunmadığının irdelenmesi gerekmektedir. Buna göre;
1- Patlama öncesinde, olayın faili hakkında terör nitelikli kayıp şahıs kaydı bulunmasına rağmen şahsın tespit edilememesi hususunun incelenmesinde; olay nedeniyle, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma neticesinde olayın şüphelisinin … isimli şahıs olduğu, bombaların bu şahıs tarafından bırakıldığının anlaşıldığı, söz konusu şahıs ile ilgili Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosunun … Soruşturma numaralı iddianamesinde, şüpheli …’nin annesi tarafından 14/10/2014 tarihinde oğlunun kaybolması ile ilgili verdiği ifade doğrultusunda, şüphelinin çatışma bölgelerinde faaliyet gösteren radikal gruplar ve terör örgütleri kamplarına katılmak için yurtdışına çıkabileceği değerlendirilerek çalışmaların Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma sayılı dosyası kapsamında yürütülmesine karar verilerek, …’nin “terör nitelikli kayıp şahıs” olarak aranması için gerekli iş ve işlemlerin yapıldığı belirtilmektedir. Patlama sebebiyle Emniyet Müdürlüğünce, sorumlu polis memurları hakkında yapılan soruşturma neticesinde düzenlenen Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun … tarih ve K:… sayılı soruşturma raporunda; … isimli kişinin, olaydan üç gün önce, 02/06/2015 tarihinde gece saatlerinde Diyarbakır ili, Sur ilçesinde bulunan bir otele giriş yaptığı ve olay gününe kadar bu otelde konakladığı, geçici ikamet yerlerinde kalan şahısların işletmeler tarafından GİYKİMBİL (Geçici İkamet Yerleri Kimlik Bildirme) isimli projeye kaydının yapılması üzerine şahıs hakkında “yoklama kaçağı” olduğu bilgisinin ilgili birimin ekranına düştüğü, Asayiş Şube Müdürlüğünde görevli GİYKİMBİL projesini kullanan sorumlu polis memurunca UYAP sisteminden yoklama kaçağı hususunun teyidi edilerek, gerekli işlemlerin yapıldığı, ancak belirtilen projede sorgulananlar hakkında kayıp ya da aranan şahıs uyarısı vermediği, yakalamaya ilişkin bilgilerin yer aldığı program olan KİHBİ (Kaçakçılık İstihbarat, Harekât ve Bilgi Toplama) isimli programın, bazı kayıtları UYAP üzerinden doğru veremediği, sistem merkezinden bu sorun görüldüğü için İçişleri Bakanlığı KİHBİ Daire Başkanlığının … tarih … sayılı yazılı emri ile, sorgulamaların aynı anda hem KİHBİ programı, hem de UYAP/KİHBİ ortak uygulama ekranında yapılmasının emredildiği, yazının emniyet teşkilatının tüm birimlerine tamim edildiği, ilgili şahıs hakkında “yoklama kaçağı” olması nedeniyle işlem yapılmış olsa bile sistemden hemen düşümü yapılamadığından üç gün art arda ilgili birimin ekranına düştüğü, ancak 03/06/2015 ve 04/06/2015 tarihlerinde görevli polis memurlarının da önceki işlem haricinde bir işlem yapmadan, POLNET/UYAP üzerindeki bağlantı haricinde ayrıca KİHBİ programından sorgulama yapmaması nedeniyle … hakkında olay öncesinde, terör nedenli kayıp şahıs olduğu bilgisine ulaşılamadığı, sorumlu memurların kusurlu bulunduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.
2- Emniyet tarafından yapılan arama öncesinde miting alanında bulunan birinci bombaya ilişkin yapılan incelemede;
-Miting alanında görevli güvenlik güçleri hakkında yapılan soruşturma sonucu düzenlenen Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun … tarih ve K:… sayılı soruşturma raporunda; kamera kayıtlarının incelenmesinden; birinci bombanın bulunduğu mavi, şeffaf çöp poşetinin aranmasına ilişkin görüntülerde, birinci polis memurunun çöp kutusuna yukarıdan bakarken çalan telefonuna bakarak, çöp kutusunu kontrol etmeden diğer arkadaşlarının bulunduğu istikamete yürümeye başladığı, daha sonra arama köpeği ile birlikte üç polis memurunun çöp kutusunun bulunduğu mahalle doğru harekete geçtikleri, önce arama köpeği ile birlikte iki polis memurunun, çöp kutusunun yanında bulunan koli öbeklerini ve seyyar tezgahı aramadan geçtikleri, hatta bomba arama köpeğinin çöp kutusuna yönelmek istemesine rağmen yürümeye devam ettikleri, çöp kutusunun ekibin arkasından yürüyen komiserin dikkatini çektiği, komiserin çöp kutusuna yukarıdan baktığı, ayağıyla altına dokunduğu, fakat ifadesinde çöp kutusunun içinde az da olsa portakal posası, pet şişeler vs. olduğunu gördüğünü söylemiş olmasına rağmen detaylı ve gerçek anlamda risk önleyici olacak arama için bomba arama köpeğini çağırarak aratmadığının görüldüğü, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü tarafından her iki patlamada kullanılan ana patlayıcı maddenin …olduğunun bildirildiği, bu maddenin Türkiye’de patlayıcılarda en yaygın kullanılan madde olduğu düşünüldüğünde, eğitilmiş bomba köpeklerinin çok büyük ihtimalle bu maddeyi bulacakları gerçeğini kabul etmek gerekeceği, birinci patlama noktasındaki çöp tenekesinin köpeğe arattırılmış olması halinde patlayıcının bulunabileceği, birinci patlama noktasındaki patlayıcı, usulüne uygun bir aramayla bulunmuş olsaydı, derhal tedbirlerin gözden geçirilip sıkılaştırılabileceği, ikinci patlayıcıya karşı daha titiz bir arama yapılabileceği, kamera görüntüleri izlenerek birinci noktaya maddeyi bırakan şahsın hareketleri takip edilerek ikinci patlama noktasındaki patlayıcı konusu da deşifre edilerek olayın önlenebileceği belirtilerek ilgili polis memurları hakkında disiplin cezası verildiği,
-Olay esnasında görevli olan polis memurları hakkında miting alanının usulüne uygun aranmadığı gerekçesiyle görevini ihmal suretiyle kötüye kullanmak suçundan açılan kamu davasında … Asliye Ceza Mahkemesince verilen E:…, K:… sayılı kararda, dört polis memuru hakkında, sanıkların arama faaliyetinde bulundukları ana ait görüntüler izlendiğinde; sanıkların çöp poşetinin bulunduğu bölgeyi ve hemen yanında portakal suyu satımı yapan tezgahı, görevlerinin gerektirdiği önemi karşılayacak şekilde aramadıkları, yine görüntülerde çöp poşetinin bulunduğu alanın aranması ile ilgili bir özensizlik mevcut olduğunun tespit edildiği, ayrıca sanıkların arama yaptıkları yerlerin hemen yakınındaki çöp torbalarının memuriyet tecrübeleri gereği miting yapılacak alanda bulunmaması gerektiğini kendi savunmalarında da kabul ettikleri, dolayısıyla bu gerekliliği bilmelerine ve yanlarında eğitimli köpek bulunmasına karşın, sanıkların, birinci bombanın bırakıldığı çöp torbasını ve etrafını dikkat ve özen yükümlülüğünü tamamlayacak şekilde aramadıklarının mahkemece kabul edildiği, zira sanıkların üzerilerine düşen dikkat ve özenle birlikte ilgili yerleri aramaları durumunda, dosya konusu olaya sebep olan birinci bombayı patlamadan bulabilecekleri, bu durumda olayda asıl zararı doğuran ikinci bombanın patlamasının önüne geçilebileceği gibi söz konusu mitingin iptalini sağlayıp olayın yaşanmasının engellenebileceği değerlendirilerek sanıkların görevinde ihmal gösterdiği gerekçesiyle dört sanık hakkında görevi kötüye kullanma suçundan mahkumiyet kararı verilerek sanıklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği anlaşılmaktadır.
3- Arama esnasında miting alanı dışında bulunan ikinci bombanın, arama sonrasında miting alanına getirilmesine ilişkin yapılan incelemede;
Miting alanında bulunan çay tezgahı altında patlayan ikinci bombanın, arama yapılmadan önce miting alanına bitişik bulunan Farabi Anadolu İmam Hatip Lisesinin ön bahçesine poşet içerisinde saklandığı, söz konusu okulun ön bahçesinin aranmadığı, arama bittikten sonra bombanın miting alanına getirilen çay tezgahının altına konulduğu, 04/06/2015 tarihli Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Açık Hava Toplantısı Emniyet Tedbir Planına göre, Kışla Caddesi Üzeri İmam Hatip Lisesi Arka Giriş kapısı ve bahçesinin Emniyet’in sorumluluk alanında olduğunun belirtildiği, ilgili amirin söz konusu tedbir planından, lisenin arka bahçesinde tedbir alınması gerektiğini anladığı, bu sebeple ön bahçede tedbir aldırmadığı, Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun … tarih ve K:… sayılı soruşturma raporunda, görüntülerde miting alanın sağlıklı bir şekilde boşaltılmadığı, miting alanı ile binaların iç içe olmasına rağmen izole etmek için bariyer çekilmediği, miting alanına bitişik olan lise bahçesinde tedbir alınmasıyla ilgili öncesinde talimatlandırma yapılmadığı belirtilerek yetkili emniyet müdürünün kusurlu bulunduğunun tespit edildiği anlaşılmaktadır.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; bombaları yerleştiren şahsın, otele giriş yaptıktan sonra yetkililerce gerekli sorgulamalar yapılmadığından terör nitelikli kayıp şahıs olduğunun tespit edilemediği, miting öncesi arama yapılırken birinci bombanın bulunduğu alanın usulüne uygun bir şekilde, gerekli dikkat ve özenle aranmadığı, ikinci bombanın saklandığı miting alanının bitişiğinde bulunan okulun bahçesinde gerekli ve yeterli tedbir alınmadığı, ikinci bombanın bulunduğu yerin görev alanı dışında kaldığı kabul edilse dahi arama sonrasında bombanın rahatlıkla miting alanına getirilerek çay tezgahının altına konulduğu dikkate alındığında, miting alanına rahatlıkla her türlü patlayıcı, yanıcı, yakıcı aletle girilebildiği, dolayısıyla olayda gerekli ve etkili (işlevsel) kabul edilebilecek güvenlik tedbirlerinin alındığının kabulüne olanak bulunmadığı, … Asliye Ceza Mahkemesinin E:…, K:… sayılı kararı ile dört polis memuru hakkında görevlerinde ihmal gösterdikleri gerekçesiyle görevi kötüye kullanma suçundan mahkumiyet kararı verildiği, Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan soruşturma sonunda düzenlenen raporda, ilgili polis memurları ve amirleri hakkında cezai işlem uygulandığı, her ne kadar söz konusu disiplin cezalarının, İdare Mehkemelerince iptaline karar verilmiş olsa da bahse konu kararlarda uzman görüşü alınarak karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle iptal kararları verildiği, ayrıca idare tarafından kendi personelinin kusurlu bulunduğunun açıkça kabul edildiği; sonuç itibarıyla, görevli memurlarca önleyici tedbir aramalarının gerekli dikkat ve özen yükümlülüğüne uyulmaksızın gerçekleştirildiği ve güvenlik tedbirlerinin tam olarak yerine getirilmediği, bu haliyle olayın meydana gelmesinde idarenin açık ve bariz hizmet kusuru bulunduğu kanaatine varılmış olup, davacının uğramış olduğunu ileri sürdüğü maddi zararlarının 5233 sayılı Kanun kapsamında değil, idarenin hizmet kusuru esasına göre genel hükümler çerçevesinde karşılanması gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Bu itibarla, … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin temyize konu kararının maddi tazminata ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan, davacı …’ın dava dilekçesinde maddi tazminat kalemi olarak “efor kaybını” gösterdiği, İdare Mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu hazırlanan ve davacının talebiyle sınırlı olacak şekilde yalnızca efor kaybı zararını hesaplayan bilirkişi raporunun Dairemiz içtihatlarına da uygun bulunduğu anlaşılmakta olup, Bölge İdare Mahkemesince maddi zarara ilişkin incelemenin sadece bu kalem yönünden yapılması gerektiği açıktır.
Temyize konu kararın, manevi tazminata ilişkin kısmının incelenmesi:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın, manevi tazminata ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararında, uyuşmazlığın manevi tazminata ilişkin kısmının genel hükümler kapsamında sosyal risk ilkesi uyarınca karara bağlanması gerektiği gerekçesine yer verilmiş, ancak nihayetinde uyuşmazlığın davacıların manevi tazminat istemlerine ilişkin kısmının Dairemizce hizmet kusuru ilkesi çerçevesinde yapılan değerlendirmesinde de davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat tutarları makul ve hakkaniyete uygun bulunduğundan, kararın bu kısmında sonucu itibarıyla hukuki isabetsizlik görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz isteminin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, davalı idarenin temyiz isteminin REDDİNE,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının manevi tazminata ilişkin kısmının yukarıda belirtilen gerekçe ile ONANMASINA, davacı …’ın maddi tazminat istemine ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 08/02/2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.