Danıştay Kararı 10. Daire 2022/1784 E. 2023/2163 K. 25.04.2023 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2022/1784 E.  ,  2023/2163 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2022/1784
Karar No : 2023/2163

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …

TEMYİZ EDEN MÜDAHİL
(DAVALI YANINDA) : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …

KARŞI TARAF (DAVACILAR): 1- …
2- …
VEKİLLERİ: Av. …
Av. …
3- …
VEKİLİ: Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, davanın kabulüne ilişkin kısmına karşı davalı idare tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddine yönelik kısımının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

DAVANIN_KONUSU : Davacılar tarafından, …’in doğum sancılarının artması üzerine başvurduğu …Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesinde gerçekleştirilen normal doğum esnasında …’in omuz takılmasına bağlı olarak oksijensiz kalması neticesinde engelli hale geldiği iddiasıyla, davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığını ileri sürdükleri zararlarına karşılık …için tedavi giderleri kapsamında 50,00 TL ve sürekli iş göremezlik zararı nedeniyle 9.950,00 TL (miktar arttırımı ile 1.294.715,62 TL) maddi ve davacıların her biri için ayrı ayrı 70.000,00’er TL olmak üzere toplam 210.000,00 TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.

YARGILAMA SÜRECİ :
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulü, kısmen reddi ile 1.294.715,62 TL maddi tazminat ve her bir davacı için 40.000,00 TL olmak üzere toplam 120.000,00 TL manevi tazminatın davalı idarece davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin maddi ve manevi tazminat istemlerinin reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; davalı idarenin istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen kararın Danıştay Onuncu Dairesinin 17/06/2021 tarih ve E:2020/5607, K:2021/3442 sayılı kararı ile bozulması üzerine, bozma kararına uyularak verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı karar ile davalı idarenin istinaf başvurusu reddedilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından, bilirkişi raporunda meydana gelen zararın komplikasyon olduğu belirtildiğinden herhangi bir hizmet kusuru atfedilemeyeceği, hesaplamayı yapan bilirkişinin alanında uzman olmadığı ve hesaplamaya yönelik bilirkişi raporunun hatalı olduğu, doğumdan sonra hipotermi tedavisinin uygulanması halinde de davacının kurtulma ihtimali kesin olmadığından tazminat miktarı üzerinden indirim yapılması gerektiği, harçlardan muaf oldukları; davalı idare yanında müdahil tarafından, hizmet kusurunun kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarının uygulamalarından kaynaklandığı, Adli Tıp Kurumu raporu sadece kendisine kusur atfedilerek bu uzmanları koruyacak şekilde hazırlandığından hükme esas alınabilecek nitelikte olmadığı, çalıştığı yerde hipotermi tedavisini uygulayacağı bir teknoloji olmadığından elindeki kısıtlı imkanlar ile en iyi tedaviyi verdiği ve davacının nöbetleri geçerek stabil hale gelince sevk ettiği, davacının durumu stabil hale gelmeden sadece hipotermi tedavisinin uygulanması için sevk edilmesinin uygun olmayacağı, herhangi bir kusur atfedilecekse yeterli ekipmanı sağlamayan hastane idaresine kusur atfedilmesi gerektiği, literatüre göre bu tedavi uygulansa bile davacının kurtulma ihtimalinin kesin olmadığı, hatta %10 seviyelerinde olduğu, ayrıca idareye başvuru ve dava aşamalarında kendisine ihbar yapılmayarak adil yargılanma hakkı elinden alındığından kararın bozularak en başa döndürülmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI :Davacılar tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin 2. fıkrası uyarınca davalı idare yanında müdahilin duruşma istemi yerinde görülmeyerek ve dosya tekemmül ettiğinden davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin ve davalı idare yanında müdahilin temyiz istemlerinin REDDİNE,
2. Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin … İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyize konu davanın kabulüne ilişkin kısmına karşı davalı idare tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddine yönelik kısımının ONANMASINA,
3. Temyiz yargılama giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına, artan posta ücretinin yatıranlara iadesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de… Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine, 25/04/2023 tarihinde esas yönünden oy birliği, gerekçe yönünden oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Dava; davacılar tarafından, ….’in doğum sancılarının artması üzerine başvurduğu … Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesinde gerçekleştirilen normal doğum esnasında …’in omuz takılmasına bağlı olarak oksijensiz kalması neticesinde engelli hale geldiği iddiasıyla, davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığını ileri sürdükleri maddi ve manevi zararların tazmini istemiyle açılmıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden, …’in 21/07/2012 tarihinde doğum sancılarının artması üzerine …Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesine başvurduğu, 22/07/2012 tarihinde doğum masasına alındığı, bebeğin baş doğumunu takiben omuzlarının doğmadığı, nöbetçi ebelerin müdahalesine rağmen doğum gerçekleşmeyince nöbetçi doktorlar nezaretinde doğumun gerçekleştirildiği, uzun süren ve zor gerçekleşen doğumun ardından yeni doğan ilk müdahalesinin nöbetçi anestezi ve çocuk doktoru tarafından yapıldığı, bebeğin doğar doğmaz ağlamadığı, kalp atımı ve solunumunun olmadığı, bebeğe doğumhanede yaklaşık yarım saat kadar müdahalede bulunulduğu, müdahale sonrası kalp atımının geldiği, bebeğin ilk muayene ve tedavisinin ardından yeni doğan yoğun bakım ünitesine yatırıldığı, genel durumu kötü olan bebeğe beyin soğutma tedavisinin uygulanmak istendiği, ancak doğumun üzerinden 24 saat geçmiş olması nedeniyle bu tedavi için geç kalındığı, bebeğin cerrahi girişim amacıyla ileri bir sağlık merkezine sevk edilmesinin planlandığı, 23/07/2012 tarihinde bebek ve annenin taburcu edildiği, bebeğin doğumundan sonra çeşitli sağlık kuruluşlarında tedavi sürecinin yürütüldüğü, ancak bebekte bilişsel gelişmede gerilik, epilepsi gibi sağlık sorunlarının söz konusu olduğu görülmektedir.
Uyuşmazlığın çözümü için Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulundan alınan … tarih ve …karar numaralı raporda özetle, “söz konusu bulgularla kişiye normal doğum yaptırılmasının doğru bir yaklaşım olduğu, küçükte saptanan brakial pleksus lezyonunun normal doğum eylemi sırasında tüm özenin gösterildiği durumlarda dahi bebeğin vajinal yoldan çıkartılması sırasındaki manevralara bağlı olarak görülebildiği ve öngörülemeyen ve önlenemeyen bir komplikasyon olarak nitelendirildiği, mevcut tıbbi evraklarda asfiktik doğan küçüğün doğum sonrası saturasyonuna ve kan gazına ait kayıtların bulunmadığı, küçüğün doğumdan 24 saat sonra ileri bir sağlık kuruluşuna sevk edildiğinin anlaşıldığı, asfiktik doğan bebekte doğumdan sonra hipotermi tedavisinin uygulanmasının gerektiğinin tıbben bilindiği, mevcut tıbbi evrakta hitopermi uygulaması yapıldığına dair kayıt bulunmadığından cihetle hipoksik iskemik ensefalopati tablosunda hipotermi tedavisi uygulamayan ilgili çocuk sağlığı ve hastalıkları hekiminin uygulamasının tıp kurallarına uygun olmadığı” yönünde görüş bildirilmiş; Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 3. İhtisas Kurulunun … tarih ve .. karar numaralı raporunda da davacının %100 oranında meslekte çalışma gücü kaybının bulunduğu belirtilmiştir.
Davalı idare yanında müdahil tarafından da, oksijensiz olarak doğan küçüğe hipotermi tedavisini uygulayacağı teknik imkanları olmadığı, doğumdan sonra yapılan müdahale ile tekrar hayata dönen davacı küçüğün kasılma ve nöbetlerinin olduğu ve bu şekilde sevk edilmesi uygun olmadığından stabil hale gelene kadar elindeki imkanlar ile manuel olarak soğutma işlemi uygulamaya çalıştığı, bu nedenle herhangi bir uygulama hatası veya kusurunun bulunmadığı belirtilmiştir.
Her ne kadar, Adli Tıp Kurumu raporunda hipotermi tedavisi uygulamayan davalı idare yanında müdahile kusur atfedilmiş olsa da; davalı idareye bağlı sağlık kurumunda anılan tedaviyi uygulamaya yönelik teknik imkansızlık bulunduğu ve davalı idare yanında müdahilin elindeki imkanlar ile bu tedaviyi uygulamaya çalıştığı göz önünde bulundurulduğunda, meydana gelen zararın davalı idare yanında müdahilin tıbbi uygulamaya yönelik kusuru ile değil de davalı idarenin organizasyon kusuru neticesinde meydana geldiği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki karara karşı davalı idare tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen gerekçe ile reddedilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Bu itibarla, davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararına karşı davalı idare tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddine yönelik Bölge İdare Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen gerekçe ile onanması gerektiği oyuyla Daire kararına gerekçesi yönünden katılmıyorum. 25/04/2023