Danıştay Kararı 10. Daire 2022/1150 E. 2023/140 K. 17.01.2023 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2022/1150 E.  ,  2023/140 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2022/1150
Karar No : 2023/140

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR): 1- Kendi adlarına asaleten; … ve
… adına velayeten … ve …
2- … (…)
3- …
4- …
5- …
6- …
7- …
8- …
VEKİLLERİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı / …
VEKİLİ : 1. Hukuk Müş. Yrd. V. …

İSTEMİN_KONUSU :… Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından; yakınları …’nın Şırnak ili, Cizre ilçesinde 04-12/09/2015 tarihleri arasında ilan edilen sokağa çıkma yasağı sürecinde meydana gelen olaylar nedeniyle 06/09/2015 tarihinde evinin avlusunda bulunduğu esnada nereden ve kimden geldiği belli olmayan kurşunla vurularak hayatını kaybetmesi olayında idarenin kusurlu/kusursuz sorumluluğunun bulunduğundan bahisle, meydana gelen zararlara karşılık olarak müteveffanın annesi … için 20.000.00 TL (miktar artırımı ile 56.725,09 TL) maddi, 150.000,00 TL manevi, babası … için 20.000.00 TL (miktar artırımı ile 37.439,73 TL) maddi, 150.000,00 TL manevi tazminat ile diğer davacılar olan müteveffanın kardeşleri için ayrı ayrı 20.000,00 TL maddi, 40.000,00 TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacılar yakınının hayatını kaybetmesine neden olan olay ile idari faaliyet arasında illiyet bağı kurulamadığından davalı idarenin olayda hizmet kusuru ya da kusursuz sorumluluğunun bulunmadığı, bununla birlikte, bölgedeki terör olayları ile sürdürülen operasyonel faaliyetler esnasında meydana gelen olayın, terör veya terörle mücadele faaliyeti neticesinde oluştuğundan davacıların uğradığı maddi ve manevi zararların “sosyal risk” ilkesi kapsamında karşılanması gerektiği; maddi tazminat istemleri yönünden, hükme esas alınabilecek nitelikte bulunan 27/06/2019 tarihli bilirkişi raporunda, davacılardan anne … için 56.725,09 TL, baba … için 37.439,73 TL destekten yoksun kalma tazminatı hesaplandığı, davacı kardeşlerin ise destekten yoksun kalma zararlarının olmadığının tespit edildiği, davacılardan … hakkında “Silahlı Terör Örgütü Kurma, Yönetme veya Üye Olma” suçundan fezleke düzenlenmiş ise de herhangi bir dava açılmadığı, bu nedenle adı geçen davacının terörle irtibatlı / iltisaklı olarak değerlendirilemeyeceği, davacılardan …’nın ise “Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma” suçu nedeniyle yargılandığı … Ağır Ceza Mahkemesinin E:… sayılı esasına kayıtlı davada delil yetersizliği nedeniyle beraat etmesine karşın, söz konusu davada hazırlanan fezleke ve iddianamenin incelenmesinden adı geçen davacının terör örgütüyle irtibatlı ve iltisaklı olduğu kanaatine varıldığı, bu nedenle davacılardan baba …’nın kızının hayatını kaybetmesi nedeniyle ortaya çıkan zararlarına ilişkin maddi ve manevi tazminat talebinin sosyal risk ilkesi kapsamında karşılanamayacağı gerekçesiyle davacılardan …’nın maddi tazminat isteminin kabulü ile 56.725,09 TL maddi tazminatın 20.000,00 TL’sinin dava tarihi olan 17/10/2016 tarihinden, kalan 36.725,09 TL’sinin ise miktar artırım dilekçesinin davalı idareye ilk tebliğ tarihi olan 19/09/2019 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine; manevi tazminat istemleri yönünden, davacılardan baba …’nın terör örgütü ile irtibatlı ve iltisaklı olduğu gerekçesiyle manevi tazminat isteminin reddine, diğer davacıların manevi tazminat istemleri yönünden, manevi zararı doğuran olayın oluş şekli itibarıyla toplumda yarattığı infial, olayın etkisi ve niteliği, zarar gören davacılar ile hayatını kaybeden kişi arasındaki yakınlık ilişkisi de dikkate alındığında, davacıların manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulü ile davacılardan anne … için 40.000,00 TL, diğer davacı kardeşlerden her biri için ayrı ayrı olmak üzere 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihi olan 17/10/2016 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; uyuşmazlığın maddi tazminat istemine ilişkin kısmının sosyal riskin terör olayları için yasalaşmış hali kabul edilen 5233 sayılı Kanun kapsamında, manevi tazminat istemine ilişkin kısmının ise genel hükümler kapsamında sosyal risk ilkesi gereğince karara bağlanması gerektiği; istinafa konu kararın, … lehine hükmedilen maddi tazminata ilişkin kısmına yönelik davalı idarenin istinaf başvurusu kısmen kabulü ile 5235 sayılı Kanun ve Uygulama Yönetmeliği ile Danıştay ve Anayasa Mahkemesi’nin içtihatları gereğince davacıların idareye yaptıkları 20/06/2016 tarihli başvurunun zımnen reddine yönelik son işlem tarihinin tekabül ettiği 2016 yılının ikinci dönemi için geçerli hesap cetveline göre 32.640,65 TL’nin vefat edenin mirasçılarından olan anne …’ya miras hissesi (1/2 miras payı) oranında ödenmesine ve fazlaya ilişkin maddi tazminat isteminin reddine; istinafa konu kararın, davacılardan …’nın maddi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmına yönelik davacının istinaf başvurusu yönünden, davacı hakkında ”Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma” suçundan açılan ceza davasında, … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla beraatine karar verildiği, karara karşı yapılan istinaf başvurusunun … Bölge Adliye Mahkemesi … Ceza Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile reddedilerek kararın 16/10/2020 tarihinde kesinleştiğinin anlaşıldığı ve adı geçen davacının 5233 sayılı Kanun’un 2/2. maddesi gereğince kapsam dışında tutulmasını gerektirecek hallerin bulunduğu hususunda dava dosyasında başkaca bir bilgi de bulunmadığı gerekçesiyle adı geçen davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile 5233 sayılı Kanun’da öngörülen tanım ve sınırlandırmalar doğrultusunda vefat edenin mirasçılarından olan davacılardan baba …’ya 2016 yılının ikinci dönemi için geçerli olan hesap cetveline göre 32.640,65 TL’nin miras hissesi (1/2 miras payı) oranında ödenmesine ve fazlaya ilişkin maddi tazminat isteminin reddine; istinafa konu kararın, …dışındaki diğer davacıların maddi tazminat taleplerinin reddine ilişkin kısmına karşı istinaf isteminde bulunulmadığından bu kısmın incelenemeyeceğine; istinafa konu kararın, davacılardan …’nın manevi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmı yönünden, davacının istinaf isteminin kısmen kabulü ile davalı idarenin sosyal risk ilkesi uyarınca davacı baba …’ya 40.000,00 TL manevi tazminat ödemesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine; istinafa konu kararın, baba … dışındaki diğer davacıların manevi tazminat istemine ilişkin kısmına ve manevi tazminata faiz işletilmemesine ilişkin kısmına yönelik tarafların istinaf başvurularının reddine; davalı idarenin harç tutarına yönelik istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI :Davacılar tarafından, genel hükümlere göre başvuruda bulunulduğu, buna göre hizmet kusuru ve kusursuz sorumluluk yönünden değerlendirme yapılması gerektiği, dava konusu olayda idarenin ağır hizmet kusurunun bulunduğu, takdir edilen manevi tazminat miktarının düşük olduğu ileri sürülmektedir. Davalı idare tarafından, temyize konu kararın hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN_SAVUNMALARI : Taraflarca savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Bölge İdare Mahkemesi kararının kısmen onanması, kısmen bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
A-) Temyize konu kararın, davacıların maddi ve manevi tazminat istemlerinin esasına yönelik kısmı ile baba … dışındaki davacılar lehine hükmedilen manevi tazminata dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine yönelik istinaf istemlerinin reddine ilişkin kısmının incelenmesi:
İdare ve vergi Mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Her ne kadar temyize konu kararın hüküm fıkrasının 5. maddesinde, manevi tazminat istemleri İdare Mahkemesince kısmen kabul edilip kısmen reddedilen davacılar arasında anne …’ya yer verilmemiş ise de, aynı kararın gerekçe kısmında “istinafa konu kararın (baba … dışındaki) diğer davacıların manevi tazminat istemine ilişkin kısmına” yönelik tarafların istinaf başvurularının reddedildiği belirtildiğinden; anne …’nın isminin hüküm fıkrasında sehven yazılmadığı ve İdare Mahkemesi kararının adı geçen davacının manevi tazminat istemine ilişkin kısmına yönelik istinaf istemlerinin de reddedildiği sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, temyizen incelenen kararın anılan kısmı usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
B-) Temyize konu kararın, anne … ve baba … lehine hükmedilen maddi tazminatın faizine ve davacılardan … lehine hükmedilen manevi tazminatın faizine ilişkin kısmının incelenmesi:
Faiz; en basit biçimiyle, idarenin tazmin borcu bağlamında; kişilerin, idarenin eylem ve/veya işlemlerinden dolayı uğradıkları zararların giderilmesi istemiyle başvurmalarına karşın, idarenin zararı kendiliğinden ödemeyip, yargı kararıyla tazminata mahkûm edilmesi sonucunda, temerrüde düştüğü tarihten tazminatı ödediği tarihe kadar geçen süre için 3095 sayılı Kanun’a göre hesaplanacak tutarı ifade etmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun, uyuşmazlığa ilişkin ön karar başvurusunda bulunulduğu tarihteki haliyle 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği; bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabileceği kuralı yer almaktadır.
Anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibarıyla yasal faiz uygulanması, Danıştay’ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Taleple bağlılık ilkesi” başlıklı 26. maddesinin 1. fıkrasında, “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” kuralı yer almıştır. Anılan hükümde usul hukuku kuralı olan taleple bağlılık ilkesi düzenlenmiştir. Söz konusu ilke uyarınca hakimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği, duruma göre talep sonucundan daha azına karar verebileceği açıktır. Ayrıca söz konusu Kanun hükmü, emredici hüküm olduğundan mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.
Uyuşmazlıkta, davacılar tarafından, dava dilekçesinde faiz isteminde bulunulmuş, ancak tarih belirtilmemiştir. Davacıların dava dilekçesinde faiz talebi olmasına rağmen Bölge İdare Mahkemesince, hükmedilen tazminata faiz işletilmemiştir.
Buna göre, Mahkemece, davacılar … ve … lehine hükmedilen maddi tazminat tutarına, taleple bağlılık ilkesi gereği dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerekirken, faize ilişkin hüküm kurulmamasında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Ayrıca, Bölge İdare Mahkemesince, kararın gerekçe kısmında davacılardan … lehine hükmedilen manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ödenmesi gerektiğinin belirtilmesine karşın, hüküm fıkrasında faize ilişkin hüküm kurulmadığı görülmekte olup, karardaki çelişkinin giderilerek davacılardan … lehine hükmedilen manevi tazminata dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerektiğinden, Mahkeme kararında bu yönden de hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz istemlerinin KISMEN KABULÜ, KISMEN REDDİNE; davalı idarenin temyiz isteminin REDDİNE,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; davacıların maddi ve manevi tazminat istemlerinin esasına yönelik kısmı ile baba … dışındaki davacılar lehine hükmedilen manevi tazminata dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine yönelik istinaf istemlerinin reddine ilişkin kısmının ONANMASINA, anne … ve baba … lehine hükmedilen maddi tazminatın faizine ve davacılardan … lehine hükmedilen manevi tazminatın faizine ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Bozulan kısımlar hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 17/01/2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.