Danıştay Kararı 10. Daire 2021/7800 E. 2023/198 K. 18.01.2023 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2021/7800 E.  ,  2023/198 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2021/7800
Karar No : 2023/198

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- …
2- …
VEKİLLERİ : Av. …
TEMYİZ EDEN (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı
VEKİLİ : …
2- … Valiliği
VEKİLİ : Av. …

İSTEMLERİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının, taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem:11/05/2013 tarihinde, Hatay ili, Reyhanlı ilçesinde meydana gelen patlamalarda hayatını kaybeden …’nın annesi … ve babası … tarafından, 5233 sayılı Kanun kapsamında imzaladıkları sulhnamenin gabin sebebiyle iptali ve İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesi gereğince davacı anne ve baba için ayrı ayrı 1.000,00 TL (miktar artırımı ile anne için 81.230,99 TL, baba için 18.409,54 TL) maddi, 125.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; olayda idarelerin hizmet kusurlarının bulunduğu, maddi tazminat yönünden; yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen hesap raporunda annenin 81.230,99 TL, babanın ise 18.409,54 TL maddi zararının bulunduğunun belirtildiği gerekçesiyle, anılan tutarların 1.000,00’er TL’lik kısımlarının idareye başvuru tarihinden, kalan kısımlarının ise miktar artırım dilekçesinin davalı idarelere tebliğ tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin maddi tazminat istemlerinin reddine, manevi tazminat yönünden; olay nedeniyle uğradıkları manevi zarara karşılık takdiren davacıların her biri için ayrı ayrı 40.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat istemlerinin reddine, sulhnamenin iptali istemi yönünden; sulhnamenin imzalandığı 25/06/2013 tarihinden itibaren en geç 60 gün içerisinde dava açılması veya aynı süre içerisinde 2577 sayılı Kanunun 11. maddesi uyarınca idareye başvurularak başvuru üzerine tesis edilecek işlemin neticesine göre işlemin tebliğinden itibaren kalan dava açma süresi içerisinde dava açılması gerekirken, 06/12/2013 tarihinde yapılan ve sulhnamenin iptali istemi yönünden dava açma süresini canlandırma olanağı bulunmayan başvurunun reddi üzerine 13/01/2014 tarihinde açılan davanın, sulhnamenin iptali istemine ilişkin kısmının süre aşımı nedeniyle esasının incelenme olanağının bulunmadığı gerekçesiyle, iptal isteminin süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; İdare Mahkemesi kararının, işlemin iptali istemi ile manevi tazminata ilişkin kısımları yönünden davacıların istinaf başvurularının reddi ile davalı idarelerin istinaf başvurularının kısmen reddine; davalı idarelerinin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile İdare Mahkemesi kararının maddi tazminata ilişkin kısmının kaldırılmasına, 25/06/2013 tarihinde imzalanan sulhnameye karşı 60 gün içinde dava açılması veya idareye başvurulması gerekirken, 06/12/2013 tarihli dilekçe ile yapılan başvurunun reddi üzerine açılan davanın esasının incelenme olanağının bulunmadığı gerekçesiyle, maddi tazminat yönünden davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davacılar tarafından, hükmedilen manevi tazminat tutarlarının yetersiz olduğu, sulhnamenin iptali istemi ile maddi tazminat istemlerinin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin hatalı olduğu iddialarıyla kararın aleyhlerine olan kısımlarının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı … Bakanlığı tarafından, manevi tazminatın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu, davanın tümden reddedilmesi gerektiği iddialarıyla kararın aleyhlerine olan kısımlarının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı … Valiliği tarafından, manevi tazminata ilişkin kısım yönünden sorumlulukları bulunmadığından kendileri açısından davanın reddine karar verilmesi gerektiği iddialarıyla kararın aleyhlerine olan kısımlarının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN_SAVUNMALARI : Davalı idareler tarafından davacıların temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Davacılar tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının, davacı …’ya ilişkin kısmının ve davacı …’nın maddi tazminat istemine yönelik kısmının bozulması, diğer kısımlarının aynen onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden davacıların yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
11/05/2013 tarihinde, Hatay ili, Reyhanlı ilçesinde meydana gelen patlamalarda davacıların kızı … hayatını kaybetmiştir.
… tarih ve … sayılı sulhname ile olay nedeniyle uğradıkları maddi zararlara karşılık 5233 sayılı Kanun kapsamında 25.842,95 TL maddi tazminatın davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
Ardından, davacılar tarafından 06/12/2013 tarihli dilekçe ile, 5233 sayılı Kanun kapsamında düzenlenerek imzalanmış olan sulhnamenin gabin sebebiyle iptali ile İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesi gereğince maddi ve manevi tazminat ödenmesi istemiyle idareye yapılan başvurunun Hatay Valiliği’nin … tarih ve … sayılı işlemiyle reddi üzerine, başvuru dilekçesiyle aynı istemi barındıran dava dilekçesiyle, 13/01/2014 tarihinde bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdarenin kusura dayalı ya da kusursuz sorumluluğu yanında, Anayasanın öngördüğü sosyal hukuk devleti anlayışına uygun olarak ve bu temel üzerinden, kolektif sorumluluk anlayışı çerçevesinde bilimsel ve yargısal içtihatlar ile sosyal risk ilkesi geliştirilmiştir.
Öte yandan; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik” başlıklı 26. maddesinin 1. fıkrasında, “Dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar; gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verilir. Dört ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise, varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır.” hükmü; 2. fıkrasında, “Yalnız öleni ilgilendiren davalara ait dilekçeler iptal edilir.
” hükmü yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
A) Bölge İdare Mahkemesi Kararının, Davacı …’ya İlişkin Kısmı Yönünden İncelenmesi:
Dava dosyasının incelenmesinden; … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, taraflarca temyizen incelenerek bozulmasının talep edildiği, ancak UYAP sisteminden alınan nüfus kayıt örneğine göre davacı …’nın 27/01/2020 tarihinde vefat ettiği anlaşılmaktadır.
2577 sayılı Kanun’un 26. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “Yalnız öleni ilgilendiren davalara ait dilekçeler iptal edilir.” hükmünden kastedilen; münhasıran ölenin şahsına sıkı sıkıya bağlı olan, başkalarına devir ve temliki veya miras yoluyla intikali mümkün olmayan haklarla ilgili davalardır. Bunun dışında, Türk Medeni Kanunu hükümleri uyarınca, ölene ait bulunan bütün haklar, mallar ve borçlar mirasçılara geçeceğinden, açılmış bulunan bu tür davaları ölenin mirasçılarının takip etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu durumda; İdare Mahkemesince, adı geçen davacının vefat etmiş olduğu ve uyuşmazlığın yalnız öleni ilgilendiren bir dava niteliğinde bulunmadığı gözetilerek, 2577 sayılı Kanun’un 26. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davayı takip hakkı kendisine geçen mirasçıların başvurmasına kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekmektedir.
B) Bölge İdare Mahkemesi Kararının, Davacı …’nın Maddi Tazminat İsteminin Süre Aşımı Nedeniyle Reddine İlişkin Kısmı ile İdare Mahkemesi Kararının Davacı …’nın Sulhnamenin İptali İsteminin Süre Aşımı Nedeniyle Reddi Yolundaki Kısmına Yönelik Davacı …’nın İstinaf Başvurusunun Reddine İlişkin Kısımlarının İncelenmesi:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın anılan kısımları usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
C) Bölge İdare Mahkemesi Kararının, İdare Mahkemesi Kararının Davacı …’nın Manevi Tazminat İsteminin Kısmen Kabulü, Kısmen Reddi Yolundaki Kısmına Yönelik Tarafların İstinaf Başvurularının Reddine İlişkin Kısmının İncelenmesi:
Terör eylemi sonucu maddi bir zararın ortaya çıkması durumunda, öncelikle söz konusu olayın meydana gelmesinde idarelere atfı kabil bir hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk hallerinin bulunup bulunmadığının araştırılması, idarenin gerek hizmet kusuru gerekse kusursuz sorumluluk hallerinin olayda bulunmaması durumunda 5233 sayılı Kanun kapsamında gerekli inceleme ve araştırma yapılarak karar verilmesi gerekmektedir.
Bölge İdare Mahkemesince, İdare Mahkemesi kararının olayda hizmet kusuru bulunduğu gerekçesiyle davacı … lehine manevi tazminata hükmedilmesine ilişkin kısmına yönelik tarafların istinaf başvurularının reddine karar verilmiş ise de; 11/05/2013 tarihinde Reyhanlı’da meydana gelen patlamaların bir terör eylemi olduğu ve olayda idarelerin hizmet kusurunun bulunmadığı, davacının manevi tazminat isteminin sosyal risk ilkesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, bu yönüyle Bölge İdare Mahkemesi kararının belirtilen kısmının hukuka aykırı olduğu görülmüş, ancak nihayetinde, Dairemizce sosyal risk ilkesi çerçevesinde yapılan değerlendirmede de hükmedilen manevi tazminat tutarı makul ve hakkaniyete uygun bulunduğundan, kararın bu kısmında sonucu itibarıyla hukuki isabetsizlik görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının;
A) Davacı …’ya ilişkin kısmının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 26. maddesinin 1. fıkrası hükmünün uygulanmasını teminen BOZULMASINA,
B) Davacı …’nın maddi tazminat isteminin süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin kısmı ile İdare Mahkemesi kararının davacı …’nın sulhnamenin iptali isteminin süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki kısmına yönelik davacı …’nın istinaf başvurusunun reddine ilişkin kısımlarının ONANMASINA,
C) İdare Mahkemesi kararının davacı …’nın manevi tazminat isteminin kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki kısmına yönelik tarafların istinaf başvurularının reddine ilişkin kısmının yukarıda belirtilen gerekçe ile ONANMASINA,
3. Kullanılmayan … TL yürütmeyi durdurma harcının istemleri hâlinde davacılara iadesine,
4. Bozulan kısımlar hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 18/01/2023 tarihinde, oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X)-KARŞI OY :
Dava; 11/05/2013 tarihinde Hatay ili, Reyhanlı ilçesi’nde meydana gelen patlamalar sonucunda hayatını kaybeden …’nın annesi ve babası olan davacılar tarafından, 5233 sayılı Kanun’a göre düzenlenmiş olan sulhnamenin gabin sebebiyle iptali ve İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesi gereğince davacı anne ve baba için ayrı ayrı 1.000,00 TL (miktar artırımı ile anne için 81.230,99 TL, baba için 18.409,54 TL) maddi, 50.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Anayasanın 125. maddesinde; idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları ödemekle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; 11/05/2013 tarihinde Hatay ili, Reyhanlı ilçesi’nde bomba yüklü araçlarla gerçekleştirilen ve davacıların yakınının da aralarında bulunduğu 55 kişinin hayatını kaybettiği iki ayrı patlama sonrasında İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliğince düzenlenen … tarih ve … sayılı ön inceleme raporunda, “olay tarihindeki … İl Emniyet Müdürü, … İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü ile Müdür Yardımcısı ve … İlçe Emniyet Müdürü’nün görevlerini ihmal etmeleri sonucunda Reyhanlı İlçesi’nde meydana gelen iki ayrı patlamada hizmetin kötü işlemesi sonucu ağır hizmet kusuru bulunduğu, bunun etkili bir ceza soruşturmasını gerektirdiği ve bu kişiler hakkında soruşturma izni verilmesi gerektiği”nin belirtildiği; söz konusu Rapor üzerine Hatay Valiliği İl İdare Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile; “5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 257. maddesinin 2. fıkrası kapsamında görevlerinin gereğini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek kişilerin mağduriyetine ve kamunun zararına neden olan kamu görevlileri hakkında 4483 sayılı Kanun’un 6. maddesi uyarınca soruşturma izni verilmesine” karar verildiği; …Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturmalar kapsamında hazırlanan iddianameler üzerine, olayda ihmali bulunduğu iddia edilen kamu görevlileri hakkında “görevi ihmal” suçu kapsamında … Asliye Ceza Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında birleştirilerek yürütülen ceza yargılamasında verilen (UYAP ortamında erişilen) … tarih ve K:… sayılı kararda; “olay tarihinde …İl Emniyet Müdürü olan …’nin, Reyhanlı İlçesi’nde meydana gelen patlamalar öncesinde gelen istihbari bilgilerin değerlendirilmesi, gerekli önlemlerin zamanında alınması ve çalışmaların tam ve zamanında yapılması konusunda ihmalinin bulunduğu; olay tarihinde … İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü olan …’nin, Terörle Mücadele Dairesi Başkanlığı Merkez ve İI Birimleri Kuruluş, Görev ve Çalışma Yönetmeliği’nin 68. maddesinde il terörle mücadele şube müdürlüklerine verilen görevlerin yerine getirilmesinde ihmalinin bulunduğu; olay tarihinde Reyhanlı İlçe Emniyet Müdürü olan …’nin ise, EBYS (Elektronik Belge Yönetim Sistemi) kanalıyla evrak akışının sağlanmasında, söz konusu patlamanın meydana gelmesi öncesinde alınabilecek normal tedbirlerin alınmasında ve İlçe giriş çıkışlarında rutin uygulamaların ve kontrollerin yapılmasında ihmalinin bulunduğu tespit edilerek, sanıkların sabit görülen görevi ihmal suçları nedeniyle ayrı ayrı 8 ay 10’ar gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve verilen hapis cezalarının Türk Ceza Kanunu’nun 51. maddesi gereğince ertelenmesine” karar verildiği; anılan karara karşı yapılan istinaf başvuruları, … Bölge Adliye Mahkemesi … Ceza Dairesinin E:… sayılı dosyasında incelenmekteyken verilen … tarih ve K:… sayılı kararla, dosyada bulunan eksikliklerin tamamlanmasından sonra istinaf incelemesi yapılmak üzere yeniden Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesini teminen dosyanın Mahkemesine tevdiine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Buna göre, 11/05/2013 tarihinde Hatay ili, Reyhanlı ilçesi’nde meydana gelen patlamaların birer terör eylemi olduğu açık olmakla birlikte, eylemin gerçekleşmesinde hizmet kusuru bulunduğunun, idarenin kendi müfettişince hazırlanan ön inceleme raporu, Hatay Valiliği İl İdare Kurulunun soruşturma izni verilmesine ilişkin kararı, Cumhuriyet Savcılığınca hazırlanmış olan iddianameler ve ilgili kamu görevlileri hakkında yürütülen ceza yargılaması sonucu verilen karar ile ortaya konulduğu görülmektedir.
Bu itibarla; söz konusu patlamalar nedeniyle zarar görenler tarafından açılan tam yargı davalarına konu tazminat istemlerinin, 5233 sayılı Kanun, bu Kanun’a dayanılarak hazırlanmış olan Yönetmelik ve sosyal risk ilkesi kapsamında değil, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedeni olan hizmet kusuru ilkesi gereğince karşılanması gerektiğinden, temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının, davacı … ‘ya ilişkin kısmının yanı sıra davacı … ‘nın maddi tazminat istemine yönelik kısmının da bozulması, diğer kısımlarının aynen onanması gerektiği oyuyla aksi yöndeki Daire kararına katılmıyorum.