Danıştay Kararı 10. Daire 2021/7794 E. 2023/155 K. 17.01.2023 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2021/7794 E.  ,  2023/155 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2021/7794
Karar No : 2023/155

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR): 1) …’a velayeten kendilerine
asaleten … ve …,
2) … (müteveffa)
3) …
4) …(…)
VEKİLİ : Av. …

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı / …
VEKİLİ : 1. Huk. Müş. Yrd. V. …

İSTEMİN KONUSU: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından, Diyarbakır ili, Yenişehir ilçesi İstasyon meydanında 05/06/2015 tarihinde düzenlenen seçim mitinginde meydana gelen bombalı saldırı neticesinde davacılardan …’ın yaralanarak uzuv kaybına uğramasında miting alanının güvenliğinden sorumlu olan davalı idarenin gerekli ve yeterli ölçüde güvenlik tedbiri almayarak hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek davacılardan … için 1.000,00 TL (miktar artırım dilekçesi ile 257.143,53 TL) maddi tazminat ile 75.000,00 TL manevi tazminat, diğer davacılar …, … (…), …, … ve … için ayrı ayrı 50.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; miting alanında meydana gelen iki patlamada da idarenin kamu hizmetinin kuruluşu ve özellikle işleyişinde hizmet kusurunun bulunduğu ve bu kusurun ağır hizmet kusuru niteliğinde olduğu sonucuna varıldığı, …’ın maddi tazminat istemine ilişkin olarak Mahkemelerince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonrasında dava dosyasına sunulan, %43 iş göremezlik oranına göre …’a ödenmesi gereken iş göremezlik tazminatının 257.143,53 TL olarak hesaplandığı, bilirkişi raporu ile miktar artırım dilekçesi doğrultusunda … için 257.143,53 TL maddi tazminat isteminin kabulü ile maddi tazminatın 1.000,00 TL’sine davalı idareye başvuru tarihi olan 07/08/2015 tarihinden, 256.143,53 TL’sine ise miktar artırım dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği 27/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine; manevi tazminat isteminin kısmen kabulüyle takdiren … için 50.000,00 TL, … için 20.000,00 TL, … ve … (…) için ayrı ayrı 10.000,00 TL olmak üzere toplam 110.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 07/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat istemlerinin reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İdare Mahkemesi kararının kabule ilişkin kısmına karşı davalı idare tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine, … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; 05/06/2015 tarihinde Diyarbakır ilinde gerçekleştirilen, … Partisi (…) mitinginde meydana gelen patlamanın bir terör eylemi olduğu, olaydan önce yetkili makamlara herhangi bir ihbarın veya istihbari bir bilginin iletilmediği, olumsuz bir durumun yaşanmaması için miting öncesinde Diyarbakır Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü’nün 04/06/2015 tarih ve Açık Hava Toplantısı Emniyet Tedbiri konulu yazısı ile Bomba İmha Şube Müdürlüğü’ne ”miting alanı ve çevresi ile diğer uygun görülen noktalarda gerekli çalışmaları yaparak tutanağa bağlamak” görevinin verildiği ve emniyet birimlerince usule uygun verilen talimatlar ile miting alanı ve çevresinin gerek eğitimli köpekler gerekse de emniyet personelince aramaların yapıldığı, emniyet personeli hakkında verilen disiplin cezasının yargı kararlarıyla iptal edildiği, olaya sebebiyet veren patlayıcı maddenin terör örgütü mensubunca yerleştirilmesi fiilinin belli bir aldatma kabiliyeti içerdiği ve esaslı bir kamufleyle donatıldığı hususu da dikkate alındığında ihbarsız olarak yapılan arama faaliyetinde idareye yüklenecek atfı kabil bir kusurun bulunmadığının anlaşıldığı, davacının maddi tazminat istemine ilişkin uyuşmazlığın sosyal riskin terör olayları için yasalaşmış hali kabul edilen 5233 sayılı Kanun kapsamında yapılan tanım ve sınırlandırmalar çerçevesinde, manevi tazminat istemine ilişkin uyuşmazlığın ise genel hükümler kapsamında karara bağlanması gerektiği, istinafa konu kararın maddi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısma yönelik olarak; davalı idarenin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, kısmen reddine, 5233 sayılı Kanun gereğince maluliyet durumuna göre davacılardan …’ın 11.190,94 TL maddi zararının, zarar hesabının güncel tarihli olması nedeniyle dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idarece …’a ödenmesine, bu miktarı aşan maddi tazminat isteminin reddine; davacılardan …’ın toplumun bütününe yönelik gerçekleştirilen terör eylemi sonucu yaralanması neticesinde davacıların yaşadığı elem ve ızdırap nedeniyle maruz kaldığı özel ve olağanüstü nitelikteki manevi zararının sosyal risk ilkesi gereğince karşılanması gerektiği, zarara yol açan olayın oluş şekli, davalı idarenin hizmet kusurunun bulunmaması ve …’ın olay sonucu vücudunda meydana gelen yaralanmanın ağırlık derecesi birlikte değerlendirildiğinde, idare mahkemesince hükmedilen manevi tazminatın yüksek belirlendiği, manevi tazminatın amaç ve niteliği dikkate alındığında, davacılardan … için 30.000,00 TL, … için 10.000,00 TL, … (…) için ayrı ayrı 5.000,00 TL olmak üzere toplam 60.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 07/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacılar tarafından, patlamanın meydana gelmesinde emniyet yetkililerinin ağır ihmali olduğu, yeterli güvenlik tedbirinin alınmadığı, olayın salt terör eylemi olarak değerlendirilemeyeceği belirtilerek, …’ın maddi zararının tam olarak karşılanmadığı, yaşanan olay karşısında davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat tutarının yetersiz kaldığı, kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, 5233 sayılı Kanun kapsamında yer olay nedeniyle anılan Kanun gereği manevi zararların karşılanamayacağı, manevi zarara faiz yürütülemeyeceği, idarelerinin harçtan muaf olduğu belirtilerek kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMALARI:Davalı idare tarafından, davacıların temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmakta olup, davacılar tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dava, Diyarbakır ili, Yenişehir ilçesi İstasyon meydanında … (…) 05/06/2015 tarihinde düzenlenen seçim mitinginde meydana gelen bombalı saldırı neticesinde …’ın yaralanarak uzuv kaybına uğramasında miting alanının güvenliğinden sorumlu olan davalı idarenin gerekli ve yeterli ölçüde güvenlik tedbiri almayarak hizmet kusuru bulunduğu davacılar tarafından ileri sürülerek, davacılardan … için 1.000,00 TL (miktar artırım dilekçesi ile 257.143,53 TL) maddi tazminat ile 75.000,00 TL manevi tazminat, diğer davacılar … (…), … ve … için ayrı ayrı 50.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
Genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davalarıdır. Bu tür davalarda mahkeme, hem olayın maddi yönünü, yani zararı doğuran işlem veya eylemleri, hem de bundan çıkabilecek hukuki sonuçları tespit edecektir.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karakteri olan bir kusurdur. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik” başlıklı 26. maddesinin 1. fıkrasında, “Dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik ve niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar; gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçıları aleyhine takibi yenilemesine kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verilir. Dört ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise, varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır.” hükmü ile 2. fıkrasında, “Yalnız öleni ilgilendiren davalara ait dilekçeler iptal edilir…” hükümlerine yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
A) Bölge İdare Mahkemesi Kararının, Davacılardan … Yönünden İncelenmesi:
Dava dosyasına ilişkin UYAP ortamından alınan davacılara ait nüfus kayıt örneğinin incelenmesinden, davacılardan …’ın temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının verildiği 19/03/2021 tarihinden sonra 09/08/2022 tarihinde vefat ettiği anlaşılmaktadır.
2577 sayılı Kanun’un 26. maddesinin 2. fıkrasının “yalnız öleni ilgilendiren davalara ait dilekçeler iptal edilir.” hükmünden kastedilen; münhasıran ölenin şahsına sıkı sıkıya bağlı olan, başkalarına devir ve temliki veya miras yoluyla intikali mümkün olmayan haklarla ilgili davalardır. Bunun dışında, Türk Medeni Kanunu hükümleri uyarınca, ölene ait bulunan bütün haklar, mallar ve borçlar mirasçılara geçeceğinden, açılmış bulunan bu tür davaları ölenin mirasçılarının takip etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu durumda; … Bölge İdare Mahkemesince davacılardan …’ın vefat etmiş olması ve uyuşmazlığın yalnız öleni ilgilendiren bir dava niteliğinde bulunmadığı gözetilerek, 2577 sayılı Kanunun 26. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davayı takip hakkı kendisine geçen mirasçıların başvurmasına kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına yönelik olarak karar verilmek üzere kararın bu kısmının bozulması gerekmektedir.

B) Bölge İdare Mahkemesi Kararının, Davacılardan …’ın Maddi Tazminat İsteminin Kısmen Kabulü, Kısmen Reddi Yönünden İncelenmesi:
1) Dosyada bulunan bilgi ve belgelere göre olayın terör olayı olduğu hususunda tartışma bulunmamakla birlikte olayın meydana gelmesinde idarenin hizmet kusuru bulunup bulunmadığının irdelenmesi gerekmektedir. Buna göre;
a)Patlama öncesinde, olayın faili hakkında terör nitelikli kayıp şahıs kaydı bulunmasına rağmen şahsın tespit edilememesi hususunun incelenmesinde; olay nedeniyle, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma neticesinde olayın şüphelisinin … isimli şahıs olduğu, bombaların bu şahıs tarafından bırakıldığının anlaşıldığı, söz konusu şahıs ile ilgili Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosunun … Soruşturma numaralı iddianamesinde, şüpheli …’nin annesi tarafından 14/10/2014 tarihinde oğlunun kaybolması ile ilgili verdiği ifade doğrultusunda, şüphelinin çatışma bölgelerinde faaliyet gösteren radikal gruplar ve terör örgütleri kamplarına katılmak için yurtdışına çıkabileceği değerlendirilerek çalışmaların Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma sayılı dosyası kapsamında yürütülmesine karar verilerek, …’nin “terör nitelikli kayıp şahıs” olarak aranması için gerekli iş ve işlemlerin yapıldığı belirtilmektedir. Patlama sebebiyle Emniyet Müdürlüğünce, sorumlu polis memurları hakkında yapılan soruşturma neticesinde düzenlenen Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun … tarih ve K:… sayılı soruşturma raporunda; … isimli kişinin, olaydan üç gün önce, 02/06/2015 tarihinde gece saatlerinde Diyarbakır ili, Sur ilçesinde bulunan bir otele giriş yaptığı ve olay gününe kadar bu otelde konakladığı, geçici ikamet yerlerinde kalan şahısların işletmeler tarafından GİYKİMBİL (Geçici İkamet Yerleri Kimlik Bildirme) isimli projeye kaydının yapılması üzerine şahıs hakkında “yoklama kaçağı” olduğu bilgisinin ilgili birimin ekranına düştüğü, Asayiş Şube Müdürlüğünde görevli GİYKİMBİL projesini kullanan sorumlu polis memurunca UYAP sisteminden yoklama kaçağı husunun teyidi yapılarak, gerekli işlemlerin yapıldığı, ancak belirtilen projede sorgulananlar hakkında kayıp ya da aranan şahıs uyarısı vermediği, yakalamaya ilişkin bilgilerin yer aldığı program olan KİHBİ (Kaçakçılık İstihbarat, Harekât ve Bilgi Toplama) isimli programın, bazı kayıtları UYAP üzerinden doğru veremediği, sistem merkezinden bu sorun görüldüğü için İçişleri Bakanlığı KİHBİ Daire Başkanlığının … tarih … sayılı yazılı emri ile, sorgulamaların aynı anda hem KİHBİ programı, hem de UYAP/KİHBİ ortak uygulama ekranında yapılmasının emredildiği, yazının emniyet teşkilatının tüm birimlerine tamim edildiği, ilgili şahıs hakkında “yoklama kaçağı” olması nedeniyle işlem yapılmış olsa bile sistemden hemen düşümü yapılamadığından üç gün art arda ilgili birimin ekranına düştüğü, ancak 03/06/2015 ve 04/06/2015 tarihlerinde görevli polis memurlarının da önceki işlem haricinde bir işlem yapmadan, POLNET/UYAP üzerindeki bağlantı haricinde ayrıca KİHBİ programından sorgulama yapmaması nedeniyle … hakkında olay öncesinde, terör nedenli kayıp şahıs olduğu bilgisine ulaşılamadığı, sorumlu memurların kusurlu bulunduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.
b)Emniyet tarafından yapılan arama öncesinde miting alanında bulunan birinci bombaya ilişkin yapılan incelemede;
-Miting alanında görevli güvenlik güçleri hakkında yapılan soruşturma sonucu düzenlenen Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun … tarih ve K:… sayılı soruşturma raporunda; kamera kayıtlarının incelenmesinden; birinci bombanın bulunduğu mavi, şeffaf çöp poşetinin aranmasına ilişkin görüntülerde, birinci polis memurunun çöp kutusuna yukarıdan bakarken çalan telefonuna bakarak, çöp kutusunu kontrol etmeden diğer arkadaşlarının bulunduğu istikamete yürümeye başladığı, daha sonra arama köpeği ile birlikte üç polis memurunun çöp kutusunun bulunduğu mahalle doğru harekete geçtikleri, önce arama köpeği ile birlikte iki polis memurunun, çöp kutusunu, yanında bulunan koli öbeklerini ve seyyar tezgahı aramadan geçtikleri, hatta bomba arama köpeğinin çöp kutusuna yönelmek istemesine rağmen yürümeye devam ettikleri, çöp kutusunun ekibin arkasından yürüyen komiserin dikkatini çektiği, komiserin çöp kutusuna yukarıdan baktığı, ayağıyla altına dokunduğu, fakat ifadesinde çöp kutusunun içinde az da olsa portakal posası, pet şişeler vs. olduğunu gördüğünü söylemiş olmasına rağmen detaylı ve gerçek anlamda risk önleyici olacak arama için bomba arama köpeğini çağırarak aratmadığının görüldüğü, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü tarafından her iki patlamada kullanılan ana patlayıcı maddenin TNT olduğunun bildirildiği, bu maddenin Türkiye’de patlayıcılarda en yaygın kullanılan madde olduğu düşünüldüğünde, eğitilmiş bomba köpeklerinin çok büyük ihtimalle bu maddeyi bulacakları gerçeğini kabul etmek gerekeceği, birinci patlama noktasındaki çöp tenekesinin köpeğe arattırılmış olması halinde patlayıcının bulunabileceği, birinci patlama noktasındaki patlayıcı, usulüne uygun bir aramayla bulunmuş olsaydı, derhal tedbirlerin gözden geçirilip sıkılaştırılabileceği, ikinci patlayıcıya karşı daha titiz bir arama yapılabileceği, kamera görüntüleri izlenerek birinci noktaya maddeyi bırakan şahsın hareketleri takip edilerek ikinci patlama noktasındaki patlayıcı konusu da deşifre edilerek olayın önlenebileceği belirtilerek ilgili polis memurları hakkında disiplin cezası verildiği,
-Olay esnasında görevli olan polis memurları hakkında miting alanının usulüne uygun aranmadığı gerekçesiyle görevini ihmal suretiyle kötüye kullanmak suçundan açılan kamu davasında … Asliye Ceza Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda, dört polis memuru hakkında, sanıkların arama faaliyetinde bulundukları ana ait görüntüler izlendiğinde; sanıkların çöp poşetinin bulunduğu bölgeyi ve hemen yanında portakal suyu satımı yapan tezgahı, görevlerinin gerektirdiği önemi karşılayacak şekilde aramadıkları, yine görüntülerde çöp poşetinin bulunduğu alanın aranması ile ilgili bir özensizlik mevcut olduğunun tespit edildiği, ayrıca sanıkların arama yaptıkları yerlerin hemen yakınındaki çöp torbalarının memuriyet tecrübeleri gereği miting yapılacak alanda bulunmaması gerektiğini kendi savunmalarında da kabul ettikleri, dolayısıyla bu gerekliliği bilmelerine ve yanlarında eğitimli köpek bulunmasına karşın, sanıkların, birinci bombanın bırakıldığı çöp torbasını ve etrafını dikkat ve özen yükümlülüğünü tamamlayacak şekilde aramadıklarının mahkemece kabul edildiği, zira sanıkların üzerilerine düşen dikkat ve özenle birlikte ilgili yerleri aramaları durumunda, dosya konusu olaya sebep olan birinci bombayı patlamadan bulabilecekleri, bu durumda olayda asıl zararı doğuran ikinci bombanın patlamasının önüne geçilebileceği gibi söz konusu mitingin iptalini sağlayıp olayın yaşanmasının engellenebileceği değerlendirilerek sanıkların görevinde ihmal gösterdiği gerekçesiyle dört sanık hakkında görevi kötüye kullanma suçundan mahkumiyet kararı verilerek sanıklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına kararı verildiği anlaşılmaktadır.
c)Arama esnasında miting alanı dışında bulunan ikinci bombanın, arama sonrasında miting alanına getirilmesine ilişkin yapılan incelemede;
Miting alanında bulunan çay tezgahı altında patlayan ikinci bombanın, arama yapılmadan önce miting alanına bitişik bulunan … Anadolu İmam Hatip Lisesinin ön bahçesine poşet içerisinde saklandığı, söz konusu okulun ön bahçesinin aranmadığı, arama bittikten sonra bombanın miting alanına getirilen çay tezgahının altına konulduğu, 04/06/2015 tarihli Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Açık Hava Toplantısı Emniyet Tedbir Planına göre, … Caddesi Üzeri İmam Hatip Lisesi Arka Giriş kapısı ve bahçesinin Emniyet’in sorumluluk alanında olduğunun belirtildiği, ilgili amirin söz konusu tedbir planından, lisenin arka bahçesinde tedbir alınması gerektiğini anladığı, bu sebeple ön bahçede tedbir aldırmadığı, Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Disiplin Kurulunun … tarih ve K:.. sayılı soruşturma raporunda, görüntülerde miting alanın sağlıklı bir şekilde boşaltılmadığı, miting alanı ile binaların iç içe olmasına rağmen izole etmek için bariyer çekilmediği, miting alanına bitişik olan lise bahçesinde tedbir alınmasıyla ilgili öncesinde talimatlandırma yapılmadığı belirtilerek yetkili emniyet müdürünün kusurlu bulunduğunun tespit edildiği anlaşılmaktadır.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; bombaları yerleştiren şahsın, otele giriş yaptıktan sonra yetkililerce gerekli sorgulamalar yapılmadığından terör nitelikli kayıp şahıs olduğunun tespit edilemediği, miting öncesi arama yapılırken birinci bombanın bulunduğu alanın usulüne uygun bir şekilde, gerekli dikkat ve özenle aranmadığı, ikinci bombanın saklandığı miting alanının bitişiğinde bulunan okulun bahçesinde gerekli ve yeterli tedbir alınmadığı, ikinci bombanın bulunduğu yerin görev alanı dışında kaldığı kabul edilse dahi arama sonrasında bombanın rahatlıkla miting alanına getirilerek çay tezgahının altına konulduğu dikkate alındığında, miting alanına rahatlıkla her türlü patlayıcı, yanıcı, yakıcı aletle girilebildiği, dolayısıyla olayda gerekli ve etkili (işlevsel) kabul edilebilecek güvenlik tedbirlerinin alındığının kabulüne olanak bulunmadığı, … Asliye Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile dört polis memuru hakkında görevlerinde ihmal gösterdikleri gerekçesiyle görevi kötüye kullanma suçundan mahkumiyet kararı verildiği, Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan soruşturma sonunda düzenlenen raporda, ilgili polis memurları ve amirleri hakkında cezai işlem uygulandığı, her ne kadar söz konusu disiplin cezalarının, İdare Mehkemelerince iptaline karar verilmiş olsa da bahse konu kararlarda uzman görüşü alınarak karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle iptal kararları verildiği, ayrıca idare tarafından kendi personelinin kusurlu bulunduğunun açıkça kabul edildiği; sonuç itibarıyla, görevli memurlarca önleyici tedbir aramalarının gerekli dikkat ve özen yükümlülüğüne uyulmaksızın gerçekleştirildiği ve güvenlik tedbirlerinin tam olarak yerine getirilmediği, bu haliyle olayın meydana gelmesinde idarenin açık ve bariz hizmet kusuru bulunduğu kanaatine varılmış olup, davacının uğramış olduğunu ileri sürdüğü maddi zararlarının 5233 sayılı Kanun kapsamında değil, idarenin hizmet kusuru esasına göre genel hükümler çerçevesinde karşılanması gerektiği sonucuna varılmaktadır.

2) Maddi tazminat hesabında esas alınacak hususlar değerlendirildiğinde;
İşgücü kaybına uğrayan kişinin günlük yaşamını sürdürebilmesi ve mevcut işini yapabilmesi için zarardan önceki durumuna ve diğer kişilere göre daha fazla bir güç (efor) sarf ettiği gerçeğinden hareket edilerek zararı, bir anlamda, bu “fazladan sarf edilen gücün” oluşturduğu esası benimsenmiştir. Bu doğrultuda, idari faaliyetlerin neden ve etkisiyle güç (efor) kaybına dayanan maddi zararının idare hukukunun ilke ve kuralları uyarınca idarece tazmin edilmesi gerektiği hususunda bir duraksama bulunmamaktadır.
Bakılan davada, davacılardan …’ın Selahaddin Eyyubi Devlet Hastanesinden aldığı … tarih ve …sayılı Engelli Sağlık Kurulu Raporu ile %43 fonksiyon kaybına uğradığının belirlenmiş olup bu çerçevede, …’ın tedavi gördüğü süreç ile iyileşme süreci boyunca geçici iş göremezlik zararının söz konusu olacağı, bu süreçte iş gücü kaybının tam olacağı, bu sürenin bitiminden itibaren TRH 2010 Ulusal Mortalite Tablosuna göre belirlenen muhtemel bakiye ömrünün sonuna kadar ise davacının günlük faaliyetlerini ve/veya işini sürdürürken daha fazla güç (efor) sarf edecek olması nedeniyle sürekli iş göremezlik (çalışma gücü/efor kaybı) zararının söz konusu olacağı, geçici iş göremezlik süresinin bitiminden itibaren gerek aktif gerekse pasif dönem için hesaplanacak efor kaybı zararının en fazla net asgari ücret tutarı kadar olacağı, net asgari ücrete tespit edilen iş gücü kaybı oranı uygulanmak suretiyle iş gücü/efor kaybı tazminatının hesaplanması gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Buna göre, davacının aktif dönem (geçici iş göremezlik süresinin bitiminden itibaren içtihadi emeklilik yaşı olan 60 yaşını doldurduğu tarihe kadarki) efor kaybı zararı, 2022 yılına kadar asgari geçim indirimi (AGİ) dahil net asgari ücrete yeniden tespit edilecek iş gücü gücü kaybı oranı uygulanmak suretiyle; pasif dönem (60 yaşını tamamladığı tarihten TRH 2010 Ulusal Mortalite Tablosuna göre belirlenen muhtemel bakiye ömrünün sonuna kadarki) efor kaybı zararı ise, yine aynı usulle (AGİ hariç net asgari ücret tutarına çalışma gücü kayıp oranının uygulanması suretiyle) hesaplanmalıdır.
Ayrıca, davacının geçici iş göremezlik süresinin sona erdiği tarihten bilirkişi raporunun yeniden düzenleneceği tarihe kadar olan işlemiş aktif dönem zararı hesaplanırken gerçek rakamlar belli olduğu ve zarar gerçekleştiği için progresif rant yönteminin uygulanmasına gerek bulunmamakta; bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihten davacının aktif çalışma yaşının sonuna kadar (60 yaşını tamamlayacağı tarihe kadar) olan işleyecek aktif dönem zararı ile pasif dönem zararı hesaplanırken ise, bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihte bilinen net asgari ücret miktarı her yıl %10 artırılmak ve %10 iskontoya tabi tutulmak suretiyle belirlenmelidir.
Öte yandan, bilirkişi tarafından yapılan hesaplamanın denetime elverişli olabilmesi amacıyla tablo halinde raporda bulunması gerekmektedir.
Bu durumda, yukarıda belirtilen esaslara göre yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak …’ın gerçek zararının tespit edilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin kararının, İdare Mahkemesi kararının maddi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmına karşı davalı idarece yapılan istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, kısmen reddine dair kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Ayrıca, işbu bozma kararına uyulmak suretiyle karar verilmesi durumunda, … İdare Mahkemesinin 257.143,53 TL maddi tazminat isteminin kabulüne ilişkin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yönelik davacı …’ın istinaf isteminde bulunmadığı gözetilerek aleyhe hüküm verme yasağı ilkesi uyarınca verilecek yeni kararda davalı idare aleyhine hükmedilecek maddi tazminat tutarının usuli kazanılmış hak ilkesi gereğince 257.143,53 TL’yi aşmaması gerektiği hususunda duraksama bulunmamaktadır.

C) Bölge İdare Mahkemesi Kararının, Davacılardan … (…), … ve …’ın Manevi Tazminat İsteminin Kısmen Kabulü, Kısmen Reddi Yönünden İncelenmesi:
Manevi tazminat, kişinin malvarlığında meydana gelen eksilmeyi gidermeye yönelik bir tazmin aracı değil, manevi değerlerinde bir eksilme meydana gelen ve yaşama sevinci ve zevki azalan kişinin manen tatminini sağlamaya yönelik bir tazmin aracıdır. Manevi zararın başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Manevi tazminat, olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar. Belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın, olayın ağırlığını ortaya koyacak, hukuka aykırılığı özendirmeyecek, bir başka ifade ile benzeri olayların bir daha yaşanmaması için caydırıcı ve aynı zamanda cezalandırıcı bir miktarda olması gerekmektedir.
Temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında, davacılardan …’ın toplumun bütününe yönelik gerçekleştirilen terör eylemi sonucu yaralanması neticesinde davacıların yaşadığı elem ve ızdırap nedeniyle maruz kaldığı özel ve olağanüstü nitelikteki manevi zararının sosyal risk ilkesi gereğince karşılanması gerektiği, zarara yol açan olayın oluş şekli, davalı idarenin hizmet kusurunun bulunmaması ve …’ın olay sonucu vücudunda meydana gelen yaralanmanın ağırlık derecesi birlikte değerlendirildiğinde, idare mahkemesince hükmedilen manevi tazminatın yüksek belirlendiği, manevi tazminatın amaç ve niteliği dikkate alındığında, davacılardan … için 30.000,00 TL, … için 10.000,00 TL, … (…) için ayrı ayrı 5.000,00 TL olmak üzere toplam 60.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 07/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmişse de; manevi tazminatın olay nedeniyle davacıların duyduğu elem ve üzüntünün kısmen de olsa giderilmesini sağlayan manevi bir tatmin aracı olduğu, yukarıda açıklandığı üzere dava konusu olayda idarenin hizmet kusurunun bulunması, olay neticesinde …’ın uzuv kaybında uğraması, diğer davacıların …’a yakınlıkları, bir bütün olarak gözetildiğinde Bölge İdare Mahkemesince takdir edilen manevi tazminatın yaşanan olay karşısında yetersiz olduğu sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, işbu bozma kararına uyulmak suretiyle karar verilmesi durumunda, … İdare Mahkemesinin davacıların manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüyle takdiren … için 50.000,00 TL, … için 20.000,00 TL, … ve …(…) için ayrı ayrı 10.000,00 TL olmak üzere toplam 110.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 07/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine ilişkin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yönelik davacılar tarafından istinaf isteminde bulunmadığı gözetilerek aleyhe hüküm verme yasağı ilkesi uyarınca verilecek yeni kararda davalı idare aleyhine hükmedilecek manevi tazminat tutarının usuli kazanılmış hak ilkesi gereğince … için 50.000,00 TL, … için 20.000,00 TL, … ve …(…) için ayrı ayrı 10.000,00 TL olmak üzere toplam 110.000,00 TL’yi aşmaması gerektiği hususunda da duraksama bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz isteminin KABULÜNE,
2. Davanın kısmen kabulüne kısmen reddine ilişkin … İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Anılan kararın, davacılardan … yönünden 2577 sayılı Kanun’un 26. maddesinin 1. fıkrası hükmünün uygulanmasını teminen BOZULMASINA,
4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 17/01/2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.