Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2021/7336 E. , 2022/6523 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2021/7336
Karar No : 2022/6523
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı / ANKARA
VEKİLİ : Av. …
İSTEMLERİN_KONUSU : Davacı tarafından, Manisa Merkezefendi Devlet Hastanesinde yapılan hatalı enjeksiyon uygulaması sonucu sol ayağının sakat kaldığı ileri sürülerek uğradığını iddia ettiği zararlara karşılık 100.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan dava sonucunda; … İdare Mahkemesince, daha önce davanın reddi yolunda verilen kararın Danıştay Onuncu Dairesinin 06/11/2019 tarih ve E:2019/6070, K:2019/7490 sayılı kararı ile manevi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmı ile reddedilen maddi tazminat miktarı bakımından davalı idare lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmının bozulması, maddi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmının onanarak kesinleşmesi üzerine bozma kararına uyularak, reddedilen maddi tazminat miktarı yönünden 2.040,00 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmesi, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 13/04/2011 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi yolunda verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın, taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davacı tarafından, hükmedilen manevi tazminat miktarının yetersiz olduğu, davalı idare tarafından, dava konusu olayda, tüp torakostomi işlemi öncesinde davacıdan aydınlatılmış onamın alındığı, enjeksiyon işlemi için ayrı bir onam alınmasına gerek olmadığı, olayda hizmet kusurunun bulunmadığı, tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN_SAVUNMALARI : Davalı idare tarafından, davacının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır. Davacı tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİM : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Temyiz istemine Konu Mahkeme Kararının, Davanın Kısmen Kabulü, Kısmen Reddine İlişkin Kısmı Yönünden İncelenmesi:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine ilişkin kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Temyiz İstemine Konu Mahkeme Kararının, Reddedilen Maddi Tazminat İstemi Yönünden Hükmedilmiş Olan Vekalet Ücretine İlişkin Kısmı Yönünden İncelenmesi:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, “temyiz incelemesi sonunda kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa Danıştay’ın kararı düzelterek onayacağı” hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanun’un 31. maddesinde ise, bu Kanun’da hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler ile elektronik işlemlerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Yargılama giderlerinin kapsamı” başlıklı 323. maddesinde, vekille takip edilen davalarda yasa gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti yargılama giderleri arasında sayılmış; 332. maddesinde, yargılama giderlerine, mahkemece kendiliğinden hükmedileceği yönünde düzenleme yapılmıştır.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesinde, avukatlık ücretinin, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade ettiği; 168. maddesinde, yargı yerlerindeki işlemler ile diğer işlemlerden alınacak avukatlık ücretinin asgari hadlerini gösteren bir tarifenin hazırlanacağı, avukatlık ücretinin takdirinde, hukukî yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarifenin esas alınacağı; 169. maddesinde, yargı mercilerince karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücretinin, avukatlık ücret tarifesinde yazılı miktardan az ve üç katından fazla olamayacağı belirtilmiştir.
Buna göre, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin amacı, avukatların mesleklerini icra ederken hak edecekleri ücret için belli bir asgari sınır getirmektir. Bir başka ifade ile yapılan hukuki yardımın niteliği veya niceliği ne olursa olsun, avukatın verdiği hukuki hizmetin maddi karşılığının belli bir miktarın altına düşmesini engellemektir.
28/12/2013 tarih ve 28865 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve ilk karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 20. maddesinde, “(1) Avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır” düzenlemesine yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, Mahkemenin 17/04/2014 tarihli kararının, maddi tazminat yönünden davalı idare lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmının ve manevi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmının bozulduğu, maddi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmının onanarak kesinleştiği, bozulan kısım hakkında 08/09/2021 tarihinde verilen karar ile reddedilen maddi tazminat istemi yönünden davalı idare lehine 2021 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu olarak belirlenen 2.040,00 TL vekalet ücretine hükmedildiği görülmektedir.
Kişilerin hak arama özgürlüğü kapsamındaki mahkemeye erişim hakkını ihlal etmeden taraflar lehine hükmedilecek vekalet ücreti belirlenirken, Avukatlık Kanunu uyarınca, hukukî yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınacağından, uyuşmazlıkta, hükmün verildiği tarihin ortaya konulması gerekmektedir. İdare Mahkemesi kararının temyiz aşamasında, reddedilen maddi tazminat istemi için davalı idare lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısım ile manevi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmının bozulduğu, kararın maddi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmının onanarak kesinleştiği, Mahkemece bozma kararı üzerine vekalet ücretine ilişkin olarak bozulan kısım hakkında verilen kararın yeni bir karar olmadığı, 17/04/2014 tarihli ilk kararın tamamlayıcısı niteliğinde olduğu, bu nedenle, uyuşmazlıkta maddi tazminat istemi yönünden hükmün verildiği tarihin, ilk kararın verildiği tarihin 17/04/2014 tarihi olduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer alan açıklamalar uyarınca, davacının maddi tazminat istemi yönünden, ilk Mahkeme kararı tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ve kişilerin hak arama özgürlüğü kapsamındaki mahkemeye erişim hakkını ihlal etmeden belirlenecek vekalet ücretinin davalı idare lehine hükmedilmesi gerekirken aksi yönde verilen Mahkeme kararında bu yönüyle hukuki isabet bulunmamaktadır. Ancak, bu durum yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, İdare Mahkemesi kararının hüküm fıkrasında yer alan “…reddedilen maddi tazminat miktarı yönünden davalı idare lehine işbu karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu olarak belirlenen 2.040,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesine…” ibaresinin “reddedilen maddi tazminat miktarı yönünden davalı idare lehine ilk Mahkeme kararı tarihi itibarıyla yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 750,00 TL vekalet ücretinin” şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin REDDİNE, davacının esasa ilişkin temyiz isteminin REDDİNE, vekalet ücretine ilişkin temyiz isteminin KABULÜNE,
2. Davanın kısmen kabulü, kısmen reddi ile reddedilen maddi tazminat miktarı yönünden maktu vekalet ücretine hükmedilmesi yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının yukarıda belirtilen şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3. Temyiz yargılama giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/12/2022 tarihinde esas yönünden oy birliğiyle, vekalet ücreti yönünden oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY (X) :
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 168. maddesinde, vekalet ücretinin takdirinde, hukukî yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarifenin esas alınacağı hükmü yer almıştır.
Uyuşmazlıkta, İdare Mahkemesinin ilk kararının, temyiz aşamasında manevi tazminat isteminin reddi ile reddedilen maddi tazminat istemi için davalı idare lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmının bozulduğu, maddi tazminat isteminin reddine yönelik kısmının onanarak kesinleştiği, maddi tazminat istemi yönünden hükmün verildiği tarihin ilk kararın verildiği tarihi olan 17/04/2014 tarihi olduğu anlaşılmış olup, temyiz istemine konu Mahkeme kararında, davacının maddi tazminat isteminin reddi nedeniyle hükmün verildiği ilk karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı idare lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, aksi yönde vekalet ücretine hükmedilmesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Bu husus, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın düzeltilerek onanmasını gerektiren, “yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hata ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlık” kapsamında bulunmayıp; anılan maddenin 2. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın bozulmasını gerektiren “hukuka aykırılık” teşkil ettiğinden, İdare Mahkemesi kararının bu kısmının, Mahkemece yeniden bir karar verilmek üzere bozulması gerektiği oyuyla düzelterek onama yolundaki Daire kararına bu yönden katılmıyorum.