Danıştay Kararı 10. Daire 2021/7168 E. 2023/214 K. 19.01.2023 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2021/7168 E.  ,  2023/214 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2021/7168
Karar No : 2023/214

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …

TEMYİZ EDEN MÜDAHİLLER
(DAVALI YANINDA) :1- …
2- …
3- …
VEKİLLERİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACILAR) : Kendi adına asaleten çocukları … , … ‘e Velayeten …
VEKİLLERİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının davalı idare ve davalı idare yanında müdahiller tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacıların murisi … ‘ün, … Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 26/11/2016 tarihinde vefat etmesinde davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu iddiasıyla geride kalan eş için 4.000,00 TL maddi ve 150.000,00 TL manevi, çocuklardan … ve … için ayrı ayrı 3.000,00 TL maddi ve 150.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararıyla; dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile olay kapsamında düzenlenen 24/04/2019 tarihli bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesi sonucunda olayda idarenin sağlık hizmetinin yürütülmesinde asli hizmet kusurunun bulunduğu gerekçesiyle maddi tazminat isteminin kabulü ile eş … (… ) için 371.833,40 TL, çocuklardan … için 54.279,67 TL ve … için 97.630,87 TL olmak üzere toplam 523.743,94 TL maddi tazminatın (miktar artırım dilekçesiyle artırılmış haliyle) 10.000,00TL’lik kısmının 09/01/2018 tarihinden itibaren, kalan kısmının ise 11/12/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine, manevi tazminat isteminin 90.000,00 TL’lik kısmının (her bir davacı yönünden 30.000,00 TL) kabulü ile kabul edilen manevi tazminatın 09/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine, manevi tazminat isteminin kalan kısmı yönünden ise açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; davalı idare ve müdahillerin istinaf başvurularının reddine, davacıların istinaf başvurusunun maddi tazminat talebine ilişkin kısmının reddine, ilk derece Mahkemecesince takdir edilen manevi tazminat miktarının düşük olduğu gerekçesiyle manevi tazminata ilişkin kısmının kısmen kabulü ile Mahkemece hükmedilen manevi tazminat tutarının 210.000,00 TL daha artırılmak suretiyle (eş … için 120.000,00 TL, çocuklar … ve … için ayrı ayrı 45.000,00 TL artırılarak) toplam 300.000,00 TL manevi tazminatın 09/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacılara ödenmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davalı idare ve müdahiller tarafından, olayda hizmet kusurunun bulunmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğu, hizmet kusurunun olduğuna hükmedilmişse de kusur oranına yer verilmemesinin hukuka aykırılık teşkil ettiği, istinaf aşamasında, hükmedilen manevi tazminat miktarının gerekçesiz bir şekilde artırıldığı ve fahiş olduğu, hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda hesaplama hatalarının bulunduğu, olayda davacılar yakınına yönelik olarak bir çok sağlık kuruluşunda tıbbi müdahalede bulunulduğu, ölüm hadisesine bu sağlık kuruluşlarında uygulanan tedavilerin sebebiyet verme ihtimalinin bulunduğu, bu hususun araştırılıp tespit edilmeden olayda hizmet kusuru bulunduğuna karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Bölge İdare Mahkemesi kararının, kısmen onanması kısmen bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 17/3 ve 38/1-(b) maddeleri uyarınca Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun, Danıştay idari dava dairelerinin yalnızca ilk derece mahkemesi olarak baktıkları davalarda verdikleri yürütmenin durdurulması istemleri hakkındaki kararları itiraz yoluyla, nihai kararları ise temyiz yoluyla incelemekle görevli kılınması ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 52/4. maddesinde, temyiz incelemesi sırasında yürütmenin durdurulması istemleri hakkında verilen kararların kesin olduğunun belirtilmesi karşısında, Dairemizce temyiz mercii sıfatıyla, yürütmenin durdurulması isteminin savunmaya kadar kabulü yolunda verilen … tarih ve E:… sayılı kararın itiraz yoluyla incelenme olanağı bulunmadığından, davacıların anılan kararın itirazen kaldırılması isteminin incelenmeksizin reddi ile birlikte işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacıların yakını … , 20/11/2016 tarihinde başlayan gribi olmasına karşı herhangi bir sağlık kuruluşuna başvurmamış, 22/11/2016 tarihinde ayağını burkması sonrasında, ayağının şişmesi ve ağrı yapması üzerine 23/11/2016 tarihinde Buca Seyfi Demirsoy Devlet Hastanesine başvurmuş, hastanede grafi çekilip ilaç reçete edilmiştir. … , ayağında morarma olması üzerine aynı gün Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesine başvurmuş, muayenesi yapılarak alçı yapılması önerilmiş ancak kabul etmemiştir.
… , şikayetleri geçmediği için 24/11/2016 tarihinde Gaziemir Tıp Merkezinde muayene olmuş, buradaki muayenesinde ayağı kötü durumda olduğu için cerrahi müdahale gerekebileceği düşüncesiyle Buca Seyfi Demirsoy Devlet Hastanesinde görevli bir doktorla iletişime geçilerek sevk edilmiştir. Davacıların murisi, Buca Seyfi Demirsoy Devlet Hastanesinde yönlendirilen doktor tarafından hastane girişi yapılmadan muayene edilmiş, evde istirahat etmesi gerektiği, ayağına buz koyarak havada tutması gerektiği söylenmiş, ayak tabanına yarım alçı, bilek kısmına bandaj uygulanmış ve reçete verilmiştir.
…, aynı gece ağrıları geçmeyince tekrar Buca Seyfi Demirsoy Devlet Hastanesine gitmiş, hastayı muayene eden doktor iltihaplı bölgeyi delerek iltihabı almış, Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Plastik Cerrahi Servisine tedaviye gitmesini önermiştir. 25/11/2016 tarihinde Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesine giden … ‘ün röntgen-tomografi ve ultrasonu çekilmiş, buz tedavisi ve pansumanlarına devam etmesi söylenerek ortopedi polikliniği için randevu verilmiş, ancak hasta, aynı gece 9 Eylül Üniversitesi Hastanesine başvurmuş, burada muayenesi yapılarak ilaç reçete edilmiştir.
Evde kusmaya başlaması üzerine Özel Tınaztepe Hastanesine başvuran … ‘e “enfektif olmayan diğer gastroenterit ve kolit” tanısıyla medikal tedavi uygulanarak reçete verilmiş, 26/11/2016 tarihinde sabah saatlerinde fenalaşarak, 112 aracılığıyla Seyfi Demirsoy Devlet Hastanesine götürülmüş, kardiak arrest gelişmesi üzerine yapılan müdahalelere rağmen 26/11/2016 tarihinde vefat etmiştir.
Davacılar tarafından, hizmet kusuru nedeniyle yakınları … ‘ün hayatını kaybettiği ve zarara uğradıkları iddiasıyla bakılan dava açılmıştır.
Olayda idarenin hizmet kusurunun bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla bilirkişiliğine başvurulan Adli Tıp Kurumu 8. İhtisas Kurulunca hazırlanan … tarih ve … sayılı raporda; -özetle- “… hakkında düzenlenmiş, adli ve tıbbi belgelerde bulunan veriler değerlendirildiğinde……kişinin ölümünün yumuşak doku zedelenmesi ve gelişen komplikasyonları(enfeksiyon) sonucu meydana geldiği,…….. Kardiyak arrest gelişmesi üzerine yeniden canlandırma işlemi uygulandığı, cevap alındığı ancak kısa süre sonra tekrar kardiyak arrest geliştiği, yanıt alınamayarak, ex kabul edildiği dikkate alındığında;
a) Kişinin 25/11/2016 tarihinde müracaat ettiği Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde;
Hastayı acil tıp asistanı, … ‘in karşıladığı, gerekli fizik muayenesini yaptığı, gerekli tetkikleri istediği ve gerekli ortopedi konsültasyonu istemesinin uygun olduğu, ortopedi bölümünün hastayı salı günü (3 gün sonra) poliklinik kontrolüne gelmesini önermesi üzerine, hastanın taburcu edildiği cihetle; acil tıp asistanı … ‘in tıbbi uygulama hatası bulunmadığı,
b) Ortopedi bölümüne konsülte edilen hastayı ortopedi kıdemsiz asistanı … ‘ın hastanın gerekli muayenesini yaptığı, tektiklerini değerlendirdiği, hastayı kıdemlisi … ‘e danıştığı, hasta ile ilgili kıdemlisinin verdiği, tavsiyelere uyduğu, hasta danışıldıktan sonra sorumluluğun kıdemli … ‘de olduğu, dolayısıyla ortopedi kıdemsiz asistanı … ‘ın tıbbi uygulama hatası bulunmadığı,
c) Hasta kendisine danışılan ortopedi kıdemli asistanı … ‘in hastayı değerlendirdiği, pansumanı yapılması, soğuk uygulama, istirahat ve elevasyon yapmasını, salı günü ortopedi polikliniği kontrolüne gelmesini önerdiği ve uzmanına danışmadığı anlaşılmış olup, sol ayak bileğinde içi serohemorajik sıvı koleksiyonlu büller olduğu, ayak hareketlerinin ağrılı kısıtlı olduğu, extremitenin şiş olduğu, distal nabızların palpe edilemediği, yapılan sol alt extremite arteryal sistem RDUS incelemesinde ayak bileği düzeyinde cilt altı ödem bulguları tespit edildiği, enfeksiyon bulgusu olmamasına rağmen ağrı ve tekrarlayan ağrı ve yeni gelişen hemorajik bül nedeniyle hastanın tanı ve tedavi amacıyla yatırılıp, takip edilmesi gerekirken hastayı yatırmayan ortopedi kıdemli asistanı Mehmet Maden’in tıbbi uygulama hatası bulunduğu, ancak hastanın yatırılıp takip ve tedavisi uygun yapılmış olsa dahi toksik şok sendromunda hastanın kurtulmasının kesin olmadığı, yaşama şansının %40-50 olduğu,
d) İcapçı ortopedi uzmanı … ‘e hastanın müracaatı sırasında danışılmadığı, hastaya üç gün sonra poliklinik başvurusu önerilerek gönderildikten sonra kendisine bilgi verildiği, dolayısıyla ortopedi uzmanı … ‘ün tıbbi uygulama hatası bulunmadığı,
e) Davalı idarenin tıbbi uygulama hatası bulunmadığı, oybirliğiyle mütala olunur” yolunda görüş bildirilmiştir.
İlk derece Mahkemesince, yukarıda anılan bilirkişi raporu hükme esas alınarak olayda idarenin hizmet kusurunun bulunduğu kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.

İLGİLİ MEVZUAT:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 125. maddesinde, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış bulunmaktadır. İdarenin belirtilen bu sorumluluğu hukuk devleti ilkesinin doğal sonucudur.
İdarenin bir eylem ya da işleminden dolayı tazminatla yükümlü kılınabilmesi için olayda hizmet kusurunun ya da kusursuz sorumluluğunun bulunması zorunludur. İdarenin hukuki sorumluluğundan söz edebilmek içinse, bir zararın mevcut olması ve bu zararın idari bir işlem veya eylemden meydana gelmesi ve oluşan zararla idari işlem veya eylem arasında illiyet bağının kurulabilmesi gerekmektedir.
İdarenin üstlendiği kamu hizmetlerini gereği gibi yerine getirmekle zorunlu olduğu; hizmetin işleyiş ve ifası sırasında gerekli önlemlerin alınmaması nedeniyle gerçek veya tüzel kişilere verilen zararların -hukuken geçerli biçimde ispatlanması şartıyla- idarece tazmininin gerekeceği idare ve sorumluluk hukukunun bilinen ilkelerindendir.
İdare hukuku ilkelerine göre maddi zarar, idari işlem veya eylem nedeniyle kişinin mal varlığının aktifinde meydana gelen azalma nedeniyle uğranılan zarar ile elde edilmesi kesin olan gelirden yoksun kalma sonucu uğranılan zararı ifade eder.
Manevi tazminat, kişinin mal varlığında meydana gelen eksilmeyi gidermeye yönelik bir tazmin aracı değil, manevi değerlerinde bir eksilme meydana gelen ve yaşama sevinci ve zevki azalan kişinin manen tatminini sağlamaya yönelik bir tazmin aracıdır. Manevi zararın başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Manevi tazminat, olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlamaktadır. Tam yargı davalarının ve manevi tazminatın belirtilen niteliği gereği takdir edilecek manevi tazminat miktarının, olayın, zararın ve varsa idarenin kusurunun ağırlığını ortaya koyacak, hukuka aykırılığı özendirmeyecek, bir başka ifade ile benzeri olayların bir daha yaşanmaması için caydırıcı ve aynı zamanda cezalandırıcı olacak şekilde belirlenmesi, bununla birlikte olayın meydana geliş şekli, idari faaliyetin niteliği ve idarenin sorumluluk sebebi gözetilerek hakkaniyetli ve makul bir tutarı aşmaması gerekmektedir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
I. Bölge İdare Mahkemesi kararının, … ve … için hükmedilen maddi ve manevi tazminata ilişkin kısmının incelenmesi:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın, İdare Mahkemesi kararının … ve … için hükmedilen maddi ve manevi tazminata ilişkin kısmına karşı davalı idare ve davalı idare yanında müdahiller tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, davalı idare ve müdahiller tarafından ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

II. Bölge İdare Mahkemesi kararının, … için hükmedilen maddi ve manevi tazminata ilişkin kısmının incelenmesi:
Davacılar tarafından, … ‘ün ölümünde davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu iddiasıyla davalı idare aleyhine açılan işbu tam yargı davasında olayla ilgili Adli Tıp Kurumunca düzenlenen rapor dikkate alındığında … ‘ün hayatını kaybetmesinde hizmet kusurunun bulunduğu açıktır.
Bununla birlikte, ilk derece Mahkemesince, davacılar yönünden destekten yoksun kalma tazminatının hesaplandığı 18/08/2020 tarihli hesap raporun hükme esas alındığı, söz konusu rapor doğrultusunda eş … için 371.833,40 TL maddi tazminatının ödenmesine karar verildiği, ancak anılan hesap bilirkişi raporunda, aşağıda belirtilen hususa uyulmaksızın eş … yönünden maddi zarar hesabı yapıldığı anlaşılmaktadır.
Buna göre, anılan hesap raporu davacı … yönünden hükme esas alınabilecek nitelikte olmayıp, davacı eş … ‘ün uğramış olduğu destek kaybından kaynaklanan maddi zararları yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle aşağıda belirtilen husus dikkate alınarak hesaplanmalıdır:
Davacılardan müteveffanın eşi … ‘ün yoksun kaldığı zararın hesaplandığı 18/08/2020 tarihli bilirkişi raporunda, davacının evlenme ihtimalinin %17 kabul edilerek hesaplama yapıldığı görülmekte ise de, … ‘ün, Dairemizce UYAP bilgi sisteminden ulaşılan nüfus kayıt örneğine göre 06/07/2019 tarihinde evlendiği görüldüğünden, davacının destekten yoksun kalma tazminatının bu tarihe kadar hesaplanması gerekirken anılan tarihi aşacak şekilde hesaplama yapılmasında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan, manevi tazminat, kişinin mal varlığında meydana gelen eksilmeyi gidermeye yönelik bir tazmin aracı değil, manevi değerlerinde bir eksilme meydana gelen ve yaşama sevinci ve zevki azalan kişinin manen tatminini sağlamaya yönelik bir tazmin aracıdır. Manevi zararın başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Manevi tazminat, olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlamaktadır. Tam yargı davalarının ve manevi tazminatın belirtilen niteliği gereği takdir edilecek manevi tazminat miktarının, olayın, zararın ve varsa idarenin kusurunun ağırlığını ortaya koyacak, hukuka aykırılığı özendirmeyecek, bir başka ifade ile benzeri olayların bir daha yaşanmaması için caydırıcı ve aynı zamanda cezalandırıcı olacak şekilde belirlenmesi, bununla birlikte olayın meydana geliş şekli, idari faaliyetin niteliği ve idarenin sorumluluk sebebi gözetilerek hakkaniyetli ve makul bir tutarı aşmaması gerekmektedir.

Dolayısıyla, … ‘ün vefatı olayında davacıların uğradığı manevi zararın, manevi tatmin sağlayacak, idarenin belirtilen kusurunu ortaya koyacak makul bir tutarın ödenmesine karar verilmek suretiyle giderilmesi gerekmekte olup; Bölge İdare Mahkemesince davacı … için takdir edilen manevi tazminat miktarının yüksek olduğu görülmektedir. Bölge İdare Mahkemesince davacı … için takdir edilen manevi tazminat miktarı fazla bulunduğundan, manevi tazminatın amaç ve niteliği dikkate alınarak yukarıda belirtilen ölçütlere göre hükmedilecek manevi tazminat tutarı yeniden belirlenmelidir.
Bu durumda, temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının davacı … için hükmedilen maddi ve manevi tazminata ilişkin kısmında hukuka uygunluk bulunmamakta olup, Bölge İdare Mahkemesince, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda maddi ve manevi tazminat istemi hakkında yeni bir karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idare ve davalı idare yanında müdahillerin temyiz istemlerinin kısmen REDDİNE, kısmen KABULÜNE,
2. Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin … İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak davalı idare ve davalı idare yanında müdahiller tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddi, davacıların istinaf başvurusunun kısmen reddi, kısmen kabulü yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının davacılar … ve … ‘e ilişkin kısmının ONANMASINA, davacı … ‘e ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 19/01/2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.