Danıştay Kararı 10. Daire 2021/4669 E. 2022/6595 K. 28.12.2022 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2021/4669 E.  ,  2022/6595 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2021/4669
Karar No : 2022/6595

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) :
1- Kendi Adına Asaleten, …’e Velayeten …
2- …’e Velayeten …
3- …
4- …
5- …
6- …
7- …
8- …
VEKİLLERİ : Av. …

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı / ANKARA
VEKİLİ : 1. Huk. Müş. Yrd. V. …

İSTEMLERİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

DAVANIN KONUSU : Davacılar tarafından, yakınları …’in 25/09/2015 tarihinde, Şırnak ili, Beytüşşebap ilçesi, … köyü, … Mezrasında bulunan evlerinin önünde meydana gelen patlama sonucu vefat etmesinde davalı idarenin sorumluluğu bulunduğundan bahisle, uğranıldığı iddia edilen zararlar için eş … için 10.000,00 (miktar artırım ile 159.343,31 TL), çocuklar … için 1.000,00 TL (miktar artırım ile 2.632,09 TL), … için 5.000,00 TL (miktar artırım ile 14.740,43 TL), … için 5.000,00 TL (miktar artırım ile 14.139,46 TL), … için 5.000,00 TL (miktar artırım ile 32.522,57 TL), … için 5.000,00 TL (miktar artırım ile 43.960,04 TL) maddi ve eş … için 100.000,00 TL, çocukların her biri için ayrı ayrı 40.000,00 TL olmak üzere toplam 460.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.

YARGILAMA SÜRECİ :
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacılar yakını …’in hayatını kaybetmesine ilişkin olayın kim ya da kimler tarafından yahut hangi amaçla gerçekleştirildiği tespit edilemediğinden, meydana gelen zarar ile idari faaliyet arasında nedensellik bağı kurulamadığı, dolayısıyla idareye atfedilebilecek hizmet kusuruna rastlanılamadığı, bununla birlikte bölgedeki terör olayları ile sürdürülen operasyonel faaliyetler esnasında meydana gelen olayın, terör eylemi veya terörle mücadele faaliyeti neticesinde oluştuğu sonucuna varıldığından, davacıların uğradığı maddi ve manevi zararların “sosyal risk” ilkesi kapsamında karşılanması gerektiği; maddi tazminat istemi yönünden, davacıların destekten yoksun kalma zararlarının hesaplanabilmesi için alınan bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelikte olduğu, bununla birlikte bilirkişi raporunda davacılardan … için de destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanmış ve miktar artırım dilekçesinde maddi tazminat talep edilmişse de, dava dilekçesinde … ile ilgili herhangi bir maddi tazminat talebinde bulunulmadığından adı geçen davacı için maddi tazminata hükmedilmesi olanağı bulunmadığı dikkate alınarak, bilirkişi raporu uyarınca; davacılardan …, …, …, …, … ve …’in maddi tazminat istemlerinin kabulüne; … için 159.343,31 TL’nin, 10.000,00 TL’sine 23/11/2015 tarihinden, kalan 149.343,31 TL’sine miktar artırım dilekçesinin davalı idareye tebliğ tarihinden itibaren; … için 2.632,09 TL’nin 1.000,00 TL’sine 23/11/2015 tarihinden, kalan 1.632,09 TL’sine miktar artırım dilekçesinin davalı idareye tebliğ tarihinden itibaren; … için 14.740,43 TL, … için 14.139,46 TL, … için 32.522,57 TL, … için 43.960,04 TL’nin 5.000,00 TL’lik kısımlarına 23/11/2015 tarihinden, kalan kısımlarına ise miktar artırım dilekçesinin davalı idareye tebliğ tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazminine; manevi tazminat istemleri yönünden, dava konusu olayın oluş şekli itibarıyla toplumda yarattığı infial, olayın etkisi ve niteliği, zarar gören davacılar ile hayatını kaybeden kişi arasındaki yakınlık ilişkisi de dikkate alındığında, davacıların manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulü ile davacılardan … için 50.000,00 TL, diğer davacılardan her biri için ayrı ayrı olmak üzere 20.000,00 TL manevi tazminatın davalı idareye başvuru tarihi olan 23/11/2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Tarafların karşılıklı istinaf başvurularını inceleyen … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; uyuşmazlığın maddi tazminat istemine ilişkin kısmının sosyal riskin terör olayları için yasalaşmış hali kabul edilen 5233 sayılı Kanun kapsamında yapılan tanım ve sınırlandırılmalar çerçevesinde, manevi tazminat istemine ilişkin kısmının ise genel hükümler kapsamında sosyal risk ilkesi uyarınca karara bağlanması gerektiği, istinafa konu kararın manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin kısmı ile davacı Hasan Temel yönünden maddi tazminat isteminin reddine ilişkin kısımlarına taraflarca yapılan istinaf başvurularının reddine, davacılardan …, …, …, …, … ve …’in maddi tazminat istemlerine ilişkin kısmı yönünden ise, bakılan dava, genel hükümler kapsamında açılmış olmakla birlikte, hükmedilecek tazminat tutarının sosyal risk ilkesinin kanunlaşmış hali olarak kabul edilen 5233 sayılı Kanun ile öngörülen tanım ve sınırlandırmalar çerçevesinde hesaplanması gerektiği gerekçesiyle anılan kısım yönünden davalı idarenin istinaf başvurusunun kısmen kabulü, kısmen reddi ile İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına, 5233 sayılı Kanun’a göre mirasçılara ödeme yapılacağından, … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında, müteveffanın mirasının 12 pay olduğu ve davacı eş …’ın 3 payının, davacı çocukların her birinin 1 payının olduğu dikkate alınarak, idareye yapılan başvurunun zımnen reddedildiği son işlem tarihi olan 2016 yılının birinci dönemi için geçerli hesap cetveline göre ölüm için ödenecek tazminat tutarı olan 31.085,95 TL’nin davacıların miras paylarına göre davacı eş … için 7.771,48 TL maddi, diğer davacılar olan çocuklar …, …, …ve … için ayrı ayrı 2.590,49 TL maddi tazminatın davalı idareye başvuru tarihinden itibaren, … için ise 2.590,49 TL maddi tazminatın 1.000,00 TL’lik kısmının idareye başvuru tarihinden, geriye kalan 1.590,49 TL’lik kısmının miktar artırım dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacılar tarafından, dava konusu olayda idarenin hizmet kusuru bulunduğu, miktar artırımı ile istenilen maddi tazminata da başvuru tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği, hükmedilen manevi tazminat miktarının makul miktarda olmadığı, manevi tazminat yönünden karşı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiği, taraflarına harç yükletilmesinin hukuki olmadığı ileri sürülmektedir. Davalı idare tarafından, kusurlu veya kusursuz sorumlulukları bulunmadığı, uyuşmazlığın 5233 sayılı Kanun kapsamında çözülmesi gerektiği, anılan Kanun’da manevi zararların karşılanamayacağı ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN_SAVUNMALARI : Davacılar tarafından savunma verilmemiştir. Davalı idare tarafından, temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının düzelterek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

Temyiz istemine konu kararın, maddi ve manevi tazminat istemlerinin esasına yönelik kısmının incelenmesi:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın, maddi ve manevi tazminat istemlerinin esasına yönelik kısmı usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın anılan kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Temyiz istemine konu kararın, davacılardan … için hükmedilen maddi tazminatın miktar artırımı suretiyle artırılan 1.590,49 TL’lik kısmına miktar artırımı dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği 15/02/2019 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi yönünden incelenmesi:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, temyiz incelemesi sonunda Danıştay’ın, kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onayacağı hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanun’un 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği kuralı yer almakta olup, anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, görevli olmayan adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibarıyla yasal faiz uygulanması, Danıştay’ın içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
2577 sayılı Kanun’un 16. maddesinin 4. fıkrasına, 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanun’un 4. maddesi ile “Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.” cümlesi; aynı Kanun’un 5. maddesi ile de 2577 sayılı Kanun’a Geçici 7. madde olarak, “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dahil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır.” cümlesi eklenmiştir.
Aktarılan düzenlemeyle, nihai karar verilinceye kadar harcı ödenmek ve bir defaya mahsus olmak üzere, “süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin” dava dilekçesinde gösterilen tazminat miktarının artırılmasına imkan verilmektedir. Böylelikle, artırılan miktar açısından da dava dilekçesinin verildiği tarihteki hukuksal koşullar geçerli bulunmaktadır.
Yapılan bu açıklamalar karşısında, miktar artırımına ilişkin dilekçenin yeni bir dava niteliğinde olmayıp mevcut davada talep edilen tazminat tutarının miktar artırımı suretiyle artırımına olanak sağlayan yasal bir hakkın kullanımına ilişkin olduğu da göz önünde bulundurulduğunda, artırılan tazminat miktarı yönünden davanın kabul edilmesi halinde, yasal faizin başlangıcının bu miktar yönünden de, idarenin uyuşmazlığın esasında ihtilafa, bir başka anlatımla temerrüde düştüğü tarih olduğu; aksi bir durumun hakkaniyete aykırı olacağı sonucuna varılmaktadır.
Bu durumda, davacılardan … için artırılan tazminat miktarı bakımından da, idareye başvurulan 23/11/2015 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiğinden, temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının hüküm fıkrasında yer alan “… davacı kızı … için ise 2.590,49 TL maddi zararın 1.000,00 TL’lik kısmının idareye başvuru tarihi olan 23/11/2015 tarihinden ve 1.590,49 TL’lik kısmının ıslah dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği 15/02/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte” ibaresinin, “davacı kızı … için 2.590,49 TL maddi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 23/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte” şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin REDDİNE,
2. …Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının yukarıda belirtilen şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3. Temyiz yargılama giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına, artan posta ücretinin iadesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine, 28/12/2022 tarihinde esas yönünden oy birliği, davacılardan … için faiz başlangıç tarihi yönünden oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X)-KARŞI OY :
Davacılardan … lehine hükmedilen maddi tazminatın miktar artırımı suretiyle artırılan kısmına işletilecek yasal faizin başlangıç tarihinin miktar artırımı dilekçesinin verildiği tarih olarak belirlenmesi hukuka aykırıdır. Ancak bu husus, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın düzeltilerek onanmasını gerektiren, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hata ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlık kapsamında bulunmayıp, anılan maddenin 2. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın bozulmasını gerektiren, hukuka aykırılık teşkil ettiğinden; Bölge İdare Mahkemesi kararının, bu hususta yeniden bir karar verilmek üzere bozulması gerektiği oyuyla Daire kararına bu yönden katılmıyoruz.