Danıştay Kararı 10. Daire 2021/3744 E. 2023/95 K. 16.01.2023 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2021/3744 E.  ,  2023/95 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2021/3744
Karar No : 2023/95

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı / ANKARA
VEKİLİ : Av. …
TEMYİZ EDEN
(DAVALI YANINDA MÜDAHİL) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMLERİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca ve davalı idare yanında müdahil taraından aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Alanya Devlet Hastanesinde 19/06/2015 tarihinde bel fıtığı ameliyatı olan davacı tarafından, sonrasında yaptırdığı kontrollerde ameliyat edilmesi gereken bel fıtığının halen mevcut olduğu tespit edildiği için ikinci kez ameliyat olmak zorunda kaldığı belirtilerek yanlış yapılan ameliyat nedeniyle acı ve iş gücü kaybı yaşamasında idarenin hizmet kusuru bulunduğu iddiasıyla uğranıldığı ileri sürülen zarara karşılık 50.000,00 TL maddi (miktar artırımı sonrası 383.082,96 TL) ve 50.000,00 TL manevi tazminatın 19/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; dosya içeriğinde yer alan rapor ışığında, Alanya Devlet Hastanesinde davacıya yapılan muayene ve görüntüleme tetkikleri sonucu L4-5 disk mesafesine yönelik konulan ameliyat endikasyonuna göre uygulanan ameliyat esnasında 2 defa skopi ile mesafe tayini yapılmasına rağmen bir alt mesafeden (L5-S1) diskektomi işlemi yapılmasının tedavide özen eksikliği olarak nitelendirildiği, dolayısıyla hekimin eylemlerinin tıp biliminin genel kabul görmüş ilke ve kurallarına uygun olmadığının anlaşıldığı, hizmeti kusurlu işleyen davalı idarenin davacının uğradığı maddi zarardan sorumlu olduğu, meslekte kazanma kaybı oranı ve dosyadaki bilgi ve belgeler dikkate alınarak davacının gelir kaybı miktarının aktüerya bilirkişisince hesaplattırılmasına karar verilmesi üzerine yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen bilirkişi raporunda 19/06/2015 tarihindeki hizmet kusuru sonucu %13,1 oranında sürekli, 6 ay geçici iş gücü kaybına uğrayan ve 1 ay bakım ihtiyacı oluşan davacının, geçici iş gücü kaybından kaynaklanan maddi zararının 19.730,18 TL, sürekli iş gücü kaybından kaynaklanan maddi zararının 362.108,08 TL ve geçici bakım ihtiyacından kaynaklanan maddi zararının 1.244,70 TL olarak hesaplandığı, çalışma gücünü %13,1 oranında kaybeden davacının çalışmaya devam ettiği, davacının çalışma gücünün en az %60’ını veya vazifesini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybetmediği, emsali kamu görevlisine nazaran daha fazla efor harcamak suretiyle de olsa çalışmasını sürdürüp yaşlılık aylığına hak kazanması olası bulunduğundan, yasal emeklilik yaşından sonrası yönünden pasif dönem zarar hesabı yapılmaması ve bu döneme ilişkin tazminata hükmedilmemesi gerektiği, davacının dava konusu olay neticesinde iş gücü kaybı nedeniyle uğradığı maddi zarara karşılık hesaplanan toplam 383.082,96 TL tazminat tutarından, işleyecek pasif döneme ilişkin 47.740,38 TL’lik tutarın çıkarılması sonucu toplam 335.342,58 TL maddi tazminatın davalı idarece davacıya ödenmesi gerektiği, fazlaya ilişkin maddi tazminat isteminin ise reddi gerektiği, öte yandan davacının duyduğu elem ve acının dindirilmesi amacıyla takdiren 50.000,00 TL manevi tazminatın davacıya ödenmesi gerektiği kanaatine varıldığı gerekçesiyle, davacının maddi tazminat isteminin 335.342,58 TL’lik kısmının kabulüne, 47.740,38 TL’lik kısmının ve 19/06/2015 tarihi ile 09/06/2016 tarihleri arasındaki faiz talebinin reddine, 50.000,00 TL manevi tazminat isteminin kabulüne, hükmedilen 50.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminatın davalı idareye başvuru tarihi olan 09/06/2016 tarihinden, 285.342,58 TL maddi tazminatın ise miktar artırım tarihi olan 25/02/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; davalı idarenin ve müdahilin istinaf başvurularının reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varıldığı, davacının istinaf talebine gelince, davacının dava konusu olay nedeniyle %13,1 oranında meslekte kazanma gücü kaybına uğradığı dikkate alındığında, güç (efor) kaybına dayanan maddi tazminatın hesabında, kamu görevlisinin yasal emeklilik yaşını tamamladığı tarihten muhtemel bakiye yaşam süresinin sonuna kadar geçen pasif devrede de, beden gücü kaybı nedeniyle daha fazla efor sarf ederek yaşamını devam ettirmesi söz konusu olacağından, zararın oluşacağının ve bu zararın asgari ücret düzeyinde bir zarar olacağının kabulü gerektiği, bu durumda aktüerya bilirkişisi tarafından düzenlenen 12/01/2020 tarihli bilirkişi raporunda pasif döneme ilişkin 47.740,38 TL maddi tazminat hesaplandığı, raporun hükme esas alınacak nitelikte olduğu anlaşılmakla dava konusu olay neticesinde iş gücü kaybı nedeniyle uğradığı maddi zarara karşılık hesaplanan işleyecek pasif döneme ilişkin 47.740,38 TL’lik maddi tazminatın davalı idareye başvuru tarihi olan 09/06/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı idarece davacıya ödenmesi gerektiği, davacının başvurusunun, kararın, 25/02/2020 tarihli miktar artırım dilekçesi ile artırılan tazminat miktarına yürütülecek faize ilişkin kısmına yönelik istinaf istemine gelince, zararın esasen olay tarihinde ya da idarelere başvuru tarihinde ortaya çıktığı, ancak, davacılar tarafından miktarı tam olarak bilinemediğinden ve tespit edilemediğinden dava açılırken talep edilemeyen bir zarar olduğunun kabulü, bu kabul doğrultusunda da miktar artırım dilekçesi ile arttırılan dava değerinin tamamına davalı idareye başvuru tarihi olan 09/06/2016 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesinin hukuka ve hakkaniyete uygun olduğunun kabulü gerektiği, İdare Mahkemesi kararında yer alan miktar artırım dilekçesi ile artırılan kısım yönünden miktar artırım tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiğine ilişkin gerekçenin ve buna ilişkin olarak hüküm fıkrasında yer alan ibarelerin karardan çıkarılması, “davacılar lehine miktar artırım ile hükmedilen 285.342,58 TL’lik kısma davalı idareye başvuru tarihinden itibaren(09/06/2016) yasal faiz yürütülmesine…” ilişkin ibarenin kararın hüküm fıkrasına eklenmesi gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle, davalı idarenin ve davalı idare yanında müdahilin istinaf istemlerinin reddine, davacı istinaf başvurusunun kısmen düzeltilerek reddine, kısmen kabulüne, kararın kısmen kaldırılmasına, 47.740,38 TL’lik maddi tazminatın kabulü ile davalı idareye başvuru tarihi olan 09/06/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine, hesaplanan 29.583,89 TL nispi harçtan dava açılırken peşin olarak alınan 1.707,75 TL karar harcı ile miktar artırım dilekçesi ile yatırılan 5.743,40 TL harcın mahsubu sonucu kalan 22.132,74 TL nispi karar harcının davacıya tamamlattırılmasına, davacı tarafça karşılanan 29.583,89 TL nispi karar harcının davalı idarelerden alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davacı tarafından, maddi tazminat talebinin tümünün haksız fiil tarihi olan 19/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesi gerektiği, davalı idare harçtan muaf olduğundan yatırılmış olan harçların kararın kesinleşmesinden sonra taraflarına iade olunması gerekirken, yasal dayanağı olmamasına rağmen kendilerince tamamlanmasına karar verildiği, kararın bu kısmının adil yargılanma hakkına ve hak arama hürriyetine açıkça aykırı olduğu iddialarıyla; davalı idare tarafından, karar verilmeden önce davacının aylık net geliri ve yasal emeklilik yaşının sorulmadığı, mesafe tayininde gerçekleşecek olası yanlışlığın bu tür ameliyatların komplikasyonu olduğu, tazminat hesabına esas özürlülük oranının yanlış hesaplandığı, ameliyat sonrası ikinci kez opere olmasa bile kişiye verilecek özür oranının %8-10 arasında olduğu, hiç ameliyat olmamış lomber disk hernisi hastasının özür oranının %5 olduğu, ikinci kez opere olmasının hastaya getireceği engel oranının %1 ile %2 arasında olduğu, bu durumda ilk ameliyatın kişiye getireceği engel oranının en fazla %1-2 arasında olması gerektiği, davacının yaşamış olduğu sorunların özel hastanede yapılan ikinci ameliyattan da kaynaklanabileceği, kişinin halen ameliyattan önceki görevini yürüttüğü anlaşıldığından iş gücü kaybı oranının dikkate alınmaması gerektiği, bilirkişinin davacının ismini yanlış yazdığı, başka kişiye ait bilgilerin kullanılmış olabileceği, omurga uzmanlarından oluşacak yeni bir heyetten rapor alınması gerektiği, geçici iş göremezlik tazminatı hesaplanmışsa da davacının bu dönemde maaşını almaya devam ettiği, davacı halen zabıta memuru olarak çalışmaya devam ettiğinden sürekli işgöremezlik tazminatından da bahsedilemeyeceği, maddi tazminat isteminin tümüyle reddi gerektiği, dava devam ederken artırılan istem yönünden miktar artırım dilekçesinin idarelerine tebliğ tarihinden itibaren temerrüde düşüldüğünün kabulüyle bu tarihten itibaren faiz yürütülmesi gerektiği, hükmedilen manevi tazminatın fahiş olduğu, manevi tazminata ancak hüküm tarihinden itibaren faiz işleyebileceği, idarelerinin harçtan muaf olduğu iddialarıyla; davalı yanında müdahil … tarafından ise, literatürde yanlış disk aralığı operasyonunun cerrahi komplikasyonlara verilebilecek klasik bir örnek teşkil ettiği, bu durumun üniversitelerin beyin ve sinir cerrahisi bölümü öğretim üyelerinden oluşacak heyetçe değerlendirilmesi gerektiği, dosyada mevcut Adli Tıp Kurumu raporunda yalnızca 1 tane beyin ve sinir cerrahisi uzmanı bulunduğu, tazminat hesabına esas özürlülük oranının yanlış hesaplandığı, ilk ameliyatın kişiye getireceği engel oranının en fazla %1-2 arasında olması gerektiği, ikinci ameliyatın değerlendirmeye konu edilmediği, davacının yaşamış olduğu sorunların özel hastanede yapılan ikinci ameliyattan da kaynaklanabileceği, hesap raporunun beyana göre hazırlandığı, davacının zabıta memuru olarak çalıştığına ilişkin dosyaya resmi belgenin eklenmediği, davacı çalışmaya devam ettiğinden fazla efor sarf ederek olsa da çalışarak yaşlılık aylığı almaya hak kazanması olası bulunduğundan pasif dönem için zarar hesabı yapılmaması gerektiği, geçici iş göremezlik döneminde devlet memurlarının maaşlarını tam olarak aldıkları, bu yüzden bu dönemde kazanç kaybı oluşmayacağı, halen çalışmaya devam ettiğinden maaş kaybı bulunmadığı, maddi tazminata hükmedilmesine olanak bulunmadığı, artırılan tazminat yönünden faiz başlangıcının miktar artırım tarihi olduğu, hükmedilen manevi tazminatın fahiş belirlendiği iddialarıyla temyize konu kararın aleyhlerine olan kısımlarının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN_SAVUNMALARI : Davacı ve davalı idare tarafından, karşılıklı temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmakta olup müdahil … tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davalı idare ve müdahilin manevi tazminat isteminin ve bakıcı gideri isteminin kabulüne yönelik temyiz istemlerinin reddi ve davacının faiz başlangıç tarihine yönelik temyiz isteminin reddi ile temyize konu kararın bu kısımlarının onanması; davalı idare ve müdahilin işgücü kaybına ilişkin maddi tazminat isteminin kabulüne yönelik temyiz istemlerinin kabulüyle anılan kısmın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
A) Temyize Konu Kararın Manevi Tazminat İsteminin Kabulüne, 1.244,70 TL Bakıcı Gideri İsteminin Kabulüne ve Bu Kısımlar Yönünden Hükmedilen Tazminata İşleyecek Faizin Başlangıç Tarihine Yönelik Kısımlarının İncelenmesi:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın bu kısımları usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
B) Temyize Konu Kararın İş Gücü Kaybına İlişkin Maddi Tazminat İsteminin Kabulüne Yönelik Kısmının İncelenmesi:

MADDİ OLAY :
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının 18/06/2015 tarihinde bel ve bacak ağrısı şikayeti nedeniyle Alanya Devlet Hastanesine tedavi amaçlı gittiği, 19/06/2015 tarihinde yapılan bel fıtığı ameliyatında fıtığın bulunduğu L4-5 seviyesinden mesafe tayini yapılmasına rağmen bir alt mesafe olan L5-S1 seviyesinden diskektomi işlemi yapıldığı, ameliyat sonrasında ağrılarının artması üzerine 17/09/2015 tarihinde Özel … Hastanesinde yapılan tetkikler sonucu bel fıtığının bulunduğu yerden tekrar ameliyat olduğu, belinde yanlış mesafeden yapılan ameliyata bağlı olarak vertebra yaralanması nedeniyle diskopati arızası meydana geldiği, ardından, davacı tarafından 09/06/2016 tarihinde davalı idareye başvurularak anılan olay sebebi ile maddi ve manevi tazminat ödenmesinin talep edildiği, bu talebin zımnen reddi üzerine de maddi ve manevi zarara uğradığı iddiasıyla bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda, İdare Mahkemesince bilirkişiliğine başvurulan Adli Tıp Kurumu 7. Adli Tıp İhtisas Kurulunun … tarih ve … sayılı raporunda özetle; “…Alanya Devlet Hastanesinde kişiye yapılan muayene ve görüntüleme tetkikleri sonucu L4-5 disk mesafesine yönelik konulan ameliyat endikasyonunun tıbben doğru olduğu, ancak uygulanan ameliyat esnasında 2 defa skopi ile mesafe tayini yapılmasına rağmen bir alt mesafeden (L5-S1) diskektomi işlemi yapılmasının tedavide özen eksikliği olarak nitelendirildiği, dolayısıyla hekimin eylemlerinin tıp biliminin genel kabul görmüş ilke ve kurallarına uygun olmadığı, sağlık hizmetinin yürütülmesinde idarenin organizasyon hatası tespit edilmediği, dosyanın maluliyet oranı hususunda Adli Tıp 3. İhtisas Kuruluna gönderildiği…” şeklinde mütalaa bildirilmiştir.
Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulunun … tarih ve … sayılı raporunda özetle; “… oğlu/kızı, 1978 doğumlu … ‘ın 19/06/2015 tarihinde yapılan bel fıtığı ameliyatına bağlı;
1-) Vertebra yaralanması nedeniyle, a) İyileşme (iş göremezlik / iş ve güçten kalma) süresinin olay tarihinden itibaren 6(altı) aya kadar uzayabileceği, b) İyileşme süresi içerisinde 1(bir) ay süreyle başka birisinin yardımına gereksinim duyabileceği,
2-) Geçici işgöremezlik süresi sonundan itibaren mevcut bulgulara göre kalıcı olduğu değerlendirilen diskopati arızası nedeniyle, a)Olay tarihinde yürürlükte olan 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası bildirilmemekle Grup 1 kabul olunarak E cetveline (yaşına) göre % %13.1 (yüzdeonüçnoktabir) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, b) Aynı yönetmelik çerçevesinde başka birisinin sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığı” şeklinde görüş bildirilmiştir.
12/01/2020 tarihli zarar hesabına yönelik bilirkişi raporunda; ”Kağıthane Belediye Başkanlığı bünyesinde zabıta memuru olarak görev yapan davacının görev aylığı gözetilerek, iş gücü kaybının %100 olduğu geçici iş göremezlik dönemi zararının 19.730,18 TL, İş gücü kaybının %13,1 olduğu sürekli iş göremezlik dönemi gelirlerinin; 1-İşlemiş dönem gelirleri 300.308,10 TL, 2-İşleyecek aktif dönem iskontolu gelirleri; 2.099.445,36 TL 3-İşleyecek pasif dönem iskontolu gelirleri 364.430,39 TL olarak toplam 2.764.183,85 TL olmak üzere %13,1 maluliyete karşılık gelen zararın 2.764.183,85 TL x 0,131 = 362.108,08 TL olduğu, 19/06/2015 tarihinde hizmet kusuru sonucu %13,1 oranında sürekli, 6 ay geçici iş gücü kaybına uğrayan ve 1 ay bakım ihtiyacı oluşan davacının, geçici iş gücü kaybından kaynaklanan maddi zararının 19.730,18 TL, sürekli iş gücü kaybından kaynaklanan maddi zararının 362.108,08 TL ve geçici bakım ihtiyacından kaynaklanan maddi zararının 1.244,70 TL olduğu” hesaplanmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdare, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Uyuşmazlıkta Adli Tıp Kurumu raporu uyarınca yaşanan hadisede hizmet kusuru bulunduğuna yönelik değerlendirme ve %13,1 oranındaki iş gücü kaybına yönelik tespitin kabulü Dairemizce de isabetli görülmekle beraber, hesaba ilişkin değerlendirmeye geçilmesi gerekmektedir.
Kağıthane Belediye Başkanlığı bünyesinde zabıta memuru olarak görev yapan ve olay sonrası da olay öncesinde aldığı görev maaşını almaya devam eden davacının dosya kapsamındaki istemleri incelendiğinde, maddi tazminata yönelik isteminin, (bakıcı giderine yönelik istemi haricinde), güç (efor) kaybına ilişkin olduğu talep ettiği maddi zarar kalemleri arasında gelir kaybının bulunmadığı görüldüğünden davacının hesaplanacak olan maddi zararı efor kaybı zararıdır.
Tazminat hukukunda, çağın gereklerine uygun olarak geliştirilen içtihatlarla, kişinin kalıcı sakatlığı nedeniyle uğramış olduğu beden gücü kaybına bağlı olarak gelirinde ve dolayısıyla mal varlığında bir eksilme meydana gelmemiş olsa dahi “güç (efor) kaybı tazminatı” olarak adlandırılan tazminatın ödenmesi gerektiği kabul edilmiştir. Beden gücü kaybına uğrayan kişinin günlük yaşamını ve çalışma hayatını sürdürebilmesi için zarardan önceki durumuna ve diğer kişilere göre daha fazla bir güç (efor) sarf ettiği gerçeğinden hareket edilerek zararı, bir anlamda, bu “fazladan sarf edilen gücün” oluşturduğu esası benimsenmiştir. Bu doğrultuda, idari faaliyetlerin neden ve etkisiyle kamu görevlilerinin veya diğer kişilerin güç (efor) kaybına dayanan maddi zararının idare hukukunun ilke ve kuralları uyarınca idarece tazmin edilmesi gerektiği hususunda bir duraksama bulunmamaktadır.
İdare hukuku ilkelerine göre maddi zarar; idari işlem veya eylem nedeniyle kişinin mal varlığının (patrimuanın) aktifinde meydana gelen azalma nedeniyle uğranılan zarar ile elde edilmesi kesin olan gelirden yoksun kalma sonucu uğranılan toplam zarar olup; bedensel nitelikteki maddi zarar ise, kişinin sağlığına kavuşmak için yaptığı tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalması ya da yok olması nedeniyle elde edeceği gelirde ve gücünde meydana gelen azalmayı ifade etmektedir.
Uyuşmazlıkta, davacının dava konusu olay nedeniyle %13,1 oranında çalışma gücü kaybına uğradığı, dolayısıyla günlük yaşamını ve çalışma hayatını emsallerine ve eskiye nazaran daha fazla güç (efor) sarf ederek sürdürmek zorunda kalması nedeniyle maddi zararının bulunduğu açık olup, davacının güç (efor) kaybından doğan zararı;
Aktif dönemde, zarara uğranılan tarihten itibaren yasal emeklilik yaşına kadar asgari geçim indirimi (AGİ) dahil net asgari ücrete (2022 yılına kadar AGİ dahil, 2022 yılından sonra AGİ hariç olmak üzere) çalışma gücü kaybı olan % 13,1 oranının uygulanması; pasif dönemde ise, davacının emeklilik yaşının ikmalinden TRH 2010 Ulusal Mortalite Tablosuna göre belirlenen muhtemel yaşam süresinin sonuna kadar geçecek süre için -bir çalışmanın karşılığı olmaması nedeniyle- AGİ hariç net asgari ücrete yine çalışma gücü kaybı oranının uygulanması suretiyle ortaya çıkacak miktarların toplanması suretiyle hesaplanmalıdır.
Söz konusu hesaplamada, gelecek yılların asgari ücretleri, bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihte bilinen net asgari ücret miktarının her yıl %10 artırılmak ve %10 iskontoya tabi tutulmak suretiyle belirlenmelidir.
Buna göre; İdare Mahkemesince ve temyize konu Bölge İdare Mahkemesince 12/01/2020 tarihli zarar hesabına yönelik bilirkişi raporu hükme esas alınmış ise de, Kağıthane Belediye Başkanlığı bünyesinde zabıta memuru olarak görev yapan davacının güç (efor) kaybı zararı hesabında yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda asgari ücretin esas alınması gerekirken, görev maaşının esas alınmış olması; ayrıca da, Adli Tıp Kurumu raporunda davacının ameliyat sonrası ilk 1 aylık zaman diliminde bakıcı ihtiyacı bulunacağının belirtilmiş olması ve bu dönemde efor kaybı %100 olacağı için de bakıcı giderine hükmedilmiş olması nedeniyle bakıcı ihtiyacının sona erdiği tarihten itibaren %13,1 oranında efor kaybı bulunduğu dikkate alınarak hesaplama yapılması gerekirken, ameliyat sonrasındaki 6 ay için de bakıcı ihtiyacı varmışcasına %100 oranında efor kaybı bulunduğunun kabulüyle hesap yapılmış olması nedenleriyle hesaba ilişkin bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelikte bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Bu itibarla, hükme esas alınabilecek nitelikte bulunmayan rapora dayanılarak verilen temyize konu kararda hukuka uyarlık bulunmamakta olup, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda Bölge İdare Mahkemesince yeni bir bilirkişi raporu alınarak, belirtilen eksikliklerin giderilmesi neticesinde karar verilmesini teminen kararın anılan kısmın bozulması gerekmektedir.
Öte yandan, temyize konu karar davacı tarafından maddi tazminatın esası yönünden temyiz edilmemiş olduğundan, yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde Bölge İdare Mahkemesince yaptırılacak olan hesaplama neticesinde, davacı lehine hükmedilecek olan maddi tazminat tutarının, aleyhe bozma ve hüküm verme yasağı gereği, temyize konu karar ile davacıya ödenmesine karar verilen tutarı aşamayacağı da açıktır.
Diğer taraftan, konusu belli bir miktarı içeren davalarda, yargılama gideri içinde yer alan kalemlerden nispi karar harcı dışındaki harç, keşif ve bilirkişi ücreti ile posta giderinin, haklılık oranına göre davanın taraflarına yükletilmesi; hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden hesaplanacak nispi karar harcının ise davacıya tamamlattırılmaksızın hükmedilen miktar yönünden haksız çıkmış olan davalı idareye yükletilmesi gerektiği açık ise de bozma kararı üzerine yeniden yapılacak yargılamada nisbi karar harcı için yeniden hüküm kurulacağından anılan kısıma yönelik temyiz istemi yönünden bu aşamada karar verilmesine gerek görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin ve davalı yanında müdahil … ‘un temyiz istemlerinin kısmen KABULÜNE, kısmen REDDİNE, davacının temyiz isteminin REDDİNE,
2. Temyize konu …Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının manevi tazminat isteminin kabulüne, … TL bakıcı gideri isteminin kabulüne ve bu kısımlar yönünden hükmedilen tazminata işletilecek faiz başlangıç tarihine yönelik kısımlarının ONANMASINA, güç (efor) kaybına ilişkin maddi tazminat isteminin kabulüne yönelik kısmının BOZULMASINA,
3. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 16/01/2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.