Danıştay Kararı 10. Daire 2021/1326 E. 2023/837 K. 28.02.2023 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2021/1326 E.  ,  2023/837 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2021/1326
Karar No : 2023/837

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Valiliği / …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMLERİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

DAVANIN_KONUSU : Davacı tarafından; Van ili, Bahçesaray ilçesi, … köyünde geçici köy korucusu olarak görev yapan eşi …’un 09/05/1994 tarihinde katıldığı operasyon dönüşü kalp krizi geçirerek vefatı nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararın karşılanması istemiyle 5233 sayılı Kanun kapsamında yaptığı başvurunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı Van Valiliği İl Özel İdare Müdürlüğü işleminin iptali ile uğranıldığı ileri sürülen zararlara karşılık maddi ve manevi tazminat ödenmesi istemiyle açılan davada … İdare Mahkemesinin kesinleşen … tarih ve E:…, K:… sayılı iptal kararı doğrultusunda yeniden işlem tesis edilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin Van Valiliği Hukuk İşleri Şube Müdürlüğü’nün … tarih ve E… sayılı işleminin iptali ile olay nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararlara karşılık 35.947,10 TL maddi ve 200.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.

YARGILAMA SÜRECİ :
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; kesinleşmiş mahkeme kararı ile davacı murisinin vefatı 5233 sayılı Kanun kapsamında kabul edildiğinden uyuşmazlığın maddi tazminata ilişkin kısmının 5233 sayılı Kanun kapsamında, manevi tazminata ilişkin kısmının ise 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu kapsamında değerlendirilerek çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, davacının maddi tazminat isteminin kabulü ile 35.947,10 TL maddi tazminatın idareye başvuru tarihinden (22/11/2016) itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile olay nedeniyle uğradığı manevi zarara karşılık takdiren 10.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihinden (22/11/2016) itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; İdare Mahkemesi kararının maddi tazminata ilişkin kısmı yönünden davalı idarenin ve davacının istinaf başvurularının reddine, İdare Mahkemesi kararının manevi tazminata ilişkin kısmı yönünden davalı idarenin istinaf isteminin reddine, davacının istinaf başvurusunun kabulüne, kararın anılan kısmının kaldırılmasına, takdiren 60.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihinden (22/11/2016) itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacı tarafından, hükmedilen tazminat tutarlarının yetersiz olduğu, hükmedilen tazminata idareye ilk başvuru tarihinden (2004) itibaren faiz işletilmesi gerektiği iddialarıyla kararın aleyhe olan kısımlarının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, uyuşmazlığın 2330 sayılı Kanun kapsamında çözümlenmesi gerektiğinden 5233 sayılı Kanun kapsamında değerlendirme yapılmasının hatalı olduğu, harçtan muaf olduklarından idareleri aleyhine harca hükmedilemeyeceği iddialarıyla kararın aleyhlerine olan kısımlarının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN_SAVUNMALARI : Taraflarca savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Bölge İdare Mahkemesi kararının, dava konusu işlemin iptali ile manevi tazminata ilişkin kısımlarının onanması, maddi tazminata ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Van ili, Bahçesaray ilçesi, … köyünde geçici köy korucusu olarak görev yapan davacının eşi …, 09/05/1994 tarihinde ilçede görevli bürokratların bir gün sonra köyü ziyaret edecek olmaları nedeniyle bölgenin güvenliğinin sağlanması amacıyla arazi arama – tarama faaliyetinde görevlendirilmiş, görev bitimi köye dönerken kalp krizi geçirmiş ve hastaneye götürülürken yolda vefat etmiştir.

Müteveffanın eşi olan davacı tarafından, olay nedeniyle uğradığını ileri sürdüğü zararın karşılanması istemiyle 5233 sayılı Kanun kapsamında Van Valiliği Zarar Tespit Komisyonu’na yapılan 07/09/2004 tarihli ilk başvuru, Van Valiliği İl Özel İdare Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı işlemiyle olayın 5233 sayılı Kanun’un kapsamı dışında kaldığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Anılan işlemin iptali ile uğranıldığı ileri sürülen zararlara karşılık maddi ve manevi tazminat ödenmesi istemiyle açılan davada, … İdare Mahkemesince, davacı murisinin vefatının terör eylemi veya terörle mücadele faaliyetinden kaynaklandığına ilişkin bir delil bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen kararın, Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesinin 08/10/2015 tarih ve E:2011/9707, K:2015/5737 sayılı kararı ile, ilçe kaymakamı, ilçe jandarma komutanı, doktor ve askerlerin köye gelecek olması nedeniyle güvenliği sağlamak amacıyla arazi araması için görevlendirilen davacı murisinin anılan görev bitimi köye dönerken hastalanarak kalp krizi geçirerek hayatını kaybettiği göz önüne alındığında ölüm olayının, terörle mücadele kapsamında koruma ve önleme faaliyetleri sırasında gerçekleştiğinin kabulü gerektiği gerekçesiyle bozulması üzerine, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile, bozma kararına uyularak, işlemin iptaline, iptal kararı üzerine davacının maddi ve manevi tazminat istemleri hakkında yeniden bir karar verileceğinden bu istemler hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İptal kararının ardından, 22/11/2016 tarihinde, iptal kararı doğrultusunda yeniden işlem tesis edilmesi istemiyle davacının Van Valiliğine yaptığı başvuru, davalı idare tarafından … tarih ve … sayılı yazı ile 2330 sayılı Kanun kapsamında işlem yapılması için İl Mahalli İdareler Müdürlüğü’ne gönderilmiştir.
Bu arada, … İdare Mahkemesince bozmaya uyularak verilen iptal kararı, Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesi nezdinde temyiz ve karar düzeltme yollarından geçmek suretiyle kesinleşmiştir.
Bunun üzerine, davacı tarafından 14/12/2017 tarihinde dosyanın yeniden incelemeye alınması için ikinci kez Van Valiliğine başvuru yapılmış, bu başvuru da Van Valiliği Hukuk İşleri Şube Müdürlüğü’nün … tarih ve E…. sayılı işlemi ile, davacı murisinin vefatı olayının 5233 sayılı Kanun değil 2330 sayılı Kanun kapsamında kaldığı gerekçesiyle reddedilmiştir.
Davacı tarafından, Van Valiliği Hukuk İşleri Şube Müdürlüğü’nün .. tarih ve E…. sayılı işleminin iptali ile olay nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararlara karşılık 35.947,10 TL maddi ve 200.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
17/07/2004 tarihinde kabul edilip 27/07/2004 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunun 1. maddesinde, ”Bu Kanunun amacı, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemektir.”; 2. maddesi, 1. fıkrasında, ”Bu Kanun, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsar.”; 7. maddesinde, ”Bu Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla karşılanabilecek zararlar şunlardır: a) Hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar, b) Yaralanma, engelli hâle gelme ve ölüm hâllerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri, c) Terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddî zararlar”; 8. maddesi, 1. fıkrasında, ”7 nci maddede belirtilen zararlar, zarar görenin beyanı, adlî, idarî ve askerî mercilerdeki bilgi ve belgeler göz önünde tutularak olayın oluş şekli ve zarar görenin aldığı tedbirlere göre, zarar görenin varsa kusur veya ihmalinin de göz önünde bulundurulması suretiyle, hakkaniyete ve günün ekonomik koşullarına uygun biçimde komisyon tarafından doğrudan doğruya veya bilirkişi aracılığı ile belirlenir.”; 9. maddesinde, ”Yaralanma, engelli hâle gelme ve ölüm hâllerinde (7000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucunda bulunan miktarın; a) Yaralananlara altı katı tutarını geçmemek üzere yaralanma derecesine göre, b) Çalışma gücü kaybı, yetkili sağlık kuruluşları tarafından üçüncü derece olarak tespit edilenlere dört katından yirmidört katı tutarına kadar, c) Çalışma gücü kaybı, yetkili sağlık kuruluşları tarafından ikinci derece olarak tespit edilenlere yirmibeş katından kırksekiz katı tutarına kadar, d) Çalışma gücü kaybı, yetkili sağlık kuruluşları tarafından birinci derece olarak tespit edilenlere kırkdokuz katından yetmişiki katı tutarına kadar, e) Ölenlerin mirasçılarına elli katı tutarında, nakdî ödeme yapılır. Nakdî ödemenin tespitine esas tutulacak miktar, ödeme yapılmasına ilişkin valinin veya Bakanın onayı tarihinde geçerli gösterge ve katsayı rakamları esas alınarak belirlenir. Birinci fıkranın (e) bendine göre belirlenen nakdî ödemenin mirasçılara intikalinde 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun mirasa ilişkin hükümleri uygulanır. Cumhurbaşkanı, nakdî ödemeye esas tutulan gösterge rakamını yüzde otuza kadar artırmaya veya kanunî sınıra kadar indirmeye yetkilidir. Bu Kanun kapsamındaki zararlardan dolayı, zarar gören kişilere gerçek veya özel hukuk tüzel kişileri tarafından yapılan ödemeler sebebiyle Devlete rücu edilemez. Nakdî ödemenin şekli, tutarı, yaralanma ve engellilik derecelerinin tespitine ilişkin esas ve usuller yönetmelikle belirlenir.” hükümleri yer almıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
A- Temyize Konu Bölge İdare Mahkemesi Kararının, Davacının Manevi Tazminat İsteminin Kısmen Kabulü, Kısmen Reddine İlişkin Kısmının İncelenmesi:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen kararın anılan kısmı usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Davacı tarafından, olayın terör olayı olduğunun ve olayda sosyal risk ilkesi gereğince idarenin sorumluluğu bulunduğunun, Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesinin, “ölüm olayının, terörle mücadele kapsamında koruma ve önleme faaliyetleri sırasında gerçekleştiğinin kabulü gerektiği” yolundaki 08/10/2015 tarih ve E:2011/9707, K:2015/5737 sayılı kararı ile öğrenildiği, anılan karardan sonra ilk kez idareye 22/11/2016 tarihinde başvuru yapıldığı anlaşıldığından, Bölge İdare Mahkemesince, hükmedilen manevi tazminat tutarına, davacının idareye ikinci başvuru tarihi olan 22/11/2016 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesinde hukuki isabetsizlik görülmemiştir.

B- Temyize Konu Bölge İdare Mahkemesi Kararının, İdare Mahkemesi Kararının Davacının Maddi Tazminat İsteminin Kabulü Yolundaki Kısmına İlişkin Davalı İdarenin İstinaf Başvurusunun Reddine İlişkin Kısmının İncelenmesi:
Uyuşmazlıkta, kesinleşmiş mahkeme kararı doğrultusunda 5233 sayılı Kanun kapsamında değerlendirme yapılarak eşinin ölümü dolayısıyla davacı lehine maddi tazminata hükmedilmesinde hukuki isabetsizlik bulunmamakla birlikte, anılan Kanun’un 9. maddesinde ölüm halinde (7000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucunda bulunan miktarın elli katı tutarında nakdî ödemenin ölenlerin mirasçılarına yapılacağının belirtildiği de dikkate alındığında, muris Selahattin Oruç’un ölümü nedeniyle davacı eşi lehine miras payı oranında maddi tazminata hükmedilmesi gerekirken, 5233 sayılı Kanun kapsamında belirlenen tutarın tamamının davacıya ödenmesine hükmedilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.
Bu itibarla, uyuşmazlığın maddi tazminata ilişkin kısmı hakkında yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, faiz; en basit biçimiyle, idarenin tazmin borcu bağlamında; kişilerin, idarenin eylem ve/veya işlemlerinden dolayı uğradıkları zararların giderilmesi istemiyle başvurmalarına karşın, idarenin zararı kendiliğinden ödemeyip, yargı kararıyla tazminata mahkûm edilmesi sonucunda, idarenin temerrüde düştüğü tarihten tazminatı ödediği tarihe kadar geçen süre için 3095 sayılı Kanuna göre hesaplanacak tutarı ifade etmektedir.
27/07/2004 tarihinde yürürlüğe giren 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un 6. maddesinde, Kanun’un yürürlüğünden sonra meydana gelen terör eylemleri ya da terörle mücadele faaliyetleri nedeniyle zarar görenin zarar konusu olayın öğrenilmesinden itibaren altmış gün içinde, her hâlde olayın meydana gelmesinden itibaren bir yıl içinde zararın gerçekleştiği veya zarar konusu olayın meydana geldiği il valiliğine başvurmalarının zorunlu olduğu; geçici 4. maddesinde ise, 19/07/1987 ile 30/05/2007 tarihleri arasında meydana gelen terör eylemleri ya da terörle mücadele faaliyetleri nedeniyle zarar görenlerin, 30/05/2007 tarihinden itibaren bir yıl içinde ilgili valilik ve kaymakamlıklara başvurmaları hâlinde, maddi zararlarının bu Kanun hükümlerine göre tazmin edileceği hükme bağlanmış; bilahare 30/05/2007 tarihi 30/05/2008 tarihine kadar uzatılmıştır.
Uyuşmazlıkta, davacının ilk olarak 07/09/2004 tarihinde, yukarıda aktarılan geçici madde hükmü çerçevesinde zararının tazmini istemiyle davalı idareye başvurduğu, başvurusunun reddi üzerine açtığı davada bozmaya uyularak verilen iptal kararının uygulanması için 22/11/2016 tarihinde ikinci kez idareye başvurduğu, bu başvurusu hakkında işlem yapılmaması üzerine, iptal kararının kesinleşmesini takiben kesinleşen yargı kararı gereğinin yerine getirilmesi istemiyle 14/12/2017 tarihinde üçüncü kez idareye başvurduğu, İdare Mahkemesi tarafından ise, hükmedilen maddi tazminata işletilecek yasal faizin başlangıç tarihi olarak, ikinci başvuru tarihi olan 22/11/2016 tarihinin esas alındığı görülmektedir.
Yukarıda aktarıldığı üzere, idarenin, hukuken sorumlu olduğu zararı, en erken sulhen ödeyebileceği tarih olan idari başvuru tarihinde ödemeyip yargı kararıyla tazminata mahkûm edilmesi sonucunda temerrüde düştüğü, dolayısıyla mahkûm olduğu tazminat tutarına ilişkin faizin de temerrüde düştüğü bu tarih itibarıyla işletilmeye başlanması gerektiği hususunda duraksama bulunmamaktadır.
Bu çerçevede, uyuşmazlıkta davalı idarenin, davacının ilk kez başvurduğu 07/09/2004 tarihi itibarıyla temerrüde düştüğü açıktır. Davacının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddesi uyarınca yargı kararını resen uygulamakla mükellef olan idareye, kendi ihtiyarıyla ikinci ve üçüncü kez başvurması ise, faizin başlangıç tarihini değiştirmemektedir. Aksi yorumun, iki başvuru tarihi arasındaki yaklaşık 12 yıllık idareden kaynaklanan gecikmenin sorumluluğunun davacıya yükletilmesi anlamına geleceği, bu aşırı külfetin de davacının mülkiyet hakkına orantısız müdahale teşkil edeceği kuşkusuzdur.
Bu itibarla, Bölge İdare Mahkemesince, işbu kısmen bozma kararı üzerine yeniden yapılacak yargılama sonucu hükmedilecek maddi tazminat tutarına, davacının idareye ilk başvuru tarihi olan 07/09/2004 tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği de açıktır.

C- Temyize Konu Bölge İdare Mahkemesi Kararının, İdare Mahkemesi Kararının Dava Konusu İşlemin İptali Yolundaki Kısmına Yönelik Davalı İdarenin İstinaf Başvurusuna İlişkin Kısmının İncelenmesi:
Bölge İdare Mahkemesi kararında, İdare Mahkemesi kararının, yalnızca davacının maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin kısımları hakkında değerlendirme yapılarak sözü geçen kısımlar hakkında hüküm kurulduğu, kararın dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısmı yönünden davalı idarenin yapmış olduğu istinaf başvurusu hakkında ise herhangi bir inceleme yapılmadığı görüldüğünden, dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısım yönünden de bir değerlendirme yapılarak davalı idarenin istinaf başvurusu hakkında hüküm kurulması gerekirken, anılan kısım bakımından bir inceleme yapılmaması ve hüküm kurulmamasında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının;
A) Davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin kısmının ONANMASINA,
B) İdare Mahkemesi kararının davacının maddi tazminat isteminin kabulü yolundaki kısmına ilişkin davalı idarenin istinaf başvurusunun reddine ilişkin kısmının BOZULMASINA,
C) İdare Mahkemesi kararının dava konusu işlemin iptali yolundaki kısmına yönelik davalı idarenin istinaf başvurusu hakkında hüküm kurulmaması nedeniyle anılan kısmının BOZULMASINA,
3. Bozulan kısımlar hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 28/02/2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.