Danıştay Kararı 10. Daire 2020/953 E. 2020/3640 K. 12.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2020/953 E.  ,  2020/3640 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2020/953
Karar No : 2020/3640

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü / …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının, davalı idare tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, Van İli, Edremit İlçesi, … Mahallesi, … ada, …parsel, … ada … ve … nolu parsellerde bulunan taşınmazlarında davalı idare tarafından yapılan yol çalışması nedeniyle oluştuğu ileri sürülen 1.000,00 TL maddi zararın (ıslah sonrası 600.049,43 TL) idareye başvuru tarihi olan 17/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti:
Davanın, dava konusu taşınmazlarda meydana gelen değer düşüklüğü yönünden incelenmesinden; idarece …-…-… Devlet Yolunun yapımı idari eylem niteliğinde olduğundan, idarenin yol yapım eylemi nedeniyle davacının taşınmazları ile yol arasında kot farkı oluşması ve taşınmazların doğrudan yolla bağlantısının kesilmesi neticesinde taşınmazlarda değer kaybı meydana geldiği, davacının bu nedenle zarara uğradığı, oluşan maddi zararın kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca davalı idarece karşılanması gerektiği sonucuna ulaşılmakla öğreti ve yargı içtihatlarıyla benimsenmiş olan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, taşınmazların değer kaybına ilişkin olarak bilirkişiler tarafından hesaplanan toplam 339.574,38 TL’nin davalı idare tarafından davacıya ödenmesi gerektiği, davanın, dava konusu … ada, … parsel nolu taşınmaz içerisinde tespit edilen molozlardan dolayı meydana gelen zarar bedeli yönünden incelenmesinden; davalı idarece yapılan …-…-… Devlet Yolu yapım çalışmaları sırasında çıkan molozların, asfalt parçalarının ve hafriyatın davacının … ada, … parsel nolu taşınmazına döküldüğü, bu hafriyat ve moloz yığınlarının taşınmazın 8.593,70 m2′ lik kısmını işgal ettiği ve davacının bu alanı kullanmasına engel olduğu, davacının zararının giderilmesi için taşınmaza dökülen bu hafriyat ve moloz yığınlarını kaldırılarak taşınmazın eski hale getirilmesi gerektiği, davalı idarenin dikkatli ve özenli çalışarak yol çalışmaları sonucu oluşan hafriyat ve moloz yığınlarını davacının taşınmazına zarar vermeden başka bir yere nakletmesi ya da iş bitiminde hafriyat ve moloz yığınlarını kaldırarak taşınmazı eski hale getirmesi gerekirken, yol çalışmalarının bitirilmesine ve aradan uzun bir süre geçmesine rağmen hafriyat ve moloz yığınlarının hala davacının taşınmazında bulunması nedeniyle davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu, davacının taşınmazına dökülen hafriyat ve moloz yığınlarının kaldırılarak taşınmazın eski hale getirilmesi için gerekli masrafların hizmet kusuru ilkesince davalı idarece karşılanması gerektiği sonucuna ulaşıldığı, dava konusu …ada, … parsel nolu taşınmaz içerisinde tespit edilen molozlardan dolayı meydana gelen zarara ilişkin olarak bilirkişiler tarafından hesaplanan toplam 260.475,05 TL’nin davalı idare tarafından davacıya ödenmesi gerektiği, sonuç olarak, 600.049,43 TL maddi tazminatın, 1.000,00 TL’lik kısmına davalı idareye başvuru tarihi olan 17/09/2015 tarihinden, geriye kalan 599.049,43 TL’nin ise ıslah dilekçesinin mahkeme kaydına girdiği 26/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Mahkemesi kararının özeti:
… Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu … İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından, usule ilişkin olarak; adli yargıda, dava konusu taşınmazlara yönelik bedel tespiti ve tescil davası ile kamulaştırmasız el atma davası açıldığı, belirtilen bu dava ile bakılan davanın konusu, tarafları aynı olup derdestlik nedeniyle davanın reddi gerektiği, esasa ilişkin olarak ise; davacı tarafından taşınmazlara toprak almak, toprak yığılmak ve kot farkı oluşturmak suretiyle el atıldığı, yapılaşma imkanının ve imara uygunluk özelliklerinin ortadan kaldırıldığı ileri sürülse de idare tarafından herhangi bir el atmanın söz konusu olmadığı, yapılan yol çalışması nedeniyle dava konusu taşınmazın kullanılmasında herhangi bir kaybın ve zararın bulunmadığı, yola cephesi ve ana yoldan giriş çıkışından projeden kaynaklanan olumsuzluk ve dolayısı ile taşınmazın değer kaybının söz konusu olmadığı, olay nedeniyle herhangi bir tazminat sorumluluğunun bulunmadığı, eksik inceleme ve araştırma sonucu düzenlenen 05/10/2017 tarihli bilirkişi raporunun kabulünün mümkün olmadığı, sulama kanalı olarak ifade edilen yapının kenar hendeği olduğu, moloz döküldüğü iddia edilen alanın ise ek kamulaştırma sınırları içinde kaldığı, taşınmaz üzerine herhangi bir hafriyat dökülmediği ve taşınmazın tamamen doğal yapısı olduğu, dava konusu taşınmaza yakın konumda bulunan emsal taşınmazın mevcut olmasına rağmen 7,5 km uzaklıkta yer alan yüksek satış değerine sahip taşınmazın emsal olarak kabul edilmesinin ve yol kotu kaynaklı % 7 oranında değer düşüklüğü hesaplanmış olmasının hatalı olduğu, taşınmaza hafriyat dökülmüş olsaydı taşınmaz yol kotuna geldiği için değer düşüklüğü değil, her türlü tesis yapımına uygun hale geleceğinden değer artışının hesaplanması gerektiği, söz konusu bilirkişi raporuna bağlı kalarak karar verilmesinin hatalı olduğu, bu nedenle temyize konu kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile usul ve yasaya aykırı olan Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, dosyanın tekemmül ettiği görülmekle davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :
Davacının, Van İli, Edremit İlçesi, … Mahallesi, … ada, …parsel, … ada … ve … nolu parsellerin maliki olduğu, davalı idare tarafından Edremit İlçesi, … Mahallesinden geçen …-…-… Devlet Yolunun yapım işine 2013 yılında başlandığı, 2015 yılında işin bitirildiği, davalı idare tarafından yapılan yol çalışması neticesinde davacının taşınmazlarıyla yol arasında kot farkı oluşması nedeniyle taşınmazlarında değer kaybı meydana geldiği, ayrıca yol çalışması esnasında çıkan molozların taşınmazlarına dökülmesi neticesinde taşınmazlarının bu kısımlarını kullanamadığı, bu nedenlerle uğramış olduğu zararların giderilmesi için 17/09/2015 tarihinde davalı idareye başvuru yapıldığı, bu başvuruya davalı idarece herhangi bir cevap verilmemesi üzerine yol çalışmasından kaynaklı davacının taşınmazında oluşan zararların tazmini istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde; idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdare, kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava dosyasının incelenmesinden, davacının dava konusu taşınmazları 2012 yılında satın aldığı, davalı idare tarafından davacının taşınmazlarına cephe olan Edremit İlçesi, … Mahallesinden geçen …-…-…Devlet Yolu genişletme çalışmalarının 2013 yılında başladığı, yol genişletme çalışmaları kapsamında … ada …nolu parsel; … ada … ve … nolu parseller olarak ifraz edildiği ve … nolu parsel davalı idarece kamulaştırılıp tapuya yol olarak tescil edildiği, … nolu parselin mülkiyetinin ise davacıda kaldığı, … ada … sayılı parsel; ifraz edilerek … ada … ve … nolu parsellerin oluştuğu, … nolu parsel davalı idarece kamulaştırılıp tapuya yol olarak tescil edildiği, arta kalan … nolu parselin mülkiyetinin ise davacıda kaldığı, bakılan davanın ise, davalı idare tarafından yapılan yol genişletme çalışması neticesinde davacının mülkiyetinde kalan taşınmazlarıyla yol arasında kot farkı oluşması nedeniyle taşınmazlarında değer kaybı meydana geldiği, ayrıca yol çalışması esnasında çıkan molozların taşınmazlarına dökülmesi neticesinde taşınmazlarının bu kısımlarını kullanamadığı, bu nedenlerle uğramış olduğu zararların giderilmesi için 17/09/2015 tarihinde davalı idareye başvuru yapıldığı, bu başvuruya davalı idarece herhangi bir cevap verilmemesi üzerine dava açıldığı, İdare Mahkemesince 25/05/2016 tarihli ara kararı ile mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; davacının mülkiyetinde olan … ada, … nolu (… ada, … nolu ana parselin) taşınmazın ilk durumda …-… kara yoluna cepheli olduğu, ancak kamulaştırma işlemi sonrasında …-… karayolu ile arasında oluşan kot farkından dolayı (yolun yükseltilmesi) ve yol ile arasında su kanalının yapılması suretiyle yol ile doğrudan olan iletişimin sekteye uğradığının tespit edildiği, bu tespitlerden dolayı … ada, … nolu parselde belli bir oranda değer düşüklüğünün olacağı, ayrıca bu parselin yüz ölçümünün 42.500,78 m² olduğu, üzerinde hafriyat yığınının bulunduğu ve bu hafriyat yığınının 8.593,70 m² alanı kapladığı, mevcut yol ve hafriyat yığını ile parselin doğal zemini arasında ortalama 5 metre kot farkının bulunduğu, hafriyattan doğan zararın eski hale getirme bedelinin hesaplanarak tazmini gerektiği, yine dava konusu olan … ada, .. parsel nolu taşınmazda da oluşan kot farkından dolayı karayoluna doğrudan olan ulaşımının sekteye uğradığı, bundan dolayı belli bir oranda değer düşüklüğü olacağı, … Hukuk Dairesi’nin … Esas, … Karar nolu bozma ilamında dava konusu taşınmazlardan … ada, … parselin arsa vasfında olduğu ve emsal mukayesesine göre değerinin belirlenmesi gerektiğinin belirtildiği, keşif esnasında yapılan inceleme ve gözlemler sonucunda dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğunun tespit edildiği, bu nedenle dava konusu taşınmazların arsa vasfında değerlendirmeye alınacağı, dava konusu taşınmazların yola cephelerinin olması, yerleşim yerlerine yakın olmaları, ticari faaliyetler için uygun konumda yer almaları, topoğrafik yapılarının eğimli olması gibi faktörlerin taşınmazın değerini etkileyen faktörler olduğu, dava konusu taşınmazların her ikisinin de kamulaştırma işlemi öncesinde karayoluna cepheli oldukları, yol genişletme kapsamında el atıldıkları, bundan dolayı her iki taşınmazın değerinde yol yapımından dolayı herhangi bir değer artışının söz konusu olmadığı, yol kotunun yükseltilmesi ve yol ile taşınmazlar arasına kanal yapılmak suretiyle taşınmazların yola doğrudan ulaşımının ortadan kalkması nedeniyle her iki taşınmazda değer düşüklüğü olacağının belirtildiği, dosya içerisinde uygun emsallerin olmamasından dolayı fiyat takdirinin piyasa araştırmaları göz önünde tutulmak suretiyle bilirkişi heyeti tarafından dava dosyasına resen sunulan emsalin dava konusu taşınmazlar ile kıyaslanması sonucunda belirlendiği, Van İli, Edremit İlçesi, … Mahallesi, …ada, … nolu parselde kayıtlı arsa niteliğindeki taşınmazın emsal olarak kabul edildiği, emsal olarak kabul edilen taşınmaz ile dava konusu taşınmazların kıyaslanması neticesinde dava konusu … ada, … nolu parselin birim fiyatının 61,00 TL/m² olarak, … ada, … nolu parselin ise birim fiyatının 63,50 TL/m² olarak belirlendiği, … ada, … nolu parsel yönünden yapılan değerlendirmelerde, taşınmaz ile yol arasında meydana gelen 50 cm kot farkında dolayı taşınmazın tamamında %7 oranında değer kaybı olacağı, taşınmazda meydana gelen değer düşüklüğü bedeli: 16.321,88 m² x 61,00 TL/m²x%7 = 69.694,43 TL olduğu, … ada, … nolu parsel yönünden yapılan değerlendirmelerde, taşınmaz ile yol arasında meydana gelen yaklaşık 5 metre kot farkında dolayı taşınmazın tamamında %10 oranında değer kaybı olacağı, taşınmazda meydana gelen değer düşüklüğü bedeli: 42.500,78 m² x 63,50 TL/m²x%10 = 269.879,95 TL olduğu, netice itibariyle dava konusu taşınmazlarda, yol ile olan bağlantılarındaki kısıtlamalardan dolayı toplamda 339.574,38 TL değer düşüklüğü bedelinin hesaplandığı, … ada, … nolu parselin üzerinde yer alan hafriyat ve moloz yığınlarının 8.593,70 m²’lik kısmı işgal ettiği ve ortalama 5 metre yüksekliğinde olduğu, molozların kaldırılmasının teknik olarak mümkün olduğu, molozların kaldırılması ve eski hale getirilmesi halinde molozların dava konusu taşınmaz üzerinden kaldırılması ve uygun yere taşınması bedelinin hesaplanması gerektiği, bu hesaplamanın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Alt Yapı Genel Müdürlüğü 2015 yılı birim fiyatları esas alınarak yapıldığı, yapılan hesaplamalar sonucunda moloz ve hafriyatların kazılması, kamyonlara yüklenmesi ve uygun yere görülmesi bedelinin toplam da 260.475,05 TL olarak hesaplandığı, İdare Mahkemesince hükme esas alınan bu bilirkişi raporu doğrultusunda taşınmazlarda oluşan değer düşüklüğüne karşılık kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince 339.574,38 TL’nin davalı idare tarafından davacıya ödenmesine, davacının taşınmazına dökülen hafriyat ve moloz yığınlarının kaldırılarak taşınmazın eski hale getirilmesi için gerekli masrafların hizmet kusuru ilkesince davalı idarece karşılanması gerektiği sonucuna varılmış olup bu zarara karşılık hesaplanan 260.475,05 TL’nin davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Kusursuz sorumluluk, kamu hizmetinin görülmesi sırasında kişilerin uğradıkları özel ve olağan dışı zararların idarece tazmini esasına dayanmakta olup; kusur sorumluluğuna oranla ikincil derecede bir sorumluluk türüdür. Başka bir anlatımla idare, yürüttüğü hizmetin doğrudan sonucu olan, idari faaliyet ile nedensellik bağı kurulabilen, özel ve olağan dışı zararları kusursuz sorumluluk ilkesi gereği tazminle yükümlüdür.
Kusursuz sorumluluk sebeplerinden olan “kamu külfetleri karşısında eşitlik” ya da diğer adıyla “fedakârlığın denkleştirilmesi” ilkesi, nimetlerinden tüm toplum tarafından yararlanılan idarenin eylem ve işlemlerinden doğan külfetlerin, sadece belli kişi veya kişilerin üstünde kalması durumunda, bu kişi veya kişilerin uğradığı zararların, kusuru olmasa dahi idarece, tazminini öngörmektedir. Risk sorumluluğundan farklı olarak burada, kazalardan kaynaklanmayan, diğer bir deyişle arızi nitelikte olmayan, önceden öngörülebilen zararların tazmini söz konusudur. İdari faaliyetin doğal sonucu olan bu zarar, etki alanı bakımından sınırlı, özel ve olağan dışı nitelik arz etmektedir
Olayda, İdare Mahkemesince mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporundan, Devlet yolu genişletme çalışmaları kapsamında kamulaştırma işlemi yapıldıktan sonra davacının mülkiyetinde bırakılan taşınmazların (…ada … sayılı parsel ile … ada … sayılı parsel) kamulaştırma işlemi öncesinde …-…karayoluna cepheli olduğu, ancak kamulaştırma işlemi sonrasında …-… karayolu ile arasında oluşan kot farkından dolayı (yolun yükseltilmesi) ve yol ile arasında su kanalının yapılması suretiyle yol ile doğrudan olan ulaşımının sekteye uğradığı, taşınmazların piyasa araştırması sonucunda %7 ve %10 oranında değer kaybına uğradığının belirtildiği görülmekle meydana gelen bu zararın yukarıda belirtilen kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca davalı idarece tazmini gerektiği yönünden duraksama bulunmamaktadır.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, kamulaştırılan yerlere yönelik olarak açılan bedel tespit ve tescil davasında verilen … Hukuk Dairesinin … tarih ve … Esas, … sayılı kararıyla; … tarih ve … sayılı Edremit Belediye Başkanlığı yazısında, kamulaştırmaya konu olan taşınmazların, uygulama imar planı sınırları dışında kaldığı, mücavir alan sınırları içinde kaldığı, belediye hizmetlerinden yararlandığı ve etrafının meskun olduğu belirtildiği, bu özelliklere göre … ada … sayılı ve … ada … sayılı parsellerde yer alan taşınmazların arsa vasfında olduğu, emsal mukayesesine göre kamulaştırma bedelinin belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verildiği, Yargıtayın söz konusu bozma kararı esas alınarak ifraz sonucu oluşan dava konusu taşınmazların (… ada … sayılı parsel ile … ada … sayılı parsel) birim fiyatlarının sırasıyla 61,00 TL/m², 63,50 TL/m² olarak hesaplandığı, değer düşüklüğü hesabında bu birim fiyatların esas alındığı görülmektedir.
… Hukuk Dairesinin anılan bozma kararından sonra … Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; 09/04/2018 tarihli fen bilirkişi raporunda, … ada … sayılı parselin güncel tapu alanının 47.253,08 m² olduğu ve cinsinin “tarla” olarak belirlendiği, yine … ada … nolu parselin “tarla” niteliğinde olduğu ve dava dosyasına sunulan Edremit Belediye Başkanlının … tarih ve … sayılı yazısında, dava konusu taşınmazın mücavir alan sınırları içerisinde kaldığı, ancak imar planı sınırları dışında olduğu ve etrafının meskun olmadığının belirtildiği, keşif mahallinde yapılan incelemede, etrafında herhangi bir yapılaşmanın olmadığının görüldüğü, bu nedenle dava konusu taşınmazların arsa olarak değerlendirilmesinin ve bu şekilde değer tespiti yapılmasının uygun olmayacağı, bunun yerine net gelir esas alınmak suretiyle tarla olarak değer tespitinin yapılması gerektiği yönünde görüş ve kanaate varıldığı, buna göre ziraat mühendisi olan bilirkişilerce yapılan hesaplamalara göre dava konusu arazilerin 2014 yılı itibariyle birim fiyatının 16,16 TL/m² olarak saptandığı görülmektedir. İlk derece mahkemesince, Yargıtayın söz konusu bozma kararında esas alınan … tarih ve … sayılı Edremit Belediye Başkanlığı yazısının gerçeği yansıtmadığı sonucuna varılarak, mezkur bilirkişi raporunu hükmüne esas almak suretiyle taşınmazların tarla vasfında olduğundan hareketle … ada …parselin kamulaştırma bedelinin 9.087,00 TL, … ada …parselin kamulaştırma bedelinin 76.797,00 TL olarak tespitine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesince verilen bu kararın temyizi üzerine verilen … Hukuk Dairesinin … tarih ve … Esas, … sayılı kararıyla; dosya arasında bulunan Edremit Belediye Başkanlığı tarafından gönderilen 31/10/2018 tarihli cevabı yazı ve bozma ilamı sonrası keşif mahallinde yapılan mahkeme gözlemi dikkate alındığında dava konusu Van ili, Edremit ilçesi, … mahallesi … ada … ve … ada … parsel sayılı taşınmazlara arazi olarak net gelir metoduna göre değer biçilmesinin yöntem olarak doğru olduğu, ancak dava konusu taşınmazla aynı bölgeden, aynı kamulaştırma kapsamında Daire denetiminden geçen dosyalarda buğday, yonca, patates münavebesine göre değer biçildiği nazara alındığında, bilirkişi raporunda gerekçesi açıklanmadan buğday ve yonca ürünleri esas alınıp düşük bedel tespitinin doğru olmadığından mahkeme kararının bozulduğu görülmektedir.
Yukarıda belirtilen hususlar ile dava dosyasında yer alan bilgi ve belgeler bir bütün halinde incelendiğinde, davacının mülkiyetinde bulunan taşınmazların (… ada … sayılı parsel ile … ada … sayılı parsel) arsa vasfında olmadığı, bu nedenle taşınmazların, emsal mukayesesine göre değerinin hesaplanmasının uygun olmadığı, taşınmazların niteliğinin tarla vasfında olduğu, buna göre taşınmazların net gelir metoduna, buğday, yonca, patates münavebesine göre değerinin saptanması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Öte yandan, … ada … sayılı parselde yer alan taşınmazın yola cephesinde yola paralel olarak geçen kanal ile taşınmazın içine doğru iki adet tahliye kanalının açıldığı, bu kanallar hakkında Karayolları Genel Müdürlüğünce kamulaştırma kararı alındığı, bu yerlere ilişkin açılan bedel tespit ve tescil davasında, … Asliye Hukuk Mahkemesinin … tarih ve … Esas, … sayılı kararıyla, kamulaştırma bedelinin 4.818,48 TL olarak tespit edildiği, davalı adına kanal yeri olarak tesciline karar verildiği görülmektedir.
Bu durumda, mahallinde yaptırılacak keşif ve dava konusu taşınmazların tarla vasıflı olduğu, … sayılı parselde yer alan taşınmazın yola cephe olan kanal ile taşınmazın içine doğru açılan iki adet kanalın da davalı idarece kamulaştırıldığı göz önünde tutularak aralarında ziraat mühendisinin de yer aldığı bilirkişilerce, … ada … sayılı parsel ile … ada … sayılı parselde yer alan taşınmazlarda, idarenin yol genişletme çalışmaları nedeniyle davacının taşınmazları ile yol arasında kot farkı oluşması ve taşınmazların doğrudan yolla bağlantısının kesilmesi neticesinde değer düşüklüğü nedeniyle oluşan zararın belirlenmesi ve buna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
Davanın, dava konusu … ada, … parsel nolu taşınmaz içerisinde tespit edilen molozlardan dolayı meydana gelen zarar bedeli yönünden incelenmesinden;
…-…-… Devlet Yolu yapım çalışmaları sırasında çıkan molozların, asfalt parçalarının ve hafriyatın davacının … ada, … parsel nolu taşınmazına döküldüğü, bu hafriyat ve moloz yığınlarının taşınmazın 8.593,70 m²’ lik kısmını işgal ettiği, davalı idarenin dikkatli ve özenli çalışarak yol çalışmaları sonucu oluşan hafriyat ve moloz yığınlarını davacının taşınmazına zarar vermeden başka bir yere nakletmesi ya da iş bitiminde hafriyat ve moloz yığınlarını kaldırarak taşınmazı eski hale getirmesi gerekirken, yol çalışmalarının bitirilmesine ve aradan uzun bir süre geçmesine rağmen hafriyat ve moloz yığınlarının hala davacının taşınmazında bulunması nedeniyle davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu hususunda duraksama bulunmamaktadır.
İdare Mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda,… ada, … nolu parselin üzerinde yer alan hafriyat ve moloz yığınlarının 8.593,70 m²’lik kısmı işgal ettiği ve ortalama 5 metre yüksekliğinde olduğu, molozların kaldırılmasının teknik olarak mümkün olduğu, molozların kaldırılması ve eski hale getirilmesi halinde molozların dava konusu taşınmaz üzerinden kaldırılması ve uygun yere taşınmazı bedelinin hesaplanması gerektiği, bu hesaplamanın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Alt Yapı Genel Müdürlüğü 2015 yılı birim fiyatları esas alınarak yapıldığı, yapılan hesaplamalar sonucunda moloz ve hafriyatların kazılması, kamyonlara yüklenmesi ve uygun yere görülmesi bedelinin toplam da 260.475,05 TL olarak hesaplandığı, molozların kaldırılmaması durumunda ortaya çıkacak kamulaştırma bedeli ile molozlardan dolayı arta kalan kısımda meydana gelen değer düşüklüğü bedeli olarak ise toplam 1.083.974,85 TL hesaplandığı, molozların kaldırılmasının maliyet açısından daha uygun olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Olayda, davacının taşınmazına hafriyat dökülmesine yönelik idari eylemin taşınmazın kullanımını nasıl etkilediği, taşınmazın tarla vasfında olduğu da gözetilerek hafriyat dökülmesinden kaynaklı kullanımı engellenmiş ise ne oranda engellendiği, daha önce taşınmazdan elde edilen gelirin miktarı ve taşınmazlara harfiyat dökülmesi sebebiyle oluşan gelir kaybı hususlarında herhangi bir inceleme yapılmaksızın, taşınmazın 8.593,70 m²’lik kısmına hafriyat döküldüğü tespitine dayanılarak bu hafriyatın taşınmazdan kaldırılması için gereken maliyetin zarar miktarı olarak belirlendiği, hesaplanan bu miktarın da aynı yörede bulunan emsal nitelikteki taşınmazlarla kıyaslandığında dava konusu taşınmazın satış değerinin çok üzerinde bir rakam olduğu anlaşılmaktadır. Bu haliyle olaydan soyut ve teknik verilerden uzak hesaplama yöntemi ile zararın belirlenmeye çalışıldığı bilirkişi raporunun, eksik bir inceleme sonucu hazırlandığı, dolayısıyla hükme esas alınabilecek nitelikte bir rapor olmadığı görülmektedir.
Bu itibarla, davanın kabulü yönündeki … İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf isteminin reddine ilişkin temyize konu Bölge Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın kabulüne ilişkin … İdare Mahkemesinin kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 12/10/2020 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.