Danıştay Kararı 10. Daire 2020/918 E. 2020/3647 K. 12.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2020/918 E.  ,  2020/3647 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2020/918
Karar No : 2020/3647

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Müdürlüğü / …
VEKİLİ : Av. …
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- … 2- … 3- …
4- …
5- … 6- …
7- …
8- …
9- … Velayeten, Kendi Adlarına Asaleten … ve …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMLERİN ÖZETİ : … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının, taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından, Şırnak İli, Cizre İlçesi’nde 14/01/2015 tarihinde emniyet güçleri tarafından orantısız güç kullandığı iddiasıyla yakınları olan … ‘ın hayatını kaybettiği olayda, idarenin hizmet kusurunun bulunduğu ileri sürülerek uğranılan zararlara karşılık fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak kaydıyla- 25.000,00-TL (08/05/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile 49.202,46 TL) maddi ve 325.000,00-TL manevi olmak üzere toplamda 350.000,00-TL tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararıyla; güvenlik ve asayişi sağlamakla görevli bulunan idare personelinin görevini ifa ettiği sırada, davacıların çocuğu/kardeşi olan … ‘ın hayatını kaybetmesine ilişkin olayda, hizmetin kötü işlemesi nedeniyle idarenin hizmet kusurunun bulunduğu sonucuna varıldığı, davacılar … ve … ‘ın destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanabilmesi için yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu hazırlanan bilirkişi raporunda özetle; davacıların destekten yoksun kalma zararları, işleyecek aktif dönemden ibaret olan toplam zarardan %42 oranında haksız tahrik indirimi ve yetiştirme gideri indiriminin mahsup edilerek hesaplandığı ve sonuç olarak davacı anne … ‘ın 26.579,39 TL, davacı baba … ‘ın 22.623,07 TL destekten yoksun kalma zararının bulunduğu, polis memuru M.N.G. hakkında yapılan yargılama sonucunda müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, verilen ceza üzerinden haksız tahrik indirimi uygulandığı, ceza üzerinden yapılan haksız tahrik indirimi doğrultusunda maddi tazminat hesabında da bilirkişi tarafından hesaplamaya gidildiği, yapılan indirimin idare hukuku açısından müterafik kusur çerçevesinde değerlendirilmesine engel teşkil etmediği sonucuna varılarak, bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelikte bulunduğu, buna göre davacılar tarafından verilen ıslah dilekçesi üzerine, davacılardan … için 26.579,39 TL ve … için 22.623,07 TL maddi tazminat talebinin kabulüne, 25.000,00-TL’nin idareye başvuru tarihinden, 24.202,46 TL’nin ise ıslah dilekçesinin davalı idareye tebliğ tarihi olan 24/05/2018 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine, cenaze giderleri için yapılan harcamalar nedeniyle uğranılan maddi zararın tazminine ilişkin somut bir bilgi ve belgenin Mahkemeye sunulamadığı görüldüğünden söz konusu bu talebin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığı, davacıların manevi tazminat istemleri incelendiğinde; dava konusu olayda manevi tazminatın koşullarının bulunduğu, manevî zararı doğuran olayın oluş şekli, olayın etkisi ve niteliği, zarar gören davacılar ile hayatını kaybeden kişi arasındaki yakınlık ilişkisi dikkate alındığında; davacılardan … ve … ‘ın müşterek çocukları, … , … , … , … , … , … , … , … ve … ‘in kardeşi olan … ‘ın ölümü nedeniyle duydukları acı, elem ve üzüntü dikkate alınarak uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği, olayın ağırlığı ve duydukları acı ve üzüntü karşılığı, haksız tahrik indirimi doğrultusunda takdiren davacı anne … ve davacı baba … için ayrı ayrı olmak üzere 20.000,00 TL, dokuz kardeşten her biri için ise ayrı ayrı olmak üzere 5.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacılara ödenmesi gerektiği, gerekçesiyle maddi tazminat talebinin kabulü, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile toplam 49.202,46 TL maddi ve 85.000,00 TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesi, fazlaya ilişkin tazminat ve faiz talebinin ise reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesince; güvenlik ve asayişi sağlamakla görevli bulunan idarenin yürüttüğü kamu hizmetinin kuruluşunda, işleyişinde, örgütlenişinde, hizmeti yürüten personelinin seçim ve eğitiminde var olduğu açık olan eksiklik, aksaklık ve yetersizlik nedeniyle davacıların yakını (çocuğu/kardeşi) olan … ‘ın hayatını kaybetmesi olayında hizmet kusuru bulunduğu sonucuna varılmakta olup, davacıların maddi tazminat talebi incelendiğinde; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan 22/01/2018 tarihli bilirkişi raporunda; PMF Tablosu kullanılarak hesaplanan muhtemel ömür sürelerine göre ve haksız tahrik adı altında % 42 oranında indirim uygulanarak destekten yoksun kalma tazminatı hesap edilmişse de; ülkemizin toplumsal yapısına daha uygun ve güncel olan TRH 2010 ”Ulusal Mortalite Tablosu”na göre hesaplama yapılması için Dairenin 16/05/2019 tarihli ara kararı ile bilirkişiden ek rapor istenilmesi üzerine dosyaya sunulan 15/07/2019 tarihli ek bilirkişi raporunda; çocuğun vefat etmesi nedeniyle annenin 49.775,98 TL, babanın 34.626,31 TL olmak üzere davacıların toplam 84.402,29 TL destekten yoksun kalma zararları olduğunun hesap edildiği görülmekle birlikte 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 335. maddesi gereğince davacı anne ve babanın velayeti altında bulunan ve polislere taş atarken yukarıda aktarıldığı şekilde polis memurunun açtığı ateş sonucu hayatını kaybeden müteveffanın anne ve babasının aynı Kanunun 339. maddesinde öngörülen bakım, gözetim ve eğitim görevlerini gereği gibi yerine getirmedikleri açık olduğundan, tazminat hukuku bakımından ebeveynin olayda müterafik kusurlu oldukları sonucuna varılmış olup, bilirkişi raporundaki gerekçe ve adlandırma yerinde görülmese de sonuç itibariyle hesaplanan tazminat tutarından %42 oranında indirim uygulanması hukuka ve hakkaniyete uygun bulunduğu, ancak raporda, müteveffanın 2024 yılında 12 ay askerlik yapacağı varsayımı ile hesaplama yapıldığı, oysa ki; 26/06/2019 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 7179 sayılı Kanun ile askerlik süresi 6 aya indirilmiş olduğundan, 2024 yılının 6 ayında askerlik hizmetinin ifa edileceği varsayımı ile bilirkişinin ortaya koymuş olduğu veriler ve hesaplama esasları uygulanmak suretiyle müteveffanın geri kalan 6 ayda elde edeceği gelirin peşin sermaye değerinin 12.124,40 TL olduğu, bu gelirden anneye isabet eden destek tutarının 1.818,81 TL, babaya isabet eden destek tutarının 1.818,81 TL olduğu, belirtilen fark hesaplamaya dahil edildiğinde annenin destekten yoksun kalma zararının 50.830,89 TL, babanın destekten yoksun kalma zararının 35.681,22 TL olmak üzere davacıların toplam zararının 86.512,11 TL olduğu ve belirtilen bu husus dışında bilirkişi raporunun uyuşmazlığın çözümü için gerekli olan teknik bilgi ve hesaplamaları içerdiği, bu nedenle yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasına veya bilirkişiden ek rapor alınmasına gerek olmadığı sonucuna varılmış ve bu husus Dairenin 24/10/2019 tarihli ara kararı ile davacılara bildirilerek, belirlenen tazminat tutarı üzerinden davacıların 2577 sayılı Kanunun 16/4. maddesi uyarınca talep ettikleri tazminat tutarını arttırabilmelerine imkan sağlanmış olmasına rağmen, davacılar tarafından dosyaya sunulan 25/11/2019 tarihli dilekçe ile ek bilirkişi raporunda hesap edilen ve Dairece askerlik süresi yönünden tashih edilerek davacılara bildirilen tazminat tutarı kabul edilmeyerek, farklı bölgeden bir bilirkişiye yeniden hesaplama yaptırılmasının istenildiği, hal böyle olunca; davacıların maddi tazminata yönelik istinaf başvuruları kabul edilmeyerek, istinafa konu kararın maddi tazminata ilişkin kısmının onanması gerektiği, davacıların manevi tazminat talepleri incelendiğinde; İdare Mahkemesince hükmedilen manevi tazminat miktarının, duyulan üzüntü ve sıkıntıyı kısmen de olsa giderecek düzeyde olmadığı; buna göre, manevi tazminatın amaç ve niteliği ile belirtilen ölçütler dikkate alındığında, … ‘ın vefatı nedeniyle duyulan acı, üzüntü ve manevi sarsıntının kısmen de olsa giderilmesi amacıyla davacılar tarafından talep edilen (anne için 50.000,00 TL, baba için 50.000,00 TL, kardeşlerin her biri için 25.000,00 TL olmak üzere toplam 325.000,00 TL) manevi tazminat miktarının, müterafik kusur indirimi de dikkate alındığında, hukuken makul ve kabul edilebilir olduğu, Dairece takdir edilen bu tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacılara ödenmesi gerektiği sonucuna varılarak, davalı idarenin istinaf başvurusunun reddine, davacıların manevi tazminata yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile … İdare Mahkemesi’nce verilen … tarih ve E:… , K:… sayılı kararın manevi tazminatın reddine ilişkin kısmının kaldırılmasına, davacıların manevi tazminat taleplerinin kabulü ile toplam 325.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacılara ödenmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davacılar tarafından; davalı idarenin olayda %100 kusurlu olduğu, AİHM kararlarına göre, idarece bireylerin yaşama hakkını koruması için önleyici genel güvenlik tedbirleri alma yükümlülüğü bulunduğu, oniki yaşındaki bir çocuğun sebepsiz yere kolluk kuvvetleri tarafından vurulması, devletin koruyucu gücünün kötüye kullanılması, özellikle Cizre ilçesinde siyasal gelişmelerin yoğun olduğu döneme denk getirilmesinin tesadüf olmadığı, davalı vekili tarafından yapılan ceza yargılamasında gerçeğe aykırı beyanda bulunulduğu, kamera görüntülerinden de açıkça görüleceği üzere müteveffanın polise taş atmadığı, olayda müteveffanın kusurunun bulunmadığı, kasti bir şekilde öldürüldüğü, haksız tahrik indirimi yapılmasının hukuka aykırı olduğu, hükmedilen tazminat miktarının yetersiz kaldığı, bu nedenle temyize konu kararın, aleyhine olan kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından; olayda personelin kusur durumunun tespiti bakımından, … Ağır Ceza Mahkemesinin … sayılı dosyasında verilen kararın kesinleşmesinin beklenmesi gerektiği, çocuğun bakım ve gözetim yükümlülüğüne aykırı davranışları nedeniyle davacıların ve polise mukavemet gösteren müteveffanın olayın gerçekleşmesinde müterafik kusurları bulunduğu, hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğu, bu nedenle temyize konu kararın, aleyhine olan kısımlarının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN_SAVUNMASI : Taraflarca savunma dilekçesi verilmemiştir.

DANIŞTAY_TETKİK_HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının, onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, davacıların adli yardım istemi ret edildikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin 2. fıkrası uyarınca duruşma istemleri yerinde görülmeyerek işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY:
Dosyanın incelenmesinden; Şırnak ili, Cizre ilçesinde ikamet eden davacıların yakını olan … ‘ın da aralarında bulunduğu çocukların polis karakolunun karşısındaki tepeden karakolun 20-25 metre uzağında gözetleme faaliyeti için bulunan polis ekibine doğru taş attıkları, bunun üzerine U.İ. isimli polis amiri tarafından çocukların bulunduğu tarafa doğru aşırtma şeklinde gaz atılması şeklinde talimat verildiği, verilen talimat doğrultusunda polis memuru M.N.G.’nin … marka silahla gaz attığı, ikinci kez gaz atılması yönünde talimat verilmesi üzerine polis memuru M.N.G. tarafından kendi üzerine zimmetli olmayan ve toplumsal olaylarda doğrudan hedefe yöneltilerek kullanılmaya uygun olmadığı değerlendirilen … av tüfeği ile çocukların bulunduğu tarafa doğru bir kaç el ateş ederek 14/01/2015 tarihinde … ‘ın ölümüne sebebiyet verdiği, sonrasında davacılar tarafında olayda emniyet güçleri tarafından orantısız güç kullanıldığı ve idarenin hizmet kusuru bulunduğu iddiasıyla uğranılan maddi ve manevi zararlarının tazmini istemiyle davalı idareye yapılan başvurunun … tarih ve … sayılı işlem ile reddi üzerine 25.000,00-TL maddi ve 325.000,00-TL manevi olmak üzere toplamda 350.000,00-TL tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle temyiz incelemesine konu işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
A) Temyize Konu Bölge İdare Mahkemesi Kararının, Maddi Tazminat İsteminin Kabulüne Yönelik İdare Mahkemesi Kararına Karşı Yapılan İstinaf Başvurusunun Reddine İlişkin Kısmının İncelenmesi:
Bölge İdare ve Vergi Mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının, maddi tazminat istemi yönünden davanın kabulüne yönelik İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin kısmında 2577 sayılı 49. maddesinde belirtilen bozma nedenlerinden hiçbiri bulunmadığından, davalı idarenin bu kısma yönelik temyiz istemi yerinde görülmemiştir.

B) Temyize konu Bölge İdare Mahkemesi Kararının, Davacıların Manevi Tazminat İstemlerinin Kabulüne İlişkin Kısmının İncelenmesi:
İdare Mahkemesince; davacıların manevi tazminat istemleri incelendiğinde; dava konusu olayda manevi tazminatın koşullarının bulunduğu, manevî zararı doğuran olayın oluş şekli, olayın etkisi ve niteliği, zarar gören davacılar ile hayatını kaybeden kişi arasındaki yakınlık ilişkisi dikkate alındığında; davacılardan … ve … ‘ın müşterek çocukları, … , … , … , … , … , … , … , … ve … ‘in kardeşi olan … ‘ın ölümü nedeniyle duydukları acı, elem ve üzüntü dikkate alınarak uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği, olayın ağırlığı ve duydukları acı ve üzüntü karşılığı, haksız tahrik indirimi doğrultusunda takdiren davacı anne … ve davacı baba … için ayrı ayrı olmak üzere 20.000,00 TL, dokuz kardeşten her biri için ise ayrı ayrı olmak üzere 5.000,00 TL olmak üzere toplam 85.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacılara ödenmesine karar verilmiş olup, anılan kararın istinaf incelemesi sonucunda, temyize konu olan … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesince; İdare Mahkemesince hükmedilen manevi tazminat miktarının, duyulan üzüntü ve sıkıntıyı kısmen de olsa giderecek düzeyde olmadığı ifade edilerek anılan kararın bu kısmının kaldırılmasına; buna göre, manevi tazminatın amaç ve niteliği ile belirtilen ölçütler dikkate alındığında, … ‘ın vefatı nedeniyle duyulan acı, üzüntü ve manevi sarsıntının kısmen de olsa giderilmesi amacıyla davacılar tarafından talep edilen anne için 50.000,00 TL, baba için 50.000,00 TL, kardeşlerin her biri için 25.000,00 TL olmak üzere toplam 325.000,00 TL manevi tazminat miktarının idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
Manevi tazminat, kişinin malvarlığında meydana gelen eksilmeyi gidermeye yönelik bir tazmin aracı değil, manevi değerlerinde bir eksilme meydana gelen ve yaşama sevinci ve zevki azalan kişinin manen tatminini sağlamaya yönelik bir tazmin aracıdır. Manevi zararın başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Manevi tazminat, olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar. Belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın, zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi ve tam yargı davalarının niteliği gereği takdir edilecek manevi tazminat miktarının, olayın ağırlığını ortaya koyacak, hukuka aykırılığı özendirmeyecek, bir başka ifade ile benzeri olayların bir daha yaşanmaması için caydırıcı ve aynı zamanda cezalandırıcı bir miktarda olması gerekmektedir.
Bakılan uyuşmazlıkta meydana gelen ve davacıların yakını olan … ‘ın ölüm olayında, davacıların büyük bir elem ve acı duyması nedeniyle oluşan bu manevi zararının tazmini gerekmekle birlikte temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hükmedilen toplam 325.000,00 TL manevi tazminatın, olayın oluş şekline göre zenginleşmeye sebep olacak miktarda fahiş olduğu görüldüğünden, amaç ve niteliği de dikkate alınarak olay karşısında duyulan acıyla da orantılı olacak şekilde yeniden manevi tazminat takdiri yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Manevi tazminata hükmedilirken olayda varlığı kabul edilen müterafik kusurun da dikkate alınması gerekmektedir.
Bu durumda, manevi tazminat isteminin kabulüne ilişkin temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında bu yönüyle hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine,
2. Davacıların temyiz istemlerinin reddine,
3. Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin … İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak taraflarca yapılan istinaf başvurularının kısmen reddi, kısmen kabulü yolundaki temyize konu … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının, İdare Mahkemesinin maddi tazminat istemlerinin kabulüne ilişkin kısmına taraflarca yapılan istinaf başvurularının reddine ilişkin kısmının ONANMASINA, davacıların manevi tazminat istemlerinin kabulüne ilişkin kısmının BOZULMASINA,
4. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesine gönderilmesine,
12/10/2020 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.