Danıştay Kararı 10. Daire 2020/6658 E. 2020/6873 K. 23.12.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2020/6658 E.  ,  2020/6873 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2020/6658
Karar No : 2020/6873

DAVACI : … Tic. ve Paz. Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …

DAVALILAR : 1- … / …
VEKİLİ : Av. …
2- … Bakanlığı / …
VEKİLİ : Av. …
3- … Bakanlığı / …
VEKİLİ : Av. …
4- … / …
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU : 08/08/2008 tarih ve 26961 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2008/11 sayılı Mecburi Standart Tebliği ile 18/10/2008 tarih ve 27028 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2008/55 sayılı Türk Standartları Enstitüsü Tarafından Uygunluk Değerlendirmesi Yapılan Ürünlerin İthalatına Dair Dış Ticarette Standardizasyon Tebliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Tebliğin iptali istenilmiştir.

DAVACININ_İDDİALARI : Ülkemizde rulman üretiminin sınırlı olduğu ve ihtiyacın ithalat yoluyla karşılandığı, ithal edilen rulmanların AB standartlarını haiz olduğundan tebliğlerle getirilen zorunlu standart denetiminde hukuki yararın bulunmadığı, söz konusu rulmanların standartlarını denetleme yetkisi TSE’ye ait olsa da adı geçen Kurumun yeterli teknolojik laboratuvarlara sahip olmadığı, bu nedenle testlerin taşeron ve rakip firmalara yaptırıldığı, dünyada 300.000 çeşitten fazla rulman türü bulunmasına rağmen sadece dava konusu rulmanın denetiminin yapılmasının açıklanamadığı, söz konusu düzenlemenin başlamış işlem kuralına aykırı olduğundan bahisle, hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

DAVALILARIN_SAVUNMALARI: Davalı idareler tarafından, davanın reddi gerektiği savulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ :Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararına uyularak, davalı idareler lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI : …
DÜŞÜNCESİ : Dava; 8.8.2008 günlü, 26961 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2008/11 sayılı Mecburi Standart Tebliği ile 18.10.2008 günlü, 27028 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2008/55 sayılı TSE Tarafından Uygunluk Değerlendirmesi Yapılan Ürünlerin İthalatına Dair Dış Ticarette Standardizasyon Tebliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Tebliğin iptali istemiyle açılmıştır.
Davada süre olduğu iddiası yerinde görülmeyerek, işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
132 sayılı Türk Standartları Enstitüsü Kuruluş Kanununun 1’inci maddesinde, her türlü madde ve mamulleri ile usul ve hizmet standartlarını yapmak gayesiyle “Türk Standartları Enstitüsü”nün kurulduğu, 2’nci maddesinde, Türk Standartları Enstitüsünün, her türlü standartları hazırlamaya, hazırlatmaya ve Enstitünün bünyesinde veya hariçte hazırlanan standartları tetkik ve uygun bulduğu takdirde Türk standartları olarak kabul etmeye; kabul edilenleri yayınlamaya ve ihtiyari olarak uygulanmalarını teşvik etmeye; mecburi olarak yürürlüğe konmalarında fayda görülenleri ilgili bakanlığın onayına sunmaya; hususi ve resmi sektörün talebi üzerine standartları veya projelerini hazırlamaya ve mütalâa vermeye görevlendirildiği, 3’üncü maddesinde ise, Türk Standartları Enstitüsünün organlarının Genel Kurul, Teknik Kurul, Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu ile İhtisas Kurulları olduğu; 6’ncı maddesinde de, Teknik Kurulun; Enstitüce hazırlanan standartları kabul eden ve bunlardan zorunlu olarak yürürlüğe konmaları gerekenleri belirleyen teknik bir organ olduğu hükümlerine yer verilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 56’ncı maddesinde, herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu, çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemenin devletin ve vatandaşların ödevi olduğu belirtilmiştir.
2976 sayılı Dış Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 1’inci maddesinde, dış ticaretin, ülke ekonomisinin yararına düzenlenmesini sağlamak amacıyla, ithalat, ihracat ve diğer dış ticaret işlemleri üzerine vergi ve benzeri yükümlüler dışında ek mali yükümlülükler konulmasının ve kaldırılmasının, bu yükümlülüklere ilişkin esasların tespit edilmesinin ve oluşan fonların kullanılmasının bu kanun hükümlerine göre yürütüleceği, 2’nci maddesinde de, Bakanlar Kurulunun bu kanun kapsamındaki konularda düzenlemeler yapmaya yetkili olduğu, hükümlerine yer verilmiştir.
Dava konusu edilen düzenlemelerden birisi olan 2008/11 sayılı Mecburi Standart Tebliği, 8.1.1985 tarihli ve 3143 sayılı Kanun, 10.6.1930 gün ve 1705 sayılı Kanun ve 18.11.1960 gün ve 132 sayılı Kanun hükümlerine dayanılarak hazırlanmış; 2008/55 sayılı TSE Tarafından Uygunluk Değerlendirmesi Yapılan Ürünlerin İthalatına Dair Dış Ticarette Standardizasyon Tebliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Tebliğ ile ekleme yapılmak suretiyle değişiklik yapılan 2008/1 sayılı TSE Tarafından Uygunluk Değerlendirmesi Yapılan Ürünlerin İthalatına Dair Dış Ticarette Standardizasyon Tebliği ise, 13.10.2005 gün ve 25965 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7.9.2005 gün ve 2005/9454 sayılı Dış Ticarette Teknik Düzenlemeler ve Standardizasyon Rejimi Hakkında Bakanlar Kurulu Kararına istinaden yayımlanmıştır. Söz konusu karar; dış ticarette uygulanacak teknik düzenlemeler, standartlar, uygunluk değerlendirmesi ve denetimleriyle ilgili usul ve esasları kapsar. Bakanlar Kurulu Kararının 1’inci maddesinde amaçları sıralanmış; aynı maddenin 1’inci fıkrasının d bendinde, ithal ve yerli ürünler arasında ayrımcılık yaratmayacak şekilde ithal ürünlerin ilgili teknik düzenlemelere uygun ve/veya güvenli olmasını temin etmek; insan sağlığı ve emniyetinin, hayvan ve bitki varlığının ve çevrenin korunması ile kamu ahlakı, kamu düzeni ve kamu güvenliği gereklerini yerine getirmek belirtilen amaçlar arasında sayılmış; 4’üncü maddesinin 1’inci fıkrasının c bendinde, Türk standartlarından ihtiyaç duyulanları, ihracatta ve/veya iç piyasa uygulamalarını da dikkate alarak ithalatta zorunlu uygulamaya koymaya veya uygulamadan kaldırmaya, bu standartlara göre gerekli denetimleri bağlı olduğu Bakanın onayını alarak yapmaya veya yaptırmaya, Dış Ticaret Müsteşarlığı yetkili kılınmıştır.
Davacı Şirket tarafından; her türlü makineyi hareket ettiren “rulman” isimli eşya herhangi bir uygunluk ve standardizasyon denetimine tabi tutulmaz iken, “rulmanlı yataklar – bir sıra bilyalı radyal” TS6269 modelinin 1989 yılında denetime tabi tutulduğu, 30.12.2007 tarihinde bu uygulamanın kaldırıldığı, ancak, bazı kişi ve kurumların yoğun baskısı üzerine yeniden zorunlu standarda tabi tutulduğu, dünyada 300.000’den fazla rulman çeşidi bulunmasına rağmen 8482.10.10.00.11 tarife ve istatistik pozisyonunda yer alan eşyanın standardizasyona tabi tutulmasının eşitlik ilkesine aykırı olduğu ve uygulama ile haksız rekabet ortamı oluşturulduğu ileri sürülmektedir.
Davalı idarelerin savunmaları ile yukarıda yer verilen düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinden; ithal ve yerli ürünler arasında ayrımcılık yaratmayacak şekilde ithal ürünlere ilişkin olarak, ilgili teknik düzenlemelere göre Türk standartlarından ihtiyaç duyulanları zorunlu hale getirmeye yetkili olan Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından; 132 sayılı Kanunun 1’inci maddesine göre tanınan yetki uyarınca Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca TS6269 sayılı rulman çeşidi için 8.8.2008 gün ve sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ÖSG-2008/11 sayılı mecburi standart Tebliği ile zorunlu standart öngörülmesi üzerine, 2005/9454 sayılı Dış Ticarette Teknik Düzenlemeler ve Standardizasyon Rejimi Kararının amacını gerçekleştirmek üzere, Dış Ticaret Müsteşarlığınca 18.10.2008 gün ve 27028 sayılı Resmi Gazetede 2008/55 sayılı Tebliğin yayımlandığı, Tebliğde zorunlu standart uygulanması öngörülen “rulmanlı yataklar-bir sıra bilyalı radyal” isimli eşyanın (TS No 6269), 2008/1 sayılı Tebliğin, İthalatta Uygunluk Değerlendirilmesine Tabi Ürünler Listesine (EK-2 Değerlendirmesi Türk Standartları Enstitüsü Tarafından Yapılanlar) eklendiği, böylece, 8482.10.10.00.11; 8482.10.10.00.12; 8482.10.90.00.11; 8482.10.90.00.12 ve 8482.10.90.00.13 tarife ve istatistik pozisyonunda yer alan eşyaların ithalatının zorunlu standarda tabi tutulduğu, uygulama ile, ithal ve yerli ürünler arasında ayrımcılık yaratmayacak şekilde ithal ürünlere ilişkin olarak, ilgili teknik düzenlemelere göre Türk standartlarından ihtiyaç duyulanların zorunlu hale getirildiği, Türkiye Cumhuriyeti Gümrük Bölgesine girmeden önce Tebliğ ekinde yer alan eşyalara zorunlu standart uygulanarak piyasaya kalitesiz ürün sunulmasının önüne geçildiği, böylece, yerli sanayinin rekabet gücünün korunmasının, özellikle Çin ve Hindistan’dan yapılan düşük kalite eşya ithalatı önlenerek, tüketicilere güvenli ve kaliteli ürün ulaşmasının sağlandığı, bütün bu düzenlemelerin Anayasa ile güvence altına alınan çevre ve insan sağlığının korunması amacını taşıdığı sonucuna ulaşılması karşısında, yukarıda yer verilen Yasalar ve kararlarda belirtilen usule uygun olarak TS 6269 numaralı rulman çeşidinin zorunlu standarta tabi tutulmasına ve eşyaların Ek-2 sayılı listede belirtilmesine ilişkin dava konusu Tebliğlerde kamu yararına ve hukuka aykırı bir husus görülmemiştir.
Davacı Şirket tarafından ileri sürülen diğer iddialara ise ilgili Kanunlarda yer alan düzenlemeler gereği itibar edilmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, davanın reddi yolundaki 24/12/2015 tarih ve E:2010/11410, K:2015/6172 sayılı kararının, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 20/02/2019 tarih ve E:2016/2916, K:2019/673 sayılı kararıyla, davalı idarelerden Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve Türk Standartları Enstitüsü lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi yönünden bozulduğu görülmekle, bozma kararına uyularak, vekalet ücreti yönünden gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
Dava, 08/08/2008 tarih ve 26961 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2008/11 sayılı Mecburi Standart Tebliği ile 18/10/2008 tarih ve 27028 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2008/55 sayılı Türk Standartları Enstitüsü Tarafından Uygunluk Değerlendirmesi Yapılan Ürünlerin İthalatına Dair Dış Ticarette Standardizasyon Tebliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Tebliğin iptali istemiyle açılmıştır.
Danıştay Onuncu Dairesince verilen 24/12/2015 tarih ve E:2010/11410, K:2015/6172 sayılı kararla; davanın reddine karar verilmiş olup, davalı idareler lehine vekalet ücretine hükmedilmemiştir.
Davacı tarafından davanın esası yönünden, davalı idarelerden Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve Türk Standartları Enstitüsü tarafından lehlerine vekalet ücretine hükmedilmemesi yönünden kararın temyiz edilmesi sonucu İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından, kararın esasa ilişkin kısmı onanmış, anılan idareler lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine ilişkin kısmı bozulmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE:

ESAS YÖNÜNDEN:
İlgili Mevzuat:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin yargılama giderleri konusunda yollama yaptığı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 323. maddesinde, vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti yargılama giderleri arasında sayılmış; 326. maddesinde ise, yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği hüküm altına alınmıştır.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun “Avukatlık Ücreti” başlıklı 164. maddesinde, avukatlık ücretinin, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade ettiği; 168. maddesinin son fıkrasında ise, avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarifenin esas alınacağı kurala bağlanmıştır.
Öte yandan, 02/11/2011 tarih ve 28103 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 6. maddesi ile, idareleri idari yargı mercilerinde temsil etme yetkisi, hukuk birimi amirlerine, muhakemat müdürlerine, hukuk müşavirlerine ve avukatlara tanınmış; aynı Kanun Hükmünde Kararname’nin 14. maddesinde ise, “Tahkim usulüne tabi olanlar dahil adli ve idari davalar ile icra dairelerinde idarelerin vekili sıfatıyla hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri, hukuk müşavirleri ve avukatlar tarafından yapılan takip ve duruşmalar için, bu davaların idareler lehine neticelenmesi halinde, bunlar tarafından temsil ve takip edilen dava ve işlerde ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekâlet ücreti takdir edilir.” hükmüne yer verilmiştir. Alıntısı yapılan mevzuat hükümleri uyarınca, hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri, hukuk müşavirleri veya avukatlar tarafından takip edilip idareler lehine sonuçlanan davalarda, ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekâlet ücreti takdir edilmesi zorunlu olup, “ilgili mevzuat” ifadesinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin anlaşılması gerektiği de açıktır. Bu itibarla, 659 sayılı KHK’nın yürürlüğünden sonra verilen kararlarda, dava 659 sayılı KHK’nın yürürlüğünden önce açılmış olsa dahi, yukarıda belirtilen esaslara göre vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir.
2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 38. maddesinde, İdari Dava Dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların İdari Dava Daireleri Kurulunca temyizen inceleneceği; 2577 sayılı Kanun’un geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 46. maddesinin 1. fıkrasında, Danıştay Dava Daireleri kararlarına karşı Danıştay’da temyiz yoluna başvurulabileceği, 49. maddesinin 6. fıkrasında ise, Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde de bu maddenin 4. fıkrası hariç diğer fıkralarının kıyasen uygulanacağı belirtilmiş, böylece Danıştay dava dairelerine, ilk derece mahkemesi olarak verdikleri kararların temyizen bozulması halinde ısrar imkânı tanınmamıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay Onuncu Dairesinin 24/12/2015 tarih ve E:2010/11410, K:2015/6172 sayılı kararının verildiği tarihte, 02/11/2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 659 sayılı KHK yürürlükte olduğu halde davalılar Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve Türk Standartları Enstitüsü lehine vekalet ücretine hükmedilmediği anlaşılmaktadır.
Danıştay Onuncu Dairesince, davanın esası hakkında verilen davanın reddine ilişkin karar kesinleştiğinden; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararı doğrultusunda “avukatlık ücreti” ile sınırlı olarak yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. 21/12/2015 tarih ve 29569 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve kararın verildiği 24/12/2015 tarihinde yürürlükte bulunan 2016 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca Danıştay’da ilk derecede duruşmalı olarak görülen davalar için belirlenen … TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak, davalılar Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve Türk Standartları Enstitüsüne verilmesine,
2. Temyiz aşamasında davalı idareler tarafından yapılan aşağıda dökümü gösterilen … TL yargılama giderinin davacıdan alınarak yargılama giderleri dökümünde belirtilen tutarlarda davalı idarelere verilmesine, artan posta ücretlerinin kararın kesinleşmesinden sonra istemleri halinde davacı ile Ticaret Bakanlığı ve Türk Standartları Enstitüsüne iadesine, davacı tarafından temyiz ve karar düzeltme aşamalarında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen otuz (30) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 23/12/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.