Danıştay Kararı 10. Daire 2020/6448 E. 2022/6013 K. 14.12.2022 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2020/6448 E.  ,  2022/6013 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2020/6448
Karar No : 2022/6013

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : Kendi adlarına asaleten …’a velayeten … ve …
VEKİLLERİ : Av. …

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Üniversitesi Rektörlüğü
VEKİLİ : Av. …

İSTEMLERİN_KONUSU : Davacılar tarafından, böbrek taşı ağrısının tedavisi için başvurulan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde uygulanan ağrı kesici (diclomec) enjeksiyon sonucunda …’ın engelli hale geldiği iddiasıyla, davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığını ileri sürdükleri zararlarına karşılık toplam 100.000,00 TL maddi ve 550.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 09/02/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan dava sonucunda; davanın reddine yönelik kararın kanun yolu aşamasından geçerek kesinleşmesi ile birlikte davacılar tarafından Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru üzerine verilen 16/01/2020 tarih ve 2016/6776 başvuru numaralı ihlal kararı neticesinde, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yönelik olarak yeniden yapılan yargılamada … İdare Mahkemesince verilen maddi tazminat istemleri yönünden davanın reddi, manevi tazminat istemleri yönünden davanın kısmen kabulü, kısmen reddi ve toplam 200.000,00 TL manevi tazminatın davanın açıldığı tarih olan 24/05/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacılara ödenmesi yolundaki … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın, taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının bozulması istenilmektedir.

TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davacılar tarafından, enjeksiyon talimatı veren doktor ve uygulayan hemşirenin yargılanmış olduğu ceza davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesinin kusursuz olduklarını göstermediği, başvurdukları hastanelerde sakatlığa neden olan ilacın çocuklarda kullanılmasının uygun olmadığının belirtildiği, Mahkemece kusura yönelik eksik inceleme ile karar verildiği ve iş gücü kaybı ile tedavi giderlerine yönelik yapılacak hesaplama uyarınca maddi tazminata da hükmedilmesinin gerektiği, meydana gelen engel nedeniyle …’ın psikolojik ve fiziksel olarak bir çok zorluk yaşadığı ve bu durumun ailesini de derinden üzdüğü, sinir krizleri, kalp spazmı, düz taban, bel kayması, bel fıtığı geliştiği, kullanılan atel nedeniyle oluşan kistin ameliyat ile alındığı, maddi imkansızlıklar içerisinde bir çok özel hastane ve yurt dışında tedavi sürecini devam ettirmek zorunda kaldıkları, tüm bu yaşananlar nedeniyle hükmedilen manevi tazminat miktarının yetersiz olduğu, hükmedilen manevi tazminata olay tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren faiz işletilmesinin hukuka aykırı olduğu belirtilerek, Mahkeme kararının aleyhlerine olan kısımlarının bozulması gerektiği; davalı idare tarafından ise, yargı harçlarından muaf oldukları, meydana gelen zararın hizmet kusurundan kaynaklanmadığı sabit olduğundan tazminata hükmedilemeyeceği belirtilerek, Mahkeme kararının aleyhine olan kısımlarının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN_SAVUNMALARI : Davacılar tarafından, davalı idarenin temyiz isteminin reddi gerektiği; davalı idare tarafından ise, davacıların temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemine konu İdare Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :

Temyiz istemine konu kararın, maddi tazminat istemlerinin reddine, manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik kısımlarının incelenmesi:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın, hükmedilen manevi tazminat miktarına işletilecek yasal faizin başlangıç tarihine ilişkin kısmı dışındaki maddi tazminat istemi yönünden davanın reddine, manevi tazminat istemi yönünden ise davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin kısımları usul ve hukuka uygun olup, tarafların dilekçelerinde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

Temyiz istemine konu kararın, hükmedilen manevi tazminat miktarına dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine ilişkin kısmının incelenmesi:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesi, 1. fıkrası, (b) bendinde, temyiz incelemesi sonunda Danıştay’ın, kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onayacağı hükme bağlanmıştır.
Faiz; en basit biçimiyle, idarenin tazmin borcu bağlamında; kişilerin, idarenin eylem ve/veya işlemlerinden dolayı uğradıkları zararların giderilmesi istemiyle başvurmalarına karşın, idarenin zararı kendiliğinden ödemeyip, yargı kararıyla tazminata mahkûm edilmesi sonucunda, idarenin temerrüde düştüğü tarihten tazminatın ödendiği tarihe kadar geçen süre için 3095 sayılı Kanun’a göre hesaplanacak tutarı ifade etmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun ön karar başvurusunun yapıldığı tarihte yürürlükte olan haliyle 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği; bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabileceği kuralı yer almakta olup, anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi itibarıyla yasal faiz uygulanması Danıştay’ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
Uyuşmazlıkta, davacılar tarafından davalı idareye 08/02/2007 tarihli dilekçe ile başvuruda bulunulduğu, davalı idarece 16/03/2007 tarihinde verilen cevap ile davacıların başvurusunun reddedildiği, davacıların idareye yaptığı başvuru tarihinde idarenin temerrüde düştüğü kabul edilerek manevi tazminat tutarına başvuru tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği açıktır.
Bu durumda, temyize konu İdare Mahkemesi kararının hüküm fıkrasında yer alan “davanın açıldığı 24/05/2007” ibaresinin “davalı idareye başvurulduğu 08/02/2007” şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin ve davacıların temyiz istemlerinin, İdare Mahkemesi kararının davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki esasa ilişkin kısmı yönünden REDDİNE; davacıların temyiz isteminin, İdare Mahkemesi kararının hükmolunan manevi tazminat miktarına işletilecek yasal faizin başlangıç tarihine ilişkin kısmı yönünden KABULÜNE,
2. Davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının, “davanın açıldığı 24/05/2007” ibaresinin “davalı idareye başvurulduğu 08/02/2007” şeklinde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3. Temyiz yargılama giderlerinin istemde bulunan taraflar üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/12/2022 tarihinde esas yönünden oy birliği, faiz başlangıç tarihi yönünden oy çokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :

Temyiz istemine konu İdare Mahkemesi kararında, kabul edilen manevi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine hükmedilmesi gerekirken, kabul edilen manevi tazminata işletilecek faizin başlangıç tarihinin dava açma tarihi olan 24/05/2007 tarihi olarak belirlenmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Bu husus, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın düzeltilerek onanmasını gerektiren, “yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hata ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlık” kapsamında olmayan, anılan maddenin 2. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın bozulmasını gerektiren “hukuka aykırılık” teşkil ettiğinden, temyize konu kararın bu kısmının, İdare Mahkemesince yeniden bir karar verilmek üzere bozulması gerektiği oyuyla, düzelterek onama yolundaki Daire kararına bu yönden katılmıyorum.