Danıştay Kararı 10. Daire 2020/6055 E. 2020/5421 K. 25.11.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2020/6055 E.  ,  2020/5421 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2020/6055
Karar No : 2020/5421

DAVACI : …Parti
VEKİLİ : Av. …

DAVALILAR : 1- … / …
2- … Bakanlığı / …

DAVANIN_KONUSU : Hazine ve Maliye Bakanlığı Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğü’nün 217586 sayılı yazısına istinaden Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu’nun tek hazine kurumlar hesabı uygulamasına dahil edilmesine yönelik işlem ile bu işlemin dayanağını teşkil eden 08/08/2018 tarih ve 17 sayılı Tek Hazine Kurumlar Hesabı Kapsamına Alınacak Kamu İdareleri ve Hesapların Belirlenmesi Hakkında Cumhurbaşkanı Kararının iptaline karar verilmesi istenilmektedir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ :…
DÜŞÜNCESİ :Davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, 2577 sayılı Kanun’un 14. maddesi uyarınca Tetkik Hakiminin raporu ve sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

USUL YÖNÜNDEN:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, iptal davalarının idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacağı; “Dilekçeler üzerine ilk inceleme” başlıklı 14. maddesinin 3. fıkrasının (c) bendinde, dava dilekçesinin, davacının dava açma ehliyeti olup olmadığı yönünden inceleneceği; “İlk inceleme üzerine verilecek karar” başlıklı 15. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, davacının, iptali istenen işlem yönünden dava açma ehliyetinin bulunmadığı anlaşıldığında davanın reddine karar verileceği hükümlerine yer verilmiştir.
İptal davaları, idarenin hukuka uygun davranmasını sağlayan en önemli denetim araçlarından olmakla birlikte, her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunmasını öngören kanun koyucu, iptal davaları için menfaat ihlalini, subjektif ehliyet koşulu olarak getirmiştir.
İptal davalarındaki subjektif ehliyet koşulunun, doğrudan doğruya hukuk devletinin yapılandırılması ve sürdürülmesine ilişkin bir sorun olması dolayısıyla, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun iptal davası yoluyla denetlenmesini engellemeyecek bir biçimde anlaşılması gerekmektedir.
İptal davasının içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri göz önüne alındığında, idare hukuku alanında tek yanlı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen işlemlerin, ancak bu idari işlemle doğrudan meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurulabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulü zorunludur. Aksi halde, her idari işlemle dolaylı da olsa bir menfaat ilgisi kurulmak suretiyle dava açılmasını kabul etmek, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunması şartının ihlali sonucunu doğurur.
Her olay ve davada, idari işlemin dava açan kişinin menfaatini ihlal edip etmediğinin takdiri de yargı mercilerine ait bulunmaktadır.
Bu bağlamda; İşsizlik Sigortası Fonu hariç olmak üzere kamu idarelerinin mali kaynaklarının bütçenin gelir ve gider hesapları ile ilişkilendirilmeksizin karşılığı Hazineden alacak kaydedilmek üzere toplandığı ve Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yönetilen tek hazine kurumlar hesabı kapsamına alınacak kamu idareleri ile hesapların belirlenmesi amacıyla verilen 08/08/2018 tarih ve 17 sayılı Tek Hazine Kurumlar Hesabı Kapsamına Alınacak Kamu İdareleri ve Hesapların Belirlenmesi Hakkında Cumhurbaşkanı Kararı ve bu karar uyarınca Hazine ve Maliye Bakanlığı Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğü’nün 217586 sayılı yazısına istinaden Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu’nun tek hazine kurumlar hesabı uygulamasına dahil edilmesine yönelik dava konusu işlemler ile davacı Siyasi Parti arasında güncel, kişisel ve meşru bir menfaat ilişkisinin bulunduğunun kabulüne olanak bulunmadığından, davanın ehliyet yönünden reddi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1-Davanın EHLİYET YÖNÜNDEN REDDİNE,
2-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Kullanılmayan … TL yürütmenin durdurulması harcı ile kararın kesinleşmesinden sonra artan posta ücretinin isteği halinde davacıya iadesine,
4- Kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 (otuz) gün içinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 25/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.