Danıştay Kararı 10. Daire 2020/5365 E. 2020/6455 K. 16.12.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2020/5365 E.  ,  2020/6455 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2020/5365
Karar No : 2020/6455

KARAR DÜZELTME
İSTEMİNDE BULUNAN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Valiliği
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_ÖZETİ : Danıştay Onuncu Dairesi’nin 10/12/2019 tarih ve E:2019/2442; K:2019/9712 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesi uyarınca düzeltilmesine karar verilmesi istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından; mirasbırakan …’ın mirasçısı olduğu ve Şırnak ili, Merkez ilçesi, Karageçit Köyünden yaşanan terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kalındığından ve halen köye dönüş yapılamadığından bahisle, 2000 yılından beri mal varlığına ulaşamamadan kaynaklı devam eden maddi zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle 16/09/2013 tarihinde yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin Şırnak Valiliği Zarar Tespit Komisyonu kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi kararıyla; 5233 sayılı Kanuna, 5666 sayılı Kanun ile eklenen geçici 4. madde uyarınca, 19/07/1987 tarihi ile 5666 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 30/05/2007 tarihi arasında işlenen 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 1inci, 3üncü ve 4üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya anılan tarihler arasında terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle meydana gelen zararlar nedeniyle en son 30/05/2008 tarihine kadar başvuruda bulunulabileceği, diğer bir ifadeyle söz konusu başvuru süresine ilişkin kısıtlamanın sadece 30/05/2007 tarihinden önceki yıllara ilişkin zararları kapsadığı, 30/05/2007 tarihinden sonra mal varlığına ulaşamama nedeniyle meydana gelen zararlar için ise böyle bir kısıtlamanın bulunmadığı, bu duruma göre davanın 30/05/2007 tarihinden önceki döneme ilişkin zararlar ile söz konusu tarihten sonrasına yönelik zararlar olarak iki kısımda irdelenmesi gerektiği; uyuşmazlığın, 30/05/2007 tarihinden önceki döneme ilişkin olarak uğranıldığı iddia edilen zararlar yönünden yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde, davacının 30/05/2007 tarihinden önceki döneme ilişkin olarak uğradığını iddia ettiği zararlar nedeniyle 5233 sayılı Kanun’un geçici 4. maddesi uyarınca en son 30/05/2008 tarihine kadar idareye başvuruda bulunması gerekirken, bu tarihten çok sonra 16/09/2013 tarihinde yapılan başvurunun süresinde olmadığı, anılan başvurunun 30/05/2007 tarihinden önceki döneme ilişkin kısmının reddine ilişkin dava konusu zımni ret işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı; uyuşmazlığın, 30/05/2007 tarihinden sonraki dönemde uğranıldığı iddia edilen zararlar yönünden yapılan incelemede ise, söz konusu döneme ilişkin olarak mal varlığına ulaşamamadan kaynaklı zararlar açısından, anılan Köyün girişe yasak bölge ilan edilip edilmediği, yerleşime açılıp açılmadığı, köyde ikamet eden veya etmek isteyen kişilerin güvenliklerinin sağlanıp sağlanmadığı hususlarının açıklığa kavuşturulması amacıyla konuya ilişkin olarak Mahkemenin E: … sayılı dava dosyasında yapılan 07/07/2014 tarihli ara kararına istinaden sunulan Şırnak İl Jandarma Komutanlığının Ağustos 2014 günlü, … sayılı yazısı, Şırnak Valiliği Proje Koordinasyon Merkezi Köye Dönüş Bürosunun … tarihli, … sayılı yazısı ve ara karara istinaden dosyaya sunulan diğer tüm bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, söz konusu köy/mezranın halen yerleşim açısından güvenli bir yer olmadığı, mezrada patlayıcı maddelerin bulunabileceği ve belirli bazı dönemlerde askeri güvenlik bölgesi olarak girişe yasak bölge kapsamında yer aldığının anlaşıldığı, davacının 30/05/2007 tarihinden başvuru yaptığı tarihe kadar olan mal varlığına ulaşamama nedeniyle uğradığı zararlarının tazminine karar verilmesi gerekirken, söz konusu zararların tazmini istemiyle yapılan başvurunun tamamının zımnen reddine ilişkin dava konusu işlemin bu kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu zımni ret işleminin, davacının 30/05/2007 tarihine kadar olan zararların tazmini isteminin reddine ilişkin kısmı yönünden davanın reddine, 30/05/2007 tarihinden başvuru tarihine kadar oluşan zararlarının tazmini isteminin reddine ilişkin kısmının ise iptaline karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Dairemizin 10/12/2019 tarih ve E:2019/2442; K:2019/9712 sayılı kararıyla; 5233 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 27/07/2004 tarihinden sonra meydana gelen zararlar bakımından Kanun’un 6. maddesinde belirlenen süreler içinde, 19/07/1987 ile 27/07/2004 tarihleri arasında meydana gelen zararlar bakımından ise Kanun’un geçici 4. maddesinde öngörülen süre içinde idareye başvurulabileceği; mal varlığına ulaşılamadığı iddia edilen Köyün, İdare Mahkemesi tarafından yapılan ara kararlar sonucu dosyaya sunulan bilgi ve belgelere göre, idareye yapılan başvuru tarihine kadar olan dönemde güvenlik nedeniyle yerleşime uygun olmaması nedeniyle boş olduğunun anlaşıldığı, bu bakımdan davalı idarenin diğer temyiz iddiaları yönünden yapılan incelemede; İdare Mahkemesi kararının dava konusu zımnen ret işleminin iptali isteminin kısmen reddine ilişkin kısmı incelendiğinde, 5562 ve 5666 sayılı Kanunlar ile 5233 sayılı Kanuna eklenen geçici 3. ve geçici 4. maddelerin, 19/07/1987-27/07/2004 tarihleri arasındaki dönemde meydana gelen zararların sulh yoluyla tazmini istemiyle en son 30/05/2008 tarihine kadar idareye başvurulabilmesine olanak tanıdığı, bu haliyle 5233 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten önceki döneme ilişkin zararların tazminine ilişkin başvuru süresinin uzatılmasına ilişkin olduğu, 19/07/1987-27/07/2004 tarihleri arasındaki dönemi 19/07/1987- 30/05/2007 şeklinde genişletmediği/değiştirmediği, bu durumda, İdare Mahkemesince, davacının 2000 yılı ile 27/07/2004 tarihi arasındaki dönemde uğradığını iddia ettiği zararın sulh yoluyla tazmini için 5666 sayılı Kanun uyarınca en son 30/05/2008 tarihine kadar, 27/07/2004-30/05/2007 tarihleri arasındaki dönem zararının ise 5233 sayılı Kanunun 6. maddesinde öngörülen süreler içinde idareye başvurulmadığı gerekçesiyle sözü edilen dönemlerde uğranıldığı iddia edilen zararlar yönünden davanın kısmen reddine karar verilmesi gerekirken, yukarıda Mahkeme kararında özetlenen gerekçeyle davanın kısmen reddinde sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmadığı; İdare Mahkemesi kararının dava konusu zımnen ret işleminin kısmen iptaline ilişkin kısmı incelendiğinde, davacının, mal varlığı zararlarının karşılanması amacıyla idareye yaptığı 16/09/2013 tarihli başvuruda, 16/09/2013 tarihinden geriye doğru bir yıllık zararının 5233 sayılı Kanunun 6. maddesi kapsamında kaldığı, davacının idareye başvurduğu tarihten en fazla bir yıl önceki tarihe, bir başka ifade ile 16/09/2012 tarihine kadar olan dönemdeki mal varlığına ulaşamama nedeniyle oluşan zararının tazminine karar verilebileceği, 30/05/2007-16/09/2012 dönem zararının ise davacının 5233 sayılı Kanunun 6. maddesinde belirtilen süre içerisinde (öğrenmeden itibaren altmış gün ve her halde bir yıl) bir başvurusu olmaması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, dava konusu zımni ret işleminin 30/05/2007-16/09/2013 tarihli döneme ilişkin kısmının tamamının iptali yolunda verilen kararda hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle; Mahkeme kararının davanın kısmen reddine ilişkin kısmının onanmasına, dava konusu işlemin kısmen iptaline ilişkin kısmının bozulmasına karar verilmiştir.

KARAR DÜZELTME
TALEP EDENİN_İDDİALARI : Davacı vekili tarafından; Daire bozma kararının hukuk devleti ilkesinin alt ilkelerinden olan hukuk güvenliği ilkesine, eşitlik ilkesine, içtihat birliğine aykırı olduğu, aynı konu ve sebeplerle aynı veya komşu ildeki kişilerce ve yine bizzat müvekkili tarafından 2002 yılı ile 2013 tarihleri arasındaki zararların tazmini talebiyle yapılan başvuruların zımnen reddi üzerine açılan iptal davalarında … İdare Mahkemesinin verdiği iptal kararlarının Danıştay Onbeşinci Dairesinin 2015 yılının ilk yarısında verdiği kararlarıyla onandığı, bu kararlara güvenilerek idari başvuruda bulunulup dava açıldığı, dolayısıyla verilen bozma kararının hukuk güvenliği ilkesi ile eşitlik ilkesine ve içtihat birliğine aykırılık teşkil ettiği; bozma kararının adil yargılanma hakkının alt ilkelerinden olan hak arama hürriyetine ve mahkemeye erişim hakkına da aykırı olduğu, zira yaşadığı köyünü, mal varlığını, iradesi dışında terk etmek zorunda kalan müvekkilinin ve benzer durumdakilerin hak arama arayışını, 5233 sayılı Kanunun çıktığı 2004 yılından sonra meydana gelen herhangi bir bireysel olay ile aynı çerçevede ve sıkı şekil şartlarına tabi tutarak değerlendirmenin hakkaniyet, somut olay adaleti ve hak arama hürriyeti ile bağdaşmadığı, öte yandan, kişilere her yıl idari başvuru yapma ve dava açma külfetini yüklemenin usul ekonomisine, kamu yararına, mahkemeye erişim hakkına aykırı bir yaklaşım olduğu; yine bozma kararının hakkaniyete ve 5233 sayılı Kanunun ruhuna aykırı olduğu, köyün halen boş olduğu göz önünde tutulduğunda, olayın yeni bir olay olmadığı, geçmişte başlayıp halen devam eden bir olay olduğu, yeni tarihli olaylara uygulanan 5233 sayılı Kanunun 6. maddesinin bu başvuruda uygulanamayacağı, devam eden bir zararın varlığı mevcutken her yıl başvuru yapılması zorunluluğu getirilmesinin Kanunun ruhu ile bağdaşmadığı, son başvuru tarihi olan 30/05/2008 tarihinden sonra devam eden zararlar için yapılan başvuruda 30/05/2007 tarihinden başvuru tarihine kadar olan zararların davalı idarece değerlendirilmesinin hakkaniyete uygun olduğu ileri sürülerek Daire kararının düzeltilmesi istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI :Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ :Karar düzeltme isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Onuncu Dairesi’nin 10/12/2019 tarih ve E:2019/2442; K:2019/9712 sayılı kararı kaldırılarak uyuşmazlık yeniden incelendi:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacı tarafından; mirasbırakan …’ın mirasçısı olduğu, Şırnak ili, Merkez ilçesi, Karageçit Köyünden yaşanan terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kalındığından ve halen köye dönüş yapılamadığından bahisle, 2000 yılından beri mal varlığına ulaşamamadan kaynaklı devam eden maddi zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle 16/09/2013 tarihinde yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin Şırnak Valiliği Zarar Tespit Komisyonu kararının iptali istenilmiştir.

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 26. maddesinin 1. fıkrasında, ”Dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar; gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verilir. Dört ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise, varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır.” hükmü düzenlenmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davacı …’ın UYAP sistemi üzerinden alınan nüfus kayıt örneğinin incelenmesinden, temyize konu … İdare Mahkemesinin E: …, K: … sayılı kararının verildiği 05/11/2014 tarihinden sonra 06/02/2018 tarihinde vefat ettiği anlaşılmaktadır.
2577 sayılı Kanun’un 26. maddesinin 2. fıkrasının “yalnız öleni ilgilendiren davalara ait dilekçeler iptal edilir.” hükmünden kastedilen; münhasıran ölenin şahsına sıkı sıkıya bağlı olan, başkalarına devir ve temliki veya miras yoluyla intikali mümkün olmayan haklarla ilgili davalardır. Bunun dışında, Türk Medeni Kanunu hükümleri uyarınca, ölene ait bulunan bütün haklar, mallar ve borçlar mirasçılara geçeceğinden, açılmış bulunan bu tür davaları ölenin mirasçılarının takip etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu durumda; İdare Mahkemesince, davacının vefat etmiş olması sebebiyle 2577 sayılı Kanunun 26. maddesi uyarınca usul kuralları gözetilerek yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 26. maddesinin uygulanmasını teminen, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının BOZULMASINA,
2. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 16/12/2020 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X) KARŞI OY :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 26. maddesinde, dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar, gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar, dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verileceği, yalnız öleni ilgilendiren davalara ait dilekçelerin iptal edileceği, dosyanın işlemden kaldırılmasına dair kararların diğer tarafa tebliğ edileceği kurala bağlanmıştır.
UYAP kayıtlarının incelenmesinden, davacının Mahkeme kararı tarihinden sonra dosya temyiz aşamasındayken 06/02/2018 tarihinde vefat ettiği, bu sebeple Dairemizce temyize ilişkin verilen kararın davacıya tebliğ edilemediği, temyize yönelik Daire kararımızın davayı takip eden davacı vekiline tebliğ edildiği ve bu vekil tarafından karar düzeltme isteminde bulunulduğu, dosyanın bu aşamaya yönelik tekemmülü sağlanmadan Danıştaya gönderildiği; ayrıca dosya işlemden kaldırıldıktan sonra varsa davayı takip hakkı kendisine geçenin dosyanın işleme konulması talebiyle başvurması halinde yargılama safahatının geriye götürülmeyip kaldığı yerden devamının sağlanması yargılama süresinin gereksiz uzatılmaması ve usul ekonomisi yönlerinden adil yargılanma hakkına daha uygun düşeceğinden, 2577 sayılı Kanun’un 26/1. maddesinin Dairemizce verilen temyiz kararının tebliği aşamasına yönelik olarak uygulanmak üzere dava dosyasının Mahkemeye gönderilmesi gerektiği oyuyla Mahkeme kararının salt davacının ölümü nedeniyle bozulması yönündeki Daire kararına katılmıyoruz.