Danıştay Kararı 10. Daire 2020/4639 E. 2020/4358 K. 02.11.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2020/4639 E.  ,  2020/4358 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2020/4639
Karar No : 2020/4358

DAVACI : … Odası
VEKİLİ : Av. …

DAVALILAR : 1- … Bakanlığı / …
2- … Bakanlığı / …
3- … Başkanlığı / …

DAVANIN_ÖZETİ : Davacı tarafından, Sosyal Güvenlik Kurumu, Sağlık Bakanlığı ve Türk Kızılayı arasında imzalanan … tarihli Plazma Ürünleri Elde Edilmesi Projesi Protokolü’nün, Sosyal Güvenlik Kurumu ile … İlaç Sanayi A. Ş. arasında imzalanan … tarihli Plazma Ürünleri Elde Edilmesi Projesi Sözleşmesi’nin ve Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu arasında imzalanan Plazma Ürünlerinin Temin ve Kullanımına İlişkin Protokol’ün iptali istenilmektedir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca Tetkik Hakiminin raporu ve sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra gereği görüşüldü:
Dava; Sosyal Güvenlik Kurumu, Sağlık Bakanlığı ve Türk Kızılayı arasında imzalanan … tarihli Plazma Ürünleri Elde Edilmesi Projesi Protokolü’nün, Sosyal Güvenlik Kurumu ile … İlaç Sanayi A. Ş. arasında imzalanan … tarihli Plazma Ürünleri Elde Edilmesi Projesi Sözleşmesi’nin ve Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu arasında imzalanan Plazma Ürünlerinin Temin ve Kullanımına İlişkin Protokol’ün iptali istemiyle açılmıştır.
Anayasa’nın “Yargı yolu” başlıklı 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu, idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin, yazılı bildirim tarihinden başlayacağı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Sürelerle ilgili genel esaslar” başlıklı 8. maddesinin birinci fıkrasında, sürelerin tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlayacağı, 7. maddesinin birinci fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu kurala bağlanmıştır.
Bununla birlikte ilan tarihinden itibaren dava açma süresi içerisinde iptali istemiyle dava açılmamış olan ilan edilmiş bir düzenleyici işlemin dava konusu edilebilmesi ancak söz konusu düzenlemeye dayanılarak tesis edilen uygulama işleminin varlığına ve bu işlemin tebliğinden itibaren süresi içinde dava açılmasına bağlı bulunmaktadır.
Öte yandan, kanun koyucu, idari işlemlerin sürekli bir biçimde dava açma tehdidi altında kalmasını engelleyebilmek için, idari işlemlerin ilgililerince ve belli sürede dava konusu edilebileceğini öngörerek kamu hizmetinin hızlı ve etkin biçimde yürütülmesini sağlamak istemiştir.
Yukarıda belirtildiği üzere, idari davalarda dava açma süresinin başlangıç tarihi idari işlemin tebliğ, yayın veya ilan tarihidir. Ancak, yasada öngörülen bu durumların söz konusu olmadığı hallerde, davacının dava konusu işlemi öğrenme tarihinin iyiniyet kuralları çerçevesinde, olayın özelliği ve niteliği gözönünde tutulmak suretiyle yargı organınca belirleneceği kuşkusuzdur. Başka bir anlatımla, yazılı bildirimle ilgililerin idari davaya konu edecekleri işlemden haberdar olmaları amaçlanmış olduğundan, yazılı bildirimin bulunmadığı hallerde dava açma süresinin, ilgililerin işlemden haberdar oldukları tarihten itibaren hesaplanması gerekmektedir. Nitekim, 2577 sayılı Kanun’da ilgililerin idari işlemi öğrenmeleri üzerine dava açmalarını engelleyen bir hüküm de bulunmamaktadır.
Dava dosyasının incelenmesinden;
Davacı tarafından, Sosyal Güvenlik Kurumu, Sağlık Bakanlığı ve Türk Kızılayı arasında imzalanan … tarihli Plazma Ürünleri Elde Edilmesi Projesi Protokolü’nün, Sosyal Güvenlik Kurumu ile … İlaç Sanayi A. Ş. arasında imzalanan … tarihli Plazma Ürünleri Elde Edilmesi Projesi Sözleşmesi’nin ve Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu arasında imzalanan Plazma Ürünlerinin Temin ve Kullanımına İlişkin Protokol’e karşı 30/12/2019 tarihinde kayda giren dilekçe ile dava açıldığı,
Açılan davada, iptali istenen protokol ve sözleşmelerin dava dilekçesine eklenmediği, bu itibarla davacıya tebliğ edilip edilmediğinin bildirilmediği, tebliğ edilmiş ise tebliğ tarihinin gösterilmediği, tebliğ edilmemiş ise anılan düzenlemelerin hangi tarihte öğrenildiğinin ve davacı ya da davacı Odaya bağlı üyeleri hakkında herhangi bir uygulama işlemi bulunup bulunmadığının belirtilmediği anlaşıldığından dava dilekçesinin reddine karar verildiği,
Bunun üzerine yenilenen dilekçede, davacı tarafından dava konusu sözleşme ve protokollere ilişkin herhangi bir tebliğ yapılmadığı, ancak kamuoyuna yansıyan haberler ve Türk Eczacıları Birliğinin basında yer alan açıklamaları ile 03/09/2019 tarihinde dava konusu işlemlerden haberdar olunduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacı tarafından düzenleyici işlemler dışında herhangi bir uygulama işleminin dava konusu edilmediği, yine davacı tarafından 03/09/2019 tarihinde haberdar olunduğunun beyan edildiği, bu beyana göre böylece altmış günlük dava açma süresinin 04/11/2019 tarihinde sona erdiği görüldüğünden, 04/11/2019 Pazartesi günü sonuna kadar dava açılması gerekirken 30/12/2019 tarihinde açılan dava süresinde açılmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesinin üçüncü fıkrasının (e) bendi ve 15. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca DAVANIN SÜRE AŞIMI NEDENİYLE REDDİNE, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, kullanılmayan … TL yürütmenin durdurulması harcının ve artan posta ücretinin kararın kesinleşmesinden sonra istemi halinde davacıya iadesine, bu karara karşı tebliğ tarihini izleyen otuz (30) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 02/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.