Danıştay Kararı 10. Daire 2020/4367 E. 2020/4106 K. 21.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2020/4367 E.  ,  2020/4106 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2020/4367
Karar No : 2020/4106

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : .. Valiliği
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … İletişim Hizmetleri A.Ş.
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : …Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından, sözleşme ve işlemlerinde yapılan inceleme sonucunda 6502 sayılı Kanun’un 21., 48. ve 52. maddelerine aykırılık tespit edilmesi nedeniyle; aynı Kanun’un 77. ve 78. maddeleri uyarınca 138.172.926,00 TL idari para cezası verilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı İstanbul Valiliği işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; inceleme raporunda tespit edilen işlemler ile ceza kararında yer alan işlem sayısı ve dönemler dikkate alındığında, inceleme raporunda mevzuata aykırılığı tespit edilen tüm işlemlerin, ceza kararı tarihi itibarıyla soruşturma zamanaşımına uğrayanlar açısından hiçbir ayrım yapılmaksızın ceza kararına dahil edilerek idari para cezasının tesis edildiği, her ne kadar inceleme raporunun tanzim edildiği 04/05/2018 tarihinde bu işlemlerin zamanaşımına uğraması söz konusu olmasa da ceza karar tarihi olan 13/06/2018 tarihinde, 13/06/2015 tarihinden önce gerçekleştirilen işlemlerin soruşturma zamanaşımına uğrayacağı, dolayısıyla idarenin soruşturmaya başladığı tarih ile idari para cezasının tesis ettiği tarih arasında zamanaşımına uğramış olan aykırılıkların ceza kapsamından çıkarılması gerekmekte iken bu kısımların da cezada değerlendirmeye alındığı, soruşturma zamanaşımı açısından hukuka aykırı davranıldığı, zamanaşımına uğramış aykırılıklar değerlendirme dışı bırakılmadan inceleme raporunda tespit edilen tüm işlemler üzerinden idari para cezası verilmesine dair işlemde hukuka uyarlılık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: …Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu Mahkeme kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, idari işleme konu olan inceleme raporunda idari para cezası hesaplanırken; Kabahatler Kanunu’nun “Soruşturma zamanaşımı” başlıklı 20. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ”Soruşturma zamanaşımı süresi; … c) Elli bin Türk Lirasından az idari para cezasını gerektiren kabahatlerde üç yıldır.” hükmünün dikkate alındığı, aykırılık tespit edilen 1.331.747 adet mesafeli sözleşmenin, 646.275 adedinin rapor yazım tarihi itibarıyla soruşturma zamanaşımına uğradığı ve geriye 05/05/2015 – 14/10/2015 tarihleri arasında toplam 685.472 adet mesafeli sözleşmenin kaldığı, zamanaşımına uğramayan sözleşmelere ilişkin idari para cezasına ise 04/05/2018 tarihli inceleme raporunun “… Hakkında Uygulanacak İdari Yaptırımlar” bölümünde yer verildiği; bu kapsamda, rapor yazım tarihi itibarıyla davacı hakkında 187.336.820,00 TL İdari para cezası uygulanması gerektiği, ancak, 6502 sayılı Kanun’un 77. maddesinin on dokuzuncu fıkrası uyarınca üst sınır olarak belirlenen 138.172.926,00 TL idari para cezası uygulandığı; ilk derece mahkemesinin, bilirkişi tayin etmek yerine yüzeysel değerlendirmeler yapmak suretiyle idari işleme konu olan aykırılıkların zamanaşımına uğradığını ve bu aykırılıkların idari işlemde değerlendirmeye alındığını gerekçe göstererek idari işlemin iptaline hükmettiği, hâlbuki idari işleme dayanak teşkil eden 04/05/2018 tarihli inceleme raporunun ‘‘Raporda Öngörülen Aykırılıklara İlişkin Listelerin Tamamı” başlıklı 98 No’lu ekinde (DVD formatında) yer alan listeler mahkeme heyeti veya bilirkişi marifetiyle incelenmiş olsaydı, ceza karar tarihi olan 13/06/2018 tarihinde zamanaşımına uğrayan işlemlerin, iptal edilen idari para cezasının tutarını etkilemediğinin görüleceği, dava konusu idari işlem tarihi itibarıyla zaman aşımına uğramayan aykırılıklar ayıklandığında, tespit edilen toplam aykırılık sayısının 647.893 olduğu, toplam idari para cezası tutarının ise 142.536.460,00 TL olduğu, dolayısıyla, davacı şirket hakkında uygulanan 138.172.926,00 TL idari para cezasının zamanaşımına uğramayan aykırılıklar nedeniyle uygulanması gereken idari para cezasından daha az olduğu; ceza kararının uygulandığı tarih olan 13/06/2018 itibarıyla zamanaşımına uğrayan aykırılıkların, uygulanan idari para cezasının tutarını nihai olarak hiç etkilemediği, dava konusu idari para cezası miktarının Mahkeme kararında belirtilen gerekçeler dikkate alınarak yapılan yeni hesaplamada dahi, Kanun’da 2018 yılı için belirlenen ceza üst sınırından yüksek olduğu görüldüğünden ilk derece mahkemesince tesis edilen iptal hükmünün yeterli ve gerekli inceleme yapılmaksızın verildiği ve hukuki mesnetten yoksun olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, ilk derece mahkemesi kararının davalı idare olan … Valiliğine 14/10/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı idarenin istinaf süresinin sonu olan 13/11/2019 tarihine kadar istinaf başvurusu yapmadığı, dava dışı 3. kişi olan … Bakanlığının 07/11/2019 tarihinde istinaf dilekçesi sunduğu, ilk derece mahkemesinin 13/11/2019 tarihli ara kararıyla … Bakanlığınca sunulan istinaf dilekçesinin reddine ve 15 gün içinde istinaf dilekçesinin yenilenmesine karar verdiği, adeta 2577 sayılı Kanun’da yer alan istinaf başvuru süresini davalı idare açısından uzattığı, bunun üzerine davalı idarenin 28/11/2019 tarihinde, yasal süre geçtikten sonra istinaf başvurusunda bulunduğu, ilk derece mahkemesinin ehliyet yokluğu nedeniyle istinaf başvurusunun reddine karar vermesi gerekirken dilekçe ret kararı verdiği, davalı idare istinaf başvurusunu süresinde yapmadığından ilk derece mahkemesi kararının kesinleştiği, temyiz başvurusunun öncelikle bu nedenle reddedilmesinin gerektiği; temyiz dilekçesinde kararın bozulmasını gerektirir hiçbir iddia ileri sürülemediği, bu nedenle, hukuki dayanaktan yoksun temyiz talebinin reddi ile hukuka uygun kararın onanmasının gerektiği; dava konusu ihlal iddialarının bir kısmının zamanaşımına uğradığı, soruşturma zamanaşımı süresinin idari para cezasının karar tarihinden itibaren geriye dönük 3 yıl olacak şekilde işletilmesi gerektiğinden para cezasına konu olabilecek eylemlerin, ancak 13/06/2015 tarihinden sonraki eylemler olabileceği, idarenin ceza kararını tesis ederken, inceleme raporunun yazım tarihinden sonra zamanaşımına uğrayan ihlal iddialarını dikkate almadığı, kanuna aykırı şekilde bunları da dahil ederek ceza tutarını hesapladığı; her bir ihlal iddiasının tek tek incelenmemesinin, adeta tümevarım yöntemiyle milyonlarca lira tutarında idari para cezası tesis edilmesinin hukuka aykırı olduğu, tek tek inceleme yapılması halinde ifade edilenin 4-5 katı kadar zamanaşımına uğramış işlem bulunacağı, zamanaşımına aykırılık bakımından tespit sayısı ya da uygulanan ceza miktarının önemli olmadığı, bu durumun dava konusu işlemi temelinden sakatladığı, uygulanması gerektiği ileri sürülen cezanın Kanun’daki üst sınırın altında veya üstünde kalmasının mahkemece verilecek hükme etkisinin bulunmadığı; zaman aşımına uğramayan aykırılıkların ayrıştırılarak karar verilmesi gerektiğine ilişkin iddiaların yerindelik denetimi niteliğinde ve hukuka aykırı olduğu; zamanaşımına uğrayan işlemler için de ceza tatbik edildiğinin davalı idarenin de kabulünde olduğu, idari yargıda mahkemelerin yetkisinin, dava konusu idari işlemi yetki, şekil, sebep, konu ve maksat unsurları yönünden incelemek ve bu hususlardan birinde veya birkaçında hukuka aykırılık tespit ederse dava konusu işlemi iptal etmek olduğu, bir idari işlemde hukuka aykırılık tespit edilmesi halinde işlemin tamamının iptal edilmesinin gerektiği; bu işlemlerin her birinin farklı kurguya dayandığı, bu bakımdan her bir işlemin farklı mevzuat hükümlerine dayandığı, davalı idarece uygulanan idari para cezasının konu ve sebep unsurunun, birden fazla hizmete yönelik ihlal iddiaları ve çeşitli mevzuat hükümlerinden oluştuğu; davalı idarenin, dava konusu idari para cezasını tesis etme sebebini gerekçeleriyle açıklayabilmesi, ileri sürdüğü hukuka aykırılıkları tek tek somutlaştırması ve bu cezanın hukuka uygun olduğunu ispat etmesinin gerektiği, oysa ceza kararında, ceza miktarının nasıl hesaplandığı, hangi sözleşme ve belgelerin dikkate alındığının dahi gösterilmediği, yüzbinlerce işlem için tek ceza kesilerek yargılama sürecinin dahi zorlaştırıldığı, her bir ihlal iddiası için ayrı ayrı işlem tesis edilmesi halinde daha kolay denetlenebileceği; dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu, ilk derece mahkemesi ve istinaf kararlarının yerinde ve hukuka uygun olduğu, istinaf dilekçesinin tekrarı niteliğindeki temyiz dilekçesinde yer alan iddia ve itirazların kabulünün mümkün olmadığı, bu nedenle temyiz isteminin reddinin gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulmasının gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY: Davacı şirketin 2015 yılına ait abonelik sözleşmeleri, cihaz kampanyaları, katma değerli servis hizmetleri ve uygulamalarının incelenmesi sonucunda düzenlenen 04/05/2018 tarihli inceleme raporunda; bilinmeyen numaralar hizmeti kapsamında tüketicilerle akdedilen 1.331.747 adet mesafeli sözleşmede ön bilgilendirmede bulunulmaması ve tüketiciden mesafeli sözleşmenin akdinden hemen önce teyit alınmamasının Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliğinin 6. maddesinin beşinci fıkrasına ve 7. maddesine, dolayısıyla 6502 sayılı Kanun’un 48. maddesine aykırılık teşkil ettiği, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 20. maddesi uyarınca bunlardan 646.275 adedinin rapor yazım tarihi 04/05/2018 itibarıyla soruşturma zamanaşımına uğradığı, 05/05/2015 – 14/10/2015 döneminde akdedilen ve rapor tanzim tarihi itibarıyla zamanaşımına uğramamış olan 685.472 adet mesafeli sözleşmede tespit edilen aykırılıklar nedeniyle (685.472×220) 150.803.840 TL; 01/07/2015 – 21/07/2017 tarihleri arasında gerçekleştirilen 104.161 adet kampanyalı cihaz taahhütnamesinde, Taksitle Satış Sözleşmeleri Hakkında Yönetmeliğin 6. maddesinin birinci fıkrası ile 6502 sayılı Kanun’un 21. maddesinin ikinci fıkrasına aykırı olarak sözleşmede bulunması gereken unsurların bulunmaması nedeniyle (104.161×220) 22.915.420 TL; 33.242 adet temerrüt işleminde Taksitli Satış Sözleşmeleri Hakkında Yönetmeliğin 9. maddesinin üçüncü fıkrası ile 6502 sayılı Kanun’un 19. maddesinin ikinci fıkrasına aykırı olarak tüketicilerin muaccel hale getirilen borçlarının hesaplanmasında cihaz bedelleri içinde yer alan faiz, komisyon ve/veya benzeri masrafların düşülmemesi nedeniyle (33.242×220) 7.313.240 TL; 24/04/2015 – 31/07/2015 tarihleri arasında 32 tüketiciye ait faturalarda yer alan tutarların hatalı olması nedeniyle yapılan iadelerde Abonelik Sözleşmeleri Yönetmeliğinin 21. maddesinin ikinci fıkrası ile 6502 sayılı Kanun’un 52. maddesinin yedinci fıkrasına aykırı olarak sadece itiraza konu tutarların iade edilmesi ve bu tutarlara herhangi bir gecikme zammı uygulanmaması nedeniyle (32×220) 7.040 TL; 2015 yılı içerisinde gerçekleştirilen ve rapor yazım tarihi itibarıyla soruşturma zamanaşımına uğramamış 10 adet abonelik fesih işleminde, Abonelik Sözleşmeleri Yönetmeliğinin 25. maddesinin üçüncü fıkrası ile 6502 sayılı Kanun’un 52. maddesinin beşinci fıkrasına aykırı olarak, feshin hüküm ifade etme tarihinden itibaren tüketiciler tarafından ödenmiş ücretin geri kalan kısmının iadesine ilişkin on beş günlük sürenin aşılması nedeniyle (10×220) 2.200 TL; 24/04/2015 – 13/07/2015 tarihleri arasında toplam 29.615 temerrüt işleminden 04/05/2018 itibarıyla zamanaşımına uğramamış olan 28.614 adet abonelik fesih işleminde, Abonelik Sözleşmeleri Yönetmeliğinin 25. maddesinin ikinci fıkrası ile 6502 sayılı Kanun’un 52. maddesinin beşinci fıkrasına aykırı olarak, fesih bildirimlerinin hüküm ifade etme tarihlerinde abonelikleri sonlandırmayıp dönem sonuna kadar hizmet sunumuna devam edilerek abonelik ücretinin tamamının tahsil edilmesi nedeniyle (28.614×220) 6.295.080 TL olmak üzere toplam 187.336.820 TL idari para cezası uygulanması yönünde kanaate yer verilmiş; idarece uygulanacak idari para cezasının tutarı belirlenmesinde 6502 sayılı Kanun’un 77. maddesinin on dokuzuncu fıkrasında getirilen üst sınır kuralı dikkate alınmış, İstanbul Valiliği Ticaret İl Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı işlemiyle 138.172.926 TL idari para cezası uygulanmasına karar verilmiş, bunun üzerine söz konusu idari para cezasının iptali talebiyle görülmekte olan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT: 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, “Bu Kanunun amacı; kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir.” hükmü; 2. maddesinde, “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” hükmü; 19. maddesinin ikinci fıkrasında, “Muaccel kılınan taksitlerin hesaplanmasında faiz, komisyon ve benzeri masraflar dikkate alınmaz.” hükmü; 21. maddesinin ikinci fıkrasında, “Sözleşmenin zorunlu içeriği, tüketici ile satıcı ve sağlayıcının hak ve yükümlülükleri, cayma hakkı, erken ödeme ile diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.” hükmü; 48. maddesinin ikinci fıkrasında, “Tüketici, mesafeli sözleşmeyi ya da buna karşılık gelen herhangi bir teklifi kabul etmeden önce ayrıntıları yönetmelikte belirlenen hususlarda ve siparişi onaylandığı takdirde ödeme yükümlülüğü altına gireceği konusunda açık ve anlaşılır şekilde satıcı veya sağlayıcı tarafından bilgilendirilir. Tüketicinin bilgilendirildiğine ilişkin ispat yükü satıcı veya sağlayıcıya aittir.”; altıncı fıkrasında, “Mesafeli sözleşmelerde, kapsam dışı sözleşmeler, tüketici ile satıcı ve sağlayıcının hak ve yükümlülükleri, cayma hakkı, bilgilendirme yükümlülüğü, teslimat ile diğer uygulama usul ve esasları yönetmelikle belirlenir.” hükmü; 52. maddesinin beşinci fıkrasında, “Satıcı veya sağlayıcı, tüketicinin aboneliğe son verme isteğini yönetmelikle belirlenen süreler içinde yerine getirmekle yükümlüdür. Aboneliğin belirlenen süreler içinde sona erdirilmediği durumlarda, bu sürelerin bitiminden itibaren mal veya hizmetten yararlanılmış olsa dahi, tüketiciden herhangi bir bedel talep edilemez. Satıcı veya sağlayıcı, fesih bildiriminin hüküm ifade etmesinden itibaren on beş gün içinde tüketici tarafından ödenmiş olan ücretin geri kalan kısmını kesinti yapmaksızın iade etmekle yükümlüdür.”; yedinci fıkrasında, “Sözleşmenin zorunlu içeriği, tüketici ile satıcı ve sağlayıcının hak ve yükümlülükleri ile diğer uygulama usul ve esasları yönetmelikle belirlenir.” hükmü; 77. maddesinin birinci fıkrasında, Bu Kanunun 4 üncü, 6 ncı, 7 nci, 18 inci, 19 uncu, 20 nci, 21 inci, 23 üncü, 26 ncı, 30 uncu, 33 üncü, 35 inci, 48 inci, 49 uncu, 51 inci, 52 nci, 54 üncü ve 57 nci maddelerinde belirtilen yükümlülüklere aykırı hareket edenler hakkında aykırılığı tespit edilen her bir işlem veya sözleşme için iki yüz Türk Lirası idari para cezası uygulanır.”; on dokuzuncu fıkrasında, “Bu maddenin sekizinci, dokuzuncu, on ikinci ve on üçüncü fıkralarındaki idari para cezaları hariç olmak üzere, aykırılığın tespit edildiği tarih itibarıyla bir takvim yılında uygulanan toplam idari para cezası tutarının yirmi beş bin Türk Lirasını aştığı durumlarda, bu miktardan az olmamak ve yüz milyon Türk Lirasını geçmemek üzere toplam idari para cezası tutarı; a) Cezaya muhatap gerçek ya da tüzel kişinin, aykırılığın tespitinden bir önceki mali yıl sonunda oluşan yıllık gayrisafi gelirlerinin yüzde beşini aşamaz. Bir önceki yıl gayrisafi gelirinin oluşmaması hâlinde, tespit tarihi itibarıyla oluşan gayrisafi geliri dikkate alınır. Gayrisafi gelirlerinin bildirilmediği veya yanlış bildirildiği durumlarda bu bent hükmü uygulanmaz. …”; yirminci fıkrasında, “Bu Kanuna göre idari yaptırım uygulanması, diğer kanunlar gereği yapılacak işlemleri engellemez. Bakanlık, bu maddenin uygulanmasında oluşacak tereddütleri gidermeye yetkilidir.” hükmü getirilmiştir.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 20. maddesinin birinci fıkrasında, “Soruşturma zamanaşımının dolması halinde kabahatten dolayı kişi hakkında idarî para cezasına karar verilemez.”; ikinci fıkrasında, “Soruşturma zamanaşımı süresi; a) Yüzbin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde beş, b) Ellibin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde dört, c) Ellibin Türk Lirasından az idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde üç, yıldır.” hükmü yer almaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun ’31. maddesinde, ”Bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler ile elektronik işlemlerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266. maddesinde, ”Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz. Hukuk öğrenimi görmüş kişiler, hukuk alanı dışında ayrı bir uzmanlığa sahip olduğunu belgelendirmedikçe, bilirkişi olarak görevlendirilemez.
” hükmü; 447. maddesinin ikinci fıkrasında, “Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır.” hükmü yer almaktadır.
14/01/2015 tarih ve 29236 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Taksitle Satış Sözleşmeleri Hakkında Yönetmeliğinin 6. maddesinin birinci fıkrasında, “Taksitle satış sözleşmelerinin aşağıdaki bilgileri içermesi zorunludur: … e) Malın veya hizmetin tüm vergiler dahil Türk Lirası olarak peşin fiyatı. … g) Tüketicinin cayma hakkının olduğu ve bu hakkın hangi sürede ve nasıl kullanılacağı. … h) Tüketicinin erken ödemede bulunma hakkı ile satıcı veya sağlayıcı tarafından faiz veya komisyon alınmışsa, ödenen miktara göre faiz ve komisyon indirimi talep etme hakkı olduğuna ilişkin bilgi. ı) Faiz miktarı, faizin hesaplandığı yıllık oran ve sözleşmede belirlenen faiz oranının yüzde otuz fazlasını geçmemek üzere gecikme faiz oranı. … j) Tüketicilerin uyuşmazlık konusundaki başvurularını tüketici mahkemesine veya tüketici hakem heyetine yapabileceklerine dair bilgi.” kuralı; 9. maddesinin üçüncü fıkrasında, “(3) Muaccel kılınan taksitlerin hesaplanmasında faiz, komisyon ve benzeri masraflar dikkate alınmaz.” kuralı yer almıştır.
27/11/2014 tarih ve 29188 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliğinin 6. maddesinin beşinci fıkrasında, “Üçüncü ve dördüncü fıkralarda belirtilen yöntemlerle kurulan ve anında ifa edilen hizmet satışlarına ilişkin sözleşmelerde tüketicinin, sipariş vermeden hemen önce söz konusu ortamda 5 inci maddenin birinci fıkrasının sadece (a), (b), (d) ve (h) bentlerinde yer alan hususlarda açık ve anlaşılır bir şekilde bilgilendirilmesi yeterlidir.” kuralına; 7. maddesinde, “Satıcı veya sağlayıcı, tüketicinin 6 ncı maddede belirtilen yöntemlerle ön bilgileri edindiğini kullanılan uzaktan iletişim aracına uygun olarak teyit etmesini sağlamak zorundadır. Aksi halde sözleşme kurulmamış sayılır.” kuralına yer verilmiştir.
24/01/2015 tarih ve 29246 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Abonelik Sözleşmeleri Yönetmeliğinin 21. maddesinin ikinci fıkrasında, “İnceleme sonucuna göre itirazın haklı bulunması halinde, itiraza konu tüketim bedeline dair fazla tahsil edilen bedel, kullanım dönemindeki birim fiyat dikkate alınarak gecikme zammı ile birlikte tüketicinin tercih etmesi halinde bir sonraki tüketim dönemine ait bedelden mahsup edilir veya tüketiciye beş gün içinde iade edilir.” kuralı; 25. maddesinin ikinci fıkrasında, “Aboneliğin belirlenen süreler içinde feshedilmediği durumlarda, bu sürelerin bitiminden itibaren mal veya hizmetten yararlanılmış olsa dahi, tüketiciden herhangi bir bedel talep edilemez.” üçüncü fıkrasında, “Satıcı veya sağlayıcı, fesih bildiriminin hüküm ifade etmesinden itibaren on beş gün içinde tüketici tarafından ödenmiş olan tutarın geri kalan kısmını ve varsa tüketiciden güvence, depozito veya teminat adı altında alınan ücretlerin güncel tutarlarını kesinti yapmaksızın iade etmekle yükümlüdür.” kuralı getirilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Davacı şirketin 2015 yılındaki sözleşme ve işlemlerinin denetlenmesi kapsamında düzenlenen inceleme raporunda, 685.472 adet mesafeli sözleşme, 104.161 adet kampanyalı cihaz taahhütnamesi, 33.242 adet temerrüt işlemi, 28.624 adet abonelik fesih işlemi ve 32 adet hatalı tahsil edilen fatura tutarının iadesi işlemi olmak üzere toplam 851.531 adet işlemde tespit edilen mevzuata aykırılıklar sebebiyle uygulanması gereken idari para cezası tutarı 187.336.820,00 TL olarak hesaplanmış, davalı idarece 6502 sayılı Kanun’un 77. maddesinin on dokuzuncu fıkrası dikkate alınarak davacı şirkete 2018 yılı için öngörülen üst sınır olan 138.172.926,00 TL idari para cezası uygulanmasına ilişkin dava konusu işlem tesis edilmiştir.
Bu işlemin iptali istemiyle açılan dava sonucunda İdare Mahkemesi tarafından, inceleme raporunda tespit edilen işlem sayısı ile ceza kararında yer alan işlem sayısı ve dönemler dikkate alındığında, soruşturma zamanaşımına uğrayanlar açısından hiçbir ayrım yapılmaksızın mevzuata aykırılığı tespit edilen tüm işlemler ceza kararına dahil edilerek, zamanaşımına uğramış aykırılıklar değerlendirme dışı bırakılmadan inceleme raporunda tespit edilen tüm işlemler üzerinden idari para cezası verilmesine dair işlemde hukuka uyarlılık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş, bu karara karşı davalı idare tarafından yapılan istinaf başvurusu Bölge İdare Mahkemesince reddedilmiştir.
Davalı idare tarafından dosyaya sunulan savunma ve temyiz dilekçelerinde, idari para cezası öngörülen tüketici işlemlerinin tamamının davacı şirket tarafından müfettişliğe ibraz edilen excel tabloları üzerinden tespit edildiği, tablolardaki verilerin doğruluğunun fiziki belgelerle test edildiği, Bakanlık müfettişlerinin işlem ve uygulamaları tek tek incelemek suretiyle tespitleri yaptığı ve para cezası uygulanacak işlemlere ayrı tablolar halinde inceleme raporunun ekinde yer verildiği, bu incelemeler sonucunda davacı şirketin işlem ve sözleşmelerinde toplam 1.433.552 adet mevzuata aykırılık tespit edildiği, bunlardan inceleme raporunun yazım tarihi itibarıyla zamanaşımına uğramamış olan 851.531 adedi hakkında idari para cezası uygulandığı, rapor tarihi ile işlem tarihi arasında geçen sürede zamanaşımına uğrayan işlemler çıkarılsa dahi geriye zamanaşımına uğramamış 647.893 adet aykırılık kalacağı ve bu işlemler için uygulanması gereken idari para cezası tutarının 142.536.460,00 TL olacağı, bu tutarın da Kanun’daki üst sınır sebebiyle davacı şirkete verilmiş olan 138.172.926,00 TL idari para cezası tutarından daha yüksek olduğu, inceleme raporunun “Raporda Öngörülen Aykırılıklara İlişkin Listelerin Tamamı” başlıklı 98 No’lu ekinde DVD ortamında ve excel formatındaki listeler mahkeme heyetince incelense ya da anılan rapor ve ekleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılsaydı, bütün işlemler içinde rapor yazım tarihi ile işlem tarihi arasında zamanaşımına uğrayan aykırılıkların davacıya uygulanacak idari para cezası miktarını değiştirmeyeceğinin görüleceği ileri sürülmüştür.
Bu durumda, dava konusu işlemin sebep unsurunu oluşturan aykırılıkların birbirinden bağımsız çok sayıda işlemden oluştuğu, dolayısıyla zamanaşımına uğramış olan aykırılıkların dava konusu işlem bütününden ayrılabileceği de dikkate alındığında; dava konusu işlemin dayanağı inceleme raporu ve eklerinin incelenmesi suretiyle, işlem tarihi itibarıyla zamanaşımına uğrayan aykırılıkların tespit edilmesi, bu aykırılıkların idari para cezası uygulanan toplam aykırılık sayısından çıkarılması durumunda geriye kalanlar için uygulanması gereken idari para cezası tutarının tam olarak ne kadar olacağının belirlenmesi, bu konuda gerekli görüldüğü takdirde, tarafların zamanaşımı ve diğer konulardaki iddia ve savunmaları ile inceleme raporu ve DVD/harici bellek ortamındaki ekleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması, dolayısıyla zamanaşımına uğramış aykırılıklara da yaptırım uygulanmış olmasının tesis edilen işlemi kısmen veya tamamen sakatlayıp sakatlamadığının tespit edilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, zamanaşımına uğramış aykırılıklar değerlendirme dışı bırakılmadan tespit edilen tüm işlemler üzerinden idari para cezası verilmesine dair işlemde hukuka uyarlılık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali yönündeki … İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf isteminin reddine ilişkin temyize konu …Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Yukarıda özetlenen gerekçeyle dava konusu işlemin iptaline ilişkin … İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesine gönderilmesine, 21/10/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.