Danıştay Kararı 10. Daire 2020/3898 E. 2020/4002 K. 20.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2020/3898 E.  ,  2020/4002 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2020/3898
Karar No : 2020/4002

DAVACI : … Depo. Oto. San. ve Tic. A.Ş.

VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … Bakanlığı

DAVANIN ÖZETİ : Davacı tarafından, 14/11/2013 tarih ve 28821 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa Göre Elkonulan Eşya ve Alıkonulan Taşıtlara İlişin Uygulama Yönetmeliğinin 12. maddesinde yer alan “satış bedelinin yüzde onbeşi” ibaresi ile 25/06/2013 tarih ve 28688 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Tasfiye Yönetmeliğinin 64. maddesinin 5. fıkrasında yer alan “yüzde onbeşinin yarısı” ve yine aynı maddenin 6. fıkrasında yer alan “satış bedelinin yüzde onbeşini geçemez” ibaresinin iptali istenilmiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : 2577 sayılı Kanunun 5. maddesine uygun bulunmayan dava dilekçesinin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca hazırlanan Tetkik Hakiminin raporu ve sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra, davacının yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin dava dilekçesi öncelikle 2577 sayılı Kanun’un 14/3-g maddesi gereğince anılan Kanun’un 5. maddesine uygun olup olmadığı yönünden incelenerek gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3. maddesinde, idari davaların, Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılacağı; dilekçelerde; tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları veya unvanları ve adresleri ile gerçek kişilere ait Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasının, davanın konusu ve sebepleri ile dayandığı delillerin, davaya konu olan idari işlemin yazılı bildirim tarihinin gösterileceği kurala bağlanmış; “Aynı Dilekçe ile Dava Açılabilecek Haller” başlığını taşıyan 5. maddesinin birinci fıkrasında, her idari işlem aleyhine ayrı ayrı dava açılacağı; ancak, aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep-sonuç ilişkisi bulunan birden fazla işleme karşı bir dilekçe ile de dava açılabileceği belirtilmiştir.
Aynı Kanun’un 14/3. maddesinde, dilekçelerin görev ve yetki, idari merci tecavüzü, ehliyet, idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, süre aşımı, husumet ve Kanun’un 3. ve 5. maddelerine uygun olup olmadıkları yönlerinden sırasıyla inceleneceği belirtilmiş; 15/1-d maddesinde, dilekçelerin 3. ve 5. maddelere uygun olmadıklarının tespiti halinde, bu maddelere uygun şekilde yeniden düzenlenmek veya noksanları tamamlanmak üzere dava açılmak üzere dilekçenin reddine karar verileceği, aynı maddenin beşinci fıkrasında da, 1/d bendine göre dilekçenin reddedilmesi üzerine yeniden verilecek dilekçelerde aynı yanlışlıklar yapıldığı takdirde davanın reddedileceği kurala bağlanmıştır.
Aynı Kanun’un ”Dava açma süresi” başlıklı 7. maddesinde ise; dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı, ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabileceği hükmü yer almıştır.
Buna göre, bir düzenleyici işleme karşı ilan tarihinden itibaren altmış gün içinde dava açılabileceği gibi söz konusu düzenleyici işleme dayanılarak tesis edilen uygulama işleminin varlığı halinde, bu işlemin tebliğinden itibaren altmış gün içinde uygulama işlemine veya düzenleyici işleme yahut her ikisine birden dava açılabileceği sonucuna ulaşılmaktadır.
Dava dosyasının incelenmesinde; Muratbey Gümrük Müdürlüğünce başka bir firma adına tescilli … tarih ve … sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyanın 31/10/2018 tarihinde davacıya ait antrepoya konulduğu, söz konusu eşyaya İstanbul Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlüğü ekiplerince 07/11/2018 tarihli Eşya Sayım Tespit Savcılık Görüşme Talimat Alma ve Yediemin Teslim Tutanağı ile el konularak TASİŞ’e teslim edilmek üzere teslim alınana kadar antrepo sorumlusuna yediemin olarak teslim edildiği, daha sonra Muratbey Tasfiye İşletme Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı yazısı ile söz konusu eşyanın Tasfiye İşletme Müdürlüğüne ait ambara alınması için bir personel görevlendirildiği ve … tarih ve … sayılı Antrepo Rejimi Statüsündeki Eşyanın Çıkışına İlişkin Sayım Tutanağı ile davacıya ait antrepodan çıkarıldığı ve 01/11/2019 tarihinde E-İhale sistemi üzerinden satışı yapıldığı, davacının 19/12/2019 tarihli başvurusu ile 11/02/2019 tarihinde antrepodan çıkarılan söz konusu eşyaya ilişkin 07/11/2019-11/02/2019 tarihlerine ait 8.755,00 TL ardiye bedelinin ödenmesinin talep edildiği, Muratbey Tasfiye İşletme Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı cevabi yazısı ile satışı yapılan eşyaya ilişkin Tasfiye Yönetmeliğinin 64. maddesinin 5. fıkrası gereği hesaplanan 1.283,90 TL ardiye ücreti tutarının davacıya ödeneceğinin bildirildiği, bunun üzerine davacı tarafından, 14/11/2013 tarih ve 28821 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa Göre Elkonulan Eşya ve Alıkonulan Taşıtlara İlişin Uygulama Yönetmeliğinin 12. maddesinde yer alan “satış bedelinin yüzde onbeşi” ibaresi ile 25/06/2013 tarih ve 28688 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Tasfiye Yönetmeliğinin 64. maddesinin 5. fıkrasında yer alan “yüzde onbeşinin yarısı” ve yine aynı maddenin 6. fıkrasında yer alan “satış bedelinin yüzde onbeşini geçemez” ibaresinin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı görülmektedir.

5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu uyarınca, kaçak akaryakıt hariç el konulan her türlü eşya ve alıkonulan taşıtların muhafazası, depolanması, yüklenmesi, boşaltılması, nakliyesi ve imhası ile bu işlemlere ilişkin masrafların karşılanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla yürürlüğe konulan 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa Göre Elkonulan Eşya ve Alıkonulan Taşıtlara İlişkin Uygulama Yönetmeliğinin 12. maddesinde; “Gümrük idaresi dışında muhafaza edilen eşya veya taşıtın satış suretiyle tasfiyesi halinde, alıcısına teslim tarihine kadar muhafaza ücreti karşılığı olarak satış bedelinin yüzde onbeşi döner sermaye işletmesi bütçesinden ödenir. Ödenecek bu tutar hiçbir şekilde 11 inci maddeye göre ödenecek azami haddi geçemez. Eşya veya taşıtın farklı depolama yerlerinde muhafaza edilmesi durumunda, söz konusu ücret, muhafaza süreleri dikkate alınarak paylaştırılır.” düzenlemesi yer almaktadır.
Gümrük idarelerince işletilmekte olan geçici depolama yeri, antrepo ve ambarlara eşya alınması, muhafazası, teslimi ile tasfiyelik hale gelmiş eşyanın tasfiyesine ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla yürürlüğe konulan Tasfiye Yönetmeliğinin 64. maddesinin 5. fıkrasında; “30 uncu maddenin onuncu fıkrasında belirtilen süreler geçtikten sonra gümrük idaresine ait ambarlara nakledilip tasfiye edilen eşyanın satış bedelinden, eşyanın teslim tarihine kadar oluşan ardiye ve diğer hizmetler karşılığı olarak hesaplanan yüzde onbeşinin yarısı, otuz gün içinde talep edilmesi halinde eşyanın bulunduğu son işletmeye ödenir.”, aynı maddenin 6. fıkrasında ise; “Gümrük idaresi ve diğer işletmeciler tarafından verilmiş olan ardiye ve diğer hizmetler karşılığı ücretler için ödeme yapılması gereken durumlarda, satış bedelinden ayrılacak tutar satış bedelinin yüzde on beşini geçemez. …” düzenlemesi bulunmaktadır.
Davacının antrepo ücreti ödenmesi talebinde bulunduğu olayda, davacının antreposunda iken 07/11/2018 tarihinde el konulan eşyanın 11/02/2019 tarihinde davacıya ait antrepodan çıkarılarak TASİŞ ambarına alındığı ve 01/11/2019 tarihinde E-İhale sistemi üzerinden satışının yapıldığı, dolayısıyla eşyanın alıcısına teslim tarihine kadar davacının antreposunda muhafaza edilmediği görülmektedir. Nitekim, … tarih ve … sayılı işlemde de satışı yapılan eşyaya ilişkin Tasfiye Yönetmeliğinin 64. maddesinin 5. fıkrası gereği hesaplanan ardiye ücreti tutarının davacıya ödeneceği bildirilmiştir.
Bu durumda, maddi olaya ilişkin uygulama işlemi esas alındığında dava konusu Yönetmelik maddeleri arasında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep-sonuç ilişkisi bulunduğundan söz edilemeyeceğinden, anılan Yönetmeliklere karşı ayrı ayrı dilekçelerle dava açılması gerekmekte olup, 10/03/2020 tarih ve 380.99 sayılı işlemde Tasfiye Yönetmeliğinin 64. maddesinin 5. fıkrasının yer aldığı görüldüğünden Tasfiye Yönetmeliğinin ilgili maddelerinin iptali istemiyle iş bu davanın açılabileceği, ancak 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa Göre Elkonulan Eşya ve Alıkonulan Taşıtlara İlişkin Uygulama Yönetmeliğinin 12. maddesine yönelik ayrı dilekçeyle dava açılması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Bu haliyle, dava dilekçesinin 2577 sayılı Kanun’un 5. maddesine uygun biçimde düzenlenmediği anlaşılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi uyarınca bu kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde 5. maddeye uygun şekilde, yukarıda belirtilen hususlar göz önüne alınarak ayrı ayrı dilekçelerle dava açmakta serbest olmak üzere dava dilekçesinin reddine, 2577 sayılı Kanun’un 15. maddesinin 5. fıkrası hükmüne göre dilekçenin reddi üzerine yeniden verilen dilekçede aynı yanlışlıklar yapıldığı takdirde davanın reddedileceği hususunun davacıya duyurulmasına, yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, istemi halinde … TL yürütmenin durdurulması harcı ve artan posta ücretinin davacıya iadesine, 20/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.