Danıştay Kararı 10. Daire 2020/3667 E. 2020/5060 K. 18.11.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2020/3667 E.  ,  2020/5060 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2020/3667
Karar No : 2020/5060

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. ….
TEMYİZ EDEN (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı
VEKİLİ : 1. Huk. Müş. Yrd. V. …
2- … Valiliği
VEKİLİ : Av. …
İSTEMLERİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi …. İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: İstanbul İli, Beşiktaş İlçesinde bulunan … isimli gece kulübüne 01/01/2017 tarihinde yapılan silahlı saldırı sonucunda hayatını kaybeden …’un ölümü nedeniyle müteveffanın annesi tarafından olayda idarenin kusuru olduğundan bahisle ve fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 100,00 TL maddi,1.500.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacı tarafından, aynı dilekçe ile hem kusur sorumluluğu/sosyal risk hem de 5233 sayılı kanun hükümlerine göre idari başvurular yapıldığı, kesin olmayan cevap üzerine de dava açıldığı, dava devam ederken …. Valiliği nezdinde faaliyet gösteren Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zarar Tespit Komisyonu tarafından 19/01/2018 tarih ve 34/01/2018/12 sayılı karar ile Suriye’de yaşanılan iç çatışmalar ve güvenlik zaafiyetleri nedeniyle Şam Büyükelçiliği ve Halep Başkonsolosluğu faaliyetlerinin askıya alındığı bu nedenle Suriye ile karşılıklılık ilkesi gereği anlaşmamız olup olmadığının açıklığa kavuşturulamadığı öte yandan olayın öğrenilmesinden itibaren 60 gün içinde başvuru yapılmadığı gerekçeleri ile tazminat talebinin reddedildiği görülmekle söz konusu Komisyon kararının bakılmakta olan davanın konusunun olmadığının anlaşıldığı, bu nedenle her ne kadar idari başvurular ve dava dilekçesinde 5233 sayılı Kanundan bahsedilmiş ise de aynı zamanda idarenin kusur sorumluluğundan ve sosyal riskten de bahsedildiği hal böyle iken bilhassa İçişleri Bakanlığına yapılan başvurunun Anayasanın 2. maddesi, 125. maddesi ve 2577 sayılı Kanunun 13. maddesi hükümlerine istinaden yapıldığının kabulü gerekmekle; terör saldırısı sonucunda ölüm olayından kaynaklandığı belirtilen maddi ve manevi zararların hizmet kusuru, kusursuz sorumluluk ve sosyal risk ilkesine göre değerlendirme yapılarak incelenmesi, ölüm olayı neticesinde oluştuğu belirtilen destekten yoksun kalma iddiası çerçevesinde bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği sonucuna varıldığı, Mahkemece alınan bilirkişi raporuna göre, davacının 147.019,62 TL destekten yoksun kalma zararının tespit edildiği, davanın 12/04/2019 tarihinde ıslah edildiği gerekçesiyle maddi tazminat isteminin kabulü ile söz konusu tutarın 100,00 TL’lik kısmı için davalı idareye başvuru tarihi olan 22/11/2017 tarihinden kalan 146.919,62 TL’lik kısmı için miktar artırım dilekçesinin İstanbul Valililiğine tebliğ edildiği 15/05/2019 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine manevi tazminat isteminin ise takdiren 50.000,00 TL’lik kısmının kabulü ile fazlaya ilişkin kısmının reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi …. İdare Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu … İdare Mahkemesi kararının, maddi tazminata ilişkin kısmına davalı idareler tarafından yapılan istinaf başvurularının kabulüne, sosyal risk ilkesinde sulh yoluyla ödenecek tazminat miktarının yasa koyucu tarafından yasayla belirlenmesinin Anayasa’da güvence altına alınan sorumluluk hukukunun temel ilkelerine aykırı olmayacağı, buna göre terör olayı sonucu yaşamını yitiren davacı yakını nedeniyle oluşan maddi zararın 5233 sayılı Kanun ve anılan Kanuna dayanılarak çıkarılan Yönetmelik hükümleri çerçevesinde tazmini gerektiği gerekçesiyle, kararın 147.019,62 TL maddi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmına davalı idareler tarafından yapılan istinaf başvurularının kabulüne, kararın bu kısmının kaldırılmasına 37.992,50 TL maddi tazminatın 100,00 TL’lik kısmının idarelere başvuru yapıldığı 22/11/2017 tarihinden, kalan 37.892,50 TL’sinin ise miktar arttırım dilekçesinin davalılardan İstanbul Valiliğine tebliğ tarihi olan 15/05/2019 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle ödenmesine, fazlaya yönelik 109.027,12 TL’lik maddi tazminat isteminin reddine, Mahkemece takdir edilen 50.000,00 TL manevi tazminatın olay nedeniyle duyulan elem ve ıztırabı kısmen de olsa giderecek düzeyde olmadığının görüldüğü, manevi tazminatın amaç ve niteliği de dikkate alınarak, Mahkemece hükmedilen tutara ilave olarak 50.000,00, TL manevi tazminatın (toplamda 100.000,00 TL) ödenmesi gerektiği gerekçesiyle, kararın 50.000,00 TL manevi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmına yapılan istinaf başvurularının reddine, anılan 50.000,00 TL’nin davalı idarelere başvuru tarihi olan 22/11/2017 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, reddedilen manevi tazminata yönelik davacı başvurusunun kabulüne, 50.000,00 TL manevi tazminat isteminin (toplamda 100.000,00 TL olmak üzere) davalı idarelere başvuru tarihi olan 22/11/2017 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle davacıya ödenmesine fazlaya ilişkin 1.400,000,00 TL manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davacı tarafından, meydana gelen saldırıda idarenin hizmet kusurunun bulunduğu, hükmedilen manevi tazminat miktarının düşük olduğu, manevi tazminata uygulanacak faizin başlangıç tarihinin haksız fiilin meydana geldiği tarih olarak kabul edilmesi gerektiği ileri sürülmektedir. Davalı İçişleri Bakanlığı tarafından, istinaf taleplerinin kısmen kabulü ile 37.992,50 TL maddi tazminata hükmedildiği, davacıya herhangi bir ödemenin yapılıp yapılmadığının araştırılmadığı, ağır hizmet kusurunun bulunmaması nedeniyle manevi tazminata hükmedilemeyeceği ileri sürülmektedir. Davalı İstanbul Valiliği tarafından, sosyal risk kapsamında terör ve terörle mücadeleden doğan zarara uğrayan kişilerin yalnızca maddi zararlarının ödenebileceği, manevi zararların ödenemeyeceği, zarar ile idarenin eylemi arasında illiyet bağının bulunmadığı, hizmet kusurunun bulunmadığı, maddi tazminatın 5233 sayılı Kanun hükümlerine göre hesaplanması gerektiği ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN_SAVUNMALARI : Davalı İstanbul Valiliği tarafından, davacının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuş olup, diğer davalı ve davacı tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davacının temyiz isteminin reddi, davalı idarelerin temyiz istemlerinin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
A-) Temyize konu kararın, maddi tazminat isteminin kısmen kabulü, kısmen reddine, manevi tazminat isteminin kısmen reddine ilişkin kısımlarının incelenmesinden:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın, maddi tazminat isteminin kısmen kabulü, kısmen reddine manevi tazminat isteminin kısmen reddine ilişkin kısımları usul ve hukuka uygun olup, taraflarca ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
B-) Temyize konu kararın, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin kısmının incelenmesinden: Manevi zarar; kişinin fizik yapısının ve iç huzurunun bozulmasını, yaşama gücünün ve sevincinin azalmasını, kişilik haklarının zedelenmesini, şeref ve haysiyetinin rencide edilmesini, ölüm veya uğranılan diğer cismani zarar nedeniyle duyulan acı ve ızdırabı, kişinin günlük yaşamını zorlaştıran belli ağırlıktaki her türlü üzüntü ve sıkıntıyı ifade etmektedir. Kendisinin veya yakınlarının uğradığı tecavüz, saldırı veya meydana gelen bir ölüm olayı sonucunda; fiziki veya manevi acılar duyan, ruhsal dengesi bozulan, yaşama sevinci azalan kişinin manevi yönden zarara uğramış olduğu kabul edilmektedir.
Manevi tazminat, kişinin mal varlığında meydana gelen eksilmeyi gidermeye yönelik bir tazmin aracı değil, manevi değerlerinde bir eksilme meydana gelen ve yaşama sevinci ve zevki azalan kişinin manen tatminini sağlamaya yönelik bir tazmin aracıdır. Manevi zararın başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Manevi tazminat, olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar. Belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın, zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi ve tam yargı davalarının niteliği gereği takdir edilecek manevi tazminat miktarının, olayın ağırlığını ortaya koyacak, hukuka aykırılığı özendirmeyecek, bir başka ifade ile benzeri olayların bir daha yaşanmaması için caydırıcı ve aynı zamanda cezalandırıcı bir miktarda olması gerekmektedir.
5233 sayılı Kanun’da açıkça manevi tazminat ödenmesini engelleyen bir hüküm bulunmadığından, sosyal risk ilkesine dayalı olarak manevi tazminata hükmedilmesinin önünde bir engel bulunmamaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, 01/01/2017 tarihinde meydana gelen silahlı saldırıda yaşamını yitiren ….’nin ölümü nedeniyle davacı tarafından yapılan maddi ve manevi tazminat başvurularının idare tarafından kabul edilmemesinden sonra, davalı idarenin hizmet kusuruna dayanılarak ve sosyal risk ilkesine göre 1.500.000,00 TL, manevi tazminatın ödenmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Bakılan uyuşmazlıkta meydana gelen terör olayından manevi olarak etkilenen davacının bu hal itibarıyla elem ve acı duyması nedeniyle oluşan bu manevi zararın sosyal risk ilkesi gereği tazmini gerekmekle birlikte İdare Mahkemesi kararında 50.000,00 TL, manevi tazminata hükmedilmiş, istinaf incelenmesinde hükmedilen manevi tazminat miktar … Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesi tarafından az bulunmuş ve olayın meydana geliş şekli ve benzer olaylarda hükmedilen manevi tazminat tutarları dikkate alınarak 50.000,00 TL daha ilave edilerek toplamda 100.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ödenmesine karar verilmiştir.
Bu durumda, müteveffanın annesi olan davacıya 100.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine ilişkin Bölge İdare Mahkemesi Kararının, olayın oluş şekli ve benzer olaylarda Dairemizce uygun görülen manevi tazminat miktarları dikkate alındığında, zenginleşmeye sebep olacak miktarda fazla olması nedeniyle, manevi tazminatın amaç ve niteliği de dikkate alınarak olay karşısında duyulan acıyla da orantılı olacak şekilde yeniden manevi tazminat takdiri yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır.

Bununla birlikte; benzer olaylar nedeniyle yaşamını yitiren şahısların yakınları tarafından açılan davalarda ilk derece mahkemeleri tarafından hükmedilen, eş için 50.000,00 TL, çocuk için 50.000,00 TL, anne ve baba için 30.000,00 TL ve kardeşler için 15.000,00 TL manevi tazminat miktarları, Dairemizin E:2019/4967, K:2020/970 ve E:2019/8249, K:2020/3966 sayılı kararları ile zenginleşmeye yol açmayacak, hakkaniyetli ve Dairemiz içtihatlarına uygun bulunduğundan onanmış olup, Bölge İdare Mahkemesince davacıların manevi tazminat istemleri hakkında Dairemizin bu kararları emsal alınarak yeniden hüküm kurulması gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine, davalı idarelerin temyiz istemlerinin kısmen kabulüne,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesinin … ve E:…, K:… sayılı kararının, maddi tazminat isteminin 37.992,50 TL’lik kısmının kabulü, 109.027,12 TL’lik kısmının reddi ile manevi tazminat isteminin 1.400.000,00 TL’lik kısmının reddine ilişkin kısımlarının ONANMASINA, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi 9. İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 18/11/2020 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.