Danıştay Kararı 10. Daire 2020/3102 E. 2020/4034 K. 21.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2020/3102 E.  ,  2020/4034 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2020/3102
Karar No : 2020/4034

DAVACI : … Mühendisleri Odası

VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … Genel Müdürlüğü

VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …

DAVANIN KONUSU :
24/04/2008 tarih ve 1658 sayılı Genelgenin (2008/8 sayılı) yürürlükten kaldırılmasına ilişkin idarenin Genelgelerinin Tasnif Komisyonu kararının iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI :
24/04/2008 tarih ve 1658 sayılı Genelgenin (2008/8 sayılı) yürürlükten kaldırılmasına ilişkin idarenin Genelgelerinin Tasnif Komisyonu kararının geçici süre veya sürekli faaliyetten men edilmiş harita ve kadastro mühendisleri tarafından yapılan harita ve planların tescili sonucunu doğuracağından hukuka ve mevzuata uygun olmadığı ileri sürülmektedir.

DAVALININ SAVUNMASI :
Taraflarının serbest meslek mensubu olan mühendislerin denetimi ile ilgili hiçbir yetki, görev ve sorumluluğunun olmadığı, dava konusu düzenlemenin davacı odanın denetim yetkisini engellemediği, odadan, her iş için ayrı ayrı mühendisin mesleğini serbest olarak icra etmeye yetkili olduğuna dair belge istenmesinin üretilen proje ve haritaların maliyetini artırdığı, dava konusu düzenlemenin usul ve hukuka uygun olduğu ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararı doğrultusunda davalı idareye vekalet ücreti verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI : …

DÜŞÜNCESİ : Dava; içlerinde 24.4.2008 gün ve 2008/8 sayılı Genelgenin de olduğu bazı yürürlükten kaldırılmasına ilişkin Tasnif Komisyonu kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Uyuşmazlığın özünü Harita ve Kadasto Mühenislerinin üstlendikleri her bir proje için davalı idarece Oda sicil durum belgesi aranmasının zorunlu olup olmadığına ilşkindir.
6235 sayılı Yasanın 2/b maddesinde,Mühendislik ve mimarlık mesleği mensuplarının, müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleriyle ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplinini ve ahlakını korumak için gerekli gördüğü bütün teşebbüs ve faaliyetlerde bulunmak;TMMOB nin görevleri arasında sayılmıştır.
Olayda, her bir proje için Oda sicil durum belgesi aranmasının zorunluluğu kaldırılarak Büro Tescil Belgesinin dosyada bulunması davalı idarece yeterli görülmektedir.
Esasen meslek mensubu niteliğine sahip olmayanların meslek alanına dahil olmalarını engellemek meslek kuruluşlarının olmakla birlikte İdarenin Bütünlüğü ilkesi çerçevesinde diğer kamu kurumlarının da Odalara yardımcı olması gerektiği açıktır. Ancak; Büro tescil belgelerinin verilmesi ,denetimi ve gerektiğinde iptali Davacı Odanın görevi yetkisinde olduğundan diğer kurumların ve iş sahiplerinin bu belgeye göre işlem tesis etmeleri doğaldır.
Bu nedenle, davalı idareden Harita ve Kadasto Mühenislerinin üstlendikleri her bir proje için davalı idarece Oda sicil durum belgesi aranmasını istemek haklı bir beklenti olmadığı gibi, hizmet gereklerine ve hukuka da uygun değildir.
Açıklanan nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince, davanın reddi yolundaki 17/09/2015 tarih ve E:2011/7953, K:2015/3841 sayılı kararının, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 14/05/2018 tarih ve E:2016/1260, K:2018/2345 sayılı kararıyla, davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi yönünden bozulduğu görülmekle, bozma kararına uyularak, vekalet ücreti yönünden gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
Dava, 24/04/2008 tarih ve 1658 sayılı Genelgenin (2008/8 sayılı) yürürlükten kaldırılmasına ilişkin idarenin Genelgelerinin Tasnif Komisyonu kararının hukuka aykırı olduğu iddiasıyla iptali istemiyle açılmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE :
ESAS YÖNÜNDEN:
İlgili Mevzuat:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin yargılama giderleri konusunda yollama yaptığı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 323. maddesinde, vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti yargılama giderleri arasında sayılmış; 326. maddesinde ise, yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği hüküm altına alınmıştır.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun “Avukatlık Ücreti” başlıklı 164. maddesinde, avukatlık ücretinin, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade ettiği; 168. maddesinin son fıkrasında ise, avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarifenin esas alınacağı kurala bağlanmıştır.
Öte yandan, 02/11/2011 tarih ve 28103 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 6. maddesi ile, idareleri idari yargı mercilerinde temsil etme yetkisi, hukuk birimi amirlerine, muhakemat müdürlerine, hukuk müşavirlerine ve avukatlara tanınmış; aynı Kanun Hükmünde Kararname’nin 14. maddesinde ise, “Tahkim usulüne tabi olanlar dahil adli ve idari davalar ile icra dairelerinde idarelerin vekili sıfatıyla hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri, hukuk müşavirleri ve avukatlar tarafından yapılan takip ve duruşmalar için, bu davaların idareler lehine neticelenmesi halinde, bunlar tarafından temsil ve takip edilen dava ve işlerde ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekâlet ücreti takdir edilir.” hükmüne yer verilmiştir. Alıntısı yapılan mevzuat hükümleri uyarınca, hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri, hukuk müşavirleri veya avukatlar tarafından takip edilip idareler lehine sonuçlanan davalarda, ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekâlet ücreti takdir edilmesi zorunlu olup, “ilgili mevzuat” ifadesinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin anlaşılması gerektiği de açıktır. Bu itibarla, 659 sayılı KHK’nın yürürlüğünden sonra verilen kararlarda, dava 659 sayılı KHK’nın yürürlüğünden önce açılmış olsa dahi, yukarıda belirtilen esaslara göre vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir.
2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 38. maddesinde, İdari Dava Dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların İdari Dava Daireleri Kurulunca temyizen inceleneceği; 2577 sayılı Kanunun (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 46. maddesinin 1. fıkrasında, Danıştay Dava Daireleri kararlarına karşı Danıştay’da temyiz yoluna başvurulabileceği; 49. maddesinin 6. fıkrasında da Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde bu maddenin 4. fıkrası hariç diğer fıkraların kıyasen uygulanacağı belirtilerek Danıştay dava dairelerine, ilk derece mahkemesi olarak verdikleri kararların temyizen bozulması halinde ısrar imkânı tanınmamıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay Onuncu Dairesinin 17/09/2015 tarih ve E:2011/7953, K:2015/3841 sayılı kararının verildiği tarihte, 02/11/2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 659 sayılı KHK yürürlükte olduğu halde davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmediği anlaşılmaktadır.
Danıştay Onuncu Dairesince, davanın esası hakkında verilen davanın reddine ilişkin karar kesinleştiğinden; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararı doğrultusunda “avukatlık ücreti” ile sınırlı olarak yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.31/12/2014 tarih ve 29222 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve kararın verildiği 17/09/2015 tarihinde yürürlükte bulunan 2015 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca Danıştay’da ilk derecede görülen duruşmasız davalar için belirlenen … TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak, davalı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne verilmesine,
2. Temyiz aşamasında davalı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü tarafından yapılan … TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, posta gideri avansından artan kısmın karar kesinleştikten sonra istemi halinde davacıya iadesine,
3. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 21/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.