Danıştay Kararı 10. Daire 2020/2955 E. 2020/4932 K. 16.11.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2020/2955 E.  ,  2020/4932 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2020/2955
Karar No : 2020/4932

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Antalya ili, Alanya ilçesi, … mahallesi, … ada … parsel sayılı dubleks dükkan vasfına haiz 1 ve 2 numaralı bağımsız bölümlerin maliki olan davacı tarafından, Alanya Yeni Çevreyolu Projesi kapsamında Ticaret Lisesi Köprülü kavşağının inşası nedeniyle taşınmazda meydana gelen değer kaybının tazmini için idareye başvuru yapıldığı, başvurunun reddi üzerine fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL (miktar arttırımı sonucu belirlenen 397.923,94 TL) değer kaybının, idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; uyuşmazlık konusu olayda, Antalya ili, Alanya ilçesi, Çevreyolu caddesi, Ticaret Lisesi köprülü kavşağının yapım ve inşası nedeniyle dava konusu taşınmazda herhangi bir değer kaybı gerçekleşip gerçekleşmediği, şayet bir değer kaybı varsa miktarının ne kadar olduğu hususlarının tespiti amacıyla Mahkemece 06/06/2018 tarihli ara kararı uyarınca, mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, Harita Mühendisi ve Gayrimenkul Değerleme Uzmanlarından oluşan bilirkişi heyeti tarafından hazırlanıp 15/11/2018 tarihinde Mahkemeye sunulan raporda özetle; ”dava konusu taşınmazlar için dava tarihi olan Eylül 2017 için takdir edilebilecek satış değerinin, 1 bağımsız bölüm numaralı dükkan için (60/4) 15 + 101 + (81/2) 40,50 = 156,50 m2 kabulü ile, 156,50 m2 x 5.085,29-TL/m2 = 795.847,89-TL olarak hesaplanığı,2 bağımsız bölüm numaralı dükkan için ise (60/4) 15 + 101 + (81/2) 40,50 = 156,50 m2 kabulü ile, 156,50 m2 x 5.085,29-TL/m2 = 795.847,89-TL olarak hesaplandığı,, yerinde yapılan gözlemler ve veri araştırmalarının kişisel deneyimlerimizle analiz edilmesi sonucu, Ticaret Lisesi Kavşağı yapımı sonrası değişen fiziksel şartların davaya konu taşınmazın değerinde %25 değer kaybı oluşturduğu ve değer kaybının 1 bağımsız bölüm no.lu taşınmaz için 198.961,97-TL ile 2 bağımsız bölüm no.lu taşınmaz için 198.961,97-TL olmak üzere toplam 397.923,94 TL olması gerektiği” sonuç ve kanaatine varıldığı, bilirkişinin açıklamalı tespitleri ve hesaplama sonucu Mahkemece uygun görüldüğünden, tarafların hazırlanan rapora yönelik itirazları yerinde görülmediği, bölge trafiğini rahatlatma amacıyla inşa edildiği belirtilen köprülü kavşak nedeniyle davacıya ait taşınmazda bir değer kaybı oluştuğu, taşınmazın aynına yönelik özel ve olağandışı bu kaybın idarece tazmin edilmesinin sorumluluk hukukunun tabii sonucu olduğu, zira burada yapılan kavşağın inşası esnasında sınırlı süreyle katlanılmak durumunda kalınan bir kamusal külfet değil, taşınmazın değerinin kalıcı olarak etkilenmesiyle oluşan bir zarar söz konusu olduğu, bu durumda bilirkişi heyetinin açıklamalı tespitleri ve yaptığı hesaplamalar sonucu hazırladığı bilirkişi raporu Mahkemece de oluşa uygun görülerek dosyada mevcut diğer bilgi ve belgeler eşliğinde yapılan değerlendirmede, davacının uğradığı 397.923,94 TL maddi zararın, Mahkeme kayıtlarına giren 22/11/2018 tarihli ıslah dilekçesi de dikkate alınarak davalı idarece davacıya ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu … İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından, husumetin Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığına yönlendirilmesi gerektiği, köprülü kavşak projesinin imar planı dayanak alınarak gerçekleştirildiği, dava konusu hizmet nedeniyle davacının olağanüstü ve özel bir zararının söz konusu olmadığı, taşınmaza herhangi bir müdahale olmadığı için ulaşılabilirliliğinde ve konumunda herhangi bir değişiklik bulunmadığı, Antalya Büyükşehir Meclisinin … günlü … sayılı kararı ile onaylanan 1/1000’lik uygulama imar planına uygun şekilde kavşaklarda gerekli çalışma yapıldığı, Çevre Yolunun yol projesi ve imar planında kamulaştırma sınırlarının içerisinde 2*2 bölünmüş yol olarak projelendirildiği, davaya konu kesimde imar planı çalışmalarının yolun projelendirilmesinden sonra yapıldığı, dolayısıyla kara yolunun projelendirilmesi ve yapımı ile söz konusu kesimde ciddi bir değer artışı gerçekleştiği, özellikle Çevre Yoluna cephe parsellerde ciddi bir rant (mesken üstü dükkan ve ticari kazanç) elde edildiği, dava konusu parselin kavşak alanında köşe parsel konumunda olduğu, taşınmazın doğusundan … caddesinin geçtiği ve bu caddeye cephesinin 40 metre, kuzeyinden geçen Çevre Yoluna cephesinin ise 20 metre olduğu, bu nedenle taşınmazın esasen cephe aldığı şehir içi yoldan 40 metre cephe alması nedeniyle görünürlüğünde ve ulaşılabilirliğinde bir değişiklik olmadığı, böylece taşınmazın önünde mevcut olan yolun daha geliştirilerek kamuya yararlı hale getirildiği ve dava konusu taşınmazın Çevre Yolunun sağladığı ulaşım kolaylığından da mevcut durumda yararlandığı, anılan Çevre yolunun Antalya-Mersin illerini birbirine bağlayan şehirlerarası transit trafiğin gerkçekleştiği devlet yolu olduğu, transit geçiş yapan araçların zaten dükkan niteliğindeki taşınmazın potansiyel müşterisi bulunmadığı, bu nedenle taşınmazın değerinin azalmasının mümkün olmayacağı, yolun karşı istikametinden gelen araçlarında köprülü kavşak olması dahi şehirleri birbirine bağlayan yollarında geliş gidiş istikametlerinin bariyerlerle ayrıldığından karşı şeritten geçiş yapan araçlarında direk olarak taşınmaza ulaşmasının imkansız olması nedeniyle değer azalışının mümkün olmadığı, bilirkişi raporunda emsal satışlar ile dava konusu taşınmaz hangi kriterler üzerinden mukayese edilerek taşınmazın ne oranda daha değerli olduğu husunun açıklanmadığı, nasıl ki dava konusu taşınmaz yeni yapılan Çevre Yolu ve imar değişikliği sayesinde ticari rant elde etmiş ise kamu menfaatine uygun olarak söz konusu hizmet nedeniyle kamu külfetlerinde eşitlik ilkesi uyarınca varsa olumsuzluklarada katlanılması gerektiği ileri sürülerek, Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması istenilmiştir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacı tarafından, dava konusu taşınmazın Trafik Kanunun 17. maddesinde belirtilen yapı ve tesislerden olmadığı, taşınmazın Alanya Çevre Yolu kenarında ana cephesi çevre yoluna bakan değerli bir dükkan iken yapılan köprülü kavşak sonrası dükkanın ön cephesinin tamamen bir duvarla kapatıldığı ve dükkan vasfının neredeyse kalmadığı, köprülü kavşağa 50-100 metre mesafedeki taşınmazlarda hiç bir değer kaybı olmamasına rağmen köprülü kavşağın tam önüne denk gelmesi nedeniyle taşınmazda çok fazla değer kaybı oluştuğu ve bunun idare hukukundaki kamu külfetlerine katlanmada eşitlik ilkesine aykırı olduğu ileri sürülerek, Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY_TETKİK_HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile, Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun Ek 1. maddesi uyarınca Danıştay Onuncu ve Altıncı Dairelerinden oluşan Müşterek Kurulca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından yapılan kavşak düzenlemesi nedeniyle, davacıya ait taşınmazda meydana geldiği iddia edilen değer kaybının davalı idarece tazmini istemiyle yapılan başvurunun reddi üzerine dava konusu taşınmazda oluştuğu ileri sürülen değer kaybının idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde; idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdare, kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Ancak, idarenin kusursuz sorumluluğu, kamu hizmetinin görülmesi sırasında kişilerin uğradıkları özel ve olağan dışı zararların idarece tazmini esasına dayanmakta olup; kusur sorumluluğuna oranla ikincil derecede bir sorumluluk türüdür.
Kusursuz sorumluluk sebeplerinden olan “kamu külfetleri karşısında eşitlik” ya da diğer adıyla “fedakârlığın denkleştirilmesi” ilkesi, nimetlerinden tüm toplum tarafından yararlanılan idarenin eylem ve işlemlerinden doğan külfetlerin, sadece belli kişi veya kişilerin üstünde kalması durumunda, bu kişi veya kişilerin uğradığı zararların, kusuru olmasa dahi idarece tazminini öngörmektedir. Risk sorumluluğundan farklı olarak burada arızi nitelikte olmayan, önceden öngörülebilen zararların tazmini söz konusudur. İdari faaliyetin doğal sonucu olan bu zarar, etki alanı bakımından sınırlı, özel ve olağan dışı nitelik arz etmektedir
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesiyle “bilirkişi” konusunda atıfta bulunulan 6100 sayılı Kanun’un 266. maddesinde, “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir.” kuralı yer almaktadır.
Bilirkişiye başvurulmasındaki amacın, hukuka uygun karar verebilmek için gerekli verilere ulaşmak olduğu göz önünde tutulduğunda, bilirkişilerin uyuşmazlık konusunda özel ve teknik bilgiye sahip olan kişiler arasından seçilmesi gerektiği kuşkusuz olup, bilirkişilerce düzenlenen raporda, sorulara verilen cevapların şüpheye yer vermeyecek şekilde açık, rapor içeriğinin ise hükme esas alınabilecek nitelikte olması gerekmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 282. maddesinde ise; ” Hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.” hükmü yer aldığından; sunulan bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek yeterlikte olmaması veya taraflarca yapılan itirazları karşılamaması halinde bilirkişilerden ek rapor istenilebileceği veya yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılabileceği gibi verilen rapor dikkate alınmadan uyuşmazlığın çözümüne engel bir düzenlemenin bulunmadığı da açıktır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun tetkikinden; davaya konu Antalya ili, Alanya ilçesi, Çevreyolu Caddesi, Ticaret Lisesi köprülü kavşağın, kavşak yapımında ki temel kriterlere uygun ve yürürlükteki imar planına göre projelendirilerek yapıldığı, ancak bilirkişi raporunda söz konusu kavşak düzenlemesinin taşınmazın ulaşım, yapılara tanınan mimari çözüm imkanları, estetik ve görünüm, çevre emniyeti, gürültü kirliliği, ekonomik ve ticari kazanım, ana yapı ve çevre tesislerin yapım maliyetleri ve doğal afetler ile bölgedeki taşınmazların satış arz talep dengesi, satış süresi gibi hususlarda ayrıntılı olarak hangi oranda değer azalışı olduğunun bilimsel verilerle saptanmadığı, birinci kat ve bodrum katın zemin kata eşitlenmesinde kullanılan oranın neye göre belirlendiğinin anlaşılamadığı, dava konusu yapının değer hesabında kullanımına ilişkin oluşan yıpranma payının düşülmediği, taşınmaza ait mevcut kira kontratı ve öncesine ilişkin kira kontratları temin edilerek katlı köprülü geçiş projesi sonrasında kira getirisi yönünden bir azalma söz konusu olup olmadığı, ayrıca dükkan kiralayacak/ satın alacak firmaların tabela değeri yönünden tercih edileceği taşınmaz niteliğinde olup olmadığı ve tabela görünürlüğü yönünden köprülü kavşağın taşınmaza reklam kabiliyeti açısından katkı sağlayıp sağamadığı hususları irdelenmeksizin %35 oranında kira getirisinde azalma olduğu yönündeki açıklamanın somut verilere dayanmadığı, öte yandan katlı kavşak yapıldıktan sonra bu yapının varlığının ve kullanım şeklinin davacı taşınmazının kullanım şekli üzerinde önceki hali ile karşılaştırmalı olarak olumlu veya olumsuz ne tür etkiler yarattığının ve bunların değer kaybına ne oranda etki ettiği detaylı olarak araştırılmaksızın rapor tanzim edildiği anlaşılmıştır.
Bu itibarla, aralarında yüksek inşaat mühendisi ve emlak değerleme uzmanın da bulunduğu alanında uzman yeni bir bilirkişi heyetince yapılacak inceleme sonucunda yukarıda değinilen hususlar da dikkate alınarak yapının gerçek değer kaybı belirlendikten sonra zararın tazminine karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın kabulüne ilişkin … İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 16/11/2020 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.