Danıştay Kararı 10. Daire 2019/9592 E. 2023/796 K. 27.02.2023 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/9592 E.  ,  2023/796 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/9592
Karar No : 2023/796

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- Kendi adına asaleten; …, …
…, …a adlarına velayeten

2- …
VEKİLLERİ : Av. …

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı / ANKARA
VEKİLİ : 1. Huk.Müş. Yrd. V. …

İSTEMİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından, yakınları …’nın, 15/09/2015 tarihinde, polis memurları eşliğinde kesinleşen hapis cezasının infazı için resmi araç ile Yüksekova ilçesinden Hakkari Özel Tip Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna sevk edilirken içinde bulunduğu aracın geçişi sırasında terör örgütü tarafından yola döşenen düzeneğin patlatılması neticesinde vefat etmesinde idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek, uğranıldığı iddia edilen zararlarına karşılık müteveffanın eşi … için 1.000,00 TL (miktar artırımı ile 194.518,67 TL) maddi, 150.000,00 TL manevi, müteveffanın annesi … için 1.000,00 TL (miktar artırımı ile 37.400,74 TL) maddi, 100.000,00 TL manevi, çocukları … için 1.000,00 TL (miktar artımı ile 10.603,25 TL), … için 1.000,00 TL (miktar artırımı ile 4.284,98 TL), … için 1.000,00 TL (miktar artırımı ile 30.661,25 TL), … için 1.000,00 TL (miktar artırımı ile 25.045,01 TL) maddi ve her bir çocuk için ayrı ayrı 100.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; dava konusu olayda, yola döşenen bombalı düzeneğin patlatılması neticesinde araçta bulunan hükümlünün vefat ettiği, davalı idare personeli tarafından patlamanın meydana geldiği bölgenin olay öncesinde mayın arama timlerince arandığı dikkate alındığında, yapılan arama, tarama faaliyetinde gerekli dikkat ve özenin gösterilmediği, hizmetin işleyişinde davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu sonucuna varıldığı; maddi tazminat istemi yönünden, hükme esas alınabilecek nitelikte bulunan bilirkişi raporunda, müteveffanın eşi … için 194.518,67 TL, annesi … için 37.400,74 TL, çocukları … için 10.603,25 TL, … için 4.284,98 TL, … için 30.661,25 TL, … için 25.045,01 TL olmak üzere hesaplanan toplam 302.513,92 TL destekten yoksun kalma tazminatının adı geçenlere ödenmesi gerektiği; manevi tazminat istemi yönünden, olayın niteliği göz önünde bulundurularak duyulan elem ve ızdırap nedeniyle davacılardan eş … için 35.000,00 TL, anne … için 35.000,00 TL, çocuklar …, …, …, … için ayrı ayrı 25.000,00 TL manevi tazminatın ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, 302.513,92 TL maddi tazminatın 6.000,00 TL’lik kısmının idareye başvuru tarihi olan 12/11/2015 tarihinden, geriye kalan 296.513,92 TL’lik kısmının ise miktar artırım dilekçesinin verildiği tarih olan 15/04/2017 tarihinden itibaren, toplam 170.000,00 TL manevi tazminatın ise idareye başvuru tarihi olan 12/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; tarafların istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davacılar tarafından; hükmedilen manevi tazminat miktarının düşük olduğu, reddedilen manevi tazminat bakımından maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği ileri sürülmektedir. Davalı idare tarafından; idarelerinin hizmet kusuru bulunmadığı, terör eylemi sonucu oluşan zararın 5233 sayılı Kanun kapsamında çözülmesi gerektiği, kararın manevi tazminata ilişkin kısmının hukuka uygun olmadığı ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN_SAVUNMALARI : Davacılar tarafından savunma verilmemiştir. Davalı idare tarafından, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Bölge İdare Mahkemesi kararının kısmen gerekçeli onanması, kısmen bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY :
Dosyanın incelenmesinden; davacılar yakını …’nın, “uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama” suçundan … Ağır Ceza Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile verilen hapis cezasının kesinleşmesi üzerine çıkarılan yakalama emri ile 15/09/2015 tarihinde Yüksekova’da yakalanarak … Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edildiği, Başsavcılıkça aynı gün gerekli güvenlik önlemleri alınmak suretiyle Hakkari Özel Tip Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna sevkine karar verildiği, karar gereğini aynı gün yerine getiren Yüksekova İlçe Emniyet Müdürlüğünce hükümlünün saat 12.00’da teslim alındığı, hükümlünün sevki sırasında kullanılacak Hakkari-Van karayolunda aynı gün saat 14.00’da Hakkari İl Jandarma Komutanlığınca planlı mayın-el yapımı patlayıcı arama faaliyeti icra edilerek bölgenin mayın arama timlerince arandığı, ancak herhangi bir suç veya suç unsuruna rastlanmadığı, bilahare aynı gün saat 17.15 sıralarında davacılar yakını hükümlünün polis memurları eşliğinde Yüksekova ilçesinden Hakkari Emniyet Müdürlüğü’ne ait araç ile Hakkari Özel Tip Kapalı Cezaevine sevk edilirken Hakkari – Van karayolu üzerinde terör örgütü mensuplarınca yola döşenen kablolu bomba düzeneğinin aracın geçişi sırasında patlatıldığı, meydana gelen patlamada araçta bulunan iki polis memuru ile birlikte davacılar yakını …’nın vefat ettiği; davacılar tarafından, olayda idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek uğranıldığı iddia edilen maddi ve manevi zararlarının genel hükümler uyarınca karşılanması istemiyle 12/11/2015 tarihinde davalı idareye başvurulduğu, başvurunun reddi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
17/07/2004 tarihinde kabul edilip, 27/07/2004 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un, 1. maddesinde, ”Bu Kanunun amacı, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemektir.”; 2. maddesinin 1. fıkrasında, ”Bu Kanun, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsar.”; 7. maddesinde, ”Bu Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla karşılanabilecek zararlar şunlardır: a) Hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar, b) Yaralanma, engelli hâle gelme ve ölüm hâllerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri, c) Terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddî zararlar”; 9. maddesinde, ”Yaralanma, engelli hale gelme ve ölüm hâllerinde (7000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucunda bulunan miktarın; a) Yaralananlara altı katı tutarını geçmemek üzere yaralanma derecesine göre, b) Çalışma gücü kaybı, yetkili sağlık kuruluşları tarafından üçüncü derece olarak tespit edilenlere dört katından yirmidört katı tutarına kadar, c) Çalışma gücü kaybı, yetkili sağlık kuruluşları tarafından ikinci derece olarak tespit edilenlere yirmibeş katından kırksekiz katı tutarına kadar, d) Çalışma gücü kaybı, yetkili sağlık kuruluşları tarafından birinci derece olarak tespit edilenlere kırkdokuz katından yetmişiki katı tutarına kadar, e) Ölenlerin mirasçılarına elli katı tutarında, nakdî ödeme yapılır. Nakdî ödemenin tespitine esas tutulacak miktar, ödeme yapılmasına ilişkin valinin veya Bakanın onayı tarihinde geçerli gösterge ve katsayı rakamları esas alınarak belirlenir. Birinci fıkranın (e) bendine göre belirlenen nakdî ödemenin mirasçılara intikalinde 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun mirasa ilişkin hükümleri uygulanır. Bakanlar Kurulu, nakdî ödemeye esas tutulan gösterge rakamını yüzde otuza kadar artırmaya veya kanunî sınıra kadar indirmeye yetkilidir. Bu Kanun kapsamındaki zararlardan dolayı, zarar gören kişilere gerçek veya özel hukuk tüzel kişileri tarafından yapılan ödemeler sebebiyle Devlete rücu edilemez. Nakdî ödemenin şekli, tutarı, yaralanma ve engellilik derecelerinin tespitine ilişkin esas ve usuller yönetmelikle belirlenir.” hükümleri yer almaktadır.
Anılan Kanuna dayanılarak çıkarılan Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Yönetmeliğin “Yaralanma, engelli hale gelme ve ölüm hallerinde yapılacak ödemeler” başlıklı 21. maddesinde de, “Yaralanma, engelli hale gelme ve ölüm hâllerinde (7000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucunda bulunan miktarın; a) Yaralananlara, altı katı tutarını geçmemek üzere, onda birinin doktor veya sağlık kurulu raporu ile belirlenen iş ve güce engel olma süresi ile çarpımı sonucunda belirlenecek tutarda, b) Çalışma gücü kaybı derece ve oranları için ekli cetvelde (EK-D) belirlenen katı tutarında, c) Ölenlerin mirasçılarına elli katı tutarında, nakdî ödeme yapılır.” kuralı bulunmaktadır.
Öte yandan, Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdare, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Ancak, idarenin önlemekle yükümlü olduğu halde önleyemediği bir takım zararların, nedensellik bağı ve kusur koşulu aranmadan karşılanması gerekmektedir. Objektif sorumluluk anlayışına dayalı sosyal risk adı verilen bu ilke, bilimsel ve yargısal içtihatlarla da kabul edilmiştir.
Bu kapsamda, terör olayları nedeniyle meydana gelen manevi zararların sosyal risk ilkesi kapsamında topluma pay edilerek genel hükümlere göre tazmin edilmesi gerekmektedir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Temyize konu kararın, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararına karşı taraflarca yapılan istinaf başvurularının reddine ilişkin kısmının incelenmesi:
İdare Mahkemesince, dava konusu olayda, davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu gerekçesiyle manevi tazminata hükmedilmişse de; olay sonrasında düzenlenen 15/09/2015 tarihli Jandarma tutanağına göre, davacılar yakınının ölümüne sebebiyet veren patlama öncesinde, İl Jandarma Komutanlığınca patlamanın meydana geldiği bölgede saat 14.00 civarında planlı mayın arama-tarama faaliyeti yapıldığı, aramada herhangi bir suç veya suç unsuruna rastlanılmadığı, patlamanın ise saat 17.15’de gerçekleştiği, aradan geçen 3 saat 15 dakikalık zaman diliminde patlama düzeneğinin karayoluna yerleştirildiği hususlarının belirtildiği, ayrıca davacılar yakınının ceza evine sevki esnasında mutad güvenlik önlemlerinin alınarak iki polis memurunun hükümlüye refakat ettiği hususları birlikte değerlendirildiğinde; davalı idarece hükümlünün sevki öncesinde ve sırasında gerekli güvenlik tedbirlerinin alındığı, mayın tarama faaliyetinin aralıksız ve kesintisiz bir şekilde sürdürülmesinin olanaksız olduğu, terör eylemi niteliğindeki bomba patlatma faaliyetinin öngörülebilir nitelik arz etmediği, bu haliyle üzerine düşen yükümlülüğü yerine getiren davalı idarenin olayın meydana gelmesinde hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluğunun bulunmadığı, terör örgütü mensuplarınca kurulan düzeneğin patlatılması, daha açık bir ifadeyle terör eylemi sonucu davacılar yakınının vefat etmesi nedeniyle meydana gelen manevi zararın sosyal risk ilkesi gereğince topluma pay edilmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Buna göre, davacıların manevi olarak uğradıkları zararın sosyal risk ilkesi uyarınca tazmini gerekmekte ise de, hizmet kusuru ilkesi uyarınca manevi tazminata hükmedilmesine ilşkin İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurularının reddi yolundaki Bölge İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.
Temyize konu kararın, maddi tazminat isteminin kabulü yolundaki İdare Mahkemesi kararına karşı idarece yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin kısmının incelenmesi:
Yukarıda belirtildiği üzere, zarara neden olan olayın terör eylemi olması, olayda idarenin kusuru ya da kusursuz sorumluluğunu gerektirecek bir neden olmaması sebebiyle maddi tazminat istemlerinin, sosyal risk ilkesinin kanunlaşmış hali olan 5233 sayılı Kanun kapsamında değerlendirelerek tazmin edilmesi gerekmektedir. Buna göre, uyuşmazlığa konu olay nedeniyle meydana gelen maddi zarar, 5233 sayılı Kanun’un 9. maddesi ile Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Yönetmeliğin 21. maddesine göre hesaplanmalıdır.
Anayasa Mahkemesinin 25/06/2009 tarih ve E:2006/79, K:2009/97 sayılı kararında; “Gösterge ve katsayı rakamlarının her yıl artış göstermesi nedeniyle, son işlem tarihinde geçerli gösterge ve katsayı rakamlarının esas alınmasının, tazminat alacaklısının lehine bir uygulama olduğu açıktır.” tespit ve gerekçesine yer verilmiş olup, bu husus Dairemiz kararlarında da benimsendiğinden son işlem tarihi olarak idareye yapılan başvurunun zımnen reddedildiği 11/01/2015 tarihinin esas alınması gerekmektedir.
Buna göre; Mahkemece yapılacak hesapta, idareye yapılan başvurunun zımnen reddedildiği tarihteki memur aylık kat sayısı ile (7000) gösterge rakamının çarpımı sonucunda bulunan miktarın, 50 ile çarpımı sonucu bulunacak maddi tazminatın davalı idarece ödenmesine karar verilmesi gerekirken, idarenin hizmet kusuru bulunduğu kabul edilerek genel hükümler çerçevesinde hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatının ödenmesine karar verilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Bu itibarla, İdare Mahkemesi kararının maddi tazminat isteminin kabulü yolundaki kısmına yönelik davalı idarenin istinaf isteminin reddine ilişkin temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz istemlerinin REDDİNE, davalı idarenin temyiz isteminin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, manevi tazminata ilişkin kısmının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA, maddi tazminata ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 27/02/2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.