Danıştay Kararı 10. Daire 2019/9070 E. 2020/3745 K. 13.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/9070 E.  ,  2020/3745 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/9070
Karar No : 2020/3745

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. ….
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMLERİN_KONUSU : …. Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, 01/10/2015 tarihinde Van ili, Özalp ilçesi, … Köyünde güvenlik güçleriyle bölücü terör örgütü mensupları arasında meydana gelen silahlı çatışma neticesinde başından yaralanması olayında, idarenin sosyal risk ilkesi gereğince sorumluluğunun bulunduğundan bahisle uğradığı manevi zararlara karşılık 250.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; … tarihinde Van ili, Özalp İlçesi, … köyünde bölücü terör örgütü üyeleri tarafından tuzaklanan EYP tipi bombaların bulunması ve imhası amacıyla gerçekleştirilen operasyon esnasında güvenlik güçleriyle bölücü terör örgütü mensupları arasında meydana gelen silahlı çatışma neticesinde davacının başından yaralandığı, davacının güvenlik kuvvetlerince açılan ateş neticesinde yaralanmadığı, davacının kendi ifadesinden de anlaşılacağı üzere ahır içerisinden teröristlerce açılan ateş neticesinde yaralandığı, güvenlik kuvvetlerince defalarca sivil vatandaşların bölgeyi terk etmeleri, bölgenin güvenli olmadığı, yaptıklarının yanlış olduğu yönünde anonslar yapılmasına rağmen vatandaşların bölgeyi terk etmedikleri, ahırın çevresini çevrelemek suretiyle güvenlik kuvvetlerinin görevini yapmasına engel olmaya çalıştıkları, davacının da bölgede güvenlik kuvvetleri ile teröristler arasında çatışma olduğunu görmesine ve bilmesine rağmen, teröristlerce ateş altında tutulan ve güvenli olmayan bölgeye yaklaştığı, güvenlik kuvvetlerinin uyarılarına rağmen bölgeyi terk etmediği, davacının yaşı itibariyle çatışma bölgesi içerisine girilmesinin tehlikeli olacağı, vurulma ihtimalinin olabileceğini bilebilecek durumda olduğu, olayla ilgili olarak Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı tarafından yapılan soruşturma neticesinde çatışma esnasında meydana gelen iki örgüt mensubunun ölmesi ve iki sivil vatandaşın yaralanması olayında, herhangi bir askeri personelin kusur veya ihmalinin bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, olayda davalı idarenin hizmet kusurunun bulunmadığı, davacının eylemlerinin, meydana gelen zarar ve idari eylem arasındaki illiyet bağını tamamen ortadan kaldıracak nitelikte ağır kusur teşkil ettiği ve olayda idarenin tazmin sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ….. İdari Dava Dairesince; olayda; Van Jandarma … Kolordu Komutanlığı … tarafından yapılan soruşturma neticesinde verilen … tarih ve E:… , K:… sayılı kararda; söz konusu ölüm ve yaralanma hadisesinin, terör kapsamında icra edilen ve BTÖ üyeleri tarafından tuzaklanan EYP tipi bombaların bulunması ve imhası amacıyla köyün dışında gerçekleştirilen operasyon esnasında teröristlerin güvenlik güçlerine ateş açması üzerine çatışma çıktığı ve daha sonra bu teröristlerin köyün içine doğru kaçtıkları, çatışmanın köy içinde devam ettiği bu çatışma esnasında bölgede toplanan sivil vatandaşların da güvenlik güçlerine engel olmaya çalıştıkları, hatta bir kısım sivil vatandaşın terörist gruba yardım ettiğinin kamera kayıtları ve olaya ilişkin olay yeri görgü ve tespit tutanağından kimlerin bu teröristlere yardım ettiklerinin tespit edildiği, icra edilen operasyonun kanunun verdiği yetki çerçevesinde ve usulüne uygun bir şekilde yerine getirildiği, yaralanan sivil şahısların nasıl, ne şekilde, nerede ve kim tarafından yaralandığının tespit edilemediği, kaldı ki sivil vatandaşlardan Hayrettin Can isimli şahsın ifadesinden, bu kişinin teröristlerin açtığı ateş nedeniyle yaralandığının anlaşıldığı, olay yerinde ölü olarak ele geçirilen ve hastanede sonradan vefat eden her iki şahsın da BTÖ mensubu olduğunun tespit edildiği, tüm bu nedenlerle söz konusu çatışma esnasında meydana gelen iki BTÖ mensubunun ölmesi ve iki sivil vatandaşın yaralanması olayında, herhangi bir askeri personelin kusur veya ihmalinin bulunmadığı gerekçesiyle Kovuşturmaya Yer Olmadığına karar verildiği; yaşanan terör olayı ve bir kısım vatandaşlar tarafından güvenlik kuvvetlerine karşı sergilenen ve suç teşkil eden davranışlar nedeniyle kamera kaydının alındığı ve bu kamera kayıtlarında, davacının görüntüsüne rastlanılmadığı, “Olay Yeri Tespit Tutanağı”nda davacının adının yer almadığı, … Cumhuriyet Başsavcılığı Terörle Mücadele Savcılığı’nın … sayılı soruşturma dosyasında olay günü teröristlere canlı kalkan olan, güvenlik kuvvetlerine karşı direnen ve güvenlik kuvvetlerinin görevini yapmasına engel olmaya çalışan kişilerin şüpheli olarak yer aldığı halde, davacının bu dosyada mağdur sıfatı ile yer aldığı, davacıya ait el ve yüz svaplarında atış artıklarına rastlanmadığı, davacının teröristlerle bağlantılı olduğuna dair her hangi bir kaydın olmadığı, davacının yaşadığı köyde, bölücü terör örgütü mensupları ile güvenlik kuvvetleri arasında meydana gelen silahlı çatışmada, terör örgütüne yardım ettiği, güvenlik kuvvetlerine engel olmaya çalışanlardan olduğuna ilişkin bir tespitin bulunmadığı, … Başsavcılığınca başlatılan soruşturmada mağdur sıfatı ile dosyada yer aldığı hususlarının birlikte değerlendirilmesinden, tazminat istemine konu olan terör olayının meydana geliş şekli ve davacının sosyo-ekonomik durumu dikkate alındığında % 74 oranında özürlü duruma düştüğü hususu göz önünde bulundurulduğunda, sosyal risk ilkesi davacının uğradığı zararın tazmin edilmesi gerektiği belirtilerek, davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacının olay nedeniyle duyduğu elem ve ızdırabın karşılığı olarak toplam 70.000,00 TL manevi tazminatın davalı idare tarafından davacıya ödenmesine fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davacı tarafından Bölge İdare Mahkemesi tarafından hükmedilen manevi tazminat miktarının düşük olduğu iddiasıyla Bölge İdare Mahkemesinin davanın kısmen reddine ilişkin kısmının; davalı İdare tarafından, davacının güvenlik kuvvetlerince açılan ateş neticesinde yaralanmadığı, tüm uyarılara rağmen çatışma bölgesini terk etmediği, ağır kusurunun bulunması nedeniyle olayda idarelerinin sorumluluğunun bulunmadığı ileri sürülerek davanın kısmen kabulüne ilişkin kısmının bozulması istenilmektedir.

TARAFLARIN_SAVUNMASI : Taraflarca savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Bölge İdare Mahkemesi kararının davanın reddine ilişkin kısmının onanmasına, kısmen kabulüne ilişkin kısmının bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, tetkik hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY:
01/10/2015 tarihinde Van ili, Özalp ilçesi, … Köyünde güvenlik güçleriyle bölücü terör örgütü mensupları arasında meydana gelen silahlı çatışma neticesinde başından yaralanan davacı tarafından, yaralanması nedeniyle uğradığı manevi zararlara karşılık 250.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu; 5. maddesinde, devletin temel amaç ve görevlerinin, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak olduğu; 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, aynı maddenin son fıkrasında, idarenin eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdarenin hukuki sorumluluğu, kamusal faaliyetler sonucunda, idare ile bireyler arasında, bireyler zararına bozulan ekonomik dengenin yeniden kurulmasını, idari etkinliklerden dolayı bireylerin uğradığı maddi zararlar yanında manevi zararların da idarece tazmin edilmesini sağlayan bir hukuksal kurumdur. Bu kurum, kamusal faaliyetler nedeniyle bireylerin malvarlığında ortaya çıkan eksilmelerin ya da çoğalma olanağından yoksunluğun giderilebilmesini, yine bu suretle oluşan manevi zararların karşılanabilmesi için aranılan koşulları, uygulanması gereken kural ve ilkeleri içine almaktadır.
İdare, Anayasanın 125. maddesinde de belirtildiği üzere, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir. Bunun yanında, idarenin faaliyet alanıyla ilgili, önlemekle yükümlü olduğu halde önleyemediği bir takım zararları da nedensellik bağı aramadan tazmin etmesi gerekmektedir.
İdarenin kusura dayalı ya da kusursuz sorumluluğu yanında, Anayasanın öngördüğü sosyal hukuk devleti anlayışına uygun olarak ve bu temel üzerinden, kollektif sorumluluk anlayışı çerçevesinde bilimsel ve yargısal içtihatlar ile geliştirilen sosyal risk ilkesi, Anayasanın yukarıda öngördüğü amaçların gerçekleştirilmesine yöneliktir.
Esasen bilimsel ve yargısal içtihatlara dayalı olarak geliştirilmiş olsa da, Anayasanın 6. maddesinde öngörüldüğü üzere, hiçbir organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisini kullanamayacağına göre, sosyal risk ilkesi de tazminat hukukunun temel prensiplerine kaynak oluşturan Anayasa hükümlerine dayanılarak kabul edilmiştir. Daha açık bir şekilde vurgulamak gerekirse, terör olaylarından zarar gören bireylerin maddi ve manevi zararlarının idari yargı mercilerinin toplumsal risk ilkesi uyarınca tazminine ilişkin kararları, konuyu düzenleyen genel bir kanun olmadığından, doğrudan Anayasanın öngördüğü ilkelere dayanmış; bu ilkeler Danıştay tarafından yorumlanarak ilkeye uygulanabilirlik kazandırılmıştır.
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunun 1. maddesinde; “Bu Kanunun amacının, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddi zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemektir.” hükmüne, 2. maddesinin 1. ve 2. fıkrasında da; “Bu Kanun, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1’inci, 3’üncü ve 4’üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddi zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsar. Aşağıda belirtilen zararlar bu Kanun kapsamı dışındadır. ” hükümlerine, aynı maddenin (e) bendinde ise; “Kişilerin kendi kasıtları sonucunda oluşan zararlar.” hükümlerine yer verilmiştir.
Sosyal risk ilkesi uyarınca davalı idare tarafından ödenecek maddi tazminat miktarı zarar görenin kusurlu olması durumunda azalacağı gibi, aynı durumun hükmedilecek manevi tazminat miktarında da göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden, 30/09/2015 tarihinde Özalp İlçesi …. Mahallesinde … Kod liderliğinde toplam 4 bölücü terör örgütü mensubunun bulunduğu, bu teröristlerin köydeki evlerde kaldıkları, köylüleri gözcü ve haberci kullanarak bu bölgeden geçen .. karayoluna EYP döşedikleri ve mahallenin hemen yakınındaki kayalık bölgeden bu EYP’yi kablo düzeneği ile güvenlik kuvvetlerinin geçisi sırasında patlatmayı planladıkları yönünde istihbarat alınması üzerine İl Jandarma Komutanlığı tarafından operasyon başlatıldığı, 01/10/2015 tarihinde teröristler tarafından güvenlik güçlerine karşı ateş açılması üzerine çıkan çatışma esnasında iki örgüt üyesi davacının yaşadığı köye doğru kaçmaya başlaması üzerine, köy içerisinde sayıları 450-500 kişiyi bulan grubun çatışma bölgesine doğru gittikleri, bu kişilerin güvenlik kuvvetlerini yoğun bir taş yağmuruna tuttukları, yolları kapatarak araçların hareketlerini engelledikleri, askerlerin sivillere saldırdığı şeklinde söylemlerde bulunarak halkı tahrik etmeye çalıştıkları, güvenlik kuvvetlerinin tüm uyarılarına rağmen toplanan kalabalığın dağılmadığı, bu kalabalığın teröristlerin sıkıştırıldığı ahırı çevreleyerek teröristlere canlı kalkan oldukları, ahırın arka kısmını delmek suretiyle teröristleri buradan kaçırmaya çalıştıkları, meydana gelen bu olaylar ve çatışmalar neticesinde iki bölücü terör örgütü üyesinin ölü olarak ele geçirildiği ve davacının yaralandığı anlaşılmaktadır.
Ayrıca, dosyada mevcut bilgi ve belgelerden, davacının ikamet ettiği evin çatışmanın yaşandığı yere 1500-2000 m uzaklıkta olduğu ve çatışma esnasında kolluk kuvvetlerince vatandaşların bölgeden uzaklaşmaları konusunda uyarıldıkları anlaşılmaktadır.
Bu durumda, Bölge İdare Mahkemesince olaya ilişkin … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … sayılı ve … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … sayılı Soruşturma dosyalarında yer alan ifade tutanakları incelenmesi suretiyle davacının olayın meydana gelmesinde müterafik kusurunun bulunup bulunmadığının tespit edilerek, manevi tazminat miktarının buna göre yeniden belirlenmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, davanın reddi yönündeki … İdare Mahkemesi kararına yönelik davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılarak davanın kısmen kabulü kısmen reddi yolunda verilen temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesi kararının kabule ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine, davalı İdarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın reddine ilişkin …. İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun kabulü yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının davanın kısmen kabulüne ilişkin kısmının BOZULMASINA, davanın kısmen reddine ilişkin kısmının ONANMASINA,
3. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesi’ne gönderilmesine, 13/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.