Danıştay Kararı 10. Daire 2019/8395 E. 2023/495 K. 13.02.2023 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/8395 E.  ,  2023/495 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/8395
Karar No : 2023/495

KARAR DÜZELTME İSTEMİNDE
BULUNAN (DAVACILAR) : …mirasçıları
1- …
2- …
3- …
4- …
5- ..
6- …
7- …
8- …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Valiliği

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının onanmasına dair Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesinin 04/12/2018 tarih ve E:2018/724, K:2018/8093 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar murisinin, Bingöl ili, Kiğı ilçesi, … köyünde ikamet etmekte iken terör olayları ve terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle mal varlığına ulaşamaması ve mal varlığının hasar görmesi sonucu uğradığını ileri sürdüğü zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmin edilmesi talebiyle Bingöl Valiliği Zarar Tespit Komisyonu’na yapmış olduğu başvurunun, 6.823,84 TL tazminat ödenmesine karar verilmek suretiyle kısmen reddi üzerine uğranıldığı ileri sürülen zarara karşılık 34.131,50 TL maddi tazminatın 1994 yılından itibaren işletilecek yasal faziyle birlikte ödenmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince; davanın süre yönünden reddi yolundaki kararın bozulmasına ilişkin Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesinin kararına uyularak; davacı tarafından ikamet etmekte olduğu Bingöl ili, Kiğı ilçesi, … köyünde meydana gelen terör olayları nedeniyle köyde bulunan mal varlığının zarar gördüğü ve güvenlik kaygısı nedeniyle köyünden göç ettiği 1993 yılından itibaren mal varlığına ulaşamadığından bahisle uğramış olduğu zararının 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini talebiyle yapmış olduğu başvurunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı Bingöl Valiliği Zarar Tespit Komisyonu kararının iptali istemiyle … İdare Mahkemesi’nin E:… sayılı dosyasında açılan davada, davadan feragat edilmesi üzerine … tarih ve K:… sayılı karar ile “feragat nedeniyle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verildiği görüldüğünden ve davadan feragatın, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağı açık olduğundan; feragat edilmiş olan davanın da konusu olan “davacının Bingöl ili, Kiğı ilçesi, … köyünde ikamet etmekte iken terör olayları ve terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle uğradığını ileri sürdüğü zararlarla” ilgili olarak açılan işbu davanın esasının kesin hüküm nedeniyle incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Davacının temyiz başvurusu üzerine Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesince, temyize konu karar hukuk ve usule uygun bulunmuş ve kararın onanmasına karar verilmiştir.

KARAR DÜZELTME
TALEP_EDENİN_İDDİALARI : Davacılar tarafından, feragat sonrası idareye yeni bir başvuru yapıldığı ve idarece de talebe karşılık olarak ikinci bir işlem tesis edildiği, bakılan davanın konusunun bu yeni işlemin iptali olduğu ileri sürülerek Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesince verilen kararın düzeltilmesi istenilmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Karar düzeltme isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesinin 04/12/2018 tarih ve E:2018/724, K:2018/8093 sayılı kararı kaldırılarak davacının temyiz istemi yeniden incelendi:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dava dosyasının incelenmesinden;
– Davacıların murisi müteveffa …’un, ikamet etmekte olduğu Bingöl ili, Kiğı ilçesi, … köyünde meydana gelen terör olayları nedeniyle köyde bulunan evinin, ahırının ve ağaçlarının zarar gördüğü, güvenlik kaygısı nedeniyle 1993 yılında köyünden göç etmek zorunda kaldığı ve uzunca bir süre köyüne dönemediği, bakımsızlıktan dolayı bahçesinin ve ağaçlarının kuruduğu, tarım arazilerini ekip biçemediği için ürün elde edemediğinden bahisle uğramış olduğu zararlarının 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini talebiyle yapmış olduğu 29/09/2004 tarihli başvuru neticesinde … tarihli ve … sayılı Bingöl Valiliği 1 No’lu Zarar Tespit Komisyonu kararıyla 12.020,00 TL tazminat ödenmesine karar verilerek bu miktar üzerinden sulhname teklif edilmesi üzerine uyuşmazlık tutanağı imzalandığı,
– Davacıların murisi tarafından, … tarihli ve … sayılı Bingöl Valiliği 1 No’lu Zarar Tespit Komisyonu kararının iptali istemiyle … İdare Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında açılan davada, 27/08/2008 tarihli dilekçeyle davadan feragat edilmesi üzerine … tarihli ve K:… sayılı karar ile “feragat nedeniyle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verildiği,
– Davacıların yakınının, Mahkemeye sunduğu feragat dilekçesinden hemen sonra Bingöl Valiliği Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığına verdiği 04/09/2008 havale tarihli dilekçede “…Yukarıda dosya numarası yazılı bulunan (Başvuru Dosya No:…) müracaat dosyamız için takdir edilen 12.020,00 YTL’yi uygun bulmadığımızdan dolayı İdari Yargı yoluna başvuruda bulunmuşuzdur. Fakat ekte sunulu feragat dilekçemizden de anlaşılacağı üzere davamızdan vazgeçmiş bulunuyoruz. Sayın Komisyon Başkanlığınızca uzlaşma talebimizin kabulüne karar verilerek takdir edilen bedeli kabul etmek için tarafımıza tekrardan sulhname tasarısı hazırlanarak imzamıza sunulması için tebliğ edilmesi…” talebinde bulunduğu, bunun üzerine davalı idare tarafından oluşturulduğu anlaşılan “Takip Formu” başlıklı evrakta “Dosya No:… – …” alt başlığı altında oluşturulan çizelgede, ”Dosya Sahibinin Talepleri” kısmına “İdare Mahkemesine itirazda bulunduğu, itirazından feragat ettiği, daha önce teklif edilen miktarı kabul edeceğini bildirdiği” notu ile “Dosyanın Görüşüleceği Tarih” kısmına “25/12/2008, avukatı ile görüşüldü, kendine ait ev ve arazinin değerini istemekte” notunun düşüldüğünün görüldüğü,
– Davacılar murisinin yeniden sulhname tasarısı düzenlenmesine ilişkin talebi üzerine Bingöl Valiliği 4 No’lu Zarar Tespit Komisyonunca … tarihli ve … sayılı karar ile 6.823,84 YTL ödenmesi teklifinde bulunulduğu, ancak davacı tarafından bu teklifin kabul edilmeyerek 34.131,50 TL maddi tazminat talepli bakılan davanın açıldığı,
anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT:
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, bu Kanunun amacının, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek olduğu; 7. maddesinde ise, hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar, yaralanma, engelli hale gelme ve ölüm hâllerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri, terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddi zararlar, bu Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla idarece karşılanabilecek zararlar arasında sayılmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Temyize konu İdare Mahkemesi kararında, davacılar murisinin ilk başvurusu üzerine Bingöl Valiliği 1 No’lu Zarar Tespit Komisyonunca tesis edilen … tarihli ve … sayılı işlemin iptali istemiyle açılan davada … İdare Mahkemesinin … tarihli ve E:…, K:… sayılı karar ile verilen “feragat nedeniyle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı” yolundaki kararın kesin hüküm teşkil etmesi karşısında; tarafları, sebebi ve konusu aynı olan bakılan davanın esasının incelenmesine hukuki olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Buna göre, uyuşmazlığın çözümü için, öncelikle, idari yargı yerlerince verilen kararların kesin hüküm niteliği ile … İdare Mahkemesince verilen “feragat nedeniyle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı” yolundaki kararın, bakılan dava açısından kesin hüküm teşkil edip etmediği hususlarının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Hukuk düzeninde istikrarı ve hukuk güvenliğini sağlama amacı taşıyan kesin hüküm, doktrinde, “şekli” ve “maddi” anlamda kesin hüküm olmak üzere iki başlıkta ele alınmaktadır.
Şekli anlamda kesin hüküm ile, görülmekte olan davanın şeklen sona ermesi, olağan kanun yollarının tüketilmesi ya da bulunmaması kastedilmektedir. Maddi anlamda kesin hüküm ise, uyuşmazlığın esasını çözen nihai yargı kararlarının, kimse tarafından değiştirilememesini ve daha sonra açılan dava bakımından bağlayıcı olmasını; diğer bir anlatımla, taraflar arasındaki uyuşmazlığın bir daha dava konusu yapılamamasını ifade etmektedir. Dolayısıyla, bir kararın maddi anlamda kesin hüküm niteliği taşıması halinde; tarafları, sebebi ve konusu aynı olan yeni bir dava açılması hukuken mümkün bulunmamaktadır.
İdari yargı yerlerince verilen kararların maddi anlamda kesin hüküm niteliği taşıyıp taşımadığının irdelenmesi yönünden;
Yukarıda aktarıldığı üzere, aleyhine olağan kanun yolu bulunmayan veya mevcut olağan kanun yolları tüketilen her yargı kararının şekli anlamda kesin hüküm teşkil etmesi söz konusu ise de; bir kararın maddi anlamda kesin hüküm niteliği taşıması için bu koşullar yeterli olmamaktadır.
Gerek yargısal içtihatlarda, gerekse doktrinde, davanın esastan reddine ilişkin kararların mutlak anlamda kesin hüküm niteliği taşımadığı kabul edilmektedir. Aynı durum, davadan feragat halinde konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı yolundaki kararlar için de geçerli olup, söz konusu kararların da maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediğinin kabulü gerekmektedir. İptal kararları ise, işlemin hukuka aykırı olduğunu ortaya koymak suretiyle işlemi hukuken ortadan kaldırdığından; daha önce verilen iptal kararı, işlemle ilişkisi bulunan kişilerin, aynı işlemin iptali istemiyle açacakları davalarda kesin hüküm etkisini göstermektedir.
Dava şartı yokluğu (ilk inceleme sorunları) nedeniyle davanın usul yönünden reddine ilişkin kararlar ise, uyuşmazlığın esası hakkında inceleme yapılmaksızın verildiğinden, maddi anlamda kesin hüküm niteliği taşımamaktadır. Dolayısıyla, bu şekilde usul yönünden reddedilen davaların, dava açma şartlarının oluşması halinde yeniden açılmasına hukuki engel bulunmamaktadır.
Bu itibarla, … İdare Mahkemesince verilen “feragat nedeniyle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı” yolundaki kararın, uyuşmazlığın esası hakkında inceleme yapılmaksızın verildiği ve maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediği açık olduğundan, aksi yöndeki kabule dayanılarak kesin hüküm nedeniyle davanın reddi yolundaki temyize konu kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan, … İdare Mahkemesinin E:… sayılı esasına kayıtlı davanın konusunun, “davacılar murisinin 29/09/2004 tarihli başvurusu neticesinde tarafına 12.020,00 TL ödenmesi yolunda verilen … tarihli ve … sayılı Bingöl Valiliği 1 No’lu Zarar Tespit Komisyonu kararı”nın iptali istemine ilişkin olduğu; bakılmakta olan davanın konusunu ise, “davacılar murisinin 04/09/2008 havale tarihli, yeniden sulhname tasarısı düzenlenmesi istemini içeren başvurusu üzerine tarafına 6.823,84 YTL ödenmesi yolunda verilen … tarihli ve … sayılı Bingöl Valiliği 4 No’lu Zarar Tespit Komisyonu kararı”nın iptali istemi teşkil ettiği dikkate alındığında; … İdare Mahkemesinin E:… sayılı esasına kayıtlı dava ile bakılan davanın konusunun aynı olduğundan da söz edilemeyeceği, dolayısıyla temyize konu kararda bu yönüyle de hukuka ve usul hükümlerine uyarlık bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Kaldı ki, davacılar murisinin … İdare Mahkemesinin E:… sayılı esasına kayıtlı dava dosyasına sunduğu 27/08/2008 havale tarihli feragat dilekçesinde, hakkın özünden, bir başka ifadeyle 5233 sayılı Kanun kapsamında zararların tazmini talebinden vazgeçme niyetinin bulunmadığı, davalı idare ile sulh olmak niyetiyle davanın takip edilmediği, nitekim bu dilekçenin hemen arkasından davalı idareye yeniden sulhname tasarısı düzenlenmesi ve uzlaşma talebinde bulunmasının da bu durumu teyit ettiği açıktır. Esasen, davalı idarece de bu talebe karşılık verilerek yeni bir işlem tesis edilmiş olup, davacının 5233 sayılı Kanun’un çıkarılış amacı doğrultusunda davalı idare ile sulh olmak niyetinde olduğu ve taraf iradelerinin bu yönde uyuştuğu görülmektedir.
Diğer taraftan, davacılar murisinin süregelen zarar iddiasının, Anayasa Mahkemesinin 28/07/2022 tarihli ve 2021/11655 Başvuru Numaralı kararı ile Dairemizin 21/12/2022 tarihli ve E:2019/3891, K:2022/6351 sayılı kararı dikkate alınarak irdelenmesi gerektiği de tabiidir.
Bu durumda, uyuşmazlığın esası hakkında inceleme yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, kesin hüküm nedeniyle davanın reddi yolunda verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin KABULÜNE,
2. Davanın reddine ilişkin … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargıla Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 13/02/2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(X)- KARŞI OY :
Danıştay dava daireleri ile İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurullarının temyiz üzerine verilen kararları hakkında, ancak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmaya devam edilen) 54. maddesinde yazılı nedenlerle kararın düzeltilmesi istenebilir. Kararın düzeltilmesi dilekçelerinde öne sürülen hususlar ise, anılan maddede yazılı nedenlerden hiçbirine uymamaktadır.
Bu itibarla, kararın düzeltilmesi isteminin reddi gerektiği oyuyla aksi yöndeki Daire kararına katılmıyoruz.