Danıştay Kararı 10. Daire 2019/8259 E. 2020/3981 K. 19.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/8259 E.  ,  2020/3981 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/8259
Karar No : 2020/3981

KARARIN DÜZELTİLMESİNİ
İSTEYENLER (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı
VEKİLİ :I. Hukuk Müş. Yrd. V. …

2- … Valiliği
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACILAR): Kendi adına asaleten, …,
… ve …adlarına
velayeten …
VEKİLLERİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına dair Danıştay Kanunu’nun ek 1. maddesi uyarınca Danıştay Onuncu ve (Kapatılan) Onbeşinci Dairelerinden oluşan Müşterek Heyetin 14/11/2018 tarih ve E:2018/3540 K:2018/3508 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 11/05/2013 tarihinde … ili, …lçesinde meydana gelen patlamalar sonucunda hayatını kaybeden …’ın eşi … ile çocukları …, … ve … tarafından; 5233 sayılı Kanun’a göre düzenlenmiş olan sulhnamenin gabin sebebiyle iptali ve İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesi gereğince fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı eş için 4.000,00 TL, çocuklar için ayrı ayrı 2.000,00 TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL maddi tazminat ve her bir davacı için 30.000,00 TL olmak üzere toplam 120.000,00 TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesince; olayın bir terör eylemi olduğunun anlaşıldığı, idarenin hizmetin işleyişine ilişkin kusurunun bulunmadığının tespit edilmesi karşısında uyuşmazlığın çözümünde maddi tazminat istemlerinin özel bir kanun olan 5233 sayılı Kanun kapsamında, manevi tazminat istemlerinin ise sosyal risk ilkesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek; sulhnamenin imzalandığı tarihten itibaren yasal dava açma süresi içinde dava açılması ya da 2577 sayılı Kanun’un 11. maddesi kapsamında idareye başvurulup dava açılması gerekirken bu süreler geçirildikten sonra açılan davada sulhnamenin iptali ve … Valiliği yönünden maddi tazminat isteminin süre aşımı nedeniyle reddine; davacıların manevi tazminat isteminin … Valiliği yönünden “5233 sayılı Yasa’nın terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler sonucu uğranılan maddi zararların tazminini öngördüğü, manevi zararların tazminini kapsamadığı” gerekçesiyle reddine; maddi tazminat isteminin … Bakanlığı yönünden “davacıların maddi tazminat talebinin yasal düzenlemelere uygun olarak 5233 sayılı Kanun kapsamında komisyon tarafından incelenerek karara bağlandığı, bu kısmı aşan maddi tazminat isteminin 5233 sayılı Kanun uyarınca …Bakanlığınca ödenmesinin mümkün olmadığı” gerekçesiyle reddine; manevi tazminat istemlerinin ise … Bakanlığı yönünden “terör olayları nedeniyle zarar gören bireylerin 5233 sayılı Kanun uyarınca maddi zararlarının karşılanmasına yönelik olarak sulhname imzalamış olmasının meydana gelen manevi zararların tazmini istemiyle dava açılmasına engel teşkil etmediği, bakılan davada hizmet kusuru saptanamadığından olayın oluş şekli ve zararın niteliği karşısında davacıların uğradığı zararın sosyal risk ilkesine göre tazmin edilerek toplumca paylaşılması gerektiği, olayda vefat eden …’ın eşi ve çocuklarının duyduğu elem ve ızdırabı kısmen de olsa gidermek üzere takdiren her biri için ayrı ayrı 30.000,00 TL manevi zararın sosyal risk ilkesine göre davalı Bakanlıkça tazmininin sosyal hukuk devleti ve hakkaniyet gereği olduğu” gerekçesiyle kabulü ile toplam 120.000,00 TL manevi tazminatın davalı … Bakanlığınca ödenmesine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Davacılar ve davalı …Bakanlığının Mahkeme kararının aleyhlerine olan kısımlarına yönelik temyiz başvurusu üzerine Danıştay Onuncu ve (Kapatılan) Onbeşinci Dairelerinden oluşan Müşterek Heyet tarafından, patlamalar sonrasında İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliğince ön inceleme raporu düzenlendiği, Hatay Valiliği İl İdare Kurulu Müdürlüğü’nün … tarih ve … nolu kararı ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 257. maddesinin 2. fıkrası kapsamında görevlerinin gereğini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek kişilerin mağduriyetine ve kamunun zararına neden olan bu kişiler hakkında 4483 sayılı Kanun’un 6. maddesi uyarınca soruşturma izni verilmesine karar verilmiş olduğu, anılan karara karşı hakkında soruşturma izni verilenlerden üç kişi tarafından yapılan itirazın da … Bölge İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile reddine karar verildiği, bu karar üzerine … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, bahsi geçen dört kişi hakkında görevi kötüye kullanma suçundan dolayı … tarih ve … sayılı İddianame hazırlanarak … Asliye Ceza Mahkemesi’nde E:… sayılı dosya ile 19/01/2015 tarihinde ceza davası açıldığı; ayrıca … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, … ihbarının da üstünde tüm yapılması gereken istihbari çalışmaların ve önleyici tedbirlerin alınmasında …İlinin iç savaş halindeki …’nin en geniş sınır ili olması ve çeşitli sebeplerden kaynaklanan özel ve hassas durumunun yeterince değerlendirilmemesi, gerekli tüm tedbirlerin alınmaması, böyle bir patlamanın bekleniyor olmasına karşın gerekli hassas çalışmaların yapılmaması nedeniyle … Eski İl Emniyet Müdürü, … İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Eski Şube Müdürü, … İl Emniyet Müdürlüğü TEM Eski Şube Müdürü ve …İlçe Emniyet Müdürü hakkında yine görevi kötüye kullanma suçu nedeniyle 07/01/2016 tarihinde … Asliye Ceza Mahkemesi’ne hitaben ikinci bir iddianame hazırlandığı, bu iddianameye istinaden de … Asliye Ceza Mahkemesinde E:… sayılı dosya ile açılan ceza davasında, E:… sayılı dosya ile birleştirme kararı verildiği, E:… sayılı ceza davasının da halen devam ettiği, 11/05/2013 tarihinde … ili, … ilçesinde meydana gelen patlamalarda hizmet kusurunun bulunduğunun, idarenin kendi müfettişince hazırlanan ön inceleme raporu, … Valiliği İl İdare Kurulu’nun soruşturma izni verilmesine ilişkin kararı, bu karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin …Bölge İdare Mahkemesi kararı, Cumhuriyet Savcılığınca hazırlanmış olan iddianameler ve kamu görevlileri hakkında açılmış olan ceza davaları ile ortaya konulduğu, söz konusu patlamalarda hayatını kaybeden …’ın davacı eşi ile, gerçekleştiği tarih itibarıyla olayın terör eylemi olarak değerlendirilmesi sonucunda 5233 sayılı Kanun kapsamında sulhname imzalanarak, yasal mirasçılar olan eş ve çocuklara ödeme yapıldığı, ancak, patlamaların meydana geldiği veya sulhnamenin imzalandığı tarihler itibarıyla olayda hizmet kusuru bulunduğu ve davalı idarelerin faaliyeti ile olay arasında nedensellik bağının var olduğu hususları henüz net olarak bilinmediğinden, daha sonra resmi belgelerle olayın meydana gelmesinde hizmet kusuru bulunduğu ortaya konulduğundan ve hizmet kusuru ilkesi idarelerin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturduğundan, 5233 sayılı Kanun’a göre sulhname imzalanarak ödeme yapılmış olmasının, hizmet kusuru nedeniyle genel ilkelere göre tazminat ödenmesine engel oluşturmayacağı, meydana gelen patlamalar birer terör eylemi olmakla birlikte, idarelerin eylemin gerçekleşmesinde hizmet kusuru bulunduğuna resmi belgelerde yer verildiğinden, söz konusu patlamalar nedeniyle zarar görenler tarafından açılan davalarda artık 5233 sayılı Kanun ve sosyal risk ilkesi kapsamından çıkılarak; davacıların, davalı idarelerin hizmet kusurundan kaynaklanan gerçek zararlarının tespit edilerek maddi ve manevi tazminat istemlerinin hizmet kusuruna dayanılarak tazminat hukukunun genel ilkelerine göre değerlendirilmesi gerektiği, bu durumda davalı idarelerce olayın terör eylemi olarak değerlendirilmesi suretiyle düzenlenmiş olan sulhnamenin de iptalini gerektirdiği; sulhname ile ödenmiş olan miktarın, hizmet kusuru çerçevesinde hesaplanacak olan maddi tazminattan mahsup edilerek, davacıların maddi tazminat istemleri hakkında karar verilmesi gerektiği, davacılar tarafından dosyaya ibraz edilen 28/09/2015 havale tarihli dilekçe ile kabul edilen manevi tazminat için Mahkeme kararında faize hükmedilmediği, ancak idareye başvuru tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği ileri sürülse de; gerek idareye başvuru, gerekse dava dilekçesinde, talep edilmiş olan manevi tazminat için faiz isteminde bulunulmadığından, İdare Mahkemesi kararının bu kısmında hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle temyize konu karar hukuk ve usule aykırı bulunmuş ve kararın bozulmasına karar verilmiştir.

KARAR DÜZELTME
TALEP EDENLERİN İDDİALARI : Davalı … Bakanlığı ve … Valiliği tarafından, önceki savunma ve temyiz dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, 5233 sayılı Kanun’un maddi zararların karşılanmasına yönelik olduğu, davacılar ile ilgili kanun kapsamında usul ve hukuka uygun olarak sulhname imzalandığı, bu nedenle davacıların maddi ve manevi tazminat taleplerini kabul etmediklerini, olayın ağır hizmet kusuru olarak nitelendirilebilmesi için kamu görevlileri hakkında yargı kararıyla uygun illiyet bağı doğrultusunda kusurlarının tespiti gerektiği ileri sürülerek kararın düzeltilmesi istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Düzeltilmesi istenen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, ileri sürülen nedenlerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesine uymadığı, bu nedenle istemlerin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Karar düzeltme istemlerinin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Kararın düzeltilmesi dilekçelerinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, karar düzeltme istemlerinin kabulü ile Danıştay Onuncu ve (Kapatılan) Onbeşinci Dairelerinden oluşan Müşterek Heyetin 14/11/2018 tarih ve E:2018/3540 K:2018/3508 sayılı kararı kaldırılarak uyuşmazlık yeniden incelendi:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, davacılar ve davalı İçişleri Bakanlığı tarafından ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların ve davalı … Bakanlığının temyiz istemlerinin reddine,
2. Davanın kısmen kabul, kısmen reddine, kısmen de süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin …İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA, 19/10/2020 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

KARŞI OY(X) :
… İdare Mahkemesi kararının bozulmasına ilişkin Müşterek Heyet kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı idarelerin karar düzeltme istemlerinin reddi gerektiği oyuyla Dairemiz çoğunluk kararına katılmıyorum.