Danıştay Kararı 10. Daire 2019/8060 E. 2020/3962 K. 19.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2019/8060 E.  ,  2020/3962 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/8060
Karar No : 2020/3962

KARARIN DÜZELTİLMESİNİ
İSTEYENLER (DAVALILAR): 1- … Bakanlığı
VEKİLİ : I. Hukuk Müş. Yrd. V. …
2- … Valiliği
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACILAR): 1- Kendi adına asaleten … adına velayeten …
2- …
3- …
4- …
5- …
VEKİLLERİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU: …İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına dair Danıştay Kanunu’nun ek 1. maddesi uyarınca Danıştay Onuncu ve (Kapatılan) Onbeşinci Dairelerinden oluşan Müşterek Heyetin 14/11/2018 tarih ve E:2018/3542, K:2018/3514 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 11/05/2013 tarihinde … İli, … İlçesi’nde meydana gelen patlamalar sonucunda hayatını kaybeden …’ın eşi …, çocukları … ve … ile kardeşleri …, … ve … tarafından; 5233 sayılı Kanun’a göre düzenlenmiş olan sulhnamenin gabin sebebiyle iptali ve fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı eş için 300,00 TL, davacı çocuklar için ayrı ayrı 350,00 TL olmak üzere toplam 1.000,00 TL maddi tazminat ile davacı eş için 30.000,00 TL, çocuklar için ayrı ayrı 35.000,00 TL ve kardeşler için ayrı ayrı 15.000,00 TL olmak üzere toplam 145.000,00 TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince; olayın bir terör eylemi olduğunun anlaşıldığı, idarenin hizmetin işleyişine ilişkin kusurunun bulunmadığının tespit edilmesi karşısında uyuşmazlığın çözümünde maddi tazminat istemlerinin özel bir kanun olan 5233 sayılı Kanun kapsamında, manevi tazminat istemlerinin ise sosyal risk ilkesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek; sulhnamenin imzalandığı tarihten itibaren yasal dava açma süresi içinde dava açılması ya da 2577 sayılı Kanun’un 11. maddesi kapsamında idareye başvurulup dava açılması gerekirken bu süreler geçirildikten sonra açılan davada maddi tazminat isteminin ..Valiliği yönünden süre aşımı nedeniyle reddine; davacıların manevi tazminat isteminin … Valiliği yönünden “5233 sayılı Yasa’nın terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler sonucu uğranılan maddi zararların tazminini öngördüğü, manevi zararların tazminini kapsamadığı” gerekçesiyle reddine; maddi tazminat isteminin … Bakanlığı yönünden “davacıların maddi tazminat talebinin yasal düzenlemelere uygun olarak 5233 sayılı Kanun kapsamında komisyon tarafından incelenerek karara bağlandığı, bu kısmı aşan maddi tazminat isteminin 5233 sayılı Kanun uyarınca İçişleri Bakanlığınca ödenmesinin mümkün olmadığı” gerekçesiyle reddine; manevi tazminat istemlerinin ise …Bakanlığı yönünden “terör olayları nedeniyle zarar gören bireylerin 5233 sayılı Kanun uyarınca maddi zararlarının karşılanmasına yönelik olarak sulhname imzalamış olmasının meydana gelen manevi zararların tazmini istemiyle dava açılmasına engel teşkil etmediği, bakılan davada hizmet kusuru saptanamadığından olayın oluş şekli ve zararın niteliği karşısında davacıların uğradığı zararın sosyal risk ilkesine göre tazmin edilerek toplumca paylaşılması gerektiği, olayda vefat eden şahsın yakınlarının duyduğu elem ve ızdırabı kısmen de olsa gidermek üzere takdiren davacı eş için 30.000,00 TL, çocuklar için ayrı ayrı 35.000,00 TL ve kardeşler için ayrı ayrı 15.000,00 TL manevi zararın sosyal risk ilkesine göre davalı Bakanlıkça tazmininin sosyal hukuk devleti ve hakkaniyet gereği olduğu” gerekçesiyle kabulü ile toplam 145.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı İçişleri Bakanlığınca ödenmesine karar verilmiş olup, sulhnamenin iptali istemi hakkında hüküm kurulmamıştır.
Daire kararının özeti: Davacıların ve davalı … Bakanlığı’nın Mahkeme kararının aleyhlerine olan kısımlarına yönelik temyiz başvurusu üzerine Danıştay Onuncu ve (Kapatılan) Onbeşinci Dairelerinden oluşan Müşterek Heyet tarafından, 11/05/2013 tarihinde …ili, … ilçesinde meydana gelen patlamalarda hizmet kusurunun bulunduğunun, idarenin kendi müfettişince hazırlanan ön inceleme raporu, … Valiliği İl İdare Kurulu’nun soruşturma izni verilmesine ilişkin kararı, bu karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi kararı, Cumhuriyet Savcılığınca hazırlanmış olan iddianameler ve kamu görevlileri hakkında açılmış olan ceza davaları ile ortaya konulduğu, söz konusu patlamalarda hayatını kaybeden … ‘ın davacı eşi ile, gerçekleştiği tarih itibariyle olayın terör eylemi olarak değerlendirilmesi sonucunda 5233 sayılı Kanun kapsamında sulhname imzalanarak, yasal mirasçılar olan eş ve çocuklara ödeme yapıldığı, ancak, patlamaların meydana geldiği veya sulhnamenin imzalandığı tarihler itibariyle olayda hizmet kusuru bulunduğu ve davalı idarelerin faaliyeti ile olay arasında nedensellik bağının var olduğu hususları henüz net olarak bilinmediğinden, daha sonra resmi belgelerle olayın meydana gelmesinde hizmet kusuru bulunduğu ortaya konulduğundan ve hizmet kusuru ilkesi idarelerin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturduğundan, 5233 sayılı Kanun’a göre sulhname imzalanarak ödeme yapılmış olmasının, hizmet kusuru nedeniyle genel ilkelere göre tazminat ödenmesine engel oluşturmayacağı, 11/05/2013 tarihinde … ilçesinde meydana gelen patlamalar birer terör eylemi olmakla birlikte, idarelerin eylemin gerçekleşmesinde hizmet kusuru bulunduğuna resmi belgelerde yer verildiğinden, söz konusu patlamalar nedeniyle zarar görenler tarafından açılan davalarda artık 5233 sayılı Kanun ve sosyal risk ilkesi kapsamından çıkılarak; davacıların, davalı idarelerin hizmet kusurundan kaynaklanan gerçek zararlarının tespit edilerek maddi ve manevi tazminat istemlerinin hizmet kusuruna dayanılarak tazminat hukukunun genel ilkelerine göre değerlendirilmesi gerektiği, bu doğrultuda, Hatay İli, Reyhanlı ilçesinde 11/05/2013 tarihinde meydana gelen patlamalardan kaynaklı uyuşmazlıkta, idarelerin hizmet kusuru bulunduğundan 5233 sayılı Kanun’un uygulanma ihtimalinin kalmaması, uyuşmazlığın 5233 sayılı Kanun’un çerçevesinden çıkması ve idarelerin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturan hizmet kusuru ilkesi uyarınca tazminat hukukunun genel ilkelerine göre çözümlenecek olması, davalı idarelerce olayın terör eylemi olarak değerlendirilmesi suretiyle düzenlenmiş olan sulhnamenin de iptalini gerektirdiğinden; sulhname ile ödenmiş olan miktarın, hizmet kusuru çerçevesinde hesaplanacak olan maddi tazminattan mahsup edilerek, davacı eş ve çocukların maddi tazminat istemleri hakkında karar verilmesi gerektiği, öte yandan dava dilekçesinde, talep edilmiş olan manevi tazminat için faiz isteminde bulunulmadığından, İdare Mahkemesi kararında, hükmedilen manevi tazminat miktarına idareye başvuru tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesinde de hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle temyize konu karar hukuk ve usule aykırı bulunmuş ve kararın bozulmasına karar verilmiştir.

KARAR DÜZELTME
TALEP EDENLERİN İDDİALARI: Davalı … Bakanlığı ve … Valiliği tarafından, önceki savunma ve temyiz dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, 5233 sayılı Kanun’un maddi zararların karşılanmasına yönelik olduğu, davacılar ile ilgili kanun kapsamında usul ve hukuka uygun olarak sulhname imzalandığı, bu nedenle davacıların maddi ve manevi tazminat taleplerini kabul etmediklerini, olayın ağır hizmet kusuru olarak nitelendirilebilmesi için kamu görevlileri hakkında yargı kararıyla uygun illiyet bağı doğrultusunda kusurlarının tespiti gerektiği ileri sürülerek kararın düzeltilmesi istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Düzeltilmesi istenen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, ileri sürülen nedenlerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesine uymadığı, bu nedenle istemlerin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Karar düzeltme istemlerinin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Kararın düzeltilmesi dilekçelerinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, karar düzeltme istemlerinin kabulü ile Danıştay Onuncu ve (Kapatılan) Onbeşinci Dairelerinden oluşan Müşterek Heyetin 14/11/2018 tarih ve E:2018/3542, K:2018/3514 sayılı kararı kaldırılarak uyuşmazlık yeniden incelendi:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın, hükmedilen manevi tazminata idareye başvuru tarihi olan 26/11/2013 tarihinden itibaren faiz işletilmesine ilişkin kısmı dışında kalan kısımları usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacılar vekilinin dava dilekçesinde manevi tazminat istemine yönelik faiz talebi bulunmadığından, İdare Mahkemesi kararında, hükmedilen manevi tazminat miktarına idareye başvuru tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesinde hukuka uygunluk görülmemiştir.
Bu nedenle, Mahkeme kararının hüküm fıkrasında yer alan, “idareye başvuru tarihi olan 26/11/2013 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte” ibaresinin hüküm fıkrasından çıkartılması gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı … Bakanlığı ve davacıların temyiz istemlerinin reddine,
2. Davanın kısmen kabul, kısmen reddine, kısmen de süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin …İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının hüküm fıkrasından “idareye başvuru tarihi olan 26/11/2013 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte” ibaresi çıkarılmak sûretiyle kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA, kararın diğer kısımlarının ONANMASINA, 19/10/2020 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

KARŞI OY (X) :

… İdare Mahkemesi kararının bozulmasına ilişkin Müşterek Heyet kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı idarelerin karar düzeltme istemlerinin reddi gerektiği oyuyla Dairemiz çoğunluk kararına katılmıyorum.

KARŞI OY (XX) :

Temyize konu Mahkeme kararının, manevi tazminata talep olmadığı halde faiz işletilmesine ilişkin kısmında hukuka uyarlık bulunmamakla birlikte bu husus; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 49. maddesinin 2. fıkrası uyarınca kararın düzeltilerek onanmasını gerektiren, “maddi yanlışlık” kapsamında bulunmayıp; anılan maddenin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın bozulmasını gerektiren “hukuka aykırılık” teşkil ettiğinden, kararın bu kısmının, yeniden bir karar verilmek üzere bozulması gerektiği oyuyla Daire kararının düzeltilerek onamaya ilişkin kısmına katılmıyorum.